Michel Foucault, Entelektüelin Siyasi İşlevi / The Political Function of the Intellectual (original) (raw)

Politik Bir Direniş Olarak Etik: Michel Foucault

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar , 2019

Foucault’nun düşüncesini bir bütün içinde kavramanın konforlu bir yolu olmadığı, bu düşünce herhangi bir rahatlatıcı birlik imgesinin kendisine dayatılmasını kategorik olarak reddettiği için, dönemselleştirme fikri Foucault okumalarının adeta bir standardı haline gelmiştir. Bu genel kabule göre Foucault’nun düşünce yolculuğu üç ana döneme ayrılır ve etik ile ilişkilendirilen üçüncü döneminde Foucault, politik kaygılardan uzaklaşmak, estetikçiliğe düşmek ve dolayısıyla mutlak bir bireyciliğe gark olmakla itham edilir. Gelgelelim, eğer Foucaultcu bir etikten söz edilecekse, bu etiğin derinden politik olduğu ve Foucault düşüncesinin “ahlak”, “estetik”, “politika” gibi alanların kabul edilen özerkliklerini iptal ederek işlediği gösterilmelidir. Şu halde, bu makalenin asli amacının, Foucaultcu etiği ahlak, estetik ve politika ile ilişkisinde ele almak olduğu söylenebilir. Foucaultcu güzergâhın yol işaretleri titizlikle izlendiğinde, bu minvalde oluşturulan bir etiğin içerisinde -geleneksel anlamıyla etikten farklı olarak- barındırdığı politik içerimler görünür hale gelecektir.

Spesifik Entelektüel ve Foucault [Specific Intellectual and Foucault]

Felsefi Düşün, 2020

Just as Foucault problematizes the notions of enlightenment and critique, so he problematizes the notion of intellectual similarly. In doing this, he primarily objects to the notion of universal intellectual who has been very common in western thought for a long time, and then claims that we need a new type of intellectual -what he called specific intelectual- in the new social conditions after the modernity. In order to be able to be seen his objection and claim completely, this paper, firstly, examines the reasons why he objects to the notion of universal intellectual, why he prefers the specific intellectual to the universal intellectual, and the needs which specific intellectual meets but universal intellectual does not. The paper secondly attempts to find the answers of such questions like what are the conditions that enable specific intellectual?, what is the role of the specific intellectual?, what are its properties, models and virtues? in Foucault’s thought; and finally in the conclusion section, it pays attention to the possibility that the notion of specific intellectual itself can be problematized in one way through indicating some problems which specific intellectuals have to face. ** Foucault nasıl aydınlanmayı ve eleştiriyi sorunsallaştırmışsa benzer şekilde entelektüeli de sorunsallaştırır. O bunu yaparken en başta Batı düşüncesinde uzunca bir süre yaygın olarak kabul görmüş olan evrensel entelektüel anlayışına itiraz eder ve ardından modernlik sonrası yeni toplumsal koşullarda -spesifik entelektüel adını verdiği- yeni bir entelektüel anlayışına ihtiyaç olduğunu öne sürer. Bu makale, onun söz konusu itirazının ve iddiasının tam olarak anlaşılabilmesi için, ilk olarak, Foucault’nun evrensel entelektüel anlayışına niçin itiraz ettiğini, spesifik entelektüeli hangi sebeplerle evrensel entelektüele tercih ettiğini, ve onun gözünde spesifik entelektüelin evrensel entelektüelin karşılayamadığı hangi ihtiyaçlara cevap verdiğini araştırır. Makale ikinci olarak Foucault’nun anlayışında spesifik entelektüeli mümkün kılan koşulların, spesifik entelektüelin rolünün, özelliklerinin, modellerinin ve erdemlerinin neler olduğu sorularına yanıt bulmaya çalışır; ve nihayet, sonuç kısmında, spesifik entelektüellerin yüzleşmek zorunda olduğu bir takım sorunlara işaret etmek suretiyle spesifik entelektüel anlayışının kendisinin de bir şekilde sorunsallaştırılabileceğine dikkat çeker.

Siyaset (veya Etik): Foucault’nun “Kendilik İlişkisinin” Normatif Bağlılığı.

