Bir Erkeklik Stratejisi: Özel Alanda Eril Suskunluk (original) (raw)
Related papers
Özel Alanda Erkekli̇ği̇n Yeni̇den İnşasini Anlamak: Home Office Çalişan Erkekler
Moment Journal
Günümüzde teknolojinin sunduğu imkânlar çerçevesinde esnek çalışma modelleri geleneksel istihdam biçimlerinin yerini almakta ve ev ortamında çalışmaya olanak veren home-office istihdam biçimi yaygınlaşmaktadır. Bu araştırmada, varsayılan kamusal ve özel alan ikiliğinin aksine, erkeklerin ücretli emeğini mekânsal olarak evde gerçekleştiriyor olmalarının, erkeklik inşalarında bir değişim yaratıp yaratmadığı sorgulanmıştır. Bu kapsamda, derinlemesine görüşme tekniği ile gerçekleştirilen araştırmada home-office çalışan erkek katılımcılara açık uçlu sorular yöneltilerek bu olası değişimin izi sürülmüştür. Erkeklerin çalışmayı nasıl anlamlandırdıkları, evdeki iş bölümü ve babalığa olan yaklaşımları ile cinsiyet eşitliğine dair görüşleri analiz edilmiştir. Covid-19 salgını nedeniyle home-office çalışan kişi sayısının oldukça arttığı bu dönemde salgın öncesi yapılmış bu araştırmanın, gelecek araştırmalar için ufuk açıcı olması beklenmektedir.
Kamusal Alanda ve Özel Alanda Kadın
ULUSLARARASI KADIN, SÖYLEM, EYLEM KOLOKYUMU, 2024
Genellikle tarihi ve kültürel kimlikler arasındaki etkileşimleri yapıtlarının temel izleği olarak kullanan Amin Maalouf, tarihi roman ve deneme türünün yanı sıra librettolar da kaleme almıştır. 2008 yılında kaleme aldığı Emilie isimli librettosu, 18. Yüzyıl Fransız Aydınla nma Dönemi'nin önemli figürlerinden olan Emilie du Châtelet'nin biyografisine dayanmaktad ır. Aynı zamanda biyografik bir yapıt olan Emilie, her biri hayatındaki önemli zaman, kişiler ve duygulanımlarına göndermede bulunan dokuz sahneden oluşmaktadır. Aydınlanmacı filo zo f Voltaire ile yaşadığı ilişki ve Newton'un Philosophiae Naturalis Principia Mathematica isimli metnini Fransızca'ya çevirerek yorumlamasıyla tanınan Châtelet markizini, bu librettoda hayatının son günlerini yaşarken okuruz. Kahraman anlatıcı Emilie, yazar ve düşünür olan Jean François de Saint-Lambert ile yaşadığı tutkulu aşkın meyvesini dünyaya getirmek üzeredir. Yaşadığı dönemde marjinal bir hareket olarak algılanan bu gayrimeşru hamileliği yaşayan kadın kahraman, çocuğunun doğumundan sonra kendisini bu hayattan söküp alacak ölümünün adım adım yaklaştığını hissederken matematik ve fizik alanındaki çalışmalarını devam ettiremeyeceğinin de kaygısını taşımaktadır. Kadın kahraman üzerinde metnin başından itibaren kurulan doğum ve ölüm karşıtlığı bizi aynı zamanda kadın kimliğinin karmaşıklığına ve özgürlük arayışına da götürmektedir. Anne, bilim insanı, metres gibi farklı kimliklere sahip Châtelet markizi, iç ve dış dünyası arasındaki ilişkiyi ve yoğun duygulanımını söyleme dökerken aynı zamanda güçlü ve bağımsız