Fahreddin Râzî Sonrası Metafizik Düşünce: Kâtibî Örneği [Metaphysical Thought After Fakhr al Dīn al-Rāzī: The Case of al-Kātibī], (İstanbul: Klasik, 2015). (original) (raw)

Mustakim Arıcı. Fahreddin Râzî Sonrası Metafizik Düşünce: Kâtibî Örneği. İstanbul: Klasik Yayınları, 2015. 377 sayfa

Araştırmalarını büyük oranda Fahreddin Râzî sonrası İslâm felsefe-bilim tarihi odaklı yürüten Mustakim Arıcı, 2015 yılında yayımlanan ve kısmen 2011'de İstanbul Üniversitesi'nde tamamladığı "Necmettin el-Kâtibî ve Metafizik Düşüncesi" adlı doktora çalışmasına dayanan bu eserinde, Kâtibî'nin ilmî kişiliğini tanıtmak, metafiziğe dair görüşlerini, miras aldığı entelektüel gelenekle mukayeseli bir şekilde ortaya koymak ve İbn Sînâ'dan Râzî'ye ve oradan Osmanlı'ya uzanan nazari düşüncenin serüvenine, Kâtibî bağlamında, ışık tutmak amacındadır. Bu amaç çerçevesinde Arıcı'nın çalışması, giriş ve sonuç bölümleri haricinde, beş ana bölümden müteşekkil olup konuyla ilgili birincil kaynaklara dayalı zengin bir malzeme de ek olarak kitabın sonunda yerini alır.

“İbn Sînâ-Fahreddin er-Râzî Çizgisinde Bir Mantık ve Felsefe Üstadı: Necmeddin el-Kâtibî el-Kazvinî”, Doğudan Batıya Düşüncenin Serüveni, ed. Bayram Ali Çetinkaya (İstanbul: İnsan Yayınları, 2015), VI, 845-864.

"A Master of Logic and Philosophy Following the Line of Thought Laid Down by Avicenna and Fakhr al-Din Razi: Najm al-Din al-Khatibi al-Qazvini”, The Odyssey of Thought From East to the West: The Synthesis of Philosophy, Ethics and Islamic Theology, ed. Bayram Ali Çetinkaya (İnsan Yayınları: İstanbul, 2015), VI, 845-864.

Kâtip Çelebi'de Metafizik Yahut İlm-i İlahî

Journal of Turkish Studies, 2014

Kâtip Çelebi 17.yüzyıl İslam düşüncesinin en önemli temsilcilerinden birisidir. Çünkü o, din bilimleri yanında felsefe bilimleri ile meşgul olmuş, ayrıca felsefenin Osmanlıda eğitim öğretimden kaldırıldığını iddia etmiştir. O nedenle bu çalışma, Kâtip Çelebi'nin metafizik düşüncesine odaklanmakta, hareket noktası olarak ünlü eseri, 'Keşfüzünun' adlı eserini merkeze almaktadır. Metafizik bilindiği gibi teorik felsefe bilimlerden birisidir ve o nedenle metafiziği onlardan bağımsız ele almak mümkün değildir. Ayrıca metafizik eğitimde fizikten sonra yer almaktadır. O nedenle adı metafiziktir. Yazarımız Aristoteles'in metafizik'i ile Plotinos'un Theologia'sını ayırmaktadır. Hikmet ilmini anlatırken ona, teoloji (ilm-i ilâhî) ve evrensel ilim (ilm-i küllî) ve ilk felsefe (felsefe-i ûlâ) adlarını verir. Metafizik için ilk felsefe, ilm-i ilâhî ve çoğulu ilâhiyyât' kavramlarını kullanır. Çelebi'ye göre İlm-i ilâhî varlığı (el-mevcud) varlık olarak ele alır. Çelebi'nin felsefe tasnifi özünde Aristotelyen bir tasniftir. Çelebi'nin dayanağı Taşköprüzade ve İbn Sina'dır. Çelebi tarihsel açıdan felsefeyi Grek filozoflarıyla başlatır. Tercümelerle İslam'a aktarıldığından söz eder. İslam'daki varlığını, üç dönemde ortaya koyar. İbn Rüşd sonrası üçüncü dönemde, yani Fahr-i Razi ve sonrasında, birincisi sentez (ilm-i Kelam), ikincisi telhis yani özetlenmiş teorik felsefe bilimleri olmak üzere iki metafizik çizgi/gelenek devam eder. Teorik felsefe yazarımız için önemlidir. Çünkü Kelâm'ı bilim statüsüne sokan teorik felsefedir. Yine Osmanlıda ulemaya ün kazandıran felsefedir. Bir kâtip olarak Çelebi teorik felsefe bilimleriyle, özellikle astronomi'nin (ilm-i hey'et) alt disiplini Coğrafya ile uğraşmış, neticede felsefeyle ilgili iki hakikate ulaşmıştır.

