RİSK ÖLÇÜMÜNDE ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR: RİSKE MARUZ DEĞER (VaR) ve BEKLENEN KAYIP (ES) UYGULAMALARI (original) (raw)

VERGİ HUKUKUNDA UZLAŞMA KURUMUNA YENİ BİR YAKLAŞIM: ALTERNATİF YÖNTEMLER

Palme Yayınevi, 2024

Hayatın her alanında ortaya çıkabilen uyuşmazlıklar vergilendirme alanında da kendini göstermektedir. Vergi uyuşmazlıkları olarak adlandırılan bu durumlar hem idari hem de yargısal alanlarda çözüme kavuşturulabilmektedir. Ancak yargısal çözüm yolları gerek zaman gerekse de mali yönden birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Bu olumsuzlukların giderilebilmesi için idari çözüm yolları ya da farklı bir ifadeyle barışçıl çözüm yolları giderek önem kazanmaktadır. Vergilendirme alanında meydana gelen uyuşmazlıklar, ülke uygulamalarına bakıldığında farklılık göstermekle birlikte genel itibariyle barışçıl yöntemlerle çözülmeye çalışılmaktadır. Bu noktada uzlaşma ve arabuluculuk gibi uygulamalar ön plana çıkmakta ve idari çözüm yolları bu yöntemler etrafında şekillenmektedir. Türkiye’de de sıklıkla eleştiri konusu olan uzlaşma kurumu çalışmada farklı kriterler (hukuki, idari, ekonomik ve sosyal) bağlamında değerlendirilmiş ve oyun teorisi ile uzlaşma kurumunun etkinliği analiz edilmiştir. Mevcut hali ile özellikle yasallık ve adalet ilkelerine aykırı olduğu gerekçesi ile eleştiri konusu olan uzlaşma kurumunun yenilenmesi ve güncel uygulamaların sisteme dâhil edilmesi son derece önem arz etmektedir. Bu çalışma, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Maliye Anabilim dalında “VERGİ HUKUKUNDA UZLAŞMA KURUMUNA YENİ BİR YAKLAŞIM: ALTERNATİF YÖNTEMLER” adıyla sunulan doktora tezinin oy birliği ile kabul edilmiş halidir.

GRAW VE EWMA ile RİSKE MARUZ DEĞER: ALTIN GETİRİSİ İÇİN BİR UYGULAMA

2008

Bir portföyün getiri oranlarında veya piyasa değerinde meydana gelen değişimlere dayanarak, o portföyün belli bir zaman aralığında ve belli bir olasılıkla kaybedebileceği maksimum değer, Riske Maruz Değer (VaR) ile ölçülmektedir. Kavram ortalama ve vaıyansa dayanarak portföy kayıplarını özetlediği için finansal piyasalarda oldukça hızlı kabul görmüştür. "Normallik" varsayımı altında tek bir istatistik ile tüm portföy kayıpları ifade edilebilmektedir. Makalenin amacı, portföy riskinin ölçümünde sabit varyans yerine değişen varyansm kullanılmasının daha gerçekçi olduğunu göstermektedir. Bu amaç doğrultusunda finansal bir yalınm aracı İçin tespit edilen değişen varyans, tekrarlı (recursive) Üstel Ağnlıklandırılmış Hareketli Ortalama (EWMA) ve Genelleştirilmiş Ardışık Bağlanımlı Koşullu Değişen Varyans (GARCH) ile nıodeüenmiş ve elde edilen VaR değerleri karşılaştrnlrmştır. Makale aynı zamanda ARMA modelleri için Hannan-Rissanen metodunun iteratif olarak kullanmasının istatistik açıdan anlamlı GARCH modelleri kurulmasını kolaylaştırdığını da göstermektedir.

