İklim Değişikliği ile Mücadelede Uluslararası İşbirliğinin Önemi (original) (raw)

Küresel İkli̇m Deği̇şi̇kli̇ği̇ni̇n Etki̇leri̇ Ve Bu Etki̇leri̇ Önlemeye Yöneli̇k Uluslararasi Gi̇ri̇şi̇mler

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2017

Yeryüzünde yaşanan iklim değişikliğinin tarihçesi çok eski olmakla birlikte, iklim üzerinde insan etkilerinin Sanayi Devrimi ile başladığı görülmektedir. Hızlı sanayileşme hamlesi ve yüksek enerji talebi, beraberinde atmosfere bırakılan zararlı gazlarda da artış yaratmıştır. Atmosferde biriken gazlar ise sıcaklık artışı yaratarak, iklim değişikliğini küresel bir tehdit olarak ülkelerin karşısına çıkmıştır. Küresel iklim değişikliğini önlemeye yönelik uluslararası çabalar 40 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkelerin katılımıyla düzenlenen toplantılarda, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için kararlar alınmakta ve protokoller imzalanmaktadır. Türkiye de uluslararası toplantılara katılıp protokollere imza atarak bu çabalardaki yerini almaktadır. Küresel iklim değişikliğini önlemeye yönelik çabaların başarısı ülkelerin belirlenen uluslararası ilkelere tam uyumuyla sağlanabilecektir.

Uluslararası İklim Değişikliği Müzakereleri: Çevre Duyarlılığı mı Yoksa Yeni Bir Uluslararası Rekabet Alanı mı?

2017

ÖZ Çevre konuları popüler olmadan önce daha çok teknik uzmanların ilgi alanına girmesine rağmen, son 30 yıldan beri sıklıkla uluslararası gündemde yer almaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, iklim değişikliği çevre konuları içerisindeki tartışmalarda en önemli konu olarak ortaya çıkmış ve uluslararası toplumun gündemini işgal etmeye başlamıştır. Gerçekten de iklim değişikliği, uluslararası aktörlerin müzakerelerinde uzun süreli ve devamlılık arz eden tartışmaların yaşandığı bir konu olmuştur. Bu bağlamda, bu makale, iklim değişikliği müzakerelerinde, aktörlerin, kendilerine en kazançlı pozisyonu getirecek hamleleri yapan birer satranç oyuncusu gibi davrandıklarına iddia etmektedir. Bu anlamda, uluslararası iklim değişikliği politikası ile kilit aktörlerin küresel iklim müzakerelerindeki pozisyonları arasındaki ilişkiye odaklanılacaktır.

İklim Değişikliğine Bağlı Olarak Yabancı Ot Mücadelesi

Artan dünya nüfusunun sağlıklı bir şekilde beslenebilmesi için tarımsal üretimin sürdürülebilirliği büyük öneme sahiptir. İklim değişikliğinin muhtemel etkileri dikkate alındığında tarımsal üretimin devamlılığı için doğal kaynakların son derece etkin bir şekilde kullanılması bir zorunluluk halini almaktadır. Canlıları oluşturan biyolojik kitlenin yaklaşık %90’lık kısmı bitkisel kökenli olduğundan, bir bütün olarak yeryüzündeki canlılığın devamlılığı neredeyse tamamen bitkilere bağlıdır. İnsanoğlunun geleceği için de vazgeçilmez olan bitkilerin gelişimi ise 4 temel unsura (kaynağa) dayanmaktadır. Bitkilerin gelişimi için vazgeçilmez olan bu unsurlar güneş ışığı, su, besin elementleri ve karbondioksittir. İnsanoğlunun kendine bahşedilen doğayı aşırı ve bilinçsizce kullanması ve doğada süregelen dengeyi hiçe sayması sonucu ortaya çıkan küresel ısınma bir bütün olarak yeryüzünü etkileyen küresel ölçekte bir iklim değişikliğine sebebiyet vermiştir. Küresel ısınma ile bitkilerin gelişimi ...

İklim Değişikliği Siyaseti ve Ekolojik Diplomasi: Küresel Sorunlara Karşı Küresel Mücadele