kadın temsiline de bir vurgu yapmaktadır. Onun bu söylemi aslında belli bir uzamda ve zamanda sınırlı olmayan bir kadın sesidir. Üst üste binen kimlikleri, evlilik dışı ilişkileri, hamileliği, bilim ve düşünsel alandaki ihtirası ve çalışma la r ı onu özgür eylem ve söylemde bulunan bir özneye dönüştürür. Başka deyişle, Emilie bir bakıma 18. yüzyılın kadınından durum öznesinden eylem öznesine geçişiyle farklılaşır. Kadın söylemini merkeze alan Emilie, sadece kadın yazını açısından değil müzika l yönden de opera türü içinde önemli bir yere sahiptir. Maalouf'un diğer librettoları gibi dünya müzik tarihinde iz bırakan Finlandiyalı kadın müzisyen Kaija Saariaho tarafından bestelenen Emilie, elektronik müzik ve geleneksel orkestral yapıların özgün bir müzikal sentezid ir. Karmaşık duyguları, deneyimleri ve uzam-zaman arasındaki ilişkiyi öne çıkaran Saariaho'nun müziği, geleneksel ve eril operatik yapıtlara karşı gelerek klasik müziğin sınırlarını aşar. Bu bağlamda, klasik müziğe kadın sesini, kadın kimliğini ve kadın hassasiyetini getirerek klasik müziğin temsil biçimini de değiştirir. Buradan da anlaşılacağı üzere Emilie, hem yazınsal hem de müzikal olarak bu iki tür söylem biçiminde geleneksel olandan bir kopuş sunar. Biz de bu çalışmada sözünü ettiğimiz bu kopuşu, kadın ve söylem merkezinden hareketle hem metinse l hem de müzikal söylem üzerinden incelemeyi amaçlamaktayız.
Türkiye’de Kadın Hareketinde Kamusal Alan-Özel Alan İkilemi
Fiscaoeconomia, 2023
Kadın hareketinin en önemli tartışama alanlarından biri özel alan kamusal alan ikiliğidir. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze değişen iktidarlarla beraber kadınlar için kamusal alan-özel alan tartışması da iktidarlara cevap olarak şekillenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında modernleşmenin yüzü olarak da görülen kadınlar çizilen sınırlar çerçevesinde kamusal alanda yer alabilirken özel alandaki görevlerini de eksiksiz yerine getirmeleri beklentisiyle karşılaşmışlardır. 1980’lere kadar devam eden bu süreç II. Dalga Feminizmin de etkisiyle kadınlar arasında sorgulanmış ve özel alan tartışmaya açılmıştır. 1990’lara gelindiğinde ise tartışmanın seyri ülkenin siyasal gelişmelerine paralel ilerlemiş ve kamusal alanın farklılaşması söz konusu olmuştur. 2000’ler ise AK Parti iktidarının kadın politikaları çerçevesinde şekillenmiştir. Bu çalışma Türkiye’deki kadın hareketinin gelişimini kamusal alan-özel alan tartışması bağlamında ele alarak bugün kadınlar için en önemli kazanımlardan olan eşitliklerin yeniden tartışılmaya açılmasının da anlaşılmasına yardımcı olmayı hedeflemektedir. Çalışmada kadın hareketi, kamusal alan özel alan tartışmasının önemli gelişmeleri çerçevesinde dönemlere ayrılmış ve bu gelişmelere dönük oluşturulan politikalar tartışılmıştır.