TARİH ÖĞRETMENLERİNİN YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM UYGULAMALARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ (ERZURUM ÖRNEĞİ)

ÖZET Bu araştırmada tarih dersleri için yeni uygulanmaya başlanan yapılandırmacı yaklaşım uygulamaları ile ilgili tarih öğretmenlerinin görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada nitel bir yaklaşım benimsenmiş olup veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış mülakat formu kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Erzurum'da görev yapan tarih öğretmenleri oluşturmaktadır. Bu evrenden tesadüfî yöntemle seçilmiş 20 öğretmen ise örneklemi oluşturmaktadır. Görüşmede öğretmenlere, lisans eğitimlerinde ve hizmet içi eğitim seminerlerinde yapılandırmacılığa yönelik eğitim alma durumları, yapılandırmacı yaklaşım ve bu yaklaşım doğrultusunda hazırlanan yeni tarih ders kitapları hakkındaki düşünceleri, derslerinde hangi öğretim yöntemlerini, araç-gereçlerini ve ölçme ve değerlendirme tekniklerini tercih ettikleri ve yeni programın uygulanması sırasında karşılaştıkları sorunlara yönelik sorular yöneltilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Bulgulara göre, tarih öğretmenlerinin yapılandırmacı yaklaşımla ilgili yeterli bir eğitim almadıkları ve bu yüzden yeni programla ilgili yüzeysel bilgilere sahip oldukları, yeni ders kitaplarını genel anlamda olumlu buldukları ve yeni programının uygulanması sırasında en çok teknoloji eksikliğini sorun olarak gördükleri sonuçlarına ulaşılmıştır. ABSTRACT This research was designed to determine the views of history teachers on constructivist approach applications in history lessons. For this research, a qualitative approach has been adopted and a semi-structured interview form used to collect data. The universe of the research consists of the history teachers who work in Erzurum. 20 ramdomly selected teachers from this universe constitute the sample of the research. During the interviews, the teachers were asked whether they took courses on constructivism during their undergradute education or in-service training seminars, their thoughts on constructivist approach and the history textbooks prepared according to this system, their prefered teaching methods, equipments, assessment and evalution techniques and the problems they faced during the application of the new programme. The obtained data was analyzed with the content analysis method. According to findings, the teachers did not get adequate training on constructvism, thus they only have superficial knowledge on this new system and programme, they have positive

KAYIP VERİLER YERİNE YAKLAŞIK DEĞER ATAMAK İÇİN KULLANILAN GELİŞMİŞ YÖNTEMLERİN FARKLI KOŞULLAR ALTINDA KARŞILAŞTIRILMASI

Özet: Bu araştırmada, farklı oranlarda (%15 ve %25) ve yapılarda (TROK ve ROK) oluşturulan kayıp veriler yerine farklı yöntemlerle yaklaşık değer atanması sonucu elde edilen veri setlerinin tam veri setleriyle karşılaştırılarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma, PISA'ya (2012) Türkiye'den katılan 15 yaş grubundaki 4848 öğrenci arasından matematik özyeterliği anketine katılan ve eksiksiz bir şekilde yanıtlayan 3129 öğrencinin puanlarından oluşan veri seti üzerinde yürütülmüştür. Söz konusu veri seti içerisinden farklı yapılar oluşturulacak şekilde farklı oranlarda veri silinerek eksik veri setleri oluşturulmuştur. Bu eksik veri setleri BM, BVA, ESE, MUA, MZMC ve RA olmak üzere altı farklı gelişmiş değer atama yöntemiyle tamamlanmıştır. Söz konusu yöntemlerle yapılan yaklaşık değer atamaları sonucu elde edilen ölçek puanları ile tam veri ölçek puanları arasındaki korelasyon değerlerinin yüksek olduğu görülmüştür. Benzer şekilde farklı yöntemlerle tamamlanmış veri setlerinden elde edilen ölçek puanları arasındaki korelasyon değerleri de yüksek bulunmuştur. Tam veri seti ile tamamlanmış veri setlerinden hesaplanan ölçek puanları arası farkların mutlak değer toplamları ve ortalamaları göz önünde bulundurulduğunda belirlenen koşullar altında en iyi çalışan yaklaşık değer atama yöntemlerinin MZMC ve BM olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Abstract: In this study, it is aimed to comparatively research of data sets obtained imputation for missing values that is formed by different ratios (%15 and %25) and in different structures (MCAR and MAR) with different methods. This study has been conducted on data set formed by points of 3129 students who participated in mathematics self-efficacy survey and answered it completely among 4848 students-age group of 15-who participated in PISA 2012 from Turkey. Missing data sets have been constituted by deleting data in different ratios to be constitute different structures in the data set. These data sets have been completed by six different nearby value imputation including EM, BIM, PSM, MCMC, MDIM, and RIM. Obtained data sets have been compared with full data sets by scale points of students. In the scope of the research, correlation between obtained scale points and scale points of real data has been seen quite high. Similarly, when scale points is considered, correlation of missing data imputation methods with each other have also been found quite high. Considering the difference between the totals and avarages of student scores calculated from the full data set and imputed data sets EM and MCMC is founded that the best missing data imputation methods under all conditions.

