Umdetül-ahbar'da şair biyografileri (original) (raw)

ÂTEŞ-KEDE-İ MUNTAFÎ'DE YER ALAN ŞAH, ŞEHZADE VE EMİR UNVANLI ŞAİRLERİN BİYOGRAFİLERİ BIOGRAPHIES OF THE SHAH, PRINCE AND COMMANDER POETS MENTIONED IN ÂTEŞ-KEDE-İ MUNTAFÎ

ÖZET Şairlerin hal tercemelerine (biyografilerine) ve eserlerinden örneklere yer veren şair tezkireleri, edebiyat tarihçileri için önemli başvuru kaynakları olarak nitelendirilmektedir. Âteş-kede-i Âzer adlı tezkire, Farsça yazılmış tezkireler arasında, birçok Türk şairin biyografisini ihtiva etmesi, bunun yanında coğrafi ve tarihi bilgiler vermesi sebebiyle Türk edebiyat ve kültür tarihi için büyük önem arz etmektedir. Safevî Dönemi şairlerinden Âzer-i Begdilî tarafından Hicrî 1193 (M. 1779/1780) tarihinde tamamlandığı tahmin edilen tezkirenin bugün için bilinen tek Türkçe tercümesi Âteş-kede-i Muntafî adlı eserdir. Bu bağlamda,, Âteş-kede-i Muntafî'nin yayımlanıp edebiyat araştırmacılarının istifadesine sunulması gerekmektedir. Âteş-kede-i Âzer'de farklı memleketlerden 850 şairin biyografisine yer verilmiştir. Tezkiredeki bölümlerden biri " şu'le " isimli olup İslam coğrafyasındaki-özellikle Türk asıllı-hükümdar, şehzade ve emir şairlerin hal tercemelerini ihtiva etmektedir. Âteş-kede-i Âzer tercümesi Âteş-kede-i Muntafî'de ise bu bölüm " çeşme-sâr " adıyla tercüme edilmiştir. Bu makâlede, " çeşme-sâr " bölümünde bahsi geçen şah, şehzade ve emir unvanlı 83 şairin biyografileri ve örnek şiirleri yer alacaktır. Makâlenin giriş bölümünde tezkire türünden, Türk ve Fars edebiyatlarındaki önemli örneklerinden kısaca bahsedilecektir. Daha sonra Âteş-kede ve Âteş-kede-i Muntafî hakkında bilgi verilerek bu iki eser mukayese edilecektir. Makâlenin sonunda " çeşme-sâr " bölümündeki şah, şehzade ve emir unvanlı 83 şairin hal tercemeleri yeni harflerle, söz konusu şairlerin Farsça şiir örnekleri ise matbu harflerle verilerek araştırmacıların istifadesine sunulacaktır. ABSTRACT Tezkires, including life stories (biographies) of poets and the examples of their poems are considered as important reference materials for literary historians. Among the other tezkires written in Persian, Ateş-kede-i Âzer is an important tezkire for the history of Turkish literature and culture because it contains the biographies of many Turkish poets, as well as providing geographical and historical information. Âteş-kede-i Muntafî is the only known Turkish translation of the above-mentioned tezkire which is estimated to have been completed by Âzer-i Begdilî from Safavid Period poets in Hijri 1193 (M. 1779/1780). In this context, it is necessary to publish Âteş-kede-i Muntafî and present it to the use of literature researchers. Biographies of 850 poets from different countries are included in Âteş-kede-i Âzer. One of the chapters in tezkire named " şu'le " contains the biographies of the poets who were shah, prince and commander-especially having Turkish origin-at state of Islamic geography. This section has been translated as "çeşme-sâr" in the Âteş-kede-i Muntafî which is the translation of Ates-kede-i Âzer. In this article, biographies and sample poems of 83 poets will be given with the title of shah, prince and commander which is mentioned in the section called "çeşme-sâr". In the introduction section of this article, important examples of tezkire genre from Turkish and Persian literature will be briefly mentioned. Later, information about Âtes-kede and Âtes-kede-i Muntafî will be given and these two literal works will be compared. At the end of the article, the biographies of 83 poets with the title of shah, prince and commander in the section that called " çeşme-sâr" will be presented with new letters, examples of Persian poetry belonging to the above-mentioned poets will be presented with printed letters.

