Erkeklik ve Kahvehane Kültürü (original) (raw)

Türk Kültür Tarihinde Kahve ve Kahvehane

16. yüzyıldan itibaren, Türk insanının yaşamına giren kahve ve kahvehane etrafında, çok geniş bir kültürel birikim oluşmuştur. Kahve ve kahvehane merkezli kültürel birikim ortamı, o kadar hızlı gelişmiş ve geniş bir alanda etkili olmuştur ki, belki de Türk insanının yaşamına bu derece etki eden -içecek ve mekân olarak- ikinci bir unsur gösterilemez. Kahvehaneler, toplumsal paylaşımın gerçekleştiği ve geçmişin yad edildiği kültürel mekânlar olarak Türk insanının yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Bir “sohbet medeniyeti”ne sahip olan Türk toplumunun, dinsel açıdan “meşru” kabul edilen kahve ve kahvehaneye sahip çıkması ve bu unsurları yaygınlaştırması, birçok toplumdan daha hızlı ve kapsamlı olmuştur. Kahvehaneler, Türk insanı için birer “kültür mekânı” olarak hizmet vermişlerdir. Ayrıca kahvehaneler, “toleranslı davranma” alışkanlığının kazanıldığı merkezler olarak da dikkat çekmektedirler.

Türkiye Kültürel Formasyonunda Kahvehane ve Oyun

Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi

Osmanlı modernleşme döneminde toplumun sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, başta İstanbul’da olmak üzere, bir araç-mekân olarak zorunlu bir biçimde kahvehane adı verilen mekânlar ortaya çıkmıştır. Bu mekânların, oyun oynayan insan anlamında Homo Ludens’ in, Türkiye kültürel formasyonuna özel biçimiyle oyunsal tinin, kendini yeniden hatırlamasının ve özünde aynı kalarak değişik formlara bürünmesinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı saptanmaktadır. Bu makalede sosyal ve kültürel bir kurum olarak kahvehanenin, başlangıçta bir içecek olarak kahveye ulaşmak amacına ek olarak, oyunsallık denen ve antropolojik bir nitelikte tüm insanlarda mevcut bulunduğu varsayılan tinsel özün gerektirdiği bir mekân arayışıyla eş zamanlı oluşu ele alınmıştır. Dünya üzerindeki benzer örneklerinden farklı olarak ise Homo Ludens’ in, Türkiye kültürel formasyonu içinde tarihsel olarak kökeni Şamanizm’e dayandırılabilecek oyunsal pratiklerin, teatral bir düzlemde ortaya çıkması sonucu kahve...

Osmanlı Toplumunda Kahve ve Kahvehaneler

Bartın Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, 2018

Bu tez çalışmasında, kahve ve kahvehanelerin Osmanlı toplumsal yaşamı içerisinde üstlendiği fonksiyon ve işlevlerin yanı sıra bu mekanlar üzerinde devletin uyguladığı politikalar incelenmektedir. XVI. yüzyıldan itibaren kahvenin Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’a gelmesiyle başlayan süreç ve daha sonrasında bu içeceğin tüketilmesi için açılan kahvehaneler önemli sosyalleşme mekanları olmuşlardır. İstanbul'da 1554'te ilk kahvehanenin açıldığı günden beri kahve, sanata, sosyal yaşama, ekonomiye ve kültüre önemli etkilerde bulunmuştur. Her meslekten, her sosyal sınıftan insanlar kahvehanelerde bir araya gelir; kitaplar okunur, sohbetler yapılırdı. Üstelik sadece İstanbul'da değil, dünyanın hemen hemen her yerinde kahvehaneler aydınların buluşma yeri, kahve ise en sevilen içecek olmuştur. Zamanla kahvehanelerin fonksiyonlarında değişmeler olmuş ve yeni bir takım fonksiyonlar üstlenmişlerdir. Bazı dönemler sapma hareketinin merkezleri gibi algılanmış olan kahvehaneler yönetimlerce yıktırılmış, bazı dönemlerde ise, üst düzeydeki devlet adamlarının ve entelektüellerin en gözde uğrak yeri olmuşlardır.

Türk Dünyasında Kahvehaneler

Türk Dünyasında Kahvehaneler Özet 16. yüzyıldan itibaren, Türk insanının yaşamına giren kahve ve kahvehane etrafında, çok geniş bir kültürel birikim oluşmuştur. Kahve ve kahvehane merkezli kültürel birikim ortamı, o kadar hızlı gelişmiş ve geniş bir alanda etkili olmuştur ki, belki de Türk insanının yaşamına bu derece etki eden –içecek ve mekân olarak– ikinci bir unsur gösterilemez. Bu yazıda, kahvehanenin Türk dünyasında, özellikle de Osmanlı’da, ortaya çıkması, yaygınlaşması ele alınmış ve kahvehaneyle bağlantılı olarak ortaya çıkan ve gelişen kültür unsurları üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Kahve, Kahvehane, Türk Dünyası. Coffeehouses in Turkish World Abstract A very broad cultural accumulation has emerged around coffee and coffeehouse which has been in the life of Turkish people since the 16th century. Cultural accumulation environment based upon Coffee and coffeehouse have developed so rapidly and been so effective in a broad area among Turkish population that it could be asserted that there is not a second factor which has affected Turkish people life style as drink and place. In this study, it has been dealt with the emergence and becoming widespread of Coffeehouse in the Turkish world and particularly in the Ottoman, and considered the elements of culture which have come up and improve relatedly with it. Key Words: Coffee, Coffeehouse, Turkish World.