Özel Sektörde İnsan Kaynaği Planlamasi: Isparta İli̇ Örneği̇
2018
Gercek ve tuzel kisiler amaclarina ulasabilmek icin neyin, ne zaman, nasil, nerede ve kim tarafindan yapilacagini onceden kararlastirmalidir. Gunumuzde, kuresellesmenin de etkisiyle rekabetin yogunlasmasi ve degisen toplumsal kosullar, isletmelerin amaclarina ulasabilmeleri ve devamliliklarini surdurebilmeleri icin her alanda planlama yapmalarini kacinilmaz kilmistir. Insan kaynagi yonetiminin onemli bir islevi olan insan kaynagi planlamasi, isletmeye calisan saglama veya kadrolama surecinin ilk adimini olusturur. Bu calismada insan kaynagi planlamasinin isletmeler acisindan yeri ve onemi tespit edilmeye calisilmistir. Calismada nitel arastirma yontemi tercih edilmis ve Isparta ilinde orneklemindeki isletmelerin insan kaynaklari calisanlariyla gorusmeler gerceklestirilmistir. Elde edilen bulgular icerik analizi yontemi ile analiz edilmektedir
Tesis Yeri Seçiminde Farklı Bir Yaklaşım: Bulanık Analitik Serim Süreci
Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2008
Özet: Kuruluş yeri seçimi bir firma için en önemli kararlardan biridir. Yönetim kademesindeki kişiler seçim yaparken ister istemez birçok kriteri bir arada düşünmek durumundadır ve bu durum karmaşık, çok kriterli bir karar verme problemi olarak ortaya çıkar. Böylesi bir karar analitik olarak modellenebilir. Bu görüşe örnek oluşturmak amacıyla Sanek Unlu mamulller sanayi ticaret A.Ş.’de yönetim kademesinde bulunan kişilerle görüşmeler yapılarak tesis yeri seçim kriterlerinin ve bu kriterlerin önem düzeylerinin belirlenmesini amaçlayan bu çalışma ortaya konmuştur. Kriterlerin niteliksel, değişkenlerin sözel olması ve karşılıklı etkileşim bulunması bu özelliklere hitap eden Bulanık Analitik Serim Süreci (Bulanık ASS) yönteminin kullanılabileceğini göstermektedir. Bu çalışmada Bulanık ASS’ye uygun olarak un seçim kriterleri belirlenip seviyelendirilmiş ve sürecin hesaplanmasıyla her bir kriter için önem düzeyi bulunduktan sonra 4 alternatif kuruluş yeri karşılaştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bulanık Analitik Serim Süreci, Seçim Kriterleri
Kadının Özel ve Kamusal Alanda Sömürülen Emeği
2020
Bu çalışmada kadınların ev içi işler aracılığı ile ücretsiz emeklerinin görünür kılınması, bu emeklerinin toplumda bir üretim olarak algılanmaması ve tüketimin bir nesnesine dönüştürülmesi süreci üzerine odaklanılmıştır. Özel alanda ücretsiz çalışan annelerin emeklerinin karşılık bulması, bu alanların yok olma tehlikesini ortadan kaldırılacağı hususu vurgulanmıştır. Bu kapsamda ücretsiz emek kavramının tarihsel ve kuramsal görünümü ele alınarak tarihsel süreçte annelik ve kadınlık gibi iki profilin oluştuğu, sadece bir kavramın olumlanarak diğerini ötekileştirilmemesi gerektiği hususu eleştirilmiştir. Kadının ücretsiz emeği, kadının daha çok ev içi işler ve annelik niteliğinden kaynaklanmaktadır. Kadının ücretsiz emeği sanayi devrimi ile birlikte ekonomik yapının seri üretim faaliyetleri, kapitalizmin güçlenmesi ve emeğin sömürülmesi süreci ile karşılık bularak maddi bir güce evrilmiştir. Kadının emeği görünür ve maddi bir karşılık bulmuştur ancak kadının hem ev içi işler hem üretim ile meşgul olma zorunluluğu doğmuştur. Birey annelik mesleği seçimi yaptığında alanı ve emeği ile ilgili sorunlar yaşadığı görülmektedir. Bu tedirginlikten daha sancılı bir süreç ise kadının ücretli emeğinin kapitalizmin yayılmacı politikası ile tüketim toplumunda, kadını tüketim aracı kılarak kadınlık ve annelik kavramları üzerinden bir çatışmanın görünür kılınması olmuştur. Kadının bedeni, kapitalizm tarafından tüketim alışkanlıkların oluşması için reklam unsuru olarak algılanmaktadır. Bu sebeple çalışmada kadınlık ve annelik tartışması üzerinden annenin ücretsiz emeği, tüketim olgusu ve kapitalizm üzerinde okunması amaçlanmaktadır.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET BAĞLAMINDA ÖZEL VE KAMUSAL ALAN AYRIMI
