Beşiktaş, Sinan Paşa Cami (original) (raw)
Related papers
https://ozandgonulal.blogspot.com/2020/05/bursa-demirtas-pasa-cami-dr.html, 2020
Bursa Gazcılar caddesi yakınında,. Gemlik Caddesi'nin doğusunda, Demirtaş Mahallesi'nde bulunan yapının,Yıldırım Bayezid'in komutanı Kara Timurtaş Paşa (öl.1403) veya Timurtaş Paşa'nınoğlu Ali Bey tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Yapı XIV. yüzyılın sonlarınatarihlenmektedir. Zaviye 10 Rebiülevvel 981/10 Temmuz 1573'de camiye çevrilmiştir. 1802 yılındaki tamirde yapı oldukça değişmiştir. Mihraptakiler dışında yapıda, özgün süsleme kalmamıştır. E.H. Ayverdi, külliyenin yapılarından biri olan imaretin, zaviyenin batıköşesinde olduğunu, 11 m. boyunda ve 6 m. genişliğinde ve üstünün tonoz ile örtülüolduğunu belirtmekte ve rölövesinde imareti de göstermektedir. Araştırmacı, ayrıca imaretten bugün herhangi bir iz kalmadığını da eklemektedir. Bazı kaynaklarda camiyi Timurtaş Paşanın oğlu Ali Bey 792 H. (1389-1390) yılında yaptırdığı, bazılarında ise Yıldırım Bayezıd'ın Emiri Kara Timurtaş Paşa tarafından yaptırıldığı yazılıdır.
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 37 (Sevr Antlaşması-Suveylih), İstanbul, s. 230-231, 2009
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi için hazırlanan Sinan Paşa maddesinde Osmanlı âlimi, mutasavvıf, devlet adamı ve Türk nesrinin önemli ismi Sinan Paşa’nın hayatı, edebî şahsiyeti ve eserleri anlatılmıştır. Sinan Paşa’nın eserleri Türkçe ve Arapça olmak üzere iki başlık altında incelenmiştir. Tazarrunâme, müellifin Türkçe yazdığı ilk mensur eseri olup, içinde yer yer manzumeler vardır. Eserin ilmî neşri Mertol Tulum tarafından yapılmıştır. Maârifnâme, Sinan Paşa’nın ahlâka dair yazmış olduğu ikinci mensur eserdir. Nasihatnâme ve Ahlâknâme adlarıyla da anılır. Eserin bir ön sözle birlikte faksimile baskısı İsmail Hikmet Ertaylan tarafından yapılmıştır. Tezkiretü’l-evliyâ, yirmi sekiz evliyanın menâkıbından meydana gelmiştir. Eserin ilmî neşri Emine Gürsoy-Naskali tarafından yapılmıştır.