RİSK SERMAYESİ VE TÜRKİYE UYGULAMALARI

2006

Çağdaş finansman yönetimi anlayışı ile birlikte işletmeler, bilânçolarının pasif bölümlerinin farkına varmış, varlıklar kadar kaynakların da verimli ve etkin bir biçimde yönetilmesi gereğini kavramışlar ve bu, finansal yöntemlerin sıklıkla kullanılması zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. 1 Sermaye ve yatırım oluşturmak ciddi maddi külfet gerektirmektedir. Bu, yaratıcı fikirleri olan ama bunu yatırıma dönüştürecek finansal gücü olmayan girişimciler için büyük bir handikaptır. Teknolojik gelişmelerin hızlanması ve bu nedenle modern iş yaşamında ihtiyaç olarak ortaya çıkan, hızlı çözümler, buluşlar, yaratıcı fikirler, klasik sermaye-üretim ilişkisinden ayrı bir tür sermaye çeşidini doğurmuştur: Girişim sermayesi (Venture Capital) denilen bu tür, özellikle küçük-orta işletmeler ile, yaratıcı fikirleri ve buluşları olan ama sermaye bulma sıkıntısı çeken küçük girişimciler için ideal bir çözüm olarak iş yaşamına girmiştir. Girişim sermayesinde temel süreç, piyasa içinde boşluğu ve ihtiyacı hissedilen parlak bir fikir ya da buluşun araştırma geliştirme (ar-ge) aşamalarından başlayarak, pazarlama ve satışına kadar geçen dönemdeki sermaye ihtiyacının karşılanmasıdır. Sistemin işlerliği ise bu sermaye ihtiyacını karşılamak üzere, fon fazlası olan yatırımcıları ya da nakdini değerlendirme peşindeki girişimcilere bu süreci finansal olarak karşılama görevi veriyor. Buna risk sermayesi de deniyor. Risk sermayesi (Ya da girişim sermayesi) bu anlamda değerlendirilirse, kısa bir ifadeyle, kendilerine sermaye arayan firma veya yeni fikirleri olan girişimcilerin, kendilerine sermaye yatırımı yapabilecekleri yeni fikirleri olan girişimciler ve firmaları arayan "risk almaya hazır" sermayedarlar ile buluşması olarak tanımlanabilir. 2 Risk sermayesi finansman yöntemi de, diğer finansman yöntemleri gibi, işletmelerin kaynakların etkin ve verimli biçimde kullanmalarına olanak sağlayan bir finansman yöntemidir. Diğer yöntemlerde olduğu gibi, ihtiyaçları doğru belirlemek, geleceğe yönelik sağlam bir planlama yapmak ve hedefleri belirlemede gerçekçi olmak yöntemin başarısını artırıcı unsurlardır. Bütün gelişmiş ülkelerde uzun zaman başarı ile uygulanan risk sermayesi, dinamik, yaratıcı ve yenilikçi, finansman gücü yeterli olmayan her aşamadaki girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan, gerektiğinde işletme ve yönetim desteği de veren, hisse karşılığı sermaye aktarımı sağlayan çağdaş finansal yöntemdir (Ark, 2002: 01). Temel özellikleri arasında, bankalar tarafından desteklenmeyen girişimcilerin desteklenmesi, yatırımların hisse senedi karşılığında yapılması, uzun vadeli olması ve şirketin belli bir gelişme düzeyine gelmesinden sonra hisselerin satılması sayılabilir. 3 Dinamik bir sermaye akışının olduğu günümüz ekonomisi ve iş dünyasında bu tür bir sermaye oluşumu, ihtiyaçlar nedeniyle ortaya çıkmıştır.