Biyografik Kaynaklara Girememiş Bir Divan Şairi: Köstendilli Dürrî ve Şiirleri

Biyografik Kaynaklara Girememiş Bir Divan Şairi: Köstendilli Dürrî ve Şiirleri, 2022

Klasik Türk edebiyatı alanında metin merkezli çalışılacak eserlerin sayısının sınırlı oluşu ve bu alandaki araştırmacı sayısının her geçen gün artmasıyla birlikte son yıllarda mecmuaların sahip oldukları zenginliklerin inkişafına yönelik çalışmalar büyük bir ivme kazanmış durumdadır. Hâl böyle olunca sahip oldukları zengin muhtevalarıyla mecmualar, araştırmacılara yeni konular ve çalışma zeminleri teşkil etmekle kalmamakta; aynı zamanda bünyelerinde barındırdıkları eserler ve manzumelerle sahip olduğumuz edebî zenginliğe yenilerinin eklenmesi hususunda erbabına önemli imkânlar sunmaktadır. Mecmuaların sahip oldukları bu zenginliklerin inkişafına matuf olarak yapmış olduğumuz taramalar neticesinde Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bulunan "R. 1973" arşiv numaralı mecmuada hayatı hakkında biyografik kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmayan Köstendilli Dürrî'nin birçok manzumesi tespit edilmiştir. Söz konusu mecmuada hepsi şairin kendi dest-i hattıyla kaydedilen 3 tahmis, 37 gazel, 8 kıtʻa ve 1 müfred olmak üzere toplam 49 manzume bulunmaktadır. Bu çalışmada eldeki manzumelerinden hareketle 16. yüzyılın son çeyreği ile 17. yüzyılın ilk çeyreğinde hayatta olduğu anlaşılan Köstendilli Dürrî'nin tespit edilen manzumeleri, önce şekil ve muhteva itibarıyla tahlile tabi tutulmuş; akabinde klasik divan tertibine uygun olarak çeviri yazılı metinlerine yer verilmiştir.

Tuhfetü'l-Mücâhidîn ve Behcetü'z-Zâkirîn (2 cilt)_Sufi ve Ulema Biyografileri

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2024

Osmanlı Devleti’nde tezkirecilik ve divan kâtipliği görevlerinde bulunmuş olan Hacı Ali Efendi (ö. 1672’den sonra) eserinin dîbâcesinde anlattığına göre gençlik yıllarından beri orduyla beraber seferlere katılmış, ibadetlerini lâyıkıyla yerine getiremediği için de şefaatçi olmaları ümidiyle seferde ve hazarda evliya menâkıbnâmelerini okumuştur. 1660 yılında Varad’ın fethi, peşinden Erdel savaşları, sonra Tamışvar muhafazası, yine 1663 yılında Uyvar’ın fethi sırasında diğer menâkıbnâme eserlerini okumakla beraber özellikle Nefehâtü’l-Üns tercümesini ayrı ve özel bir dikkat ile incelemiş ve eserden çok istifade edince de sefer dönüşünde onun istinsahına başlamıştır. İstinsahın yarısına geldiğinde ise tarikat silsilelerinin sahabenin ileri gelenlerinden doğmuş olmasına rağmen bunların Lâmiî Çelebi tarafından anlatılmadığını, ayrıca Lâmiî’den sonra özellikle Osmanlı Devleti’nde yetişen şeyhlerin yazılmadığını düşünmüş, bunun üzerine sahâbe-i kirâmı, on iki imamı ve tâbiînin ileri gelenlerini eserin başına, Lâmiî’den sonra yetişenleri ise sonuna ekleyerek Tuhfetü’l-Mücâhidîn ve Behcetü’z-Zâkirîn adını verdiği eseri ortaya koymuştur. Bayrâmî-Melâmî bir sûfî olan Belgradî Attâr Receb Efendi biyografisinde ise bu zâta sadakatla bağlandığını, zâhir ile bâtın yönünden onun himmetini gördüğünü, kitabın yazılmasına da onun vesile olduğunu ifade ederek eserinin yazımında başka bir etkinin varlığını aktarmıştır. Hacı Ali Efendi, “yaygın ve mûteber” olarak tanımladığı 25’i aşkın kaynaktan istifade etmiş, kendi dönemine yakın zamanda yaşayan güvenilir insanlardan bilgi almış, görüştüğü bazı sûfîleri ise kendi tecrübesi ve tanıklığıyla anlatmıştır. Ali Efendi Nefehâtü’l-Üns’te yer alan şahısları eserdeki rükünlere dağıtmış, zikrettiği kaynaklardan faydalanma yoluyla gerek biyografi içeriğine gerekse biyografi sayısına eklemeler yaparak irili ufaklı 1100 civarında biyografi içeren eserini Lâmiî’nin tercümesine göre genişletmiş ve zenginleştirmiştir. Mukaddimede dört halife, 12 imam, aşere-i mübeşşerenin kalan kısmı, Âbâdile olarak bilinen beş Abdullah, sahâbenin ileri gelenleri, tâbiîn, tebe-i tâbiînden tasavvuf ehli şahsiyetler ve dört imam anlatılmıştır. Birinci rükünde Ebû Hâşim-i Sûfî’den Ahmed-i Gazzâlî’ye kadar olan şeyhler, ikinci rükünde Yûsuf-ı Hemedânî silsilesinden yetişen şeyhler, üçüncü rükünde Abdülkâdir Geylânî, Seyyid Ahmed el-Bedevî gibi tarikat önderleri ve müritleri ile Osmanlı Devleti’nde yetişen bazı şeyhler, dördüncü rükünde ise Sühreverdiyye, Zeyniyye, Halvetiyye, Celvetiyye, Bayrâmiyye, Gülşeniyye gibi tarikatlarda yetişen şeyh ve halifeler ile bazı Melâmî şahsiyetler anlatılmıştır. Hâtimede Nefehâtü’l-Üns tercümesinde yer alan 33 kadın sûfîye ek olarak 11 kadın sûfîye daha yer verilmiştir. 1075/1664-65 tarihinde telif edilen Tuhfetü’l-Mücâhidîn ve Behcetü’z-Zâkirîn, bilinen tek nüshası olan Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Nuruosmaniye, 2293 numarada kayıtlı müellif nüshası esas alınarak geniş bir inceleme ve dizin ile birlikte Dr. İsmet İpek tarafından yayına hazırlanmıştır.