imar Sinan'ın yapılarına ilişkin en eski kaynaklar olan Tezki-ret ûl-Bünyan'da 81, Tezkiret ül-Ebniye'de 84,Tuhfet ül-Mi'marinde 103 Camiye yer verildiğini, üç tezkerede adı ge çen camilerin toplam sayısının 107 olduğunu ve bunlardan 79'unun üç, üçünün iki, 25'inin de tek tezkerede yer aldığını görürüz. Bu sayı sal derlemenin ortaya çıkardığı gerçek şudur. Tezkiret ûl-Bünyan ve Tezkiret 01-Ebniye arasında uyum vardır ve iki kaynak arasındaki üç sayılık küçük fark iki camiin birinci tezkere kaleme alındığında henüz tasarlanmamış, birinin de hata sonucu listeye alınmış olmasıyla açıklanabilir. Diğer yandan, öbür iki tezkereye kıyasla yüzde 25 oranında bir artış gösteren Tuhfet ül-Mi'marin'i ince eleyip sık dokumak gerekir. Adlarına sadece bu kaynakta rastladığımız camilerin bazıla rı, örneğin İstanbul Sultan Selim Camii, Sinan için çok erken, Diyarbakır Melek Ahmed Paşa Camii gibi bir örnek ise çok geçtir. Zaman bakımından olduğu gibi yer bakımından da Sinan'ın fazlaca katkısı bulunabileceğini sanmadığımız camiler de genellikle Tuhfet ûl-Mi'marin'de yer alırlar. Süleymaniye Külliyesi'-nin yapımı süresince Sinan'ın İstanbul ve çevresinde başka yapılar inşa ettiğini düşünmek akla yakındır. Onun aynı yıllarda İmparatorluğun uzak bir köşesin de ikinci derecede bir vezirin hayratı ile uğraştığını ve şayet uğraşmışsa işi İs tanbul'da planlamadan öte bir katkısı bulunduğunu öne sürmek hatalı olur. Sinan'ın ana kaynaklarda sözü edilen camilerini incelerken bunları za man ve yer bakımlarından ele alıp değerlendirmek gereklidir. Ancak, önemli bir başka ölçüt daha vardır ki o da eserin mimarî niteliğidir. Sinan'ın kendisine özgü üslubu, yapılarının plan kuruluşu, kitle düzeni, ölçek ve orantılarında ken dini gösterir. Ne var ki, bazı yapıların günümüze ulaşmamış olması, bazılarının da ayakta olsalar bile zaman içerisinde değişimlere uğrayarak 16. yüzyıl mima rî görünümlerini büyük ölçüde ya da tümüyle kaybetmiş olmaları yüzünden bu konuda bir takım boşluklar bulunduğu gözden ırak tutulmamalıdır. Gerçi Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, Hadikat ûl-Cevâmı gibi temel kitaplarda soruna ışık tutan önemli bilgiler vardır ama bunlar da her zaman yeterli değildir ve Sinan tarafından yapılan, onarılan, ya da yapıldığı iddia edilen camilerin değer lendirilmesinde yer yer spekülatif görüşlere yer vermek kaçınılmaz olacaktır. üç ana kaynakta kayıtlı 107 Sinan camiinin 5'i bilinmeyen ya da bizim tespit edemediğimiz, 16'sı Sinan'ın tasarlamayıp sadece onardığı, 13'ü zamanı mıza ulaşmayan, 15'i de özgün klasik biçimini tümüyle ya da büyük ölçüde kaybetmiş camilerdir. Bunları düştükten sonra geriye kalan 58 cami Kârgir Kub beli ve Sakıflı olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. Mimârî özelliklerini bir bölümüyle de olsa koruyan Sakıflı Sinan Camilerinin sayısı 8'dir. Kârgir Kubbe li Camiler ise 23'ü Tek Kubbeli, 27'si Çok Kubbeli olarak iki alt gruba ayrılır ve Çok Kubbeli Camiler kendi alt grubu içinde farklı plan ve kitle kuruluşuna sahip daha ufak alt gruplar oluşturarak Sinan'ın mimârî dehasını sergilerler. Tezkerelerin Sinan'a bağladığı 107 camii yukarıda sözü edilen kategori lere dağıtarak değerlendirelim.