TÜKETİM AMAÇLI BORÇLANMALARDA VE İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASINDA FAİZSİZ ALTERNATİF ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2018

İslam dininin ekonomik hayata ilişkin temel ilkelerinden birisi faizli işlemlerin yasak olmasıdır. Faizin toplumlarda yaygınlık kazandığı günümüzde, faizli kredileri kullanarak ihtiyaçlarını karşılayan insanlara faizsiz alternatif çözüm önerileri sunmak fıkıh ilmiyle meşgul olanların önemli sorumlulukları arasındadır. Faizle mücadele edebilmek için öncelikle yapılması gereken insanların hangi amaçlarla faizli işlemler yaptıklarını tespit etmek daha sonra ise topluma alternatif faizsiz imkânlar ve fırsatlar sunmaktır. Kredi kullanımını, üretim amaçlı ve tüketim ihtiyaçlarını karşılama amaçlı olarak ikiye ayırmak mümkündür. Tüketim amaçlı borçlanmalarda faizsiz nakit temin edilebilmesi için birçok öneri getirmek mümkündür. Karz-ı hasen uygulamasının yaygınlaştırılması, bankalarda karz hesabının açılması, düzenli maaş ödemesi olanların ileriye yönelik maaşının belirli bir oranının nakit avans olarak kullanılması, kazanılmış hak konumunda olan kıdem tazminatlarının kullanılması, merkez bankasında munzam karşılık olarak tutulan paraların kullanılması, elbirliği sistemi, karz fonu projesi ve bireysel tasarruf sistemi faizsiz yollarla nakit temin edilebilmesi için başvurulabilecek uygulamalara örnekler olarak verilebilir. Tüketim ihtiyaçlarını yeterli nakit olmaksızın karşılamak da mümkündür. Bu kapsamda; vadeli satışların yaygınlaştırılması, murabaha yönteminin mevcut uygulamadaki yanlışlarının ıslah edilmesi, "mülk devletin kullanım hakkı vatandaşın" projesi, devletin elindeki mülkleri uzun vadelerle satması ve borsa hissesi satın alma yöntemi de faizli krediye başvurmadan ihtiyacın temin edilmesinde kullanılabilecek yöntemlerdendir. Bu çalışmada önerilen teklif ve yöntemlerin uygulamaya geçirilmesi durumunda-her biri farklı oranda katkı sağlayarak-toplumda faizli borçlanmaların önüne geçilmesi mümkün olabilecektir.

Tarimsal Kalkinmada Olağanüstü/Olağandişi Bi̇r Yol Olarak Reki̇zi̇syon (İsti̇mval) Uygulamasi

Electronic Journal of Vocational Colleges, 2016

Bilgi toplumuna ulaşmanın en temel noktalarından biri tarımsal kalkınmayı gerçekleştirebilmektir. Bunun sebebi de sanayi toplumuna ulaşmanın tarımsal kalkınmanın sağlanması ile mümkün olabilmesidir. Sanayi toplumunun bulunduğu ülkeler ise bilgi toplumuna daha kolay ulaşabilmektedir. Bir başka deyişle tarımsal kalkınmanın olmadığı ülkeler sanayi toplumunun gereklerini yerine getirse bile bunu gerçekleştirememektedir. Türkiye ise tarımsal kalkınmayı gerçekleştirebilmek için iktisadi ve mali olarak birçok tedbir almıştır. Bununla birlikte Türkiye tarımsal kalkınmayı gerçekleştirememiştir. Dolayısıyla tarımsal kalkınma için olağanüstü bir yöntem gerekmektedir. Bu çalışmada da iktisadi ve mali araçlardan farklı olarak hukuki bir yol olan rekizisyon uygulaması, tarım ile ilgili sorunların çözümüne yönelik ve olağanüstü bir yöntem olarak ortaya konulmuştur.

ERİŞİLEBİLİR TURİZM DESTİNASYONLARI İÇİN UYGULANABİLECEK DÜZENLEMELER: ÖRNEK DESTİNASYONLAR

Engelli turistler, bugün ve gelecekte önemli ve özel bir pazar dilimini oluşturmaktadır. Günümüzde engelli bireyler seyahat, konaklama ve turizm faaliyetlerine katılım konularında daha fazla düzenlemelere ve bilgiye ihtiyaç duymaktadırlar. Engelli bireylerin de diğer bireyler gibi turistik destinasyon çekiciliklerini ziyaret etmeleri ve oradaki faaliyetlere katılmaları en doğal haklarıdır. Bu pazarın ihtiyaçlarına karşılık olarak, erişilebilir turizm destinasyonlarının yaratılmasında destinasyon yönetim örgütlerine önemli görevler düşmektedir. Erişilebilir turizm destinasyonlarının oluşturulabilmesi ve geliştirilebilmesi için engelsiz turizm destinasyonlarının alan yazın incelemesi ve bu kapsamda gerçekleştirilebilecek düzenlemeler bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaçla, dünya genelinde uluslararası engelsiz turizm destinasyonlarından önemli örnekler ele alınmış ve bunların mevcut durumları incelenmiştir. Bu kapsamda destinasyon yönetim örgütlerine çeşitli öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.

