HZ. PEYGAMBER’İN HASTALIĞINDAN KURAN’IN CEMİNE KADAR MEYDANA GELEN OLAYLAR M AZİMLİ (original) (raw)
Related papers
KELÂM-I İLÂHİ OLUŞUNUN KANITI OLARAK KURAN-I KERİM’DE HZ. PEYGAMBER’E YÖNELİK UYARI ve TEHDİTLER
İslami ilimler dergisi, 2006
kuflkusu olmas›n ki, bu Zikr'i Biz indirdik ve yine kimsenin kuflkusu olmas›n ki onu yine Biz koruyaca¤›z." (Hicr Suresi, 15/9) A Ab bs st tr ra ac ct t W Wa ar rn ni in ng gs s, , R Re eb bu uk ke es s A An nd d T Th hr re ea at ts s T To o T Th he e P Pr ro op ph he et t M Mu uh ha am mm me ed d ((P Pb bu uh h)) I In n T Th he e H Ho ol ly y Q Qu ur r' 'a an n A As s A A P Pr ro oo of f O Of f I It ts s D Di iv vi in ne e W Wo or rd d The Holy Qur'an contains a lot of verses that warns, rebukes and threats to the Prophet Muhammad in different occasions. This study deals with The Holy Qur'anic verses that revealed in Meccian and Madinian periods which warns, rebukes and threats the Prophet Muhammed in several occasions. The main idea of this paper is that these verses contains much more messages to non-blievers in general and Muslims in particular. It tries to prove that one of the aims of these verses is to declare to non-blievers that these verses are the revelations and words of God, not the sayings of the Pophet Muhammad's himself. The other aim of these verses is to warn and to give lessons to all Muslims that the Prophet Muhammad is a human and has a potentiality to making false decisions and practises that straightened later by Allah. K Ke ey y w wo or rd ds s: : Qur'an, the Prophet Muhammad, Warnings, Rebukes, Threats, Divine Word G Gi ir ri ifl fl Araplar›n fesahat ve belagat ehli edebiyatç›lar›n›n en yetkin a¤›zlar›, Kur'ân-› Kerim'in, Arapçan›n en büyük ve en görkemli kitab› oldu¤unu aç›kça teslim ve tasdik ederler. Baz› ça¤dafl Arap düflünürleri, onun Arapçan›n en büyük kitab› oluflunun iki yönlü oldu¤unu dile getirirler: Bunlardan birincisi, Kur'ân-› Kerim'in dil ve üslup yönünden eflsiz ve benzersiz; fesahat ve belagat aç›s›ndan insanl›¤›n bir benzerini getirmekten aciz bulundu¤u bir kitap olmas›d›r. Zaten Kur'ân-› Kerim de bu yönüyle insanl›¤a meydan okumufl ve önce dengi bir Kur'ân-› Kerim'in getirilmesini, ard›ndan içerdi¤i surelere
BATI İSLAM ARAŞTIRMALARINA GÖRE KUR'AN'IN OLUŞUMUNDA HZ PEYGAMBER'İN ROLÜ MESELESi
Batı İslam Araştırmalannda Hz. Peygamber İslam inanç ve anlayışının aksine Kur' anın haber vericisi (=mübe!liği) deği! müel!ifi olarak kabul edilir. Bu ise Hz Peygamber'in ümmiliği meselesi gibi şahsıyla doğrudan ilgili hususlara yaklaşımda müslümanlada bazı köklü farklılıklann ortaya çıkmasına yol açarak Batılı oryantalisti Hz Peygamber'in ümmiliğinin reddine ve aksine okur yazarlığının ispatına iter. Peygamberin Kur'an'ı tebliğinde vahyi kaynak olarak görmeyen batılı müsteşrikler Hz. Peygamber'in Kur'an'ı oluştururken istifade ettiği kaynaklar konusunda Yahudi ve Hnstiyan kaynaklar üzerinde ısrarla dururlar. Başta Abraham Geiger ve J. Wellhausen olmak üzere Sir William Muir, William St. Clair Tisdall, Richard Beli ve Charles Cutler Torrey eserleriyle bu konuda geniş tartışmalar açan müsteşriklerin başında gelirler. Konuyla ilgili Batıh argümanın tahlili aşağıdaki sorularla mümkün görünmektedir.
