Endülüs Zarif Bir Narçiçeği Kültürlerarası Etkileşim, Batı’ya Katkılar ve Osmanlı ile Mukayese Bağlamında Endülüs’ün Ayırtedici Nitelikleri (original) (raw)

Endülüs Emevî Devleti ile Bizans İmparatorluğu Arasındaki Diplomatik Münasebetler ve Bunun Endülüs’te İlmî Hayat ve Sanat Üzerindeki Etkileri

İSTEM, 2020

Öz Abdurrahman b. Muâviye'nin 139/756 yılında Endülüs idaresini kontrolü altına almasıyla, doğuda Abbâsîler tarafından yıkılan Emevî Devleti Endülüs'te yeniden hayat bulmuştur. Endülüs Emevî Devleti kuruluşundan yıkıldığı 422/1031 yılına kadar geçen yaklaşık üç yüzyıllık dönem boyunca İber Yarımadası'ndaki komşu Kastilya, Leon ve Aragon gibi Hıristiyan krallıkların yanı sıra çeşitli devletlerle ikili ilişkiler geliştirmiştir. Bu ilişkilerin daha uzak bir bölgeyle ilk kez III/IX. yüzyılın ortalarına doğru Bizans İmparatorluğu tarafından II. Abdurrahman'a gönderilen bir heyetle başladığı bilinmektedir. Bizans elçisinin Kurtuba'ya gelişinden kısa bir süre sonra aynı hükümdar döneminde Normanlar ve Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'na elçi gönderilmiş, böylece Endülüs Emevî Devleti'nin dönemin önemli devletleriyle diplomatik münasebetler kurması sağlanmıştır. 317/929 yılında Endülüs'te halifeliği ilan eden Abdurrahman en-Nâsır döneminde Bizans İmparatorluğu ve Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'yla devam eden diplomatik münasebetlere Hazarlarla tesis edilen ilişkiler de eklenerek devletin ilişkileri daha geniş bir coğrafyaya ulaşmıştır. Söz konusu diplomatik münasebetlerin siyasî sonuçlarının yanı sıra ekonomi, ilim ve sanat gibi alanlar üzerinde etkileri ve katkıları da görülmüştür. Bu çalışma, Endülüs Emevî Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasındaki diplomatik münasebetleri ve bu münasebetler yoluyla Endülüs'te ilmî hayatta ve sanat alanında görülen Bizans etkilerini incelemeyi hedeflemektedir.

Endülüs’ün anlamı, İbn Rüşd ve Rönesans: Ayraç Dergisi Söyleşi

Endülüs dünyaya nizam veren İslam çağlarının medeni bakımdan zirvesini teşkil etmektedir. Daha da önemlisi bu zirve, İslâmiyet’ten ya da Müslüman çağlarından sonra dünyaya egemen kılınan Batı uygarlığının merkezinde yani Avrupa’da konumlanmış durumdadır. Tarihi bir gerçektir ki, toplumsal ve kültürel etkileşimler komşu milletler arasında daha yoğun yaşanmıştır. Kültürel bakımdan dünyanın merkezi addedilen Akdeniz Dünyasının hâkimi yaklaşık 10-12 asır boyunca İslâmî evrensel düzen idi. Oluşturduğu ve yaşattığı yaşama alanı vasıtasıyla bu İslâmî evrensel medeniyetin, en fazla etkilediği yer Avrupa kültürel coğrafyası olmuştur. Bunun yüzlerce bilimsel delilleri arasında Avrupa dillerine geçen kavramlardır. Gerçekte bu kavramlar insanın değerini ve günlük hayatın kalitesini artıran bilimsel, teknik ve kültürel değerler ve aletlerdi.

Gelenekselli̇k Ve Otanti̇zm Bağlaminda, Halk Kültürü Ürünleri̇ni̇n Deği̇şi̇m Ve Dönüşümünün Müzi̇k Folkloru Açisindan Karşilaştirmali Olarak İncelenmesi̇: Düri̇ye’Mi̇n Güğümleri̇ Kalayli Türküsü Örneği̇

the Journal of Academic Social Sciences, 2022

Geleneksellik, kuşaktan kuşağa aktarılma durumunun bir sonucudur. Bunun sonucu olarak TRT repertuarına kaynak kişiler tarafından birçok türkü kazandırılmıştır. TRT repertuarı incelendiğinde Safranbolu'dan derlenmiş olan "Düriye'min Güğümleri Kalaylı" türküsünün olduğu görülmektedir ancak TRT repertuarında bulunan "Düriye'min Güğümleri Kalaylı" ile yörede incelenmiş olan "Düriye'min Güğümleri Kalaylı" türküsünde; bazı farklılıklar ve bu farklılıkların neler olduğu ortaya çıkarılmıştır. Araştırmada, geleneksellik ve otantizm bağlamında, halk kültürü ürünlerinin değişim ve dönüşümünün müzik folkloru açısından karşılaştırmalı olarak incelenmesi bağlamında "Düriye'min Güğümleri Kalaylı" türküsünün, TRT nota arşivindeki notayla yörede derlenen aynı türkünün karşılaştırmalı olarak incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada yöntem olarak literatür taraması, yarı yapılandırılmış görüşme ve alan araştırması yöntemleri kullanılmıştır.

