Türkçenin İsim İşletme Ekleri (original) (raw)

Türkçede Kelimelerin Ekleşmesiyle Ortaya Çıkan Ekler

Ekleşme, kelimelerin yapısal özelliklerini kaybederek ek haline dönüşmesi olayı olup ekleşen kelimeler kendi bağımsız yapılarını kaybederek eklendiği kelimeyle uyum içerisinde kullanılırlar. Dil sistemimiz içerisindeki eklerin bir kısmının varlığını, Türkçenin günümüze ulaşan ilk yazılı metinlerinin verildiği Eski Türkçe döneminden beri kullanıldığını yazılı belgelerimizden öğrenmekteyiz. Bazılarının ise sonradan ortaya çıktığı, bu ortaya çıkışın yoktan var olmak şeklinde değil, mevcut şeklin ve fonksiyonun değişmesiyle olduğu bilinmektedir. Türkçenin eklerinin bir kısmı, başlangıçta bir kelime iken daha sonra ekleşerek günümüzdeki şekillerine bürünmüşlerdir. Türkçede ekleşen kelimeler olarak isimleri, zamirleri, edatları ve yardımcı fiilleri görmekteyiz. Türkçede ekleşen kelimeler kullanılış birliği sağladığı, eklendiği kelimelerden sonra geldikleri için de kolayca son ek durumuna geçmişlerdir. Ekleşme sırasında bazı eklerin uyum dışında kalmalarına karşılık kelimelerden ekleşme yoluyla ortaya çıkan eklerin genellikle ünlü ve ünsüz uyumlarına uydukları görülmektedir.

İşletme Adlarında Yapılan Dil Yanlışları: Eksiltili ve Ters Yapılar

Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Alanında Uluslararası Araştırmalar VIII, 2021

Türkçenin hem söz varlığı hem de gramer kaideleri açısından yabancı dillerin etkisine en açık olduğu mecralardan birinin işletme adları olduğu görülmektedir. Sakaoğlu (2003:418-419), bu durumun sebeplerini şöyle izah etmektedir: 1. Yabancı ad taşıyan iş yerlerinden alışveriş yapmanın bireyleri havalı ve ayrıcalıklı kıldığına inanılıyor. 2. Yabancı ad taşıyan iş yerlerinden yapılan alışverişin bireyler arasındaki sohbet esnasında alışverişi yapanın itibarını arttırdığı düşünülüyor. 3. Tıpkı marka bağımlılığı gibi bu tür iş yerleri de kimi bireylerde alışkanlık yapıyor.

Eski Anadolu Türkçesinde İsimden İsim Yapma Ekleri Üzerine

Mütefekkir, 2014

Batı Türkçesinin kuruluş dönemi olarak kabul edilen Eski Anadolu Türkçesinin genelde bütün gramer özelliklerinin özelde de eklerinin tanınması tarihî Türk gramerinin yazılmasında oldukça büyük bir öneme sahiptir. Biz bu çalışmamızda Tarama Sözlüğü esasında Eski Anadolu Türkçesinde kullanılan ancak bu gün Türkiye Türkçesi yazı dilinde kullanılmayan isimden isim yapma eklerini, fonsiyonları ve Tarama Sözlüğündeki tanıklarıyla ortaya koymaya çalışacağız. Yukarıda söz konusu ettiğimiz özellikleri taşıyan eklerden birisi -sAgI, -sAgU ekidir. Bu ek, Eski Anadolu Türkçesi döneminde "benzetme, küçültme" fonsiyonuyla kullanılan ancak bu gün Türkiye Türkçesi yazı dilinde olmayan bir ektir.

Bursa Balkan Göçmenleri̇ Ağizlarinda İsi̇m İşletme Ekleri̇

2013

Anadolu’da gocmen iskâninin onemli merkezlerinden biri olan Bursa, 18. Yuzyildan baslayarak 20. Yuzyilin sonlarina kadar farkli cografyalardan pek cok goc almis ve buna bagli olarak da Bursa’da yeni yerlesim birimleri kurulmustur. Bursa’ya gelen gocmenler, basta il merkezi olmak uzere Inegol, Iznik, Gemlik, Karacabey, Mudanya, Mustafakemalpasa, Orhangazi ve Yenisehir ilcelerine yerlestirilmislerdir. Bursa yoresine gelen gocmenler kulturel zenginliklerini de beraberinde getirmislerdir. Bu kulturel zenginliklerin basinda da dil gelmektedir. Bu acidan Bursa, yerlisiyle gocmeniyle zengin bir agiz cesitliligine sahiptir. Bursa’nin yerli agizlarinin derlenip incelenmesi daha once tarafimizdan yapilmis olmasina ragmen Bursa agizlariyla ilgili calismalar ancak Bursa gocmen agizlarinin da buna dahil edilmesiyle tamamlanmis olacaktir. Bu incelemenin ilk adimi olarak “Bursa Balkan Gocmenleri Agizlarinin Derlenip Incelenmesi” adli proje kapsaminda derleme ve cozumleme calismalari yap...

