RİSK ÖLÇÜMÜNDE ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR: RİSKE MARUZ DEĞER (VaR) ve BEKLENEN KAYIP (ES) UYGULAMALARI (original) (raw)

VERGİ HUKUKUNDA UZLAŞMA KURUMUNA YENİ BİR YAKLAŞIM: ALTERNATİF YÖNTEMLER

Palme Yayınevi, 2024

Hayatın her alanında ortaya çıkabilen uyuşmazlıklar vergilendirme alanında da kendini göstermektedir. Vergi uyuşmazlıkları olarak adlandırılan bu durumlar hem idari hem de yargısal alanlarda çözüme kavuşturulabilmektedir. Ancak yargısal çözüm yolları gerek zaman gerekse de mali yönden birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Bu olumsuzlukların giderilebilmesi için idari çözüm yolları ya da farklı bir ifadeyle barışçıl çözüm yolları giderek önem kazanmaktadır. Vergilendirme alanında meydana gelen uyuşmazlıklar, ülke uygulamalarına bakıldığında farklılık göstermekle birlikte genel itibariyle barışçıl yöntemlerle çözülmeye çalışılmaktadır. Bu noktada uzlaşma ve arabuluculuk gibi uygulamalar ön plana çıkmakta ve idari çözüm yolları bu yöntemler etrafında şekillenmektedir. Türkiye’de de sıklıkla eleştiri konusu olan uzlaşma kurumu çalışmada farklı kriterler (hukuki, idari, ekonomik ve sosyal) bağlamında değerlendirilmiş ve oyun teorisi ile uzlaşma kurumunun etkinliği analiz edilmiştir. Mevcut hali ile özellikle yasallık ve adalet ilkelerine aykırı olduğu gerekçesi ile eleştiri konusu olan uzlaşma kurumunun yenilenmesi ve güncel uygulamaların sisteme dâhil edilmesi son derece önem arz etmektedir. Bu çalışma, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Maliye Anabilim dalında “VERGİ HUKUKUNDA UZLAŞMA KURUMUNA YENİ BİR YAKLAŞIM: ALTERNATİF YÖNTEMLER” adıyla sunulan doktora tezinin oy birliği ile kabul edilmiş halidir.

GRAW VE EWMA ile RİSKE MARUZ DEĞER: ALTIN GETİRİSİ İÇİN BİR UYGULAMA

2008

Bir portföyün getiri oranlarında veya piyasa değerinde meydana gelen değişimlere dayanarak, o portföyün belli bir zaman aralığında ve belli bir olasılıkla kaybedebileceği maksimum değer, Riske Maruz Değer (VaR) ile ölçülmektedir. Kavram ortalama ve vaıyansa dayanarak portföy kayıplarını özetlediği için finansal piyasalarda oldukça hızlı kabul görmüştür. "Normallik" varsayımı altında tek bir istatistik ile tüm portföy kayıpları ifade edilebilmektedir. Makalenin amacı, portföy riskinin ölçümünde sabit varyans yerine değişen varyansm kullanılmasının daha gerçekçi olduğunu göstermektedir. Bu amaç doğrultusunda finansal bir yalınm aracı İçin tespit edilen değişen varyans, tekrarlı (recursive) Üstel Ağnlıklandırılmış Hareketli Ortalama (EWMA) ve Genelleştirilmiş Ardışık Bağlanımlı Koşullu Değişen Varyans (GARCH) ile nıodeüenmiş ve elde edilen VaR değerleri karşılaştrnlrmştır. Makale aynı zamanda ARMA modelleri için Hannan-Rissanen metodunun iteratif olarak kullanmasının istatistik açıdan anlamlı GARCH modelleri kurulmasını kolaylaştırdığını da göstermektedir.

TARİH ÖĞRETMENLERİNİN YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM UYGULAMALARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ (ERZURUM ÖRNEĞİ)

ÖZET Bu araştırmada tarih dersleri için yeni uygulanmaya başlanan yapılandırmacı yaklaşım uygulamaları ile ilgili tarih öğretmenlerinin görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada nitel bir yaklaşım benimsenmiş olup veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış mülakat formu kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Erzurum'da görev yapan tarih öğretmenleri oluşturmaktadır. Bu evrenden tesadüfî yöntemle seçilmiş 20 öğretmen ise örneklemi oluşturmaktadır. Görüşmede öğretmenlere, lisans eğitimlerinde ve hizmet içi eğitim seminerlerinde yapılandırmacılığa yönelik eğitim alma durumları, yapılandırmacı yaklaşım ve bu yaklaşım doğrultusunda hazırlanan yeni tarih ders kitapları hakkındaki düşünceleri, derslerinde hangi öğretim yöntemlerini, araç-gereçlerini ve ölçme ve değerlendirme tekniklerini tercih ettikleri ve yeni programın uygulanması sırasında karşılaştıkları sorunlara yönelik sorular yöneltilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Bulgulara göre, tarih öğretmenlerinin yapılandırmacı yaklaşımla ilgili yeterli bir eğitim almadıkları ve bu yüzden yeni programla ilgili yüzeysel bilgilere sahip oldukları, yeni ders kitaplarını genel anlamda olumlu buldukları ve yeni programının uygulanması sırasında en çok teknoloji eksikliğini sorun olarak gördükleri sonuçlarına ulaşılmıştır. ABSTRACT This research was designed to determine the views of history teachers on constructivist approach applications in history lessons. For this research, a qualitative approach has been adopted and a semi-structured interview form used to collect data. The universe of the research consists of the history teachers who work in Erzurum. 20 ramdomly selected teachers from this universe constitute the sample of the research. During the interviews, the teachers were asked whether they took courses on constructivism during their undergradute education or in-service training seminars, their thoughts on constructivist approach and the history textbooks prepared according to this system, their prefered teaching methods, equipments, assessment and evalution techniques and the problems they faced during the application of the new programme. The obtained data was analyzed with the content analysis method. According to findings, the teachers did not get adequate training on constructvism, thus they only have superficial knowledge on this new system and programme, they have positive

