Osmanlı Devleti'nin Son Dönem İç Gümrük Rejimi ve Bunun Taşradaki Yansımaları: Erzurum Örneği////Internal Customs Regime of the Ottoman State and its Provincial … (original) (raw)

Osmanlı Devleti'nin Son Dönem İç Gümrük Rejimi ve Bunun Taşradaki Yansımaları Erzurum Örneği // Internal Customs Regime of the Ottoman State and its Provincial Reflections: The Example of Erzurum

Gümrükler kuruluş döneminden itibaren Osmanlı ekonomisinin önemli bir gelir kaynağı olmuştur. XIX. yüzyılın değişen dış ticari şartları ve ülke içerisindeki yeni üretimsel ve ticari metotlar, devletin gümrük politikasını gözden geçirmesine yol açmıştır. Bu doğrultuda Erzurum gümrüğü üzerinden yapılan değerlendirmelerde Osmanlı Devleti'nin Rusya ve İran ile olan ticareti de göz önünde bulundurularak o dönemdeki dış ve iç gümrük rejimleri sorgulanmıştır. Osmanlı Devleti'nin son döneminde, iç ticareti geliştirmek, yerli malı üretimini özendirmek ve sanayi üretimini geliştirerek ülkeye giren yabancı ürünler ile rekabet gücü elde edebilmek amacıyla iç gümrüklerin kaldırılması konusu gündeme gelmiştir. Bu çalışmada kaldırılması uzun bir süreç muvacehesinde gerçekleşen iç gümrükler ve meydana gelen bazı mağduriyetler ile Osmanlı'nın gümrük politikaları ortaya konmuştur.

1269/1852-53 Tarihli Belgeye Göre Tanzimat Dönemi İdari Reformlarının Taşraya Yansıması: Çorum Örneği

2024 (İNALCIK VE OĞUZOĞLU ANISINA) OSMANLI DEVLETİ'NİN KURULUŞUNDAN CUMHURİYET TÜRKİYE'SİNE YALAKOVA'DAN YALOVA'YA, 2024

Bu çalışmada Tanzimat sonrasında Sultan Abdülmecid döneminde kapsamlı ve köklü reformlara gidilmek suretiyle merkez ve taşra teşkilatının yeniden Batı örnekliğinde yapılandırılması Çorum örneği üzerinden ele alınmaktadır. H.1269/M.1852-53 tarihli belgede1 kaza, sancak ve eyaletlerde idari, siyasi, iktisadi, askeri ve içtimai alanlarda herhangi bir boşluğa meydan verilmemesi, işlerin kanunlar ve emirler doğrultusunda idari birimlerin başında bulunan görevliler tarafından tahkik ve tetkik edilerek itina ile yürütülmesi, halkın can ve mal güvenliğine halel getirilmemesi, memlekette asayiş ve emniyetin tesisiyle hukukun hakim kılınmasına dair Amasya ve Çorum sancakları mutasarrıfı Hüseyin Remzi Paşa’ya gönderilmiş olan ferman incelenmektedir. This study examines the restructuring of the central and provincial organization in the post-Tanzimat period during the reign of Sultan Abdülmecid through comprehensive and radical reforms in the Western model through the example of Çorum. In the document dated H. 1269/M.1852-53, the order sent to Hüseyin Remzi Pasha, the governor of the sanjaks of Amasya and Çorum, is analyzed in terms of preventing any loopholes in the administrative, political, economic, military and social fields in the kaza, sanjak and provinces, ensuring that the affairs are carried out with care by the officials at the head of the administrative units in accordance with the laws and orders, that the security of life and property of the people is not harmed, and that the law prevails by establishing public order and security in the country.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Taşrasında İdari Bir Problem: Yemen ve Hicaz Vilâyeti Örneğinde Vali- Kumandan İkiliği (1895-1908) / An Administrative Problem in the Outback of the Ottoman Empire : Governor - Army Commander Dualism in the Example of Yemen and Hejaz Province (1895-1908)

Vakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2020

Bu makale, Hicaz ve Yemen Vilâyetleri örneğinde Osmanlı taşra idaresinde meydana gelen vali-kumandanlık ikiliğini konu edinecektir. Çalışmamızda, vali ve kumandanlık ikiliği olarak adlandırdığımız, vilâyet dâhilindeki üst yetkililerin arasında yaşanan yetki çatışmalarının, vilâyetin idaresine olan etkilerinin boyutları üzerinde duracağız. Yukarıda sözü edilen ikilik, belirtilen zaman çerçevesinde iki farklı örnekle açıklanacaktır. Makalenin ilk bölümünde, Hicaz Vilâyeti örneğinde konu işlenecektir. Ahmed Ratib Paşa on üç yıl boyunca hem komutan hem de vali olarak Hicaz Vilâyetini yönetmişti. Bir vilâyetteki idari ve askeri yetkilerin bir kişiye verilmesi istikrarı sağlamıştı. Ancak bu durumun kusurları yönleri de bulunmaktaydı. Makalenin ikinci bölümünde Yemen Vilâyeti örneğine geçilecektir. Yemen Vilâyetinde durumlar farklıydı. Ele alınan süre zarfında dört farklı vali bölgede görev yapmıştı. Bazı durumlarda vali ve komutanlık makamları bir kişiye verilirken, bazı dönemlerde de bu makamlar iki farklı kişiye verilmiştir. Bu noktada, vali ve kumandan ikiliğinin bariz örneği olan Hilmi ve Abdullah Paşa arasındaki yetki çatışmasından bahsedilecektir. Sözü edilen her iki uygulamanın da vilâyetin idaresine farklı sonuçları olmuştu. Makalenin sonuç bölümünde ise vilâyetlerin idaresinde yapılan tercihlerin, neticeleri üzerinde durulacaktır. This article will deal with the governor and commander duality that occurred in the Ottoman provincial administration in the case of the provinces of Hicaz and Yemen. In our study, we will focus on the extent of the impact of authority conflicts between the top authorities within the province, which we call governor and commander duality, on the administration of the province. The above mentioned duality will be explained by two different examples within the specified time frame. In the first part of the article, the subject will be covered in the example of Hejaz Province. Ahmed Ratib Pasha had ruled the Province of Hejaz as the commander and governor for thirteen years. Giving administrative and military powers to a person in a province provided stability. However, this situation also had flaws. In the second part of the article, the example of Yemen Province will be started. The situations were different in the Yemen Province. During this time, four different governors served in the region. In some cases, the governor and command authorities were given to one person, while in other periods these authorities were given to two different people. At this point, the conflict of authority between Hilmi and Abdullah Pasha will be mentioned, an obvious example of the duality of the governor and commander. Both practices had different consequences for the administration of the province. In the conclusion section of the article, we will compare the effects of preferences made in both provinces.