İstanbul Hirâmi Ahmet Pasa Camisi
OTAM(Ankara, 2011
Đstanbul'un Fatih semtindeki eser, fetihten yaklaşık yüzelli yıl kadar sonra Hirâmi Ahmet Paşa tarafından camiye çevrilmiş bir Bizans kilisesi olup, plan ve diğer mimari hususları değerlendirildiğinde XII. yüzyılda inşa edilmiştir. Yarım daire biçimindeki apsis ve apsidiolleri ile Đstanbul'daki diğer benzerleri arasında ünik bir bina halindeki eser, Osmanlı'ya intikal eden kültürel mirasın ve Osmanlı kültürünün farklı inançlara hoşgörüsünün örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Hassa Mimarlar Ocağı ve Mimar Sinan
Tarih Okulu Dergisi, 2014
This study broadly handles Ottoman Guild of Architects and specifically famous chief architect Sinan who maturated in this organisation and left his mark on Ottoman Architecture. Architecture in Ottoman State is seen as a tool of making products which are identity manifestation just like other branchs of art. The organisation that undertakes whole formal building and restorage works of the state is Ottoman Guild of Architects. This organisation is one of the most important and indispensable schools of the palace. The brilliant youngsters who commonly selected from Janissaries, among palace artists or from out of the palace were maturated in relation of expert-apprentice, taking the theoretycal and practical courses in the organisation. One of the greatest architects who maturated in is Ottoman Guild of Architects is Sinan. Sinan’s adventure of being chief architect was a way from carpentry to be chief architect. Seeing lots of countries like Iran, Iraq, Dalmatia and Central Europe might raise him capability. In this study we mentioned the manuscripts which deal with informations about Sinan's products that range over different regions of the State.
Sinan'ın Camilerinde Yapı Mühendisliği Sanatı
Sanat Tarihi Dergisi, 2021
Nowadays, the architect is moving away from the concept of structure system and the engineer from the concept of form. Mimar Sinan’s works which left mark on the 16th century, are good examples of considering, analyzing, and evaluating these two disciplines together. The structural art which was put forward and established towards the end of the 20th century, is rather than a pure art, centralizing the principles of economy, efficiency and elegance in design. This concept offers a new perspective in terms of current understanding of the design principles of Sinan and the quality of his works. In this study, Sinan’s contributions to the structural art, the design principles of his mosques and geometry-formstructure relationship were examined. His mosques were evaluated through the legacy he inherited, models, and his own works. Sinan lived in the 16th century Ottoman Empire and worked as the chief architect for 50 years. His unique architectural solutions have been the subject of many studies. In this period, a spectacular architectural style was created with non-repetitive, innovative mosque variations and was inherited to future generations. The unique architectural style in Sinan’s mosques with its masonry framework, and polygonal baldachin developments enabled the construction of larger, brighter and holistic spaces than the single-domed mosques built in the early Ottoman period. Hiding piers and buttresses within upper flats, galleries and stairs are efficient and functional solutions. The minarets located at the corners of the mosques are also the solutions in this context, as being load-bearing elements. Suleymaniye in four-pierred mosques and Selimiye in eight-pierred mosques stand out with their size and architecture. Having a similar plan scheme, Suleymaniye Mosque is higher than Hagia Sophia Mosque in proportion to the diameter of the dome. In this way, the dome load is transferred to the base in stages. With the increase in the pier/ dome area ratio, the main arches were thickened, and the outer thrust of the dome was prevented with the support of weight towers and dome buttresses. Thus, the solution of the two semi-domed plan schema first seen in Hagia Sophia was safely finalized. Suleymaniye Mosque is more elegant than El Escorial Monastery and St. Peter Cathedral which are sembolically equivalent in terms of wall thickness, dome thickness and pier area in proportion to the diameter. Among all other domed structures have been compared, Selimiye Mosque has the lowest height and smallest floor area in proportion to the diameter of the dome. Despite the same dome diameter, the pier area is approximately a quarter of Hagia Sophia’s and nearly half of St. Paul Cathedral’s. The total weight of baldachin and dome of Selimiye is half that of St. Paul’s. The ratio of dome (load) to baldachin (structure system) weight in Selimiye is much lesser than St. Paul. Besides, Hagia Sophia, St. Peter, and St. Paul couldn’t be completed for many years due to design problems; sections were enlarged and re-designed by different architects in different periods. Comparisons and evaluations based on drawings and calculations show that, Suleymaniye and Selimiye are more economic, efficient and elegant in terms material used, element size and construction period in comparison to Hagia Sophia, El Escorial, St. Peter, and St. Paul. To sum up, Sinan mosques are extraordinary in the structural art of domed masonry structures.