Cogito (Neoliberalizmde Öznellik, Sayı 91/Güz), 2018

Düşünsel çalışmamızı pek de net olmayan bir başlık olan Eleştirel Kuram'la kapsayan bizler için, paylaştığımız bir inancın şu olduğu söylenebilir: Felsefi düşünüm, hareketini epistemoloji, ahlak ve estetiğin kesiştiği alanda konumlandırabildikçe etkili ve zahmete değerdir. Başka bir ifadeyle, sesini ancak nedenlerde bulan felsefi düşünümün farkı ve etkisi, nedenlere verebileceğimiz anlamın toplumsal yaptırımlardan bağımsız olamayacağını teslim ederek ve bunun sonuçlarını düşünerek mümkündür. Kuram ve eylem arasındaki ayrılığın veya aykırılığın kabulü olarak da belirleyebileceğimiz bu açmaz, sadece neşeli bir olumlamanın vesilesi değildir; çünkü bu, modernite için kategorik olan ve onun meşruluğunu tanımlayan bir takım sınırların mutlaklığının sorgulanmasını gerektirir. Eleştirel Kuram'a karşı itirazları "hareket ettiren" güdülerin önemli bir tanesi, bu sorgulamanın-sorgulanan sınırlar adına konuşacak olursaksorumsuzluktan ayırt edilmesinin güçlüğüdür. Yani itirazların gücü, ki savunulan (ve savunulması gerektiğine inanılan) sınırların otoritesinden ayrılmazdır, Eleştirel Kuram'ın "cılızlığını" ima eder; işte bu yüzden Eleştirel Kuram'ın "nesnel geçerliliği yoktur", "analitik titizliği noksandır", "normatif gerekçeler sunamaz"... ii Bu itirazları muhatap almamak, alıp önemsememek, önemser gibi yapıp aynı ile yanıt vermek-yani polemiğe girmek-mümkün. Fakat aklı bir toplumsal pratik ve rasyonaliteyi iktidar mücadeleleriyle örtüşür bulan bir düşünce biçimi-yani eleştirel kuramın kendi fikri-bu yaklaşımlara engel olur. Çünkü eleştiri, daha başka her neyse, değerini eşiksel/sınırsal [liminal] bir eylem olmasından alır iii : felsefi anlamıyla, iddialarımızı ve taleplerimizi mümkün kılan sınırların sorgulanması; ama aynı zamanda antropolojik anlamıyla, katılan bireyin statü ve kimliğini

Foucault'da İktidarın Ötekileri

Temaşa Felsefe Dergisi, 2023

Sıradan olanların "tarihini" yazmak düşünce tarihinde ender görülen bir çabadır. Foucault'nun delileri, mahkumları, rezil insanları, hırsızları ya da düşkünleri ancak iktidarla karşılaşmaları ölçüsünde var olduklarını öne sürmesi son derece önemlidir. İktidarın pençesinden darbe yediklerinde var olan "ötekiler", kimi zaman bu varoluşlarını "kısacık" cümlelerin şans eseri bir arşivde bulunmasına kimi zaman da bir klinikte, hastanede veya hapishanede kendisi hakkında yazılan birkaç satırlık belgeye "borçludur". Bedeninin tutsaklığından ruhunun terbiyesine doğru bir özneleştirme süreci geçiren "ötekiler" iktidar teknolojileriyle kuşatılmıştır. Söz konusu kuşatılma, onların varoluşunun sınırlarını çerçevelemektedir. Onlar, bu çerçeveyi eşeleyebildiği sürece tarihin herhangi bir anında şans eseri fark edilmektedir. Sıradan olanlar, deliler, reziller yani ötekiler dışlama oyununun merkezindedir. Onlar çeşitli şekilde, söylemden, oyundan, çalışmadan ve aileden kapı dışarı edilmişlerdir. Lakin kapının dışı dahi iktidar ilişkilerinin ağıyla donatılmıştır. Mikro düzeyde işleyen iktidar, dışlanma mekanizmalarını disiplinler aracılığıyla görünmez kılmıştır. İktidarın her yerde olduğuna dair "söylem", görünürde ötekilere daha iyi yaklaşıldığını söyler fakat o hakikatte dışlama oyunun kurumlar aracılığıyla görünmez bir şekilde işlediği gerçeğine karşılık gelir.

Entelektüel Sorumluluk ve Eleştiri: M. Foucault, N. Chomsky ve E. Said Üzerine Bir Analiz (Intellectual Responsibility and Criticism: An Analysis on M. Foucault, N. Chomsky and E. Said)

Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi (Journal of Oriental Scientific Research), 2022

The number of universities has increased and the circulation of ideas, both written and verbal, has become easier with the developments in mass communication technology today. There is a great increase in the number of people who describe themselves as intellectuals and try to direct the masses with their ideas. In an environment where being intellectual is perceived as a profession, it is important to determine what intellectual identity or responsibility of intellectuals really are as well as what the basic qualities an intellectual critic should have. From this point of view, this study, whose main frame is determined as intellectual responsibility and criticism, analyses this issue revolving around three great intellectuals having significant influences on contemporary social theory. Having interaction with each other, Michel Foucault, Noam Chomsky and Edward Said give importance to an intellectual figure, not only writing, but also acting, having a critical point of view. All three names mentioned do not regard the intellectual as a person who is in a relationship with power for the expectation of career and personal gain. For them, intellectual responsibility includes critically analysing power relation to illuminate people and being the spokesperson of truth at all costs.