Tefsi̇r Geleneği̇nde Kirâat-Yorum İli̇şki̇si̇: Fethu’L-Kadîr Örneği̇

2022

XVIII-XIX. yüzyılda Yemen'de hayat süren ve Zeydiyye mezhebine mensup bir çevrede yetişen Şevkânî, yüksek ilmî ve siyasî kişiliğiyle tanınmaktadır. Çalışmaya konu olan Fethu'l-kadîr el-câmi' beyne fenni'r-rivâye ve'd-dirâye min 'ilmi't-tefsîr isimli eser, müellifin en meşhur telifi olarak bilinmektedir. Bu aynı zamanda müellifin kırâate dair bilgileri haiz olan tek eseridir. Bu durum onun kırâat ilmi açısından düzeyini yalnızca bu eser üzerinden anlamaya mecbur bırakmaktadır. Eserin tümüne bakıldığında müellifin kırâat-yorum ilişkisine oldukça yer verdiği görülmektedir. Müellif, kırâat farklılıkları üzerinden yorum yaparken bazen detaylı bilgilere yer vermekte bazen de kısa beyanlarla iktifa etmektedir. Çalışmada müellifin kırâatler üzerinden yorum anlayışı örnekler üzerinden aktarılarak onun Fethu'l-kadîr özelinde bu konudaki fikrî altyapısı aktarılacaktır.

İslâm İlim ve Düşünce Geleneğinde Kādî Beyzâvî [Qādī Baydāwī in the Tradition of Islamic Sciences and Thought], ed. Mustakim Arıcı, (Ankara: İsam Yayınları, 2017), 786 s.

This book is the first and only monography written about Qādī Bayḍāwī, and it consists of twelve articles aiming to examine in depth the life, environment, works, scholarly and intellectual world, and influences of Qādī Bayḍāwī who was not only a theologian and expert in Islamic legal science but also a famous exegete of the Qur’an. This compilation of articles discusses many aspects of Qādī Bayḍāwī’s scholarly heritage for the first time and in detail in Turkish literature, and presents his perspectives, thoughts and effects related to theology, tafsīr, usul al-fiqh, fiqh, hadith, and history.

Mantık-Metafizik İrtibatına Bir Örnek: İbn Sînâ ve Fahreddin Râzî'de Mahiyetin Bir Parçası Olarak Cins ve Fasıl

Nazariyat İslam Felsefe ve Bilim Tarihi Dergisi, 2020

Öz: İslami ilimler içerisinde mantık bir alet ilmi olmanın ötesinde, onu bir alet olarak kullanan âlimin metafizik ve ontolojik kabullerini yansıtan bir disiplindir. Mantığı bir alet ilmi olarak kullanan âlimlerin kabullerini en iyi yansıtan konulardan biri madde-suret ve cins-fasıl arasındaki paralelliktir. Cins ve fasıl, İbn Sînâcı madde-suret teorisinin epistemolojideki yansımasıdır. Bu makalede madde-suretçi bir ontolojiyi kabul eden İbn Sînâ'nın cins-fasıl ve madde-suret arasındaki ilişkiyi nasıl tesis ettiği ve bunun tam karşısında yer alarak atomcu bir ontolojiyi kabul eden Fahreddin Râzî'nin cins ve faslı, madde-suret teorisini kabul etmeksizin nasıl açıkladığı incelenmiştir. Abstract: In the Islamic studies beyond being a tool science, logic is also a specific discipline that reflects the metaphysical and ontological assumptions of the scholars who used it as a tool. One of the features that best reflects the perceptions of the scholars who use logic as a tool science is the parallelism between the matter-form (mādda-sūra) and the genus-differentia (jins-fa l). The genus-differentia are the reflections of the Avicennian matter-form theory in epistemology. In this article, I examined how Ibn Sīnā accepting the matter-form ontology, approached to the relationship between the genus-differentia and the matter-form. Moreover, I analyzed, how Fakhr al-dīn al-Rāzī, applying an atomic ontology, explained the genus differentia as on the contrary of the matter-form theory.