Yazıtlar Işığında Roma İmparatorluk Çağı Küçükasyası'nda Dionysos Kültü (The cult of Dionysus in Asia Minor in Roman imperial period in the light of inscriptions) (original) (raw)

THE CULT OF DIONYSOS IN ASIA MINOR IN THE ROMAN IMPERIAL AGE Making his presence, which can be traced long before the Archaic Age, deeply felt mainly in Hellas, Asia Minor and then in Rome throughout the ancient world, Dionysos, depending on the place and time, appears before us sometimes as a god of grape-wine, sometimes as a god of theatre and acting arts and sometimes as a religious power shaped according to the local needs, however, he has generally been a god of nature representing the fertility and abundance. According to the inscriptions, Dionysos was mentioned with many epithetons in Asia Minor of the Roman Imperial Age, and that he was a god of nature bringing abundance-fertility and his many other features can be observed by these epithetons. Depending on the long stated customs, the cult of Dionysos in Asia Minor survived throughout the Roman Imperial Age (especially in the II-III. Century A.D. with festivals, cult associations and structuring, artists (musicians, players, dancers) that served his cult. According to the written records, festivals such as Dionysia, Lēnaia, Anthestēria, Trietēris organized in the name of Dionysos were celebrated. Dance, music and play competitions were made in these festivals maintained by the rich citizens or directors and not commonly known cult rituals were performed. Besides the associations of synodos artists called by different names in different times in the large cities of the west, cult associations broad in scope such as thiasos, speira or cult member groups with large audience in various names were active both in worshipping and these festivals. In order to achieve this, undoubtedly, both artist associations and cult associations had to have a well organized governing structure. Names were given to the cult members according to the task taken. These members also had to pay a membership fee in order to be a member or to continue to be one. Actually, these fees were as important as the epimeletes in the mainta-nance of these associations. In addition, they were supported both mate-rially and spiritually by the Roman emperors or provincial governors. Although the paganic religious activities in the lands of Asia Minor under the control of Rome were left to the free will of the cities, they would not be strong without the respect shown for the cults of the emperors, emperor and the Roman goddess (Dea Roma). The worshipping of Dionysos could only develop with the close relations with the emperors and the Roman Empire. Correspondingly, supporting a paganic cult significant for the people, the Roman Empire gained the sympathy of the people and also kept them loyal to Rome. The deification of the Roman emperors began with General Marcus Antonius, who was wellcomed as “New Dionysos” on his arrival to Ephesos, and continued in the Roman Imperial Age. During this period the associations in Anazarbos, Ankyra, Ephesos, Teōs, Aphrodisias and Sardeis characterised Emperor Hadrianus, Commodus and Caracalla by this epitheton. Thus, they deified them by considering them equal with Dionysos. Dionysos also had common worship with imperial or Dea Roma cult besides the common paganic worship of Zeus and Dēmētēr. Like all other paganic religions, the cult of Dionysos broke down with the strengthening Christianity with which it had opposite doctrines and finally with the acceptance of Christianity as the official religion of the state. However, many features of the Dionysos cult continued to exist in Asia Minor both in Christian features and local cultures and traditions. Today it still continues this effect. Arkaik Çağ’dan çok daha eskilere götürebildiğimiz varlığını, coğrafi olarak başta Hellas, Küçükasya ve sonraları Roma olmak üzere tüm Antik Çağ coğrafyasında etkin bir şekilde hissettiren Dionysos, yer ve zaman farkına bağlı olarak, bazı yerlerde üzüm-şarap tanrısı, bazılarında tiyatro ve sahne sanatlarının tanrısı, bazılarında ise yerel ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirilmiş dinsel bir güç olarak karşımıza çıkmıştır. Ama genel olarak bereket ve bolluğu temsil eden bir doğa tanrısı kimliğine sahip olmuştur. Yazıtlardan anlaşıldığına göre Roma İmparatorluk Çağı Küçükasyası’ nda birçok epitheton ile anılan Dionysos’un, bolluk-bereket getiren bir doğa tanrısı olduğu ve diğer başka özellikleri gene bu epitheton’larından anlaşılmaktadır. Küçükasya’daki Dionysos kültü Roma İmparatorluk Çağı boyunca (bilhassa M.S. II-III. yüzyılarda), öncesinden gelen bir geleneğe bağlı olarak şenlikleri, kült dernekleri ve yapılanması, kültüne hizmet eden sanatçıları (müzisyenler, oyuncular, dansçılar) ile varlığını sürdürmüştür. Yazılı belgelerden bu dönemde büyük ve zengin kentlerde hâlâ Dionysia, Lēnaia, Anthestēria, Trietēris gibi Dionysos adına tertiplenen şenliklerin kutlandığını; masrafları, epimeletes olarak bildiğimiz kentin zengin vatandaşları ya da yöneticileri tarafından karşılanan bu şenliklerde külte ilişkin dans, müzik ve oyun yarışmaların yapıldığını ve herkesçe bilinmeyen kült ritüellerinin uygulandığını öğrenmekteyiz. Bilhassa batı kesimlerdeki büyük kentlerdeki, farklı dönemlerde farklı isimlerle anılan synodos sanatçı derneklerinin yanında thiasos, speira gibi daha geniş kapsamlı kült dernekleri ya da en yaygını mystai olan çeşitli adlar altında toplanan geniş kitleli kült üye grupları hem tapınımda, hem de bu şenliklerde aktif olmuşlardır. Şüphesiz ki bunu gerçekleştirebilmek adına gerek sanatçı dernekleri gerekse kült dernekleri, iyi organize olmuş bir idari yapılanmaya sahip olmak durumundaydı. Bu derneklerde üstlendikleri görevlere göre adlandırılan kült üyelerinin, üye olabilmeleri veya üyeliklerini sürdü-rebilmeleri için ödemek zorunda oldukları aidatlar da vardı. Esasen bu derneklerin finansmanının karşılanmasında bu aidatlar, en az epimeletes’ ler kadar önemliydi. Ayrıca Roma imparatorlarının ya da eyalet yöneticilerinin hem manevi hem de maddi desteğini alıyorlardı. Zira bu dönemde Roma egemenliği altında bulunan Küçükasya topraklarındaki pagan dinsel yaşam her ne kadar kentlerin özgür iradesine bırakılmışsa da, imparatorlara, imparator ve Roma Tanrıçası (Dea Roma) kültüne gösterilen saygı olmaksızın güçlü kalamazdı. Küçükasya Dionysos tapınımı da, tamamıyla imparatorlar ve Roma İmparatorluğu ile kurulan güçlü bağlar sayesinde gelişebilmiştir. Bununla paralel olarak da Roma İmparatorluğu, halk için önemli olan pagan bir kültü destekleyerek, hem halkın sempatisini kazanmakta, hem de böylece onların Roma’ya olan bağlılığını sürdürmek amacını gütmekteydi. General Marcus Antonius’un Ephesos’a gelişinde “Yeni Dionysos” olarak karşılanmasıyla başlayan Romalı devlet adamlarını tanrılaştırma geleneği, Roma İmparatorluk Çağı’nda da sürmüş; bu dönemde özellikle Anazarbos, Ankyra, Ephesos, Teōs, Aphrodisias ve Sardeis’teki dernekler, İmparator Hadrianus, Commodus ve Caracalla’yı bu sıfatla nitelendirmişler, böylece onları Dionysos ile bir tutarak tanrılaştırmışlardır. İmparatorluk veya Dea Roma kültü ile ortak tapınımı da görülen Dionysos’un Zeus ve Dēmētēr gibi pagan tanrı-tanrıçalarla da ortak tapınımı söz konusudur. Diğer pagan dinler gibi Dionysos kültünün yıkımı da, öğretilerinin birbirine tamamen ters düştüğü Hıristiyanlık dininin güçlenmesiyle ve nihayetinde M.S. 391’de imparatorluğun resmî dini olmasıyla gerçekleşmiştir. Ancak Dionysos kültünün birçok unsuru, Küçükasya topraklarında, gerek Hıristiyanlık unsurlarında gerekse halk kültür ve geleneklerinde yaşamaya devam etmiştir. Bugün de bu etkisini göstermeye devam etmektedir." SEG 60-1998. Religion. Dionysos: his cult in Asia Minor, Imperial period: On the basis of archaeological, numismatic, and (mainly) epigraphic attestations, B.Öztürk,Roma imparatorluk çağı Küçükasaysı’nda Dionysos kültü (Istanbul 2010), studies the cult ofΔιόνυσος in Roman Asia Minor. After general remarks about the god, he presents a geographically arranged catalogue of the relevant inscriptions with brief comments (ph. of some texts). On 196-209, Ö. provides a register with explanations of the most important terms found in the inscriptions, and on 210/211 a list of epithets.