ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ ÜZERİNDE SANAL DÜNYANIN PSİKO-SOSYAL İŞLEVLERİ: KIRGIZİSTAN ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ (original) (raw)
Related papers
IV Uluslararası Türk Uygarlığı Kongresi Bildiriler Kitabı, 2023
Dil bilimcilerce en basitleştirilmiş biçimde “iletişim aracı” olarak tanımlanan dilin, pek çok işlevi olmakla birlikte, dil ile toplum, dil ile insan arasında çok yönlü ilişkiler yumağı bulunmaktadır. Özellikle dil ile kimlik arasındaki ilişki gözden kaçırılmayacak niteliktedir. Sosyal kültürel yaşamının bir paçası olarak dil ya varlık göstermeye devam etmiş ya da çeşitli etkenler nedeniyle yok olmaya yüz tutmuştur. Dilin kullanımı ve geliştirilmesi, yozlaşması veya unutulmaya yüz tutulması gençliğin göstermiş olduğu tepki ile yakından ilintilidir. Dil, kültür ve uygarlığın taşıyıcısı taşıyıcısıyken; gençlik ise şüphesiz bir dilin sürdürülebilirliğinin temel sağlayıcısıdır. Çarlık Rusya ve Sovyetler Birliği döneminde uygulanan dil politikalarının etkileri Kırgızistan’da ve diğer Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi devletlerde günümüzde dahi görülmektedir ve bu durum gençlerin dil algılarını belirgin şekilde etkilemektedir. Özellikle Sovyet insanı yetiştirme gayesi altında 1938’den itibaren Rusçayı hâkim kılma çalışmalarının ve Sovyetler Birliği döneminde atılan adımların günümüze yansımalarını halen görmek mümkündür. Bu bağlamda; Kırgızistan’da ortaya çıkan anayasal iki dillilik, ülkede kullanılan Kırgızca ve Rusçanın durumu, bu dillerin kullanım sıklığı, söz konu durumun üniversite gençliğine akis ve etkileri merak konusudur. Bağımsızlık süresi içerisinde yetişen yeni kuşağın dil kullanım tercihleri bunların sosyal ve kültürel hayata yansımaları ana dillerin kullanımı sürdürülebilirliği önemli bir göstergedir. Üniversitede öğrenim gören Kırgız ulusuna mensup öğrencilerin konuya yaklaşımları; Kırgızca, Rusça ve diğer dillerin gençler arasında kullanımı günlük hayata yansımaları açısından önem arz etmekte olup ortak dil ve alfabe fikriyatının yörüngesini tayin edecek araştırmalar açısından mevcut verilerin yüksek öneme sahip olduğu aşikardır Bahse konu çalışmada, 2019 yılında Kırgızistan genelinde 13 üniversiteden (mevcut 6 eyaletten birer ve Bişkek şehrinden 7 üniversite) 1975 öğrenciye anket uygulanmış, bu verilerden hareketle bağımsızlık sonrası Kırgız üniversite gençliğinin dil durumu, dil kullanım özellikleri ortaya koyulmuştur. Böylelikle bu olguların sosyo-kültürel hayata etkileri tespit edilmeye, ülkedeki dil politikalarının yansımalarına açıklama getirilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak; bağımsızlık sonrası ortaya çıkan yeni kuşağın, bağımsızlığın vermiş olduğu özgüven ve anlayışla yeni kendilerine yeni yollar çizmeye çalıştığı görülmektedir.
İŞ YERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ: CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİNDE ÇALIŞAN AKADEMİSYENLER ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA
Meral ÖZTÜRK 2 İŞ YERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ: CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİNDE ÇALIŞAN AKADEMİSYENLER ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA Özet İşyerinde psikolojik taciz/şiddet (3 mobbing) modern iş yaşamında yaygın görülen problemlerden birisidir. Özellikle eğitim sektöründe çalışanlar bu tür problemlerle sıkça karşılaşmaktadır. Eğitim sektörü içerisinde önemli bir yer tutan üniversitelerde de akademik mobbingin yüksek olduğunu gösteren pek çok çalışma vardır. Bu çalışmanın amacı, Cumhuriyet Üniversitesi bünyesinde görev yapan akademisyenlerin karşılaştıkları psikolojik tacizin sıklığını incelemek ve sosyodemografik değişkenlere (cinsiyet, medeni durum, yaş, çalışılan alan ve unvan) göre gruplar arasında psikolojik şiddet düzeyi açısından bir farklılık bulunup bulunmadığını ortaya koymaktır. Araştırma 312 öğretim elemanıyla yapılmıştır. Araştırmaya katılanların 172'si erkek 140'ı kadındır. Veriler, SPSS 18. paket programı aracılığıyla analiz edilmiştir. Analizlerde frekans ve yüzde dağılımları ile bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Cumhuriyet Üniversitesindeki akademisyenlerin psikolojik tacize uğrama sıklıkları ortalamanın altındadır. İş yerinde psikolojik şiddet cinsiyet ve medeni durum değişkeni açısından farklılaşmamaktadır. Ancak 30 yaş altındaki genç akademisyenler ve araştırma görevlileri daha fazla psikolojik şiddet mağduru olduklarını düşünmektedir. Fen bilimleri ile sağlık bilimleri alanında çalışan akademisyenlerin psikolojik şiddete uğrama düzeyleri sosyal bilimler alanında çalışanlara göre daha yüksektir. Anahtar Kelimeler: İş yerinde psikolojik taciz, Akademisyen, Üniversite, Mobbing.