17. Yüzyılda Osmanlı Taşra İdaresinde Dönüşüm ve Özgünlük: Bolu Sancağı Örneği

Abant Sosyal Bilimler Dergisi, 2024

Bu çalışma, 17. yüzyılda Bolu sancağına tayin edilen sancakbeylerine odaklanmaktadır. Çalışmanın amacı, devletin kriz ve değişim çağında, Bolu sancağına atanan idareciler ile bu bağlamda sancağın değişen idari düzenini ortaya koymaktadır. Sancağa yapılan tayinler üzerinde merkezin taşra idaresindeki uygulamaları ortaya koyulmuş hem de sancağın kendine özgü sosyo-politik yapısının taşra idaresine yansıdığı vurgusu yapılmıştır. Bolu sancağı özelinde bir yandan merkezde yaşanan gelişmelere paralel olarak hem merkezden tayin olunan idarecilerin hem de dönem dönem güçlenen kapı halklarının sancak idaresinde varlığı gözlemlenmiştir. Bunun yanında, Candaroğulları hanedanı soyundan beylerin ocaklık yoluyla sancağın idaresinde bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, sancağa atanan kişinin kimliği sancağın idare biçiminin de değişmesine neden olmuştur. 17. yüzyılda taşra idaresinde yaşanan dönüşüm hem merkez hem de taşra açısından sancak idaresi özelinde değerlendirilmiştir. This study focuses on the sanjakbeys appointed to the sanjak of Bolu in the 17th century. The study aims to reveal the sanjakbeys appointed to the sanjak of Bolu under the Anatolian Province at a time when the state evolved into an era of crisis and change, and the changing administrative order of Bolu sanjak in this context. Through, the practices of the centre in the provincial administration are revealed and it is emphasised that the unique socio-political structure of the sanjak was reflected in the provincial administration. In parallel with the developments in the centre, it has been observed that both administrators sent from the centre and the households of decentralised forces, which became stronger from time to time, were taking place in the administration of Bolu. In addition, it has been determined that the members of the Candaroğulları dynasty were in the administration of the sanjak through Ocaklik. Moreover, the identity of the person appointed to the sanjak led to a change in the form of administration of the sanjak. In the 17th century, the transformation in the provincial administration was evaluated both in terms of the centre and the provinces with a special focus on the sancak administration.

Osmanlı Devleti'nde İdari Taksimat Alanındaki Düzenlemelerin Taşradaki Yansımaları: Vakfıkebir, Şarlı ve Tonya Örneği (1840-1918)

KARADENİZ ARAŞTIRMALARI

Bu çalışma, Osmanlı Devleti'nin taşra idaresi tarihine katkı amacı taşımaktadır. Bu amaç ekseninde birbirlerine komşu olan Vakfıkebir, Şarlı ve Tonya yerleşimlerinin Tanzimat'la başlayan modernleşme süreci ile kaza olmak veya nahiye olarak kalmak için birbirleriyle veya devlet kurumları ile giriştikleri mücadelenin tarihî süreci yanında bu mücadelenin ardında yatan mahallî etkenler de saptanmaya çalışılmıştır. Çalışmada, yerel eşrafın idarî taksimat alanındaki modernleşme hareketlerini biçimlendirmek için gösterdikleri azami gayret göz önüne alınarak mücadelenin toplumsal-siyasal zemini anlaşılmaya çalışılmıştır. Konu, arşiv belgelerinin yanı sıra yöre hakkında sahip olduğumuz yaşam tecrübesine dayalı bilgi birikimi ile de desteklenmiş; böylece gelişmelerin arkasındaki gerçek sebepler ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde Modernleşme Sürecinde Yapılan İdari Reformların Taşrada Uygulanması: Şırnak Kazası Örneği (1850-1915)