Value of Resource of Narrative about Two Witnesses Required in Collection of the Qur’an in the Era of Abu Bakr Muslims set in determining the authenticity of theinformation transmitted in the history and called it as Isnad. After this period, all information from early period had been transferred by this system unique to Muslims. Thus, all information having a sanad must be evaluated according to the system. The information transferred to us by the sources is essential. But the information about its history is more important. The information about history of Quran that it’s source of the Islamic sciences is quite important. In this study, Narrative about two witnesses required in collection of the Qur’an cited in all classical and modern sources about it has been evaluated according to the Isnad system.
ZEMAHŞERÎ ÖZELİNDE KUR'AN'IN MUTEZİLÎ YORUMUNA ELEŞTİRİLER -Ekmelüddîn Bâbertî Örneği
ÖZ Mutezilî tefsir denildiğinde ilk akla gelen şüphesiz Zemahşerî'nin el-Keşşâf adlı eseridir. Bu eser bir takım özellikleriyle tefsir tarihinde öne çıkmıştır. Bunlardan biri onun ayetleri Mutezile ekolünün temel prensiplerine göre yorumlamasıdır. Diğeri de belagat esasları yanında Kur'anî kavram ve deyimleri mükemmel bir şekilde açık-laması, Kur'an'ın i'caz yönlerini, edebi ve nazım güzelliğini ortaya koymasıdır. Bu nedenle yazıldığı günden itibaren âlimlerin ilgisini çekmiş ve üzerine birçok şerh ve haşiye yapılmıştır. Bunlardan biri de Bâbertî'nin Hâşiyetü Keşşâf adlı eseridir. Sadece üç sureyi içine alan bu çalışmada Bâbertî, sadece Zemahşerî'nin retorik inceliklerle bezediği ifadelerini açıklamamış, aynı zamanda ona bir takım tenkitler yöneltmiştir. Bu makale de, Bâbertî'nin, Zemahşerî'ye hem tefsir tekniği hem de i'tizâlî görüşleri bakımından yönelttiği eleştirileri incelemeyi amaçlamaktadır. ABSTRACTThe first thing that comes to mind when one mentioned Mu'tazilite interpretation, is undoubtedly the book named as el-Keşşâf, created by Zemahşeri. This work came to the fore in commentary history through a number of features. One of them is that it interpreted verses according to the fundamental principles of Mu'taziliyyah cult. Besides principles of rhetoric, the other feature is its excellent description of the Qur'anic concepts and statements and it demonstrated the beauty of poetry and literary of Qur'an and its laconic aspects. For this reason, since the day it was written, it had attracted the attention of many scholars and many paraphrases and annotations were written over it. One of them is the book of Bâbertî named 'Hâşiyetü Keşşâf '. In this work which contains only 3 suras of Quran, Bâbertî not only explained Zemahşerî's statements covered with rhetoric elegancies but also he criticized him in some aspects. This article aims to investigate Bâbertî's criticism to Zemahşeri in terms of both the interpreation tecniques and i'tizâl opinions.