SOSYAL DEĞERLERİN ÇOCUĞA AKTARILMASINDA AİLE VE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN YERİ: KIRGIZİSTAN ÖRNEĞİ
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi , 2013
Özet Sovyetler Birliği dönemine kadar Kırgız toplumunda etkin bir şekilde uygulanagelen geleneksel aile eğitiminin, Sovyetler Birliği'nin bölgeye nüfus etmesiyle sekteye uğradığı, eğitim işlerinin sistem içerinde bala bakça olarak ifade edilen okul öncesi eğitim kurumları altında farklı boyut kazanarak rejimin doğmaları ve Rus kültürünün etrafında cereyan ettiği ileri sürülebilir. Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkan Kırgızistan'da aile eğitimi ve okul öncesi eğitim ile ilgili bir takım değişimlerin ortaya çıktığı gözlemlenir. Bu itibarla çalışmamızda tarihi süreç içerisinde Kırgız toplumunda uygulanagelen geleneksel aile eğitimi, okul öncesi eğitim süreçleri, bunların işlevselliği ve işlerliği üzerinde durulmakla birlikte bugün gelinen noktada Kırgız toplumunda aile eğitimi ve okul öncesi etiğimin çocuğun kişilik oluşumu ve sosyal değerlerin aktarımı üzerinde önemi hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Abstract We can claim that the traditional domestic education which had been efficiently carried out until the Soviet period was interrupted by the penetration of the Soviet Union to Central Asian area and educational works occurred in preschool institutions called " bala bakcha " by getting into a different dimension due to the dogmas of the regime and the Russian culture. In Kyrgyzstan, which achieved sovereignty after the dissolution of the Soviet Union, a number of changes in the family and the preschool education began to be realized. In this respect in this study the traditional family education which had been carried on in the historical
Özet Bir örgütü oluşturan kişilerin içerisinde bulundukları örgüte karşı beslediği duygusal bağlılık, örgütün uzun dönemde varlığı için hayati bir öneme sahiptir. Üniversitelerin önemli paydaşlarından biri olan öğrencilerin duygusal bağlığının belirlenmesi, üniversitelerin varlığını sürdürebilmeleri açısından oldukça önemlidir. Bu çerçevede öğrencilerin üniversite bünyesinde sunulan sosyal olanaklardan duydukları memnuniyet, öğrencilerin duygusal bağlılıkları üzerinde önemli bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Bu amaçla bu çalışmada, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi bünyesinde sunulan sosyal olanakların, öğrencilerin duygusal bağlılığı üzerindeki etkisi değerlendirilmeye çalışmıştır. İlk olarak çalışmanın temel kavramları ile ilgili literatür taraması yapılmış ve çalışmada veri toplama tekniği olarak yüz yüze anket tekniği kullanılmıştır. Teknik ve sosyal bölümlerde okuyanlar açısından sunulan olanakların tatmin düzeyinde farklılaşma olabileceği düşünüldüğünden ESOGÜ İnşaat Mühendisliği bölümü ve Turizm İşletmeciliği bölümlerinin ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri örneklem olarak seçilmiş ve eksiksiz olarak doldurulan toplam 308 anketten elde edilen veriler yorumlanmıştır. Çalışma sonucunda üniversitenin sunduğu sosyal olanaklar ile öğrencilerin duygusal bağlılığı arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğu ve duygusal bağlılığın sosyal olanaklar ile açıklanabileceği belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Duygusal Bağlılık; Üniversitelerin Sosyal Olanakları; Eskişehir Osmangazi Üniversitesi /Abstract Affective commitment levels of people who compose an organization have critical importance on organization's existance in a long period. Since the students are one of the most important shareholder of university, determining the affective commitment levels of students' is critical for university as well. For this reason, student's satisfaction levels about university's social services are considered as an important factor on their affective commitment levels. In this context, this study aims to determine the Eskisehir Osmangazi University's social services' effect on students' affective commitment. For this purpose, a literature review is conducted and data is gathered through survey method. Since there would be difference on satisfaction levels of students who study in technical fields and students who study in social fields, civil engineering and tourism management students are chosen as the population of study. Data which includes a total of 308 surveys is analized. According to the findings, the relationship between social services and students' affective commitment and the factors which have impact on affective commitment are determined.