Endülüs'ten Fas'a: Mirasın İzinde Yaşayan Bir Medeniyet

Sabit Fikir, 2024

Endülüs entelektüel zenginliği, bilimsel ilerlemeleri, kültürlerarası hoşgörüsü ve dünya medeniyetine yaptığı katkılarla, yalnızca İslam medeniyeti ve İslam tarihi için değil, dünya tarihi için de eşsiz bir değere sahiptir. Endülüs kültürü üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Maria Rosa Menocal, Endülüs’ü "kültürlerarası bir mozaik" olarak tanımlamıştır. Menocal’a göre İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik arasında bir arada yaşamanın (convivencia) en başarılı örneğini tarihte Endülüs temsil etmiştir ve Avrupa'nın Rönesans dönemine bilim, sanat, mimari ve felsefe alanında giden yolları da Endülüs açmıştır. Otoriteler tarafından modern tarih yazımı ve sosyoloji alanlarının öncüsü ve kurucusu olduğu söylenen İbn Haldun’a göre de Endülüs, "medeniyetlerin yükseliş ve düşüş döngüsü" içinde bilim ve kültürde zirveyi temsil etmektedir. Hatta İbn Haldun, Endülüs’te üretilen bilimin ve sanatın Arapça aracılığıyla Batı’ya taşındığını ve Avrupa’nın entelektüel uyanışında hayati bir rol oynadığını savunur. Peki, Endülüs’e bugün 20.yy.da baktığımızda neler görebiliriz? Endülüs’ten bugün içinde bulunduğumuz modern dünyaya taşıyabileceğimiz değerler nelerdir?

Batı Kaynaklarına Göre Endülüs Medeniyeti’nin Eğitim ve Bazı Bilim Alanlarında Avrupa’ya Katkıları

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016

Endülüs Tarihi, Müslüman Arapların Cebelitarık Boğazı'nı geçerek İber Yarımadası'na ayak basmalarıyla başlamıştır. Burada kurulan devlet ve devletler zaman içinde yüksek bir medeni seviyeye erişmiş ve Avrupa ile Doğu'nun bilim merkezlerinin önde gelen yerleri arasına girmişlerdir. Burada oluşturulan kültürün bazı kısımları, Ortaçağ'ın sonlarına doğru Avrupa'ya aktarılmış ve oradaki kalkınma ve gelişmenin ana köklerinden biri haline gelmiştir. Bu çalışmada Endülüs Medeniyeti'nin belli başlı bilim dalları ve eğitim alanında Avrupa'ya yaptığı etkiler tarafsız bir şekilde, yabancı kaynaklar temelinde incelenmeye çalışılmıştır.

On İki̇nci̇ Yüzyil Endülüs Popüler Müzi̇ği̇ Nde Muvaşşah Şarkinin Tari̇hsel Süreci̇ Ve Form Anali̇zi̇

2020

Öz Bu çalışmada, dokuzuncu yüzyıl'ın sonlarına doğru Endülüs'te ortaya çıkmış bir şiir türü olan muvaşşahlar hakkındaki bilgiler ele alınacaktır. Muvaşşah genellikle bestelenmek için yazılmış bir şiir türüdür. Muvaşşah kelimesi, "kadınların kullandığı değerli taşlarla süslü kuşak" anlamına gelen "vişâh" kelimesinden türemiştir. Muvaşşah söyleyene "veşşah" denir. Muvaşşah türü şiir söylemeye "tevşih" sanatı adı da verilmektedir. Kaynaklardan elde edilen verilerde, kim tarafından düzenlendiği konusunda net bir bilgi olmasa da, dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru olgunlaşmamış bir form olarak karşımıza çıkmaktadır. Onuncu yüzyılda gelişen muvaşşah, Onbirinci yüzyılın sonlarında Ibn Senâ el-Mulk (1155-1211) tarafından Doğu'ya götürülmüştür. Matla, devr, simt, kufl, gusn, beyt, ve harce gibi kendine ait terminolojisi olan bölümlerden oluşur. Bu bölümlerden en önemlisi harcedir. Muvaşşahta harce(çıkıç) kasidedeki matla (giriş) ile aynı değerde kabul edilir. Ayrıca Arapça dışında İspanyolca ve İbranice gibi dillerde muvaşşahların olması sebebiyle Doğulu ve Batılı birçok araştırmalara konu olmuş bir şiir ve şarkı türüdür. Bu çalışmanın temelde dört amacı vardır; Doğu ve Batı literatüründe "Muvaşşah" teriminin tarihsel sürecini incelemek, Ortaçağ şarkı ve lirik geleneğindeki yerini öğrenmek ve çeşitleri ile birlikte muvaşşah şarkının formunu incelemek olacaktır. Çalışmada yöntem olarak Patika Bağımlılığı (Path Dependence) kullanılmıştır. Elde edilen verilerin sonuçları çalışma içerisinde başlıklar halinde sunulmuştur.

Belensiye’nin Endülüs siyasî ve kültürel tarihindeki yeri

2019

Belensiye Valencia adıyla Roma döneminde İspanya’da kurulmuş bir sahil şehridir. İber Yarımadasının doğusunda bulunan şehir, Müslüman kuvvetleri tarafından 95/714 senesinde fethedilmiş, yaklaşık beş asır boyunca İslâm hakimiyetinde kalmıştır.Bu çalışma, Belensiye’nin Endülüs tarihindeki siyasî ve kültürel yerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma esnasında Arapça ve İspanyolca kaynaklar kullanılarak Belensiye özelinde Endülüs genel havzasına değinilmiştir. Bunun dışında şehir, İslam öncesi dönemleri, coğrafî yapısı, ilmî hayatı ve sosyo-kültürel açıdan da incelenmiştir. --------------------Balansiya is a seaside town estabslished in Spain during the Roman period under the name of Valencia. The City conqured by Muslim forces in 95/714 and nearly remanied under Islamic rule for five centuries.This study aims to determine the political and cultural place of Balansiya in the history of Andalusia. During the study, the general basin of Andalusia was mentioned in relation to Balansiya ...