Kronik ağrı yaşantısı ve ağrı inançları (original) (raw)

Travmalı hastalarda ağrı şiddeti ve ağrı geçirme uygulamalarından memnuniyetin belirlenmesi

2006

1. ÖZETÇalışma, travmalı hastaların ağrı şiddetlerini ve ağrı geçirme uygulamalarından memnuniyetlerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Araştırmanın evrenini; İstanbul’da travma nedeniyle iki eğitim hastanesinin acil ünitesine başvuran hastalar oluşturdu. Örnekleme 18-65 yaş aralığında olan 418 travmalı hasta alındı. Araştırmada veriler bireysel özellikler formu, Kısaltılmış Yaralanma Değerlendirme ile Görsel Kıyaslama Ölçeği ve McGill-Melzack Ağrı soru formunun dördüncü bölümü kullanılarak toplandı. Bulguların değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik, ortalama, standart sapma, One-way Anova Testi, Student t Testi, Pearson Korelasyon Analizi ve Ki-Kare Testi kullanıldı. Araştırma sonucunda hastaların %25.4 (n=106)’ünün 28-37 yaş aralığında, %69.9 (n= 292)’unun erkek, %70.8 (n=296)’inin ilköğretim mezunu, %44.5 (n=186)’inin serbest meslek sahibi, %94.5 (n=395)’inin künt travma ve %75.4 (n=315)’ünün ekstremite bölgesinden yaralandığı saptandı. Araştırma kapsamına alınan has...

Ağrının Psikolojik Kökenleri

Journal of Social Research and Behavioral Sciences

Pain is an experience affected by psychosocial and neurological factors. Pain, which is felt from time to time in different parts of our body, can be a situation that people have difficulty in coping with. In this review, pain has been tried to be explained from different perspectives such as psychodynamic approach, object relations theory, cognitive approach, behavioral approach, neurobiological approaches, object relations theory, cognitive behavioral theory, psychoanalytic theory. Psychological factors and coping styles in chronic pain are explained. Research on pain, the origin of pain, different perspectives on pain, and chronic pain and the psychological origins of chronic pain are also included in the study. It is thought that this review study can be a source that can be used in reading about the origins of pain. Key Words: Pain, Origins of pain

Birinci Basamakta Kronik Ağrı Yönetiminin Temel İlkeleri

Turkish journal of family medicine and primary care, 2009

Kronik ağrı her birinci basamak hekiminin günlük pratiğinde sıklıkla karşılaştığı bir durumdur. Genellikle etkin bir şekilde tedavi edilemeyen bu durum kişinin yaşam kalitesinde önemli bir düşüşe neden olmaktadır. Günümüzde girişimsel olan ve olmayan pek çok yöntemin yanı sıra sağlığı geliştirme ve yaşam tarzı değişikliği müdahalelerinin doğru ve hasta için bireyselleştirilmiş bileşimi ile kronik ağrının etkin kontrolü mümkündür. Birinci basamak hekimi bütüncül bakış açısı ve klinik bir araç olarak kullanabildiği biyopsikosoyal yaklaşımı ile kronik ağrı hastasının yönetiminde merkezi bir role sahiptir.

Yeti̇şki̇n Kroni̇k Hastalarda Allah’A Bağlanma, Duygu Durumu Ve Yaşam Memnuni̇yeti̇ İli̇şki̇si̇

Kilis 7 December University Journal of Theology, 2020

This research has been carried out to determine the attachment patterns of adult dialysis patients that are developed in close relationships with adults, and what kind of an attachment style they experience bonding with God, and which of the positive/negative moods they work up more, and whether there is a relationship between life satisfaction, attachment styles, and mood. This research has the characteristics of a field research since it uses the scanning method and technique. The research sample includes 609 patients, who reside in various cities in Turkey, and obtain dialysis treatment in public health agencies or private health institutions. The age rift of the sample ranges from 20 to 95, and the average age is 60,62. Through this research the Adult Attachment Patterns Scale, the Patterns of Attachment to God Scale, and the Life Satisfaction Scale were used as a tool to collect data. The data was analyzed through the SPSS package program. Based on the findings, it was determined that there is a relationship between life satisfaction, attachment styles, and mood. At the same time, there is a statistically significant difference between both attachment styles and life satisfaction, and age, gender, marital status, socioeconomic status, and educational status groups. It is considered that this study will provide basic data for subsequent studies, and spiritual counseling and guidance service, thereby contributing to the field of psychology and psychology of religion.