VERGİ YARGISI UYGULAMASINDA KABAHATLER KANUNU’NA ALTERNATİF BİR BAKIŞ VE VERGİ ZİYAI DOĞURAN FİİLLERE İŞTİRAKE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA DAİR BİR İRDELEME

VERGİ YARGISI UYGULAMASINDA KABAHATLER KANUNU’NA ALTERNATİF BİR BAKIŞ VE VERGİ ZİYAI DOĞURAN FİİLLERE İŞTİRAKE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA DAİR BİR İRDELEME AN ALTERNATIVE VIEW OF THE LAW OF MISDEMEANORS ON THE PRACTICE OF TAX JURISDICTION AND AN EXAMINATION OF THE CONSTITUTIONAL COURT JUDGEMENT ABOUT THE ABETMENT IN VIOLATIONS CAUSING TAX LOSS Özet: Kabahatler Kanunu (KK) yürürlüğe girdiği günden bu yana idari yargıda çeşitli hukuksal tartışmalara neden olmuştur. Kanun’un özellikle vergi yargısında uygulanabilirliği çeşitli toplantılara ve akademik çalışmalara konu olmakta, ancak yargılama mercileri genelde Kanun’un uygulanabilirliğini kararlarında tartışmaktan çekinmektedir. Bu incelemede, sadece Kanun’un vergi uyuşmazlığı doğuran işlemlere karşı açılan idari davalarda uygulanabilirliği üzerinde yapılan akademik tartışmaların genel bir derlemesi sunulmamakta, bunun yanında Kanun’un neden vergi mahkemelerince dikkate alınması gerektiği hususunda özgün bir bakış açısı da ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kabahat, Vergi Ziyaı, İştirak Abstract: The Law of Misdemeanors has brought about many legal discussions in administrative justice since it went into efect. The applicability of the law has been also discussed in several meetings and academic studies, however, judicial authorities have abstained from discussing it in their judgments. In this study, not only the compilation of those academic studies regarding the applicability of law in the administrative lawsuits against transactions that give rise to tax disputes are submitted, but also a unique perspective on the issues about why the law requires to be taken into account by the tax courts is also tried to be revealed. Keywords: Misdemeanor, Tax Loss, Abetment

DİZİ KAREKTERLERİNİN REKLAMLARDA KULLANILMASININ SEMİYOLOJİK ÇÖZÜMLEMESİ: MİMESİS VE FREUDYEN YAKLAŞIM ETKİLEŞİMİ

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020

Reklamlar bir ürünün veya markanın hedef kitlelerine tanıtılması ve çeşitli pazarlama çalışmalarının iletilmesi için günümüzde çok farklı yöntemlerle kullanılan, zaman ve yer satın alınması ve ücretinin ödenmesi suretiyle işleyen bir iletişim yöntemidir. Basılı, görsel, işitsel ve dijital medya kanallarında farklı pek çok yöntemle, mesajlarını hedef kitlelerine iletmeye çalışan markalar ve ürünler, binlerce mesaj arasından sıyrılıp, istedikleri etkiyi yaratabilmek için birçok uygulamayı kullanmak durumundadırlar. Reklam filmlerinde ünlü ve topluma liderlik edebilecek kişilerin, sanatçıların, tanınmış kişilerin, sevilen kişilerin kullanılması bilinen ve sıkça uygulanan bir yöntemdir. Böylece marka veya ürünü tüketicisine sevdirmek ve “sevdiğiniz kişi de bu ürünü kullanmaktadır, siz de kullanın” yönlendirmesi yapılmaktadır. Çoğunlukla bu kişiler gerçekte de toplumsal hayat içerisinde rastladığımız, gerçek ve bilinen kişiliklerdir. Reklam filmlerinde sevilen dizi veya film karakterlerinin kullanılması ise son on yılda karşımıza daha sık çıkan bir yöntemdir. Film karakterlerinin reklamlarda gerçek kişi imiş gibi kullanılmasının alt yapısında psikolojik ve sosyolojik olarak etkiler vardır. Bu çalışmada psikanalist Sigmund Freud’un id, ego ve süper ego kavramları ile “taklit” olarak ele alınan “MIMESİS” kavramı çerçevesinde reklam filmlerinde dizi karakterlerinin kullanılmasının hedef kitlelerdeki olası etkileri irdelenmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda, seçilen Kadın, Ufak Tefek Cinayetler ve Erkenci Kuş dizi filmlerinin karakterinin oynadığı reklamlar Seiler’in adımları kullanılarak çözümlenecektir. Sonuçta, reklam filmlerinin sanal gerçek gibi gösterilen dizi karakterleri kullanılarak ürün ve markaların yaratmak istedikleri algının hedef kitlelere iletilmesindeki amaç, “Freudyen” bir bakış açısıyla ortaya konulmaya çalışılmaktadır.