KAYIP VERİLER YERİNE YAKLAŞIK DEĞER ATAMAK İÇİN KULLANILAN GELİŞMİŞ YÖNTEMLERİN FARKLI KOŞULLAR ALTINDA KARŞILAŞTIRILMASI

Özet: Bu araştırmada, farklı oranlarda (%15 ve %25) ve yapılarda (TROK ve ROK) oluşturulan kayıp veriler yerine farklı yöntemlerle yaklaşık değer atanması sonucu elde edilen veri setlerinin tam veri setleriyle karşılaştırılarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma, PISA'ya (2012) Türkiye'den katılan 15 yaş grubundaki 4848 öğrenci arasından matematik özyeterliği anketine katılan ve eksiksiz bir şekilde yanıtlayan 3129 öğrencinin puanlarından oluşan veri seti üzerinde yürütülmüştür. Söz konusu veri seti içerisinden farklı yapılar oluşturulacak şekilde farklı oranlarda veri silinerek eksik veri setleri oluşturulmuştur. Bu eksik veri setleri BM, BVA, ESE, MUA, MZMC ve RA olmak üzere altı farklı gelişmiş değer atama yöntemiyle tamamlanmıştır. Söz konusu yöntemlerle yapılan yaklaşık değer atamaları sonucu elde edilen ölçek puanları ile tam veri ölçek puanları arasındaki korelasyon değerlerinin yüksek olduğu görülmüştür. Benzer şekilde farklı yöntemlerle tamamlanmış veri setlerinden elde edilen ölçek puanları arasındaki korelasyon değerleri de yüksek bulunmuştur. Tam veri seti ile tamamlanmış veri setlerinden hesaplanan ölçek puanları arası farkların mutlak değer toplamları ve ortalamaları göz önünde bulundurulduğunda belirlenen koşullar altında en iyi çalışan yaklaşık değer atama yöntemlerinin MZMC ve BM olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Abstract: In this study, it is aimed to comparatively research of data sets obtained imputation for missing values that is formed by different ratios (%15 and %25) and in different structures (MCAR and MAR) with different methods. This study has been conducted on data set formed by points of 3129 students who participated in mathematics self-efficacy survey and answered it completely among 4848 students-age group of 15-who participated in PISA 2012 from Turkey. Missing data sets have been constituted by deleting data in different ratios to be constitute different structures in the data set. These data sets have been completed by six different nearby value imputation including EM, BIM, PSM, MCMC, MDIM, and RIM. Obtained data sets have been compared with full data sets by scale points of students. In the scope of the research, correlation between obtained scale points and scale points of real data has been seen quite high. Similarly, when scale points is considered, correlation of missing data imputation methods with each other have also been found quite high. Considering the difference between the totals and avarages of student scores calculated from the full data set and imputed data sets EM and MCMC is founded that the best missing data imputation methods under all conditions.

