II. Meşrutiyet Dönemi Mimarlık Bürokrasisinden Bir Kesit: Sermimar Vedad Bey ve Dolmabahçe Tiyatro Tavilesi Onarımı (original) (raw)

Topkapı Sarayı’nda Ulusal Mimarlık Dönemi Müdahaleleri (1923’e Kadar)

İslam tetkikleri dergisi, 2023

This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License ÖZ İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed şehirdeki ikinci sarayını zeytinlik olarak adlandırılan bölgeye inşa ettirmiştir. Saray-ı Cedid (Yeni Saray) olarak anılan bu sarayın Marmara Denizi'ne bakan yamacına inşa edilen ahşap Topkapı Sarayı zamanla adını Saray-ı Cedid'e bırakmış ve Saray-ı Cedid Topkapı Sarayı olarak anılmıştır. Dört avlu etrafında genişleyen Topkapı Sarayı Sultan Abdülmecid Dönemi'ne kadar faal olarak kullanılmıştır. Söz konusu dönemden itibaren devletin yönetimi Dolmabahçe Sarayı'na taşındığı için Topkapı Sarayı bakımsız kalmıştır. Hanedanın Dolmabahçe Sarayı'na geçişinden sonra özellikle Ramazan Aylarında kutsal emanetlerin bulunduğu Hırka-i Saadet Dairesi'ni ziyaret etmek isteyen padişahların ziyaretleri öncesinde bazı onarım faaliyetleri gerçekleşmiştir. Özellikle Sultan V. Mehmed Reşad döneminde Topkapı Sarayı'nda gerçekleştirilen onarımlar dönemin mimari üslubunu yansıtacak şekilde yapılmıştır. Zira bu onarım çalışmaları için görevlendirilen mimarlar arasında Ulusal Mimarlık Üslubunun en önemli temsilcilerinden Mimar Vedad Bey de bulunmaktadır. Aşamalı bir şekilde gerçekleştirilen onarım çalışmaları belirli yapılarla sınırlı kalmıştır. Bu onarımların bir kısmı 10 Ekim 1915 tarihli Muhafaza-i Âsâr-ı Atîka Encümeni Dâimisi'nin raporunda eleştirilmiştir. Sultan V. Mehmed Reşad döneminde tarihi eserlere verilen önem, müzecilik faaliyetleri ve restorasyon çalışmaları dönemin onarım çalışmalarını ve inşa faaliyetlerini etkilemiştir.

Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Mimarlıkta Temsiliyetin Atatürk Kültür Merkezi Üzerinden Değerlendirilmesi

