… OECD ÜLKELERİNDE CARİ İŞLEMLER AÇIĞININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ: YATAY KESİT BAĞIMLILIĞI ALTINDA PANEL EŞ-BÜTÜNLEŞME ANALİZİ (original) (raw)
Related papers
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE CARİ AÇIĞIN BELİRLEYİCİLERİ: PANEL VERİ ANALİZİ
Özet: Gelişmekte olan ülkelerin temel iktisadi sorunlarından biri, kronik cari açık ve bu açığın giderilmesinde uygulanacak politikanın seçimidir. Kalkınma sürecinde sanayi yatırım-ları başta olmak üzere makine ve teknoloji ithalatına dayalı yapısal değişim yanında artan gelirden beslenen talep niteliğindeki farklılaşma, vb dinamikler, cari işlemler açığının art-masına ve sürekli hale gelmesine neden olmaktadır. Cari işlemler açığını azaltmak veya kontrol altında tutmak, onu etkileyen temel değişkenlerin belirlenmesi ile mümkün olacaktır. Bu çalışmada, 19 gelişmekte olan ülkenin 1980-2006 dönemi verilerinden yararlanılarak cari işlemler açığının belirleyicileri panel veri analizi yöntemi ile test edilmiştir. Bu ülke-lerde büyüme oranı, yatırımlar ve kamu harcamalarındaki artışın cari işlemler açığını ar-tırdığı, dış ticaret hadlerindeki iyileşme, dışa açıklık oranı, dünya büyüme oranı ve dünya faiz oranlarındaki artışın ise cari işlemler açığını azaltıcı yönde etkide bulunduğu tespit edilmiştir. Abstract: One of the main economic problems of developing nations is the deficit of current account and policy preference which would be implemented to reduce it. Such dynamics as the structural change based on machine and technology importation for industrial investments during development process, as well as differentiation in the structure of demand due to increasing income result in persistent and rising deficit of current accounts. Reducing the deficit and keeping it under control might be possible only by determining essential variables affecting current accounts. * Prof.Dr., Kocaeli Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü öğretim üyesi, ybayraktutan@kocaeli.edu.tr. * * Giresun Üniversitesi, MYO, öğretim görevlisi. Bu çalışma, birinci yazar danışmanlığında ikinci yazar tarafın-dan hazırlanan yüksek lisans tezinden türetilmiştir.
OECD ÜLKELERİNDE İKİZ AÇIK HİPOTEZİNİN GEÇERLİLİĞİ: PANEL VERİ ANALİZİ
Turkish Studies Social Sciences, 2019
ÖZ Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinden bağımsız olarak, kalıcı bütçe ve cari işlemler açığı tüm ülkeler için en önemli ekonomik sorunların başında gelmektedir. İç bütçe ve dış cari dengesizlikler uzun vadede ulusal ekonomilerin büyümeleri önünde önemli tehdit oluşturmaktadır. Aynı zamanda, bu açıklar birbiriyle yakından ilişkili ekonomik sorunlardır. Finansal açıklardaki artış aynı zamanda faiz oranlarında da artışa neden olmakta ve özel yatırımlar dışlamaktadır. Ayrıca, cari işlemler açığında meydana gelecek artış, ülke ekonomisinin rekabet edebilirliğini azaltmakta ve yerli varlıkların yabancı yatırımcılara devredilmesine neden olmaktadır. Bunun yanında döviz rezervlerinin tükenmesine ve ülkelerin döviz krizleriyle karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle ikiz açık sorunun detaylı şekilde ele alınması ve gerekli politikaların ortaya konulması doğuracağı ekonomik sorunları önlemede büyük önem taşımaktadır. Bütçe açığı ve cari işlemler açığı arasındaki olası ilişki ikiz açığı olarak adlandırılmıştır. Literatürde, Keynesyen bakış açısı bütçe açığının ticaret açığının ana nedeni olduğunu desteklerken, Ricardian Denklik yaklaşımında ise açıkların gerçekten ikiz olmadığını öne sürülmektedir. Bu çalışmada, dış ticaret dengesi ve cari işlemler dengesi arasındaki ilişkiyi seçili 28 OECD ülkesinde 2003-2017 dönemi için yıllık veriler kullanarak ekonometrik olarak incelenmiştir. Bu iki değişken arasındaki ilişkiyi saptamak için birim kökleri test etmek için panel yöntemler ve panel regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda
PETROL İTHALATININ CARİ AÇIK ÜZERİNE ETKİSİ: OECD ÜLKELERİ ÜZERİNE BİR ANALİZ * ● ● ● Öz
Artan sanayileşme ile birlikte, enerjiye duyulan ihtiyaç artmakta ve enerji konusu ülke ekonomilerinde giderek daha önemli bir konuma gelmektedir. Artan enerji talepleri; büyümenin göstergesi olarak değerlendirilirken, enerjide dışa bağımlı olan ülkeler için cari açık sorununu da gündeme getirmektedir. Enerji ihtiyacının büyük kısmının ise petrol ürünlerine bağlı olarak gerçekleşmesi ve birçok sektörde petrol ürünlerinin yüksek oranda kullanılması, artan petrol ithalatı ile cari açık arasındaki ilişkiyi daha ilgi çekici kılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'nin de dahil olduğu 11 OECD ülkesi (Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Almanya, İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya, İsveç, Türkiye ve Birleşik Krallık) için, cari işlemler açığının nedenlerini panel veri metodolojisi kullanılarak En Uygun Genelleştirilmiş En Küçük Kareler Yöntemi (FGLS; Feasible Generalized Least Square) yardımıyla, 2000-2013 dönemi yıllık verileriyle analiz etmektir. Çalışmanın ampirik kanıtlarına göre, gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH), ithal petrol miktarı ve finansal gelişmişlik düzeyi ile cari açık arasında pozitif yönlü bir ilişki mevcut olup cari açığa en yüksek etkiyi ithal petrol miktarı yapmaktadır. Buna göre cari açık sorunu olan ülkelerde petrol ürünlerine bağımlılığın bu sorunun daha da derinleşmesine neden olacağı ve ekonomik dengeler üzerinde olumsuz etkilere yol açacağı için, ülkelerin petrol bağımlılığını azaltmaya yönelik düzenlemeler yapması ve alternatif arayışlara yönelmesi önerilebilir. Anahtar Sözcükler: Petrol Bağımlılığı, Cari Açık, Panel Veri Analizi, FGLS, OECD The Effects of Oil Import on Current Account Deficit: An Analysis on OECD Countries Abstract With the increasing industrialization, the need for energy increases, and energy plays a more important role in countries' economies. While increasing energy demands are seen as an indicator of growth, it brings up a current deficit problem for foreign-dependent countries in terms of energy. Oil is used to a great extend in almost all sectors, and energy demand is mainly related to the oil products. Thus, the relation between oil import and current account deficit becomes more interesting. The aim of this study is to analyze the reasons of the current account deficit for 11 OECD countries including Turkey (Czech Republic,) by using panel methodology with the help of FGLS (Feasible Generalized Least Square) with the 2000-2014 annual data. According to the empirical evidence of this study; there is a positive relation between GDP, the amount of imported oil and the level of financial development. However, oil import has the largest effect on the current account deficit. As a result, the dependency on oil products will deepen this issue and have negative effects on the economical balances. Therefore, countries should make changes to decrease oil dependency and seek alternative solutions.