Michel Foucault'nun "Biyopolitika" Kavramının Teorik Çerçevesi /// Theoretical Frame of Michel Foucault's "Biopolitics" Concept

Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi / Journal of Crises and Political Research, 2018

Özet: Michel Foucault, iktidarı konu ettiği çalışmalarında, iktidarın ne olduğunu cevaplamaya çalışmamıştır. Ona göre iktidar zaten her yerdedir. Esas aradığı iktidarın öznelere ve bireylere nasıl uygulandığıdır. İktidarın özneyle olan ilişkisi, yönetim sorunsalı ve özne, çalışmalarının ana temalarıdır. Kliniğin Doğuşu ve Hapishanenin Doğuşu çalışmalarıyla incelemeye başladığı devletin izleme aygıtı, kapatma araçları, ceza dönüşümleri ve Panoptikon olgusu, Cinselliğin Tarihi isimli eseriyle biyopolitika kavramına dönüşmüştür. Bu çalışmanın amacı, biyopolitika kavramının Michel Foucault'nun düşünce sistemindeki yerinin incelenerek teorik çerçevesinin çizilmesidir. Anahtar Kelimeler: İktidar, Özne, Disiplin, Yönetimsellik, Biyopolitika. /// Abstract: In the works which Michel Foucault debated power, he didn’t try to answer what the power is. For him, power is already in everywhere. He seeks how the powers is applied to individuals and subjects. The relation between power and subject, and governance problematic are main course of his works. The surveillance devices of the states, closure devices, punishment transformations and Panopticon concept which he started to examine with The Birth of the Clinic, Discipline and Punish: The Birth of the Prison, transformed into biopolitics concept with the History of Sexuality. The aim of this study is to analyze the Michel Foucault’s biopolitics concept and draw its theoretical frame. Keywords: Power, Subject, Discipline, Governmentality, Biopolitics.

Nietzsche de Siyasal Kavramı / The Political in Nietzsche

FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi) / FLSF (Journal of Philosophy and Social Sciences), 2021

in Turkish: Bu makalenin amacı yazılarındaki siyasal metinleri ilişkilendirip yorumlamak üzere, Nietzsche’deki siyasal kavramı kurgulamaktır. Bu kurguda yararlanılan en önemli Nietzsche kavramı uzaklık pathosudur. Ayrıca, Nietzsche’nin insanın birinci ve ikinci doğaları yardımıyla açıklamaya çalıştığı tarih yorumu da kavramlar arası ilişkileri anlamlandırmak için kullanılmıştır. Nietzsche’de siyasal kavramı yeni bir itaat biçimi yaratmak, değilse var olan itaat biçimlerini yeniden üretmek olarak ifade edilmiştir. Yeni bir itaat biçiminin yaratılması olarak büyük siyaset ve var olan itaat biçimlerinin yeniden üretilmesi olarak küçük siyaset ayrımına gidilmiştir. Kurgulanan siyasal kavramıyla, büyük siyaset ve küçük siyaset kavramları tanımlanıp açıklanmıştır. Büyük siyaset ve küçük siyaset ayrımı kullanılarak Nietzsche’nin yaşadığı çağda var olan ideolojilere ve siyasetlere yaptığı eleştiriler anlaşılmaya çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler: itaat, kendini aşmak, emir, uzaklık pathosu, sıralanma düzeni (Rangordnung), tüm değerlerin yeniden değerlendirilmesi, küçük siyaset, büyük siyaset in English: This article aims to conceptualize the political in Nietzsche to interrelate and interpret the political texts in his writings. One of the most critical of Nietzsche’s key concepts, the pathos of distance, is used for the pivotal conceptualization of the political. His interpretation of history explained by using the concepts as the first nature and the second nature of humans is also used to interpret relations of his political concepts. The political in Nietzsche is either to create a new form of obedience or else to reproduce existing forms of it. The policies applied to create a new form of obedience are called great politics, and the policies applied to reproduce existing forms of obedience are called petty politics. Great and petty politics are defined and interpreted by using the political; and by using the distinction between them, criticisms and interpretations of his age's ideologies and policies are trying to be understood. Keywords: obediance, self-overcoming, command, pathos of distance, order of rank (Rangordnung), revaluation of all values, petty politics, great politics