MÜŞRİKLERİN HZ. PEYGAMBER’E KARŞI TAKINDIKLARI TAVIRLAR -EBÛ SÜFYÂN ÖRNEĞİ-
MÜŞRİKLERİN HZ. PEYGAMBER’E KARŞI TAKINDIKLARI TAVIRLAR -EBÛ SÜFYÂN ÖRNEĞİ-, 2018
Öz Hz. Peygamber 23 yıllık risâlet görevinde birçok zorluk ve engellemelerle karşılaşmış-tır. Bu bağlamda onu en fazla meşgul edenler şüphesiz Mekkeli müşrikler olmuştur. Onlar başlangıçta çok da önem vermedikleri bu yeni oluşumun giderek güçlendiğini ve alışageldikleri inanç ve yaşantı şeklini tehdit ettiğini gördükleri zaman Hz. Pey-gamber ve Müslümanlara en ağır işkence ve zulümler yapmaktan geri durmamışlardır. Önceleri alay etmeyle başlayan bu şiddetli muhalefet, giderek iftira ve sözlü sataşmaya, ardından fiilî müdahale ve işkenceye, daha sonra ambargoya ve nihayetinde de silah-lı mücadeleye dönüşmüştür. Müşriklerin birçok sebebe matuf olarak geliştirdikleri bu aşırı muhalefet hareketlerinde önemli müşrik liderlerinden birisi olan Ebû Süfyân'ın ortaya koymuş olduğu tavır genelde diğerleriyle benzer karakterler arz etse de özelde birtakım farklı hususiyetler göstermektedir. İşte biz bu çalışmamızda Ebû Süfyân'ın risâlet görevinde Hz. Peygamber'e karşı sergilemiş olduğu tutum ve davranışları ve bunların altında yatan nedenleri ortaya koymaya çalışacağız.Abstract Prophet Muhammad had encountered many difficulties and obstacles in his 23-year prophethood. In this context, those who occupy him too much are undoubtedly the Polytheists in Mecca. When they saw this new formation, which they did not attach much importance at the beginning, was getting stronger and threatened adopted faith and way of life, they carried out the most severe torture and persecution to Prophet Muhammad and Muslims. This violent opposition that started with derision had gradually been transformed into slander and brickbat, then to actual intervention and torture, later on to embargo and finally to armed struggle. In these extreme opposition movements that polytheists have developed for many reasons, attitude of Abu Sufyan, one of the important polytheist leaders, generally shows similar characteristics to those of others, but it shows a number of different characteristics in particular. In this work we will try to reveal Abu Sufyan's attitudes and behaviors that were exhibited against the Prophet in his prophethood and the underlying reasons for them.
İSLÂM ÖNCESİ DÖNEMDEN HZ. PEYGAMBER’İN VEFATINA KADAR ARAP YARIMADASI’NDA KERVANCILIK
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020
Caravans have been one of the oldest means of transportation of people throughout history. Caravan trips were made for different reasons such as trade, worship and migration. Very important historical roads like Silk Road, Fur Road and Royal Road were used by caravans. In this study, the subject of caravan activities carried out in the Arabian Peninsula from the Pre-İslâmic period until the death of the Prophet was discussed. In consequence of the study, it was seemed that Arabs living in Arabian Peninsula and in the historical process stated above, were very active in caravan organization and observed that political events encountered in the peninsula effect the caravan organization positively or negatively.
2020
Bu calismanin konusu ve kapsami hasâis ve delâil edebiyatinda yerlesik olan Hz. Peygamber algisinin Kur’an, sunnet ve akil temelinde tahlil ve degerlendirilmesi seklinde ifade edilebilir. Hasâis ve delâil edebiyati salt Hz. Peygamber’e nispet edilen ozellikleri ve mucizeleri ihtiva eden; bunun yaninda onun nubuvvetini ispat etmeyi amaclayan eserlerden olusmaktadir. Bu eserler Hz. Peygamber’i fevkalbeser gosteren rivayetlerden mutesekkildir. Kur’an’da Hz. Peygamber’in risalet oncesi ve sonrasi hayatinda hissi mucizegosterdigine dair sarih atiflar bulunmamakta ve Isrâ 17/59. ayette de belirtildigi gibi musriklerin mucize taleplerine karsi menfi bir tavir ortaya konulmaktadir. Buna mukabil bircok rivayette Hz. Peygamber’e atfedilen olaganustu hadiseler ve ozelliklerden soz edilmektedir. Bu calismada Kur’an’in mucizekarsisindaki tutumundan hareketle Hz. Peygamber’e hissi mucizelerin verildigi seklindeki anlayisin ne kadar dogru oldugu ortaya konulacaktir. Bu cercevede ilkin delâil, hasâ...