CARİ İŞLEMLER DENGESİ VE BÜYÜME İLİŞKİSİ: BRICS ÜLKELERİ ÜZERİNE PANEL EŞBÜTÜNLEŞME ANALİZİ
UIIID, 2018
Bir ülke ekonomisinde belli bir dönemde üretilen mal ve hizmet miktarındaki artış büyüme olarak ifade edilmektedir. Ancak özellikle gelişmekte olan ülkelerin büyümede istikrarı sağlamaları, büyük ölçüde teknoloji ve yatırım malı ithaline bağlıyken, ihraç malları genellikle daha düşük katma değerli ürünlerden oluşmaktadır. Bu ise söz konusu ülkelerin cari açık verme pahasına bir büyüme modeli izlemeleri anlamına gelmektedir. Bu çalışmada, ilk kez 2001 yılında tanımlanan BRIC(S) ülkelerinde Cari İşlemler Dengesi/GSYH oranı ile büyüme verisi arasındaki ilişki incelenmiştir. BRIC(S) ülkeleri gerek büyüme hızları ile gerekse dünya ekonomisinden aldıkları pay ile hızlı bir yükseliş göstermişlerdir. Çalışma 1994-2017 dönemini kapsamakta ve ikinci nesil eşbütünleşme testi ile değişkenler arasındaki ilişkinin varlığını test etmeyi amaçlamaktadır. Ekonometrik bulgular, BRICS ülkelerinde analiz dönemi için Cari İşlemler Dengesi/GSYH ile büyüme verisi arasında eşbütünleşme ilişkisini tespit edememiştir. Bu sonucun hem analiz döneminde görülen ekonomik/finansal krizlerin hem de gruptaki ülkelerin farklı dış ticaret ve gelir koşullarına sahip olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Uluslararası ticaret ve ekonomi araştırmaları dergisi, 2021
Literatürde, genel olarak yükseköğretim hizmetinden yaralananların çoğunluğunun yüksek gelirli ailelerin çocukları olduğu, düşük gelirli ailelerinin çocuklarının temsil oranının ise düşük olduğu kabul edilmektedir. Özellikle girişin sınav ile olduğu yükseköğretim sistemlerinde yüksek gelirli aileler, hazırlık kursları biçimindeki örtülü fiyat mekanizması yoluyla sınavı kendi lehlerine çevirebilirken, düşük gelirli aileler vergiler yoluyla finansmana katıldığı halde yükseköğretim hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Bu durum, kamusal yükseköğretim harcamaları yoluyla gelirin düşük gelirlilerden yüksek gelirlilere doğru yeniden dağıtılmasına neden olurken, yüksek gelir gruplarına gizli bir gelir transferi yaratmaktadır. Kaynağın düşük gelir grubunun da dâhil olduğu bütün vergi mükelleflerinden toplanması buradaki temel sorunu oluşturmaktadır.Bu araştırmanın amacı, OECD üyesi ülkelerde 2000-2019 dönemi kamusal yükseköğretim harcamaları, vergiler ve gelir dağılımı ilişkisini panel ARDL testi ile analiz etmektir. Değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişkinin tespiti için eş bütünleşme testi uygulanmış ve değişkenler arasında uzun dönemli ilişki saptanmıştır. Eş bütünleşmenin varlığının ardından Dumitrescu-Hurlin panel nedensellik testi yapılmış, kamusal yükseköğretim harcamalarından ve vergilerden gelir dağılımına doğru tek yönlü; vergilerden de kamusal yükseköğretim harcamalarına doğru tek yönlü nedensellik olduğu görülmüştür. Tahmin katsayısını belirlemek için Fixed etkiler modeli uygulanmış, yükseköğretim harcamalarında meydana gelen %1'lik değişimin 1.38 birim, vergilerde meydana gelen %1'lik değişimin de 1.05 birim gelir dağılımı adaletini sağladığı tespit edilmiştir.
hterzi*CARİ İŞLEMLER DENGESİ VE BÜYÜME İLİŞKİSİ: BRICS ÜLKELERİ ÜZERİNE PANEL EŞBÜTÜNLEŞME ANALİZİ
Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi
Bir ülke ekonomisinde belli bir dönemde üretilen mal ve hizmet miktarındaki artış büyüme olarak ifade edilmektedir. Ancak özellikle gelişmekte olan ülkelerin büyümede istikrarı sağlamaları, büyük ölçüde teknoloji ve yatırım malı ithaline bağlıyken, ihraç malları genellikle daha düşük katma değerli ürünlerden oluşmaktadır. Bu ise söz konusu ülkelerin cari açık verme pahasına bir büyüme modeli izlemeleri anlamına gelmektedir. Bu çalışmada, ilk kez 2001 yılında tanımlanan BRIC(S) ülkelerinde Cari İşlemler Dengesi/GSYH oranı ile büyüme verisi arasındaki ilişki incelenmiştir. BRIC(S) ülkeleri gerek büyüme hızları ile gerekse dünya