KENT AKADEMİSİ | URBAN ACADEMY, 2023

Mimaride temsil nesnesi olan kutsallıklar zamanla değişip, dönüşmektedir. Bu süreçte korumanın rolü değişimin kontrol altında tutulmasıdır. Zamanla ihtiyaçlar ve dönemsel siyasi hareketler doğrultusunda değişen Taksim meydanının önemli kırılma noktalarından biri 20. yüzyılda yaşanmıştır. Bu dönem Cumhuriyet ilan edilmiştir ve tüm dünyada yaygınlaşan modernizm akımı Türkiye'de etkisini göstermiştir. Bu kırılmanın temsili olan Atatürk Kültür Merkezi 2 (1977-İstanbul) modernist hareketin etkileriyle yapılan Cumhuriyet Döneminin simge yapısı olarak kent belleğinde önemli bir yere sahiptir. AKM Türkiye'deki önemli değişimlerine şahit olmuştur ve bunların bir nesnesi haline gelmiştir. Bu çalışma kapsamında yeni AKM'nin temsiliyet sorunu, özgünlüğü gibi konular koruma bağlamında ele alınıp, gelecekteki yerine dair sorgulamaların yapılması amaçlanmıştır. Taksim meydanı ve yeni AKM'nin sınırlı ve kontrollü yeni halinin birbirini destekleme durumu ve AKM'nin yıkılıp yeniden yapımının, benzer örneklerle karşılaştırılarak tartışılması amaçlanmıştır. Yeni bir ulusun inşası ile doğan AKM'nin Cumhuriyetin yüzüncü yılındaki temsiliyeti ve yüz sonraki temsiliyetine dair sorgulamalar, yapının gelecekteki yeri için önemlidir. Bu çalışma kapsamında, temsiliyet ve koruma kavramları AKM bağlamında sorgulanmıştır. Kamusal alan ve kültür yapısı ilişkisi AKM ve Taksim Meydanı üzerinden ele alınmıştır. AKM'nin koruma değerleri ortaya çıkarılmıştır. AKM'nin dünü, bugünü ve geleceği arasında bir bağ kurularak yapı ele alınmıştır. Dünyadaki benzer süreçleri geçiren, benzer örnekler ile karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara dair değerlendirmeler sonuç bölümünde açıklanmıştır. Yerinde gözlem ve kullanıcı deneyimi ile alanın işlevsel ve fiziksel durumu gözlemlenmiştir. Literatür araştırması sonucu elde edilen bulgular AKM'nin dünü, bugünü ve yarını bağlamında, Taksim Meydanı ile ele alınmıştır. Kavramsal sorgulamaların fiziksel karşılıkları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Dünyadaki benzer uygulamalar kategorilendirilerek karşılaştırılmıştır. Ancak yeni ve eski Atatürk Kültür Merkezi'nin arasında geçmişe, günümüze ve geleceğe dair bir diyalog kurulabilirse, yapının yaşatılmasının ve gelecek nesillere aktarılmasının mümkün olabileceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Mimari Temsiliyet, Yenileme, Atatürk Kültür Merkezi, Yıkarak Yapma ABSTRACT The sacred things that are the objects of representation in architecture change and transform over time. The role of conservation in this process is to keep change under control. One of the important turning points of Taksim Square, which changed over time in line with needs and periodic political movements, occurred in the 20th century. During this period, the Republic was declared and the modernism movement, which became widespread all over the world, had its effect in Turkey. Atatürk Cultural Center3 (1977-Istanbul), which represents this rupture, has an important place in the city's memory as the symbol of the Republican Era, built under the influence of the modernist movement. AKM has witnessed important changes in Turkey and has become an object of them. Within the scope of this study, issues such as the representation problem and originality of the new AKM are discussed in the context of conservation, and it is aimed to make inquiries about its future place. It is aimed to discuss the mutual support of the limited and controlled new version of Taksim Square and the new AKM and the demolition and reconstruction of the AKM by comparing them with similar examples. Questions about AKM's representation in the centennial of the Republic and its representation in the future are important for the future place of the building. Within the scope of this study, the concepts of representation and protection are questioned in the context of AKM. The relationship between public space and cultural structure is discussed through AKM and Taksim Square. The conservation values of AKM have been revealed. The structure was discussed by establishing a link between the past, present and future of AKM. Comparisons have been made with similar examples in the world that have gone through similar processes. Evaluations of these studies are explained in the results section. The functional and physical condition of the area was observed through on-site observation and user experience. The findings obtained as a result of the literature research were discussed in the context of AKM's past, present and future, and Taksim Square. An attempt has been made to reveal the physical equivalents of conceptual inquiries. Similar applications around the world are categorized and compared. However, if a dialogue can be established between the new and old Atatürk Cultural Center about the past, present and future, it is thought that it will be possible to keep the building alive and pass it on to future generations. Keywords: Architectural Representation, Renovation, Atatürk Cultural Center, Reconstruction by Demolition

II. Meşrutiyet Dönemi’nde V. Murad’a İade-i İtibar: Mimar Vedad (Tek) Bey’in Türbe Düzenlemesi

Art-Sanat Dergisi (Sayı: 11), 2019

V. Murad, 1876 yılında üç ay süreyle padişahlık yapmış, ardından akli dengesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle tahttan indirilmiştir. 1904 yılında hayatını kaybetmiş ve Cedid Havatin Türbesi’ne gömülmüştür. 1908’de, II. Meşrutiyet’in ilanından kısa süre sonra, V. Murad için bir türbe düzenlemesi yapılmasına karar verilmiştir. II. Abdülhamid iktidardayken gündeme gelen projenin uygulaması ertesi sene, V. Mehmed Reşad tahttayken tamamlanmıştır. Cedid Havatin Türbesi’nin güney doğu köşesi demir şebekelerle çevrilmiş ve V. Murad’ın sandukası buraya yerleştirilmiştir. Milli Mimari üslubu çerçevesinde değerlendirilebilecek olan tasarım, sandukanın etrafını çevreleyecek mermer korkuluklar ve onların üzerine yerleştirilecek demir şebekelerden meydana gelmektedir. Söz konusu proje Vedad (Tek) Bey tarafından hazırlanmış olup, kendisi üzerine yapılan yayınlarda yer almamaktadır. Makale kapsamında, V. Murad için yaptırılan türbe düzenlemesinin zamanlamasına dikkat çekilerek dönemin siyasi gelişmeleriyle olan ilişkisinin kurulması amaçlanmıştır. Bununla beraber, sandukanın etrafındaki şebekeler süsleme özellikleri açısından incelenmiş, dönem örnekleriyle karşılaştırılmış ve Vedad Bey’in tasarım anlayışı içinde konumlandırılmaya çalışılmıştır.