HZ. MÛSÂ'YA VERİLEN LEVHALAR: KİTÂB-I MUKADDES İLE KUR'AN-I KERİM ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA
Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, 2022
Allah, insanı yarattıktan sonra başı boş bırakmamış, doğru yolu bulabilmesi için onu vahiy ile yönlendirmiş ve bunun için peygamberlerini tebliğ ile görevlendirmiştir. Kur'an'da adı geçen peygamberlerin tamamına vahiy indirildiği ifade edilmiş olmakla birlikte sınırlı sayıda peygambere kitap, furkân, suhuf, hüküm, hikmet vb. verildiği şeklinde ayrıntılara rastlanmaktadır. Kur'an'da adı en çok anılan peygamber Hz. Mûsâ'dır. Onun Firavun ile mücadelesinin yanında, pek çok kere Allah ile ahidlerini bozan kavmi ile mücadelesinden de bahsedilmektedir. Çeşitli âyetlerde Hz. Mûsâ'ya Kitap, Furkan, Suhuf ve Levhalar'ın verildiği ifade edilmektedir. Her biri ile ilgili farklı farklı yorumlar yapılmış olsa da bu araştırmada sadece levhalar konusu ele alınmıştır. Âyetlerin lafzında levhaların keyfiyetine ve yazılma işinin nasıl olduğuna dair ayrıntılı açıklamalar yer almamaktadır. Bunun yanı sıra toplam üç âyette geçen levhalar ifadesi ile neyin kastedildiği, bu levhaların hangi maddeden yapıldığı, Hz. Mûsâ'nın kutsal olan bu levhaları yere atması, levhaların kırılıp kırılmadığı, levhaların nerede saklandığı, levhaların içeriği vb. konular araştırılmayı haketmektedir. Tevrat metninde taş tabletler şeklinde ifade edilen levhalar konusu Kitâb-ı Mukaddes'te daha ayrıntılı bir şekilde bulunmaktadır. Kur'an'da ise Hz. Mûsâ'ya levhaların verildiği, Hz. Mûsâ'nın kavminin
KUR’ÂN’DA ZAMANA YAPILAN YEMİNLERİN OLGUYLA İLİŞKİSİ
SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ SİNOP UNIVERSITY JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES, 2017
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde muhtelif varlıklara yemin etmektedir. Hatta O, Kur’ân’daki on yedi sûreye yeminle başlamakta ve daha başlangıçta muhatapların dik-katlerini cezbetmektedir. Bu yeminlerin bazısında Cenâb-ı Hak kendi zatına, peygambere, Kur’ân’a, meleklere, kıyâmet gününe, semâ, necm, şems ve kamer gibi kâinatta ve tabiatta bulunan mühim varlıklara yemin etmektedir. Söz konusu yeminler içerisinde yüce Allah’ın, leyl/gece, nehâr/gündüz, duhâ, ‘asr, fecr, subh/sabah ve yevm/gün gibi zamana taalluk eden bazı kavramlara da yemin ettiği dikkat çekmektedir. Allah Teâlâ bunlara niçin yemin et-mektedir? Kendilerine yemin edilen zamanların mekânla nasıl bir bağı ya da bağlantısı vardır? Başka bir ifadeyle Allah’ın Kur’ân’da kendilerine kasem ettiği zaman ifadelerine yemin etmesinin hikmeti ve olguyla ya da mekânla ilişkisi nedir? İşte bu makalede, tüm bu sorulara cevap bulunmaya çalışılmış; muhtelif zamanlara yapılan yeminlerin mekânla ilişki-leri irdelenmiştir. Ve neticede görülmüştür ki Allah söz konusu zamanlara, ilgili zamanlar-da, mekânda meydana gelecek bir takım önemli iş, fiil ya da hadiseler nedeniyle yemin etmektedir. Dolayısıyla Allah’ın Kur’ân’da bazı zaman kavramlarına yemin etmesi, yemin edilen zamanların mekânla sıkı ilişkilerinden bağımsız değildir ve Kur’ân’daki yemin ifa-delerinin maksad-ı ilâhîye uygun olarak anlaşılması bakımından bu noktanın dikkate alın-ması önem arz etmektedir.