ekonomisinden aldıkları pay ile hızlı bir yükseliş göstermişlerdir. Çalışma 1994-2017 dönemini kapsamakta ve ikinci nesil eşbütünleşme testi ile değişkenler arasındaki ilişkinin varlığını test etmeyi amaçlamaktadır. Ekonometrik bulgular, BRICS ülkelerinde analiz dönemi için Cari İşlemler Dengesi/GSYH ile büyüme verisi arasında eşbütünleşme ilişkisini tespit edememiştir. Bu sonucun hem analiz döneminde görülen ekonomik/finansal krizlerin hem de gruptaki ülkelerin farklı dış ticaret ve gelir koşullarına sahip olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Özet İkiz açıkların oluşma sürecini açıklayan genel olarak iki farklı görüş bulunmaktadır. " İkiz Açık Hipotezini " açıklamaya çalışan yaklaşımlardan ilki " Geleneksel Keynesyen Yaklaşımı " , diğeri ise " Ricardian Denkliği Yaklaşımı " dır. Geleneksel Keynesyen öngörü, bütçe açıklarının cari işlem açıklarına yol açacağını ileri sürerken, Ricardian denkliği hipotezi de bütçe açıkları ile cari işlem açıkları arasında her hangi bir ilişkinin olmadığını iddia eder. Bu çalışmada, Türkiye'de bütçe dengesi ile cari işlemler dengesi arasındaki ilişki, 1975 ile 2010 dönemi arasında yıllık veriler kullanılarak araştırılmıştır. Ele alınan değişkenler arasındaki ilişkinin yönü ve büyüklüğünü araştırmak üzere Johansen eşbütünleşme ve hata düzeltme modeli uygulanmıştır. Elde edilen ampirik sonuçlara göre, inceleme dönemi için, bütçe açıkları ile cari işlem açıkları arasında kısa ve uzun dönemli bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlar, Geleneksel Keynesyen Yaklaşımı destekler ve Ricardian Denkliği Yaklaşımı reddeder yöndedir.
The Effect Of Human Development On Gender Inequality: An Application With Unbalanced Panel Analysis in OECD Countries, 2021
Ülkelerin gelişmişlik seviyesini ölçen insani gelişme endeksi bileşenleri, içerisinde çeşitli değişkenleri barındırmaktadır. Söz konusu değişkenler bir ülkede gelişimin öncü göstergeleri olsa da, endeks bazı noktalarda eksik kalabilmektedir. Gelişmişliğin ölçümünde toplumların yapısını içine alabilecek olan diğer bir endeks ise toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksidir. Bu endeks toplumsal olarak ayrımcılığa uğrayan ve kalkınmanın bir parçası olan kadınların durumunu ölçmektedir. Bu çalışmanın amacı insani gelişme endeksi ile toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksi arasında ki ilişkiyi ölçmektir. Bu ilişki; OECD üyesi olan 37 ülkenin 1989-2019 yıllık verileri ile dengesiz panel veri yöntemi kullanarak test edilmiştir. Sonuç olarak insani gelişmişlik endeksi ile toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksi arasında ki ilişki anlamlı bulunmuş ayrıca aralarında ki ilişki negatif olarak ölçülmüştür. İnsani gelişme endeksinde gerçekleşen her artış toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksinde daha fazla düşüşe sebep olmakta dolayısı ile cinsiyet eşitliği giderek güçlenmektedir
OECD ÜLKELERİNDE ARAŞTIRMA GELİŞTİRME SEKTÖRÜNDE CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ
Istanbul University Journal of Women’s Studies, 2018
Ekonominin tüm alanlarında olduğu gibi araştırma sektöründe de cinsiyet yapısının analiz edilmesi kuşkusuz sektörün gelişmesi için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu bağlamda çalışmamızda, OECD ülkelerinde araştırma geliştirme sektörü için cinsiyet eşitsizliği istatistiksel tekniklerle analiz edilmiştir. Literatürü incelediğimizde araştırma geliştirme sektöründe kadınların payının düşük olmasında, bireysel, sektörel, bölgesel ve ulusal psiko-sosyo-ekonomik faktörlerin rol oynadığını gözlemliyoruz. Araştırma geliştirme sektöründe kadın çalışanlarının payının oldukça düşük olması bu alanda cinsiyet eşitsizliğinin göstermektedir. Araştırma geliştirme sektöründe cinsiyet eşitsizliğinin altında yatan sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar kadınların ve toplumun refahının artmasına katkı sağlayacaktır.