RİSK SERMAYESİ VE TÜRKİYE UYGULAMALARI

2006

Çağdaş finansman yönetimi anlayışı ile birlikte işletmeler, bilânçolarının pasif bölümlerinin farkına varmış, varlıklar kadar kaynakların da verimli ve etkin bir biçimde yönetilmesi gereğini kavramışlar ve bu, finansal yöntemlerin sıklıkla kullanılması zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. 1 Sermaye ve yatırım oluşturmak ciddi maddi külfet gerektirmektedir. Bu, yaratıcı fikirleri olan ama bunu yatırıma dönüştürecek finansal gücü olmayan girişimciler için büyük bir handikaptır. Teknolojik gelişmelerin hızlanması ve bu nedenle modern iş yaşamında ihtiyaç olarak ortaya çıkan, hızlı çözümler, buluşlar, yaratıcı fikirler, klasik sermaye-üretim ilişkisinden ayrı bir tür sermaye çeşidini doğurmuştur: Girişim sermayesi (Venture Capital) denilen bu tür, özellikle küçük-orta işletmeler ile, yaratıcı fikirleri ve buluşları olan ama sermaye bulma sıkıntısı çeken küçük girişimciler için ideal bir çözüm olarak iş yaşamına girmiştir. Girişim sermayesinde temel süreç, piyasa içinde boşluğu ve ihtiyacı hissedilen parlak bir fikir ya da buluşun araştırma geliştirme (ar-ge) aşamalarından başlayarak, pazarlama ve satışına kadar geçen dönemdeki sermaye ihtiyacının karşılanmasıdır. Sistemin işlerliği ise bu sermaye ihtiyacını karşılamak üzere, fon fazlası olan yatırımcıları ya da nakdini değerlendirme peşindeki girişimcilere bu süreci finansal olarak karşılama görevi veriyor. Buna risk sermayesi de deniyor. Risk sermayesi (Ya da girişim sermayesi) bu anlamda değerlendirilirse, kısa bir ifadeyle, kendilerine sermaye arayan firma veya yeni fikirleri olan girişimcilerin, kendilerine sermaye yatırımı yapabilecekleri yeni fikirleri olan girişimciler ve firmaları arayan "risk almaya hazır" sermayedarlar ile buluşması olarak tanımlanabilir. 2 Risk sermayesi finansman yöntemi de, diğer finansman yöntemleri gibi, işletmelerin kaynakların etkin ve verimli biçimde kullanmalarına olanak sağlayan bir finansman yöntemidir. Diğer yöntemlerde olduğu gibi, ihtiyaçları doğru belirlemek, geleceğe yönelik sağlam bir planlama yapmak ve hedefleri belirlemede gerçekçi olmak yöntemin başarısını artırıcı unsurlardır. Bütün gelişmiş ülkelerde uzun zaman başarı ile uygulanan risk sermayesi, dinamik, yaratıcı ve yenilikçi, finansman gücü yeterli olmayan her aşamadaki girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan, gerektiğinde işletme ve yönetim desteği de veren, hisse karşılığı sermaye aktarımı sağlayan çağdaş finansal yöntemdir (Ark, 2002: 01). Temel özellikleri arasında, bankalar tarafından desteklenmeyen girişimcilerin desteklenmesi, yatırımların hisse senedi karşılığında yapılması, uzun vadeli olması ve şirketin belli bir gelişme düzeyine gelmesinden sonra hisselerin satılması sayılabilir. 3 Dinamik bir sermaye akışının olduğu günümüz ekonomisi ve iş dünyasında bu tür bir sermaye oluşumu, ihtiyaçlar nedeniyle ortaya çıkmıştır.

TÜKETİM AMAÇLI BORÇLANMALARDA VE İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASINDA FAİZSİZ ALTERNATİF ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 2018

İslam dininin ekonomik hayata ilişkin temel ilkelerinden birisi faizli işlemlerin yasak olmasıdır. Faizin toplumlarda yaygınlık kazandığı günümüzde, faizli kredileri kullanarak ihtiyaçlarını karşılayan insanlara faizsiz alternatif çözüm önerileri sunmak fıkıh ilmiyle meşgul olanların önemli sorumlulukları arasındadır. Faizle mücadele edebilmek için öncelikle yapılması gereken insanların hangi amaçlarla faizli işlemler yaptıklarını tespit etmek daha sonra ise topluma alternatif faizsiz imkânlar ve fırsatlar sunmaktır. Kredi kullanımını, üretim amaçlı ve tüketim ihtiyaçlarını karşılama amaçlı olarak ikiye ayırmak mümkündür. Tüketim amaçlı borçlanmalarda faizsiz nakit temin edilebilmesi için birçok öneri getirmek mümkündür. Karz-ı hasen uygulamasının yaygınlaştırılması, bankalarda karz hesabının açılması, düzenli maaş ödemesi olanların ileriye yönelik maaşının belirli bir oranının nakit avans olarak kullanılması, kazanılmış hak konumunda olan kıdem tazminatlarının kullanılması, merkez bankasında munzam karşılık olarak tutulan paraların kullanılması, elbirliği sistemi, karz fonu projesi ve bireysel tasarruf sistemi faizsiz yollarla nakit temin edilebilmesi için başvurulabilecek uygulamalara örnekler olarak verilebilir. Tüketim ihtiyaçlarını yeterli nakit olmaksızın karşılamak da mümkündür. Bu kapsamda; vadeli satışların yaygınlaştırılması, murabaha yönteminin mevcut uygulamadaki yanlışlarının ıslah edilmesi, "mülk devletin kullanım hakkı vatandaşın" projesi, devletin elindeki mülkleri uzun vadelerle satması ve borsa hissesi satın alma yöntemi de faizli krediye başvurmadan ihtiyacın temin edilmesinde kullanılabilecek yöntemlerdendir. Bu çalışmada önerilen teklif ve yöntemlerin uygulamaya geçirilmesi durumunda-her biri farklı oranda katkı sağlayarak-toplumda faizli borçlanmaların önüne geçilmesi mümkün olabilecektir.