Pulbiber'de Minör Edebiyat

Bazı hayatların bıraktığı izlerin sonsuza dek silinmeyeceği en başından bellidir. Bunun sırrı kusursuzu, ihtişamı, nicel ve nitel büyüklüğü arayışlarından çok cesur, açık, samimi ve özgün oluşlarında saklıdır. Bu özellikleri kendiliğindenliği ve doğallığıyla taşıyan Didem Madak, hem kendi kuşağı hem edebiyat tarihimizin bütünü içinde kendine özgü sesi, söylemi, hayatla, kendisiyle, insanla ve toplumla kurduğu bağ ve iletişim biçimiyle biricikliğini ilk kitabından

Bâbürlüler Döneminde Yaşamış Sufi Bir Şair: Bîdil ve Özbek Yazar Fıtrat'ın Bîdil Biyografisi

Turkish Studies, 2017

Babur Empire is an important Turkish State which had reigned around today's India, Pakistan and Afganistan between 1526-1858. Babur is a state that left its mark on the time and the geography they had existed on the fields of architecture, culture, art, history, literature etc. During this period when a lot of important scholars and artists lived, without doubt the greatest of the poets who wrote in Persian was Mirza Abdulkadir Bidel (1644?-1720). Writing with rich elaborated and ingenious Persian style, Bidel is one of the most important representatives of Indian Style (sebkihindi) as well. In addition to Persian, Bidel knew Arabic, Bengali, Urdu, Sanskrit and Chagatay Turkic language, which is the language of his ancestors. His works also indicate that he had a great deal of knowledge about Indian philosophy and mythology. Bidel was a very famous person in India when he was alive. Today, he is still beloved personality in India, Pakistan, Afghanistan, Tajikistan, and Uzbekistan. Imitating Bidel's poetry and prose style became very common in these countries. His works were even included in simple textbooks in primary schools, his poetry took place in folk poetry and recited by hafizes. Bidel's poetry and prose style have been followed for centuries. In our study on Bidel, Babur Empire, Bidel's life, art, ideas and works were respectively explained and then from the book of the famous Ozbek writer Fıtrat's (1886-1938) Bédil (Bir Meclisde, Maskva 1923), four pages of Bidel's biography transcription and the Turkish translation were presented. With this study on Bidel we want to introduce Bidel as he is not known much in Turkey and we would like to contribute to the future studies about Bidel.

Divân-ı Hikmet ve Atâbetü'l Hakâyık'taki Bal ve Söz Metaforları

Türk Dünyası Araştırmaları (TDA), 2017

Bu çalışmada, Hakaniye Dönemi eserlerinden Hakaniye Türkçesi Kur’an Çevirisi Tiem 73, Divân-ı Hikmet ve Atabetü’l Hakâyık’ta geçen Bal sözcüğünden hareketle söz metaforları kültür tarihi ve lingüistiği bağlamında ele alınacaktır. Çağdaş dilbilim konularından metaforlar, bal unsuru bağlamında sözün kutsi gücünün Türk kültür tarihindeki yeri ve değeri kültürel lingüistiği çerçevesinde değerlendirilecektir.