Az Bilinen Bir Konu ‘ İdiyopatik Kronik Pelvik Ağrı’: Bir Olgu Sunumu

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2021

Kronik pelvik ağrı (KPA) özellikle üreme çağındaki kadınları etkileyen önemli sağlık sorunlarından biridir. Jinekolojik, ürolojik, nörolojik, gastrointestinal, kas-iskelet sistemi gibi çok sayıda sistemden kaynaklanabilen KPA'nın ayırıcı tanısında güçlükler yaşanabilir. Tıbben açıklanamayan idiyopatik kronik pelvik ağrı (İKPA) psikolojik nedenlere bağlı ortaya çıkabilir. Oldukça sık rastlanmasına rağmen İKPA'nın etiyolojisi, klinik görünümü, seyri ve tedavi yaklaşımı ile ilgili bilgiler kısıtlıdır. Bu çalışmada depresif yakınmalarla başvuran ve İKPA tanısı ile izlenen 43 yaşındaki kadın olgu literatür bulguları ışığında sunulmuştur. Hastanın İKPA yakınmaları ile sık sık hastane başvurularının olması dikkat çekicidir. Klinisyenlerin tıbben açıklanmayan İKPA'nın psikiyatrik yönü konusunda duyarlı olmaları önemlidir.

Panik Bozukluğu Olan Hastalarda Obsesif İnançlar

Nöro Psikiyatri Arşivi, 2013

Ge liş ta ri hi/Re cei ved: 12.09.2011 Ka bul ta ri hi/Ac cep ted: 06.01.2012 © Nö rop si ki yat ri Ar şi vi Der gi si, Ga le nos Ya yı ne vi ta ra f›n dan ba s›l m›fl t›r. / © Arc hi ves of Neu ropsy chi atry, pub lis hed by Ga le nos Pub lis hing ÖZET Amaç: Bilişsel modeller obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gelişimi ve sürdürümünde obsesif inançların rolünü vurgulamaktadır. Ancak bazı çalışmalarda obsesif inançların OKB'ye özgül olmadıkları; genel olarak anksiyete bozuklukları ve depresyonun ortak bir özelliği olabileceği tartışılmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle anksiyete bozuklukları ayrı ayrı çalışılmamış karışık örneklem olarak kullanılmıştır. Bu çalışmada sadece panik bozukluğundan oluşan örneklemde obsesif inançların araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Panik bozukluğu olan 101 hasta ve 155 sağlıklı gönüllü çalışmaya alındı. Panik agorafobi ölçeği (PAÖ) kesme puanına göre ≤11 ve ≥12 puan alanlar olarak iki grup oluşturuldu. Her iki grup da kontrol grubu ile Obsesif İnanışlar Ölçeği-44 (OİÖ-44) ile obsesif inançlar açısından ve bunun yanı sıra depresyon, durumluk ve sürekli kaygı karıştırıcı etkileri kontrol edilerek karşılaştırıldı. Bulgular: OİÖ-44 toplam ile tüm alt ölçek puanları PAÖ puanı ≥12 grupta; hem PAÖ puanı ≤11 olan grup hem de kontrol grubundan yüksek bulundu agorafobi varlığı sadece 'abartılmış sorumluluk/abartılmış tehdit' alt ölçeği açısından anlamlı fark oluşturdu. Durumluk kaygı düzeyinin karıştırıcı etkisi kontrol edildiğinde OİÖ-44 tüm alt ölçeklerinde anlamlı fark korunurken sürekli kaygı ve depresyon karıştırıcı etkisi kontrol edildiğinde yalnızca 'düşüncelere önem verme/düşünceleri kontrol etme alt ölçeği anlamlı olmayı sürdürdü. Sonuç: Sürekli kaygı ve depresyon OİÖ-44 'düşüncelere önem verme/düşünceleri kontrol etme' alt ölçeği dışındaki tüm obsesif inançları etkilemektedir. Obsesif inançların OKB'ye özgü olmadığı, sürekli anksiyete ile depresyon gelişiminde ortak bir etken olabileceği düşünüldü. Diğer anksiyete bozuklukları ve depresyonda obsesif inançların araştırılmasının aydınlatıcı olabileceği düşünüldü.

