Çerkes Sürgünü ve Samsuna Çıkan Göçmenler (2013) (original) (raw)

Rusya’nın Kafkasya’yı işgali ile başlayan 1864 Çerkes Sürgünü, yaklaşık 20 yıl içerisinde 2.500.000 kadar Kafkasyalının ülkelerini terk edip Anadolu başta olmak üzere Ortadoğu’nun çeşitli yerlerine zorunlu olarak göç ettirildikleri bir süreci ifade eder. Bu tahmini sayının yalnızca 3’te 2’si sürgün sonunda hayatta kalabilmiştir. Çerkesler başta olmak üzere birçok Kafkas halkı ülkelerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Göçmenlerin kullandığı güzergâhların başında da deniz yolu gelir. Bu bağlamda Samsun, on binlerce Çerkes’in kayık ve teknelerle indirildikleri bir liman olarak görünmektedir. Bu durum, Samsun’a gelen göçmenler için bir iaşe ve barınma sorunu yaşanmasına sebep olacak, bölgedeki göçmen kampları bir anlamda ölüm kamplarına dönecektir. Anahtar Kelimeler: Çerkes Sürgünü, Kafkasya, Samsun, Göçmen. - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - 1864 Circassian Exile, began with Russian invasion of Caucasus, refers to a 20-year period during which approximately 2.500.000 Caucasians were forced to migrate from their homeland to various parts of Middle East, particularly Anatolia. Only two third of this estimated population survived after the exile. Numerous Caucasian nations had to leave their homeland, particularly the Circassian. Sea way was the primary route the immigrants used. In this context, Samsun appears to be a harbor where tens of thousands of Circassian people were landed by boats and keels. Consequently, regional immigrant camps became death camps by virtue of subsistence and sheltering problems. Key Words: Circassian Exile, Caucasus, Samsun, Immigrant.

Ayla Kutlu’nun “Bir Göçmen Kuştu O” ve “Emir Bey’in Kızları” İkilemesini Göç/Sürgün Bağlamında Okuma

Turkish studies - Language and Literature, 2022

Türk Edebiyatı tarihinin önde gelen romancılardan kabul edilen Ayla Kutlu, üretken kalemiyle dikkatleri üzerinde toplamayı bilmiştir. Kutlu’nun otuz beş yaşında başlayan yazma serüveni roman, hikâye ve çocuk kitapları ile çeşitlenmiştir. Romanlarında tarihî dokuya yaslanmayı tercih eden Ayla Kutlu, kadın dünyasının gizlerini aktarmada, Türk toplumunda her kesimden kadını anlatmada başarılı olmuştur. Bu makalede Ayla Kutlu’nun bir devir romanı kabul edebileceğimiz Bir Göçmen Kuştu O (1985) ile Emir Bey’in Kızları (1999) ikilemesi, romanın başkahramanı Emir Bey’in 6 yaşlarında yaşadığı zorunlu sürgün merkeze alınarak tüm romana sirayet eden sürgün atmosferi etrafında tahlil edilecektir. “Sürgün” kavramı, her bir başlıkta çalışmaya yol gösterecektir. Yazar romanda, 133 yıllık bir aile hikâyesini başlangıç ve ilerleyen zaman içerisinde kuvvetli gelgitlerle okuyucu zihninde hiçbir boşluk bırakmadan başarıyla aktarır. Türk-Rus Savaşındaki sürgünle başlayan hikâye, 1990’lı yıllara kadar taşınır. Tahlil için bu romanın seçilmesinde kurgunun özellikle sürgünle ilişkilendirebildiğimiz yapısı etkilidir. Başkahraman Emir Batubey, roman boyunca sürgün kimliğin bütün gelgitlerini bünyesinde taşır. Dünya üzerinde hiçbir yere tam anlamıyla bağlanamaz. Üzerinde mal mülk bırakmaz. Romanda çelişkiler barındıran bir kişilik olarak inşa edilmiştir: İki farklı eşte iki farklı Emir Bey’le karşılaşılır ya da vatan savunmasında cevval ve gözüpek Emir Bey, ev içerisinde en ufak bir sorunu çözmede güçsüzdür. İçe kapalı ve ağırlıklı olarak kederli bir tiptir. Dünya üzerinde kendini bir yere ait hissedemeyişi roman boyunca onun tam bir “yersiz yurtsuz” olduğunun göstergesidir. Anahtar Kelimeler: Yeni Türk Edebiyatı, Ayla Kutlu, sürgün, göç, roman, tahlil

Bir Tasfiye ve Örtülü Sürgün Metodu Olarak Balkanlar'dan Türkiye'ye Göçler (1923-2004)

Balkanlar'dan Türkiye'ye Göçler, 2023

Rumeli, Osmanlı Devleti'nin İstanbul'dan bile önce yerleştiği bir coğrafya... XIV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren adım adım fethedilen bu topraklar, Anadolu coğrafyasından bölgeye iskân edilen Türk nüfus ve yanı sıra İslamlaşan topluluklar için yurt olmuştur. Devletlerin kuruluş, ilerleme ve çöküş dönemlerine şahit olduğumuz tarih sahnesinde, aynı kaderi Osmanlı'nın da yaşadığını gördük. İmparatorluğun küllerinden doğan genç Türkiye Cumhuriyeti de mirasını devraldığı devletin himayesinden artık çıkmış olan ve etnik kökeni ne olursa olsun "Türk" nazarıyla bakılan tüm unsurlara kucağını açmıştır. Yıldırım Ağanoğlu bu çalışmasında Cumhuriyet Dönemi'nde Balkanlar'dan göç eden/ettirilen bu insanları, arşiv belgelerine dayanarak inceliyor. Göçlerin adeta bir tasfiye ve örtülü sürgün metodu olduğunu, göçlerin arkasında yatan nedenleri, bu göçleri nasıl tanımlamamız gerektiğini ve sonuçlarını vukufiyetle ortaya koyuyor.

Kafkasya ve Çerkes Göçü

I. Uluslararası Kapadokya Felsefe ve Sosyal Blimler Kongresi (CAPASS 2019), 2019

Göç, kavramı insanlık tarihi kadar gerilere giden bir süreçtir. Nüfusun bir yerden başka bir yere taşınmasını ifade etmektedir. Sosyolojik anlamda ve sosyal literatürde göç olgusu fertlerin yada toplumsal grupların yeni yerleşim alanlarına ya da yeni siyasal sınırlara hareketliliğini esas almaktadır. Göç olgusu ise kitlelerin mevcut oldukları yerlerden siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal sebeplerden dolayı başka bir yere hareket etmelerine verilen isimdir. Tarihi ölçüde göç kavramı; kıtlık, iç savaş, dini ve diğer şiddet olayları, soykırım ve siyasî sürgün gibi sebeplere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanlık tarihi açısından ise oldukça acıklı süreçleri kapsamaktadır. Devletlerin siyasi yaşantılarında göç olgusunun önemli bir yeri vardır. İnsanlar tarih boyunca sürekli hareket halinde olmuşlar ve yer değiştirmişlerdir. Bu göçlerin bir kısmı kendiliğinden ve doğal akışı içerisinde olurken, bir kısmı ise baskı, zorlama ve zulümler neticesinde olmuştur. Bu çalışmamızda Osmanlı siyasi ve sosyal tarihinde önemli bir yer tutan Çerkeslerin Osmanlı Devleti topraklarına göç ve sürgününü çalışmayı esas aldık. Tarihin gördüğü en dramatik göçlerden bir tanesi olan Çerkes Sürgünü'nün sebepleri ve göç sonrası yaşadığı sıkıntılar ortaya konulacaktır.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.