Türkçede Keli̇meleri̇n Ekleşmesi̇yle Ortaya Çikan Ekler

The Journal of Academic Social Science Studies, 2019

Giriş Dillerin ortaya çıkışı ve farklılaşmalarının ne zaman ve nasıl olduklarını tespit etmek mümkün olmadığı gibi eklerin bir kısmının ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını belirlemek mümkün olmayabilir. Ancak günümüz Türkçesinde kullanılan bazı eklerin nasıl bir oluşumla ortaya çıktıklarını, nasıl bir değişim gösterdiklerini; bazılarının kelimelerden ekleştiğini, bir kısmının da ek+kök / kök+ek kaynaşmasıyla ortaya çıktıklarını elimizdeki tarihî metinlerden hareketle takip edebilmekteyiz. Ekleşme, kelimelerin yapısal özelliklerini kaybederek ek haline dönüşmesi olayı olup ekleşen kelimeler kendi bağımsız yapılarını kaybederek eklendiği kelimeyle uyum içerisinde kullanılırlar. Ekleşmenin günümüzde de devam ettiğini belirten Vecihe Hatiboğlu "Türkçedeki eklerin önemli bir kısmı sözcüklerin ekleşmesiyle meydana gelmiştir, denilebilir" 1 sözleriyle ifade etmiştir. Dil sistemimiz içerisindeki eklerin bir kısmının varlığını, Türkçenin günümüze ulaşan ilk yazılı metinlerinin verildiği Eski Türkçe döneminden beri kullanıldığını yazılı belgelerimizden öğrenmekteyiz. Kemal Eraslan da Türkçede eklerin oluşum ve işlevlerinin lehçelere göre farklılıklar gösterebildiğini ifade ettikten sonra, bazı eklerin Türkçenin bilinmeyen devirlerinde var olduğunu, bazılarının ise sonradan ortaya çıktığını, bu ortaya çıkışın yoktan var olmak şeklinde değil, mevcut şeklin ve fonksiyonun değişmesiyle olduğunu belirtmiştir. 2 Türkçede morfolojik şekillerin ortaya çıkışının iki yolla tespit edildiğini belirten Şçerbak, bunlardan birinin bir ismin başka bir isme katılırken önce son çekim edatı haline, sonraları yapım veya çekim eki haline gelmesi, diğerinin de bir fiilin başka bir fiille birleşerek önce yardımcı fiil vazifesi ile, sonraları morfolojik unsur gibi kullanılmasıyla olduğunu bildirmiştir 3. Şçerbak'ın da yazısında dile getirdiği gibi, Türkçedeki bazı ekler, kelimelerden ekleşmiş yapılardır. Türkçenin eklerine baktığımızda, eklerin bir kısmının en eski metinlerimizden beri var olduklarını bir kısmının en eski metinlerimizden beri var olmadığını sonradan ortaya çıktıkları görmekteyiz. İlk metinlerden beri kullanılan eklerin bazılarının hiç değişmeden bazılarının ise fonetik değişimlerle kullanım görev ve özelliklerini koruyarak günümüze ulaştıkları bilinmektedir. Türkçede eklerin meydana gelişinde başlıca üç yolun olduğunu ifade eden Vecihe Hatiboğlu bunu, "1… bazı eklerin başlangıçta ayrı sözcükler oldukları halde ek durumuna geçtiklerini; 2… bazı eklerin iki ekin birleşmesiyle, 3… bazı eklerin durumu da inceleyicilerin dikkatini, üçüncü bir yola, belli diller arasında ortak bir kaynağa çekmektedir." 4 sözleriyle anlatmıştır. Türkçenin eklerinin ortaya çıkarılışı da kelimelerin ortaya çıkışındaki gibi farklı şekillerde olabilmektedir. Türkçede yeni eklerin ortaya çıkarılışını dört grupta değerlendirebileceğimizi bir makalemizde şöyle belirtmiştik: "1. Bazı eklerin, kelimelerin ekleşmesinden ortaya çıktığı bilinmektedir. Türkçede ekleşen kelimeler olarak zamirler, edatlar ve yardımcı fiilleri görmekteyiz. Şahıs zamirleri fiil çekimlerinde ve isimlerin iyelik çekimlerinde ekleşmektedirler.-lA,-s°n,-°m,-dur ..: vb. 2. Yeni ekler ortaya çıkarılırken var olan bir ek çeşitli ses olaylarına uğrayarak değişmekte, yeni bir ek görüntüsüyle yaşamaktadır. Yönelme halinin +ga/+ka'den +a/+e'ye,-garu-gerü ekinin-arı-eri'ye dönüşmesi gibi. 3. Bir kısım yeni ekler, var olan ekler birleştirilerek oluşturulmaktadır.-mAdAn,

Ticaret Unvanlarında Ek Kullanımı [The Use of Additions in Trade Names]