DAĞ/KAFKAS YAHUDİLERİNDE GEÇİŞ DÖNEMLERİNE DAİR İNANIŞ VE UYGULAMALAR

ORTA ASYA VE KAFKASYA DIL TARIH EDEBIYAT-ILAHIYAT ARASTIRMALARI, 2022

Kafkaslar ve Anadolu insanlık tarihinin iki kadim yerleşkesi ve birçok uygarlığın ev sahipliğini yapmış iki komşu coğrafyadır. Böylesi köklü bir maziye sahip olunca ister istemez birçok kültürel ve dini motifin de günümüze kadar taşınmış olması kaçınılmaz olmuştur. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de her iki coğrafyada mensup sayıları değişken ve toplam nüfusa göre oranları farklı olmakla birlikte Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi ilahi dinlere tabii olan farklı etnik unsurlar mevcuttur. Kafkas Yahudileri olarak da bilinen Dağ Yahudileri Kafkaslarda genellikle Azerbaycan ve Dağıstan’daki farklı yerleşim yerlerinde yaşamaktadırlar. Kesin bir veriye dayanamamakla birlikte toplam nüfuslarının 12 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Anadolu’daki Müslümanlar ise Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamaktadırlar ve ülkenin nüfusunun yaklaşık %90’ının Müslüman olduğu varsayımından yola çıkıldığında farklı etnik unsurlara ve İslam mezheplerine mensup 75 milyon civarında nüfusa sahip oldukları varsayılmaktadır. Doğumla başlayıp ölümle son bulan insan hayatı belli birtakım evrelere ayrılmıştır. Hayatın dönüm noktası olarak kabul edebileceğimiz bu evreler o insanın ve çevresinin yaşantısında yeni bir başlangıç olarak algılanmaktadır. Özellikle doğum, evlilik ve ölüm gibi üç ana kısma ayırabileceğimiz bu evreler konunun uzmanları tarafından geçiş dönemleri olarak isimlendirilmektedirler. Bizde bu çalışma ile geçiş dönemlerinden sonuncusu ve inanan insanlar için geçici olan bu dünya hayatının bitip ebedi olan ahiret hayatına başlangıcı olarak kabul edilen ölüm fenomenini ele alacağız. Ölümle ilişkilendirilen olaylar, ölümün öncesi ve sonrasında yaşananlar, mateme dair inanış ve uygulamalar gibi konular mukayeseli olarak işlenilecektir. Bu çalışma -her ne kadar farklı dinlere mensup toplumları ele almış olsa da- iki komşu coğrafyadaki insanların ölüme dair inanış ve uygulamalarının mukayesesi neticesinde ortaya çıkacak olan benzerlik ve farklılıkların tespiti açısından önemlidir. Bu insanların hayata bakışlarında ve inanç dünyalarında din etkenin dışında kültürel özelliklerin ve içinde yaşanılan toplumun etkisinin ne kadar belirleyici olduğunun anlaşılması açısından da ayrı bir önem arz etmektedir.