Sevil Harıkçı, 2019
Ülkemizde Gençlik ve Siyaset özellikle 1960-1971 arasında siyasetin içerisinde özne olmaya başlamıştır. Her dönemde farklı şekillerde kendini siyaset içerisinde hissettirmiştir.27 Mayıs sürecine öğrenciler nasıl götürdü? Muhalefetin ve üniversitelerin direktifiyle öğrenciler ilk kez resmi bir otoriteye karşı örgütlenerek kitlesel bir güç olarak Demokrat Parti (DP) iktidarının karşısına çıktı. 1960 Askeri darbesinde öğrenci olayları, DP iktidarı kaybetmesine neden olmuştur. Rektör gösterilerde binlerce kişinin hayatını kaybettiğini söyleyerek darbe için meşru bir zemin hazırlamıştır. Bu askeri darbedeki sloganlardan biriside “ Ordu Gençlik El Eledir “. Öğrenciler seçimle gelmiş siyasal iktidarı devrilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ancak 1960’dan sonraki gelişmelere baktığımız zaman gençler siyasi iktidardan beklediği ilgiyi görememişlerdir. Ortaya çıkan yeni 1961’den sonra yayılan sol hareket üniversitelerde etkili olmuştur. Dolayısıyla da üniversitelerde bir takım fikir kulüplerinin görüldüğünü, Kıbrıs konusu nedeniyle de Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) vb. kuruluşlarla sağ ve soldaki öğrenciler siyasetle daha fazla ilgilenmeye başladıkları görülmüştür. Bununla birlikte ilk sağ ve solun karşı karşıya gelişi 1969’da 6. Filo’nun Dolmabahçe rıhtımına gelmesi üzerine olmuştur. Bununla birlikte özellikle sol öğrenci hareketleri, kendisini tamamen politize edip sistemi değiştirmeye yönelmiştir. Anahtar Kelimeler: Gençlik, Siyaset, 1960 Darbesi, Öğrenci Hareketleri, Demokrat Parti
Bu çalışmada, sınav kaygısıyla bazı psiko-sosyal değişkenlerin ilişkileri incelenmiştir. Pamukkale Üniversitesi öğrencilerinden oluşan 926 (434 kız ve 492 erkek) kişi araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında, Spilberger (1980) tarafından geliştirilen Sınav Kaygısı Envanteri, Bem (1974) tarafından geliştirilen Cinsiyet Rolü Değerlendirme Envanteri kullanılmıştır. Verilerin varyans analizi sonuçlarına göre, sınav kaygısının, cinsiyet, cinsiyet rolü kimliği özellikleri, başarı düzeyini algılama, bölümler ve sınıflar arasında anlamlı düzeyde fark yarattığı görülmüştür.
SOVYET BİRLİĞİ DÖNEMİ’NDE KIRGIZİSTAN’DA GENÇLERİN POLİTİK TOPLUMSALLAŞTIRILMALARI (SOSYALİZASYONU)
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2018
Toplumsal yapının sürdürülmesi nüfusa yeni bireylerin katılması ile mümkün olmaktadır. Ancak bu katılımın sadece istatistiksel olması beklenilemez. Bu durum bireylerin toplumsal yapının değerlerini içselleştirmeleri ile mümkündür. Bu süreç toplumsallaşma olarak ifade edilir. Politik sistemlerin de meşruiyetlerini sağlayarak varlıklarını koruyabilmeleri için politik toplumsallaştırma (sosyalizasyon) sürecine önem vermeleri gerekir. Politik kültürün unsuru olacak genç birey aynı zamanda bu sistemin savunucusu hâline de dönüştürülecektir. Sovyetler Birliği Dönemi’nde bireylere, çocukluklarından itibaren hiyerarşik yapı içinde politik sistemin değerlerini içselleştirmeye bağlı olarak yurttaşlık bilinci kazandırılması söz konusudur. Bu kapsamda çocuk ve genç bireylerin yaş ve eğitim durumları itibarıyla dâhil olacakları “oktyabryat”, “pioner” ve “komsomol” teşkilatları oluşturulmuştur. Bu sürecin ideolojik bir aktarım süreci işlevini görmesi ve genç bireylerin Sovyet ideolojisi esasında şekillenmeleri amaçlanmıştır. Bu bağlamda iyi bir yurttaş olma kapsamını, Sovyet ideolojisini benimseme ve bu ideolojiye sadık olma belirlemiş, bunun sağlanması için her alanda ideolojik aktarım esas alınmıştır. Bu makale politik toplumsallaştırma sürecinin Sovyetler Birliği’nde nasıl gerçekleştiğini, Kırgızistan örneğinde orta koymayı amaçlamıştır.