1 ST INTERNATIONAL CONFERENCE ON SCIENTIFIC AND ACADEMIC RESEARCH, 2022

İklim sorunları günümüzde küresel bir boyut kazanmış ve bütün ülkeleri ve toplumları birlikte hareket ettirmesi açısından dünya siyasetinin önemli konularından birini oluşturmaktadır. Bu sorunlar insanlığın bugünkü ve gelecekteki yaşam temellerini tehdit etmesi ve çözümü konusunda bütün toplumların ve devletlerin birlikte hareket etme zorunluluğu, sürecin "küresel” olma özelliğini ortaya çıkarmıştır. Zira diğer birçok çevre sorunundan farklı olan iklim değişikliği ve onun olası sonuçları, devletlerin artık ne kendi sınırları içinde tutabildiği, ne de başka ülkelerden gelecek etkileri sınırlarını kapatabildiği bir durumu oluşturmaktadır. Bu durum çevre ve iklimsel konuların uluslararası politikada göz ardı edilen konular olmaktan çıkararak, bu sorunların ancak küresel düzeyde politikalar ve rejimler oluşturularak çözülebileceği kabul edilmiştir. Bu yeni yaklaşım çerçevesinde dünyanın karşı karşıya bulunduğu iklim değişikliği gibi çetrefilli sorunlarda diplomatik işbirliği ve dayanışmasının esas alındığı bir yapının oluşturulmasına öncelik verilmesini sağlanmıştır. Devletlerin iklim değişikliği ile mücadelede konusunda ekolojik diplomasi sayesinde uluslararası düzeyde işbirliğini tesis etmeleri, uluslararası iklim rejiminin kurulmasını sağlamıştır. Bu bağlamda, bu bildiride küresel bir sorun olarak tanımlanan iklim değişikliği sorunu ele alınarak, yeni bir politik konuyu oluşturması açısından dünya siyasetindeki önemi tartışılacaktır. Bununla birlikte, uluslararası iklim rejimin tarihsel gelişimi ve bu rejim içinde rol alan aktör ve kurumların yaklaşımlarına ekolojik diplomasi çerçevesinde yer verilecektir. Bu açıklamaların ardından, iklim rejimin karşılaştığı çıkmazlar açıklanarak, iklim yönetişimde sıklıklar gerçekleşen asgari müştereklerde uzlaşmanın gerekçe(leri)si bu şekilde ortaya konacaktır.

İklim Değişikliğine Karşı Verilen Küresel Mücadele ve Avrupa Birliği

2018

Soguk Savasin bitmesiyle birlikte guvenlik kavrami kapsamli bir sekilde yeniden tanimlandi. Bu ortamda iklim degisikligiyle mucadele de uluslararasi guvenligin kapsamina dâhil edildi. Zira gereken onlemler alinmazsa devam eden surec gezegenin gelecegini tehdit edecek boyutlara ulasmistir. Iklim degisikligiyle basa cikmak uzere 1990 sonrasi donemde Birlesmis Milletler catisi altinda yurutulen kuresel bir mucadele soz konusudur. Avrupa Birligi, bu anlamda gosterilen cabalarin onde gelen aktorlerinden biri olmustur. Avrupa Birligi’nin bu alandaki liderligi ilk olarak 1997 yilinda imzalanan Kyoto Protokolu icin gerceklestirilen gorusmelerde gozlenmistir. Birlik, 2015 yilinda imzalanan Paris Sozlesmesi ile ortaya cikan yeni iklim degisikligiyle mucadele rejiminin ortaya cikmasinda da onemli rol oynamistir. Bu calismanin amaci Avrupa Birligi’nin iklim degisikligine karsi verilen kuresel mucadeledeki rol ve etkinligini analiz etmektir. Ilk etapta kuresel iklim degisikligi rejiminin gelisim...

Küresel Isinmaya Karşi Yeşi̇l Bi̇li̇şi̇m Kapsaminda Alinabi̇lecek Bi̇reysel Önlemler

Turkish Studies-Social Sciences, 2019

Global warming is one of the most important problems of humanity today and this problem is growing with increasing momentum. The actions taken in the international dimension since the 90's are not sufficient. The most important factor that triggers global warming is the increase of greenhouse gases in the atmosphere, especially CO2. It is known that the reason of this increase is the usage of fossil fuels in order to generate energy. Hence, the increase of the need for energy causes rise of the usage of fossil fuels and CO2 emission as well. Nowadays, Information and Communication Technologies (ICT) sector is a sector that needs more energy day by day and the energy need for ICT sector has potential to reach substantial rates. With the new technologies such as the internet of things, crypto currencies, it is clear that the energy need for ICT will increase rapidly every day. In this context, actions that can be taken individually as well as the actions to be taken by countries, companies and communities are also important. In this conceptual study, it is aimed to determine the actions that can be taken individually against global warming within the scope of green ICT by drawing attention to the importance of global warming. For this purpose, green ICT studies and the studies included the area of interest of green ICT in the literature have been examined, the amounts of CO2 emission of various ICT tools have been calculated for drawing attention to the cumulative effect, and practical suggestions by making some inferences from the studies have been presented. At the end of the study, it is evaluated that global warming is at a very critical point, all actions that can be taken against global warming are very valuable, and individual actions can have a significant effect against global warming.