Journal of Commercial and Intellectual Property Law, 4(2):2018, 239-262

Tacirlerin ticaretlerinde kullandıkları isme “ticaret unvanı” denilmektedir. Kullanılmasını zorunlu tuttuğu ticaret unvanlarının oluşturulması açısından Türk Ticaret Kanunu (TTK), tacirlere kısmî bir serbesti tanınmıştır. Buna göre ticaret unvanlarını oluştururken tacirler, ticaret unvanlarında kanunen bulunması gereken ibareleri mutlaka kullanmak ve bulunmaması gereken, başka bir deyişle bulunması yasak olan ibareleri kullanmaktan kaçınmak ve belli bir makamın iznine bağlı olan ibareleri izinsiz kullanmamak noktasında iki temel sınırlamaya tabi tutulmuşlardır. Ticaret unvanlarında ek kullanımı esasen tacirlerin takdirine bırakılmışsa da, TTK’da eklerin nasıl olabileceğine ve nasıl olamayacağına ilişkin yasal bir çerçeve çizilmiştir. Bu bağlamda ticaret unvanlarına, işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan kişilerin kimliklerini gösteren ya da hayalî isimlerden oluşan ekler eklenebilir. Diğer taraftan ekler, gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamalı, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına neden olacak nitelikte bulunmamalıdır. Bu makalede ticaret unvanlarında ek kullanımına ilişkin TTK ve ilgili ikincil mevzuattaki yasal çerçeve incelenmektedir.

Türkçede Ek Eylemin İşlevi Ad Tümcelerini Yeniden Düşünmek

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi/RumeliDE Journal of Language and Literature Studies , 2018

One of the criterion held while classifying the sentences in Turkish is the class of the word used as predicate. Parts of speech can be determined by using morphological, syntactik or semantic criterions; but there’s name and verb parts which is a absolute characteristic for Turkish. When we use this two basic parts, it seeems correct to determine the sentence classes as nominal and verbal sentences; but predicate should be the word that denotes action, occurrence or situation. In this condition is it possible to classify any sentence as nominal sentence? It’s clear that paying attention to functions and interpreting the verb er-(>+i-) which is refered as predicative verb, copulla or main auxiliary verb may give us an opportunity to explain the problem in another way. If the verb -i- is considered as suffix it can be claimed that it functions a derivational suffix; but in our conventional notion, a derivational suffix must change the main meaning. In this condition we will have to review our derivational suffix description. Although it’s an suffix, based on conventional acceptance, if we evaluate the -i- morphem as an predicative verb/auxiliary verb, calling the sentences that we set up with the words that we evaluate as auxiliary verbs such as et-, kıl-, ol-, verbal and others we set up with the predicative verb nominal sentences, causes a contradiction. Whether it is considered as a suffix or an auxiliary verb, it will not be accurate to mention a nominal sentence in Turkish, considering that the morphem mentioned sets a name on the predicate task in the syntax. Türkçede, tümcelerin sınıflandırılması konusunda kullanılan ölçütlerden biri de yüklemdeki sözcüğün türüdür. Sözcük türleri ise morfolojik, dizimsel ya da semantik ölçütler uygulanarak değişik sınıflandırmalara tabi tutulabilir; ancak üçünde de özellikle Türkçe için kesin olan ad ve eylem ayrımı bulunur. Bu iki temel sınıf açısından bakıldığında tümcenin ad tümcesi ve eylem tümcesi olarak sınıflandırılması doğru görünür; ancak yüklemin iş, oluş ya da durum bildiren bir sözcük olması nedeniyle ad olması mümkün müdür? Ek eylem, cevheri fiil, kopula, ana yardımcı eylem gibi terimlerle anılan er-(> +i-) eyleminin işlevine dikkat etmenin ve tekrar yorumlamanın sorunu başka bir şekilde açıklamaya olanak tanıyacağı açıktır. Eğer +i- bir ek olarak kabul edilirse bir addan eylem yapma eki gibi işlediği iddia edilebilir; ancak geleneksel kanımız yapım eklerinin eklendiği sözcüğün temel anlamını değiştirdiği yönünde olduğundan yapım eki tanımımızı gözden geçirmek zorunda kalabiliriz. Yine geleneksel kabule dayanarak bir ek olduğu halde, +i- biçim birimini ek eylem/ yardımcı eylem olarak kabul edersek adlara uladığımız et-, kıl-, ol- gibi yardımcı eylemlerle kurup birleşik eylem olarak değerlendirdiğimiz sözcüklerin yüklem olduğu tümceleri eylem tümcesi; ek eylemle kurulanlara ad tümcesi demek de bir çelişki doğurmaktadır. İster ek ister yardımcı eylem olarak değerlendirilsin söz konusu biçim birimin bir adı eylemleştirdiği ve söz diziminde yüklem görevine soktuğu düşünülürse Türkçede bir ad tümcesinden söz etmek doğru olmayacaktır.