REKREASYONEL ALANLARDA YENİLİK UYGULAMALARINA ARZ VE TALEP PERSPEKTİFİNDEN BİR BAKIŞ

ÖZET Günümüz rekabet şartlarında yenilik faaliyetleri büyük önem taşımaktadır. Bir destinasyonun, bir işletmenin ya da herhangi bir rekreasyonel alanın rekabet ortamında ön plana çıkabilmesi için yenilik yönetimini etkin bir şekilde sürdürmesi gerekmektedir. Çalışmanın amacı, rekreasyonel alanda gerçekleştirilen yenilik uygulamalarını arz ve talep açısından değerlendirmektir. Bu bağlamda, Vialand, İstanbul Akvaryum ve Miniatürk olmak üzere üç rekreasyonel alan ele alınmıştır. Bu alanlardan Vialand'da var olan arz ve talep potansiyelini belirlemek için görüşme ve arşiv/doküman inceleme yöntemlerinden faydalanılmıştır. İstanbul Akvaryum ve Miniatürk'de var olan arz ve talep potansiyelini belirlemek için ise arşiv/doküman tarama yöntemi kullanılmıştır. Görüşme Vialand'ın Kurumsal İletişim ve Pazarlama Şefi Turan Güler ile yapılmış ve 2017'ye ait veriler elde edilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda, arz kapsamında çeşitli yenilik uygulamalarının yapıldığı görülmüştür. Bu yenilikler ağırlıklı olarak ürün alanında yapılmıştır. Rekreasyonel alanlarda yapılan yenilikler talep artışına da önemli bir katkı sağlamıştır. Anahtar Kelimeler: yenilik yönetimi, rekreasyonel alanlar, arz ve talep ABSTRACT Innovation activities are of great importance in today's competitive conditions. In order for a destination, an operator or any recreational area to stand out in a competitive environment, innovation management must be effectively pursued. The aim of the study is to evaluate the innovations implemented in the recreational area in terms of supply and demand. In this context, three recreational areas such as Vialand, Istanbul Aquarium and Miniaturk were discussed. Interviewing and archive / document analysing were used to determine the potential for supply and demand in Vialand from these areas. In order to determine the supply and demand potential existing in İstanbul Aquarium and Miniaturk, archive / document analysing method was used. The interview was conducted with

Turkish Studies DİVANU LUGATİ'T-TÜRK'TE YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM UYGULAMALARI

Türk dilinin ve kültürünün en önemli yapıtaşlarından biri Kaşgarlı Mahmud'un 1074 yılında yazımını tamamlayarak Ebûl Kasım Abdullah'a sunduğu "Divânü Lûgati't-Türk (DLT)" adlı eseridir. Bu bağlamda, Kaşgarlı Mahmud'un eserine sadece bir "sözlük" olarak bakmak, DLT'nin derinlemesine incelenmesiyle fark edilebilecek pek çok değerli bilginin göz ardı edilmesine sebep olacaktır. Bu sebeptendir ki Kaşgarlı'nın eseri tek yönlü olarak değerlendirilmemelidir. Eser, başta dil bilimi olmak üzere, pedagojik, sosyolojik, coğrafî, tarihî ve iktisadî alanın uzmanları tarafından tekrar tekrar incelenip farklı açılardan değerlendirilerek bütün unsurlarıyla derinlemesine incelenmeli ve eserden gerektiği ölçüde yararlanılması gerektiği düşünülmektedir. u bağlamda, bu çalışmada da DLT, Türkçe öğretimi alanında 2005 yılından bu yana ülkemizde uygulanan "Yapılandırmacı Yaklaşım"ın temel ilkeleri ve uygulama metotları açısından incelenerek Kaşgarlı Mahmud'un eserinde "Yapılandırmacı Yaklaşım"ın uygulama örneklerinin nasıl kullanıldığı belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışma, tarama modelinde olup doküman incelemesine dayalı olarak yapılmıştır.

KENTLEŞME SÜRECİNDE ALEVİ RİTÜELLERİ VE İNANÇ PRATİKLERİNDEKİ DEĞİŞMELER (İstanbul-Sivas Örneği)

Yüksek Lisans Tezi, 2020

Neşe TAŞ Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Mevlüt Metin TÜRKTAŞ TEMMUZ 2020 DENİZLİ i TEŞEKKÜR Öncelikle çalışma sürecimde emeğini, anlayışını ve güler yüzünü eksik etmeyen tez danışmanım Dr. Öğr. Üyesi Mevlüt Metin TÜRKTAŞ'a ve bu tezin gerçekleşmesinde bilgisini, deneyimlerini ve güvenini benden esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Mustafa ARSLAN'a teşekkürlerimi sunarım. Saha çalışmalarım sırasında yolumun uğradığı köylerde tanıdığım, bilgi ve deneyimleriyle bu teze katkı sağlayan kaynak kişilerime, çalışmanın İstanbul ayağı konusunda beni aydınlatan ve yol gösteren Masim GÖLEK'e, tezin yazımı süresince manevi desteklerini esirgemeyen sevgili öğrencilerime, değerli çalışma arkadaşlarıma, kaynak erişimim konusunda yardımlarını esirgemeyen sevgili arkadaşım Murat SURHA ve süreç boyunca desteklerini esirgemeyen Ozan İLKME ve Bircan SERTDEMİR'e teşekkür ederim.