Travma Geçiren Hastaların Ağrı Yönetimine İlişkin Memnuniyet Düzeyi

Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2007

ravma hastalarının hemen hemen tamamında, hafiften en şiddetlisine kadar değişik düzeylerde ağrı vardır. Travma ağrısının bilinen bir gerçek olmasına karşın, primer semptomları maskeleme, ilaç bağımlılığına ve solunum T ORĐJĐNAL ARAŞTIRMA / ORIGINAL RESEARCH.

Kroni̇k Ruhsal Bozukluğu Olan Hasta Yakinlarinin Sti̇gmaya İli̇şki̇n Görüşleri̇

Amaç: Bu çalışmada kronik ruhsal bozukluğu olan hasta yakınlarının odak grup yöntemi ile stigma ve stigmatize olmaya ilişkin görüşleri ve bunu etkileyen faktörlerin niteliksel olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma 10 Mart-10 Nisan 2009 tarihleri arasında Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Fakültesi Hastanesi psikiyatri kliniğinde yatmakta olan kronik ruhsal bozukluğu olan 19 hasta yakını ile yapıldı. Çalışmada veriler; niteliksel araştırmalarda kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak odak grup görüşmesi yöntemi ile elde edildi. Araştırmada nitel görüşme tekniği kullanılarak, hasta yakınları ile yapılan görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedildi. Verilerin değerlendirilmesinde kişisel bilgiler için yüzdelik dağılım, derinlemesine görüşme soruları için ise NVİVO8 programı kullanıldı. Bulgular: Hastaların tanılarının dağılımı; şizofreni (%26.3), bipolar bozukluk (%26.3), ve alkol-madde bağımlısı (%26.3), depresyon (%21.1) olarak bulunmuştur. Hasta yakınları gerek aile gerekse komşuları tarafından damgalandıklarını ve bunu çok yoğun yaşadıklarını, bu nedenle yaşamlarında pek çok değişiklik yapmak zorunda kaldıklarını, damgalanmaya bağlı olarak korku, dışlanma, iş kaybı, rol performanslarında düşüklük yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Yine çok yoğun yaşadıkları duygular arasında çaresizlik, yalnızlık, üzüntü olduğunu ve bu duygular ile nasıl baş edeceklerini bilemediklerini kendilerinin de hastaları gibi pek çok desteğe gereksinimleri olduğunu belirtmişlerdir. Hasta yakınları bu hastalığın tedavisi için ilaç tedavisinin yeterli olmadığını, sadece hastaların değil yakınlarının da klinik tarafından ele alınması gerektiğini ve pek çok konuda yardıma ihtiyaçlarının olduğunu ifade etmişlerdir. Sonuç: Kronik ruhsal bozukluğu olan hasta yakınları duygusal olarak kendilerini çaresiz, tükenmiş, yalnız ve dışlanmış olarak hissetmektedirler. Konuyla ilgili olarak hemşirelerin bakım verdikleri hasta yakınlarını da ele almaları ve onların yaşam kalitesini yükseltebilecek becerilerinin geliştirilebilmesine yönelik planlanmalar yapmaları önerilmektedir.