International Journal of Academic Value Studies (JAVStudies), 2019

ÖZ Osmanlı Devleti'nde, XIX. yüzyılın başlarından itibaren meydana gelen modernleşme süreci, özellikle Tanzimat Fermanının (Gülhane hatt-ı hümayunu) ilanı ile beraber devletin sosyal, ekonomik ve idari yapısında bir takım reformların yapılmasını sağlamıştır. Bu dönemin en önemli özeliklerinden biri de merkez ve taşra idari birimlerinde yapılan reformlardır. Dönemin şartlarına göre merkezden uzak, Anadolu coğrafyasının güney doğusunda ve kırsal bir bölgesinde yer alan Şırnak kazasında, Tanzimat ve sonrasında meydana gelen idari reform uygulamalarına uygun olarak kaza idari meclisi, kaza deavi meclisi, belediye teşkilatı ve hükümet konağı gibi kurum ve kuruluşlar oluşturulmuştur. Tüm bu kurum ve kuruluşlara merkezden çeşitli tayinler yapıldığı gibi, müslim ve gayr-i müslim yörenin ileri gelenleri de bu kuruluşlarda yer alarak idarenin tesisinde aktif roller üstlenmişlerdir. Çalışmanın amacı, Osmanlı modernleşme sürecinde yapılan idari reformların Şırnak kazasındaki uygulamalarını tespit etmektir. Başta Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi ve Devlet/Vilayet salnameleri olmak üzere konu ile ilgili ikincil kaynaklardan da yararlanılan çalışmada, modernleşme sürecinde idari anlamda yapılan reformların merkezden taşraya nasıl yansıdığı, reformların uygulanmasında çekilen güçlükler ve halkın bu idari reformlara verdikleri tepkiler ortaya konulmuştur. ABSTRACT The modernization process which took place in the Ottaman Empire since the begining of the 19th century, especially with the declaration of Edict of Tanzimat (the rescript of Gülhane) made some reforms in the social, economic and administrative structure of the state. One of the most essential features of this era is the reforms carried out in central and country administrative units. According to conditions of the era the institutions and organizations like board of governors, municipal organization, and goverment office were constituted after the reorganization (tanzimat) in the district of Şırnak in the south eastern of Anatolia and in a rural area that is far away from center. As various appointment from center to all these institutions and organization were made the establishment of muslim and non-muslim have also taken part in these organizations and taken an active role in the establishment of administration. The aim of this study is to determine the implicaton of modernizaton process of Ottoman in Şırnak. In this study especially the presidential Ottoman archives and the secondary sources related to the subject were also used. In

Osmanlı Devleti’nde 1840-1858 Yılları Arasında Taşra Yönetimini Düzenleyen Nizamnameler Üzerine Bir Değerlendirme

Osmanlı Devleti'nin Taşra DüzenlemeleriOsmanlı Devleti, 1839 Gülhane-i Hatt-ı Hümayûn’un ilanından sonra 1840 yılından itibaren vilayetlerde çeşitli değişiklere ve yeniliklere ihtiyaç duymuştur. Bu çalışmada taşra yönetim ile ilgili 1840,1842, 1846, 1849, 1852 ve 1858 yıllarında yayınlanan nizamnamelere değinilmiş ve vilayet yönetimi ile ilgili var olan gelişmeler hukuki ve yönetsel açıdan değerlendirilmeye çalışılmıştır. İçerik ve literatür analizi yöntemleri kullanılarak yapılan çalışmada, taşraya yönelik yönetsel düzenlemelerin zaman içinde bahsi geçen yerlerde merkezi yönetimi güçlendirdiği sonucuna varılmıştır

Yasadışı Göçler ve Türkiye'ye Yansımasında Erzurum Örneği

Türkiye Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi Bildiriler Kitabı, 2014

Bu çalıĢmada yasadıĢı yollarla ülkemize giriĢ yapan sığınmacıların Erzurum özelindeki durumları incelenmiĢtir. ÇalıĢma Erzurum Emniyet Müdürlüğü Yabancılar ġubesi kayıtları ile görüĢülen ailelerden elde edilen bilgiler üzerine temellendirilmiĢtir. Erzurum eski çağlardan beri doğu-batı ve kuzey-güney doğrultulu büyük yolların kavĢağı durumundadır. Bu özelliği Erzurum'a yasadıĢı göçler açısından da önemli bir rol yüklemektedir. Erzurum'da yakalanan yabancılar ile sığınmacıların genellikle Ġran, Pakistan, Afganistan uyruklu oldukları; ülkelerini iç huzursuzluklar, can güvenliği sorunları ve ekonomik yetersizlikler yüzünden terk ettikleri, insan kaçakçıları aracılığıyla yasak yollardan ülkemize girdikleri tespit edilmiĢtir. Son yıllarda ele geçenlerin sayısal olarak sürekli artıĢ gösterdiği ve niteliksel olarak da çeĢitli gruplardan oluĢtuğu anlaĢılmaktadır. BaĢlangıçta bireysel kaçıĢ ve sığınmaların gözlemlendiği Erzurum'da son zamanda ailelerin kaçıĢları ve sığınmaları söz konusudur.