DEĞER AKIŞ HARİTALAMA ve FMEA YÖNTEMLERİ KULLANILARAK TEKSTİL SEKTÖRÜNDE YALIN ÜRETİM UYGULAMASI

International journal of advances in engineering and pure sciences, 2021

Kurumlar her geçen gün zorlaşan piyasa koşullarında değer yaratabilmek ve hayatta kalabilmek için faaliyet gösterdikleri sektörlere göre yeni çözümler üretmelidirler. İhtiyaç duyulan iyileştirme çalışmalarının başlayabilmesi için problemlerin ortaya çıkış sebeplerinin tanımlanması gerekir. Değer akış haritalama (DAH), mevcut sistemin performansını ortaya koymak ve analiz etmek için veri toplanmasını içeren ve üretim sürecini planlamaya yönelik bir yalın üretim aracıdır. Bu çalışma, bir tekstil fabrikasında değer akış haritalama yöntemi kullanılarak belirlenen darboğazların yalın üretim uygulamalarıyla iyileştirme yapmayı amaçlamaktadır. Bunun için ilk olarak her bir istasyon incelenerek birçok problem tespit edilmiştir. Daha sonrasında Hata Türü ve Etkileri Analizi (HTEA) yöntemi ile bulunan hatalar arasında değerlendirilme yapılmış olup en yüksek puana sahip olan üç hata mevcut durum üzerinde haritalandırılmıştır. Değer akışı yöntemi ile takt zamanlar ve çevrim zamanları ortaya çıkarıldıktan sonra firmanın rekabet gücünü artırmak için olası iyileştirmeler tartışılarak gelecek durum üzerinde tekrar HTEA yöntemi uygulanarak değerlendirmede bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: yalın üretim, değer akış haritalama, hata türleri ve etkileri analizi

İSVİÇRE VE TÜRK YARGI UYGULAMASINDA VEKİLİN ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ İHLALİNDE İSPAT YÜKÜNÜN DAĞILIMI

Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2025

Modern dünyada hizmet sektörünün ve uzmanlaşmanın gelişmesiyle iş görme sözleşmelerine sıklıkla başvurulmaktadır. Bu sözleşmeler arasında büyük bir paydayı, özellikle uzmanlık gerektiren mesleki ve ekonomik faaliyetleri yürütenlerin vekil konumunda olduğu ücretli vekâlet sözleşmeleri oluşturmaktadır. Vekâlet sözleşmesi; hem edim fiilinin özenle ifa edilmesini konu edinmesi hem de TBK m. 502/2 gereği atipik iş görme sözleşmeleri açısından mutatis mutandis uygulanabilecek kurallar getirmesi bakımından iş görme sözleşmeleri arasında özel bir konuma sahiptir. Özen yükümlülüğü ise sözleşmesel sorumluluğun doğması açısından hem borca aykırılık unsurunu hem de kusur unsurunu ilgilendirmektedir. Ancak vekilin üstlendiği borç olarak özen yükümlülüğünün ihlalini ispat ile vekilin kusurluluk derecesinin ispatı anlamında özen yükümlülüğünün ihlalini ispat farklı şekilde değerlendirilir. Çalışmamızda vekilin özen yükümlülüğünün, vekilin diğer yükümlülükleri arasındaki konumu, sorumluluğun kurucu olgularıyla ilişkisi ve ihlali halinde ispat yükünün dağılımı karşılaştırmalı hukuk yaklaşımıyla İsviçre ve Türk yüksek mahkeme kararları ışığında incelenecektir. Maddi hukuk ve usul hukukunun kesiştiği bir noktada kalan vekilin özen yükümlülüğünü ihlalinde ispat yükünün dağılımı, şüphesiz hukuk uygulaması açısından önem arz eden bir konudur.