Osmanlı Medeniyetinde Kahve Tüketimi ve Kahvehanelere Dair Batılı Seyyahların Gözlemleri

2nd INTERNATIONAL CONFERENCE ON COFFEE AND COCOA, 2022

Kahve ve kahvehane geleneği de Osmanlı’yı ziyaret eden Batılı seyyahların en çok ilgisini çeken unsurlardan biri olmuştur. İstanbul’a ilişkin genellikle İngilizce ve Fransızca dillerinde kaleme alınmış seyahatnamelerde “kahve ve kahvehane” kültüründen bahsetmeyen esere nadiren rastlanmaktadır. Seyyahlar, hakkında türlü efsaneler türetilmiş olan kahvenin, yemeklerden sonra mutlaka aranan, özellikle misafir ağırlama törenlerinde ve saraylarda merasimlerle sunulan geleneksel bir içecek olduğuna dikkat çekmişlerdir. Gün boyunca muntazaman içilen iki fincan kahvenin yanı sıra eve ziyarete gelen eş dost ile de kahve içilmesinin âdetten olduğu, ikram edilen kahvenin reddedilmesinin büyük ayıp sayıldığını belirtmişlerdir, ayrıca sunulan kahvenin harika olduğu, içine şeker koyulmadan içildiği, bunun da kahveyi daha doğal bulmalarından ileri geldiği yönünde bilgiler vermişlerdir. Kahvehaneleri ise, her meslekten sayısız insanın bir araya geldiği, kitapların okunduğu, ilmi sohbetlerin yapıldığı yerler olarak tarif etmişlerdir. Hatta bir dönem kahvehaneler için, “mecma-i zürefa” yani güzel konuşmaların toplantı yeri, “akademik muhit” ve “kabare” benzetmeleri yapılmıştır. Netice olarak bu çalışma kapsamında, daha önce üzerinde fazla durulmamış olan seyahatnameler ele alınmaya çalışılmıştır. Bu anlamda; Ulrich De Seetzen, Antoine Galland, J. F. Michaud ve J. J. F. Poujoulat, Knut Hamsun, Michel Febvre, Edmondo de Amicis gibi seyyahların gözlemlerinden istifade edilmiştir. Bu gözlemlerden hareketle de Osmanlı halkının kahve tüketim alışkanlığı ve kahvehanelerin sosyal hayattaki yeri ortaya konulmuştur.

Kahvehanelerin Sosyal Hayattaki Yeri

Teknolojinin hızla ilerlediği çağımızda, insanların yerine getirmekte olduğu üretici fonksiyonların çoğu, makineler tarafından yerine getirildiğinden dolayı ortaya çıkan boş zamanların en verimli şekilde nasıl değerlendirilebileceği problemi karşımıza çıkmaktadır. Göç neticesinde sağlıksız bir biçimde büyüyen kentler de asrımızın en önemli problemlerinden birisidir. Köylerde iş bulabilme imkanına sahip olmayan insanların kentlerde toplanması, kentlerin de yeni gelenlerin hepsine iİ imkanı sağlama yönünden yetersiz kalması büyük bir iİ potansiyelinin atıl kalması anlamına gelmektedir. Kır ve özellikle de kent hayatının bir parçası haline gelen kahvehaneler, insanların boş zamanlarında en çok uğradıkları yerler arasındadır. Önceleri sohbet, muhabbet ve tartışma mekanları olan kahvehaneler bugün bu fonksiyonunu büyük ölçüde kaybetmiş bulunmaktadırlar. Kahvehanelere devam eden kimseler saatlerce oyun oynamakta ve adeta toplumsal hayattan tecrit edilmiş olmaktadırlar. İster gelenekselleşmiş olmasından, isterse boş zamanda gidilecek yer olmayışı yüzünden cazip hale gelen kahvehanelerde bulunan insanların, en faydalı bir şekilde toplumsal hayata kazandırılmaları şarttır. Araştırmada, kahvehanelerin tarihi gelişimi de göz önünde bulundurularak bu gibi yerlerdeki günlük hayat incelenmiş ve mevcut durum ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Batili Seyyahlarin Gözünden İstanbul Ve Cezayi̇r’De Kahve Ve Kahvehane Kültürü (17. Yy- 19. Yy)

Milli Folklor, 2019

Anavatani Afrika Boynuzu ulkelerinden Etiyopya olan kahvenin, 16. yuzyilda Yemen›den Istanbul›a getirilmesiyle birlikte tuketimi hizla yayilarak bir Osmanli toplumsal gelenegi hâline donusmustur. Soz konusu gelenek, Istanbul’u ve 1830’a kadar Osmanli idaresi altinda yasamis Cezayir’i diplomatik, dini, askeri, ticari, edebi ve ilmi gibi cesitli nedenlerle ziyaret eden Batili seyyahlarin en cok ilgisini ceken unsurlardan biri olmustur. Oyle ki, Istanbul ve Cezayir’e iliskin genellikle Fransizca ve Ingilizce dillerinde kaleme alinmis seyahatnamelerde “kahve ve kahvehane” kulturunden bahsetmeyen esere nadiren rastlanmaktadir. Kahvenin, 17.yuzyil sonlarinda Osmanli Devleti sinirlarini asarak, Avrupa ulkeleri ile tanismasiyla kahve icme aliskanligi kelimenin tam anlamiyla Dogu ile Bati halklari arasinda paylasilan ortak kulturel bir miras olma ozelligine erismistir. Bu nedenle, 17. yuzyildan 20.yuzyil baslarina kadar yayinlanmis Istanbul ve Cezayir ile ilgili seyahat anilarinin degismez i...