Küresel İkli̇m Deği̇şi̇kli̇ği̇ Süreci̇nde Su Yöneti̇mi̇

DergiPark (Istanbul University), 2011

Özet Su, bütün canlıları yaşamları boyunca hem kendisine bağlayan hem de onların yaşamlarını doğrudan etkileyen vazgeçilmez bir kaynaktır. Su sadece insan için biyolojik bir gereksinim değil, aynı zamanda ekonomik, toplumsal, kültürel yaşamın da bizzat kendisidir. Ancak yaşamsal öneme sahip olan bu kaynak, ne yazık ki yeryüzünde sınırlı miktarda bulunmaktadır. Buna karşın artan dünya nüfusu ve ekonomik gelişmeler, bir yandan suya olan talebi artırmakta diğer yandan sınır değerlere yaklaşmış görünen su rezervlerini tehdit etmektedir. Bugün mevcut su kaynakları, artan nüfus, küresel ısınma, tarım, sanayileşme ve kentleşme gibi unsurların tehdidi altındadır. Başta sanayileşme ve kentleşmenin yol açtığı kirlenmeler nedeniyle birçok su kaynağı kullanılamaz hale gelmiştir. Bu durum su hizmetlerinde etkin bir yönetim sisteminin oluşturulması gerektiğini göstermektedir. Son yıllarda su yönetimi alanında önemli gelişmeler yaşanmaya başlanmıştır. Etkinlik ve verimlilik gibi sorunlar gerekçe gösterilerek su hizmetlerinin özelleştirilmesi yönündeki talepler, daha sık dile getirilmektedir. Bu çalışmanın amacı, bütün canlılar için vazgeçilmez bir unsur olan suyun küresel ısınma ve iklim değişikliği sürecinde nasıl krize dönüştüğünü ve bu krizden çıkmak için ne tür önerilerin sunulduğunu irdelemektir.

Küresel İklim Değişikliği ile Mücadele Çabaları: İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Kyoto Protokolü ve Paris Sözleşmesi'nin Karşılaştırılması

Pol-IR2017: 1. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kongresi (Doğu Batı ile Buluşuyor: Küreselleşme ve Uluslararasılaşma), 2017

19. yüzyıldan itibaren nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme ve artan enerji talebi önemli çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği günümüzde etkilerini en somut hissettiren sorunların başında gelmektedir. Atmosferdeki karbondioksit (CO2), metan gazı (CH4), ozon (O3), karbon monoksit (CO) gibi sera gazları güneşten gelen ısının insan ve çevre sağlığını tehdit etmeyecek şekilde yerkürede tutulmasını sağlamaktadır. Bu gazlara ait konsantrasyon özellikle 19. yüzyıldan itibaren insan faaliyetleri sonucunda sahip olduğu iç dengeyi kaybetmeye başlamış ve güneşten gelen ısının daha büyük bir kısmının yerkürede kalmasına neden olmuştur. Bu açıdan küresel ısınma atmosferdeki sera gazlarının konsantrasyonunda meydana gelen değişiklikler sonucunda yerkürenin ısısının sürekli olarak artması olarak tanımlanabilir. Küresel ısınma başta iklim değişikliği, çölleşme, buzulların erimesi ve yağış rejimlerinin değişmesi gibi birtakım olumsuz etkiler ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği ile mücadele edebilmek adına ortaya çıkarılan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İDÇS), Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşmalarının karşılaştırılması ve özellikle Paris Anlaşması’nın küresel iklim değişikliği ile mücadele sürecinde diğer iki uluslararası belgeden farklılıklarının ortaya konulmasıdır. Çalışmada öncelikle küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği kavramları tanımlanacak ardından İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması karşılaştırmalı bir biçimde irdelenecektir. Ayrıca çalışmada söz konusu hukuki belgelerin ortaya çıkış sürecinde devlet yöneticilerinin üstlenmiş olduğu role de değinilecektir. Sonuç olarak, İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün ardından büyük umutlarla imzalanan ve ödül-ceza mekanizmasıyla çeşitli yaptırımlar öngören Paris Anlaşması, İDÇS ve Kyoto Protokolü’nün teknik çıkmazlarını bertaraf edebilecek hükümler barındırmaktadır. Anahtar Kelimeler: Küresel Isınma, Küresel İklim Değişikliği, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Kyoto Protokolü, Paris Anlaşması.

Küreselleşme Bağlamında Türkiye'nin Koronavirüs İle Mücadeledeki Sürecinin Uluslararası Arenadaki Rolü

Dünyada Covid 19 salgınıyla ilgili ortaya çıkan ülkelerin sağlık politikalarındaki durumu ile virüsle mücadeledeki başarısı, onların ekonomilerini, ticaretini, siyasetini ve uluslararası ilişkilerini etkilemiştir. Bu çalışma, dünyadaki farklı ülkelerin Covid 19 salgınında üretmiş oldukları sağlık politikalarının etkisinin ve dünyadaki pozisyonunun/yerinin küreselleşme sürecinde nasıl algılandığının tespiti amaçlanmaktadır. Çalışma içerisinde ele alınan ülkeler bulundukları coğrafyanın karakteristik özelliklerini temsil etme kriterlerine göre değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Asya ve Avrupa arasında bir köprü pozisyonunda olan Türkiye de ürettiği sağlık politikaları ve Covid 19 virüsü ile mücadele stratejisi bakımından gelişmiş Batı ülkeleri ve Asya ülkeleri ile mukayese edilerek değerlendirilmiştir. Virüsün yayılma hızı konusunda İtalya, İspanya, Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nden daha başarılı olan Çin, Hong Kong ve Güney Kore, dünya kamuoyunda ve de uluslararası arenada önemli bir algı yaratmıştır.