Bu tezin amacı, çağımızın önde gelen düşünürlerinden Jurgen Habermas’ın kamusal alan/özel alan problematiği ile ilgili görüşlerinin feminist teori ile karşılaştırılarak Türkiye’de yaşanan kadına yönelik sistematik şiddetin incelenmesidir. Bu çalışma, eril egemen kamusal alan ve kadın kamusallığı arasındaki ilişkiyi, yarattığı sonuçları, ayrışmaları kamusal alan tartışmalarından hareketle, somut pratikler üzerinden değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Bunu yaparken de gücü ve kimliği araştırmak için kodlanan söylemler Eleştirel Söylem Analizi metodu kullanılarak bağlamsal olarak analiz edilmiştir. Bu araştırmada, televizyon kanalları, sosyal medya ve gazetelerin köşe yazıları çözümlenmiştir. Eleştirel söylem çözümlenmesinden elde edilen bulgular, kişisel ve politik kavramlarının kamusal alanda birbirinden ayrılamaz olduğunu göstermiştir.
Aylın Dikmen Özarslan - HEGEMONİK ERKEKLİK BAĞLAMINDA ERKEK HEMŞİRELER
Hemşirelik geleneksel bir kadın mesleği olarak kabul edilmekte, bakım, kadının annelik görevlerinin doğal bir uzantısı olarak görülmektedir. Modern hemşireliğin kurucusu kabul edilen Florance Nigthingale, hemşireliğin bir meslek değil, kadının doğal görevi olduğunda ısrar etmiştir. Hemşirelerin hemen her zaman ve her yerde kadin olması ve mesleğin bu cinsiyetlendirilmiş yapısı erkekleri hemşirelikten uzak tutmaktadır. Bu yazının amacı, erkeklerin hemşirelik konusundaki çekingenliğini, hegemonik erkeklik kavramı çerçevesinden anlamaya çalışmaktır. Hegemonik erkeklik, erkek olmanın en şerefli yolunu göstermektedir. Bu kurguya uymayan erkeklikler marjinalleştirilmekte ve dışlanmaktadır. Kadın erkek ayrımı güç ilişkisi olarak kabul edildiği için hemşire olan bir erkek etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalabilmektedir. Erkeklik için, hemşirelik rolü ile erkek olma rolünü bağdaştırmak zor görünmektedir. Kadınlar, giderek daha fazla ev dışında çalışıp geleneksel olarak erkek mesleği kabul edilen alanlara daha fazla dâhil olurken; erkekler için aynı şeyi söylemek olası değildir. Güç ve bağımsızlık hegemonik erkeklik açısından çok önemli olduğu için, hemşireliğin geleneksel ikincil ve bağımlı konumu hegemonik erkeklik açısından uygunsuz olacaktır. Bu açıdan bakıldığında toplumsal cinsiyet hemşirelikte önemli bir etken olmaya devam edecek gibi görünmektedir.
12 Mart Romanlarının Özeleştirel Parantezi ve Erkeklik
Kitap-lık 222, 12 Mart Romanları Dosyası, 2022
12 Mart romanları erkekliği Türkiye siyasetinde önemli bir sorun olarak işaretler ve erkekliği siyasete yön veren bir unsur olarak tartışmaya açar. 12 Mart romanlarında iktidar tartışmasının, siyasi tutuklulardan örgütlere ve aile kurumuna doğru genişletildiğini, aile içindeki ilişkilerden ikili ilişkilerin derinliklerine kadar çekiştirildiğini, sorgulandığını ve kalıplaşmış ifade ve alışkanlıkların eleştirildiğini görürüz. Toplumun güce gösterdiği hürmetin sorgulanması, erkekliğin “erk”ini de bu sorgulamanın merkezine yerleştirmektedir.