Birinci Dünya Savaşında Mimarlık Yapmak: Vedad (Tek) Bey'in Harbiye Nezareti'ne Bağlı Çalışmaları

Sanat Tarihi Yıllığı, 2021

ÖZ Mehmed Vedad (Tek) Bey, verimli kariyeri boyunca pek çok önemli görev üstlenmiştir. Bunlar arasında Harbiye Nezareti mimarlığı da bulunmaktadır. Söz konusu görev, I. Dünya Savaşı yıllarına denk gelmesi bakımından dikkat çekicidir. Vedad Bey'in kariyerindeki bu dönem, herhangi bir detaylı araştırmaya konu olmamıştır. Bu makale, Vedad Bey'in Harbiye Nezareti mimarlığı döneminde hazırladığı projelere ve üstlendiği görevin kapsamını aydınlatmaya odaklanmaktadır. 1915-1918 yılları arasında Vedad Bey'in Seyr-i Sefain İdaresi için çeşitli projeler hazırladığı, önceki çalışmalarda tespit edilmiştir. Bunlardan Moda İskelesi, Haydarpaşa İskelesi ve Seyr-i Sefain Acentesi inşa edilirken, Kadıköy İskelesi tasarım aşamasında kalmıştır. Vedad Bey'in Harbiye Nezareti için 1915-1916 yıllarında hazırladığı "üçüncü sınıf istasyon" projesi, bu araştırma kapsamında tespit edilmiş olup, makalede detaylıca incelenmiştir. Milli Mimari üslubunun sade bir örneği olarak tasarlanmış istasyon binasının, Ankara-Erzurum arasında inşa edilmek istenen demiryoluyla ilişkili bir proje olduğu anlaşılmaktadır. İncelenen bir başka örnek, 1915 yılında inşa edilmiş olan Enver Paşa Köşkü'dür. Bu yapı, yuvarlak kemerli ve iyonik sütun başlıklı girişiyle dönemin mimari modasından uzaklaşması bakımından dikkat çekicidir. Vedad Bey'in Harbiye Nezareti'ndeki görevi kapsamında gerçekleştirdiği tespit edilen diğer iki faaliyet, Veliefendi Hipodromu için kapsamlı bir proje hazırlaması ve Batum'a giderek ordunun mimari ihtiyaçlarını üzerine çalışmasıdır. 1914 yılında hazırlanan bir askeri mimarlık el kitabına da katkı sunduğu düşünülmektedir. Bu sebeple söz konusu kitaptaki mimari çizimlerin üslup özellikleri, kısaca ele alınmıştır.

II. Meşrutiyet Dönemi’nden Bir Mimari Temsil Örneği: Levon Güreğyan’ın 1911 Torino Uluslararası Endüstri ve Çalışma Sergisi’ndeki Osmanlı Pavyonu

Art-Sanat, 2022

An Example of Architectural Representation from the Second Constitutional Era: The Ottoman Pavilion by Léon Gurekian at the Turin International Exhibition of Industry and Labor in 1911 The Ottoman Empire took care to attend the international exhibitions that emerged because of the Industrial Revolution, beginning from the first event organized in London in 1851. During the reign of Sultan Abdülhamid II, this involvement increased in line with the idea of presenting a modern society and the leader of the Islamic world to the West. The Ottoman government continued to be a part of these exhibitions during the Second Constitutional Era. This paper focuses on the Turin International Exhibition of Industry and Labor 1911, which the Ottoman Empire attended during the Second Constitutional Era. The paper is largely based on an evaluation of relevant documents obtained from the Ottoman Archives and Italian publications from that period. Studies revealed information on the Ottoman participation in Turin International 1911, actors in the background, architectural and stylistic characteristics of the pavilion, and the architect, Léon Gurekian. In addition to known visual data, the plan of the pavilion signed by Gurekian is introduced in this paper for the first time. The pavilion stands out with an Orientalist style during a period dominated by the First National Architectural Movement in the Ottoman Empire. The paper discusses the relationship of this late example of the Orientalist style with the Ottoman national architectural identity that emerged after the Tanzimat reform period.

İstanbul Si̇lüeti̇nde Dolmabahçe Sarayi İmgesi̇ni̇n 1950 Sonrasi Dönüşümü

DergiPark (Istanbul University), 2022

Tarih boyu kentin en önemli temsil araçlarından biri olan İstanbul silüeti, kimi zaman kent yönetiminde söz sahibi olanların otoritelerini pekiştirmek adına yaptıkları müdahaleler, kimi zaman da ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısındaki değişimlerin yapılı çevredeki yansımasının bir sonucu olarak dönüşüme uğrar. Osmanlı hanedanının resmî ikametgâhının klasik dönem Osmanlı İstanbul'unu simgeleyen Topkapı Sarayı'ndan Boğaz kıyısında, Batılı bir mimari üslûpta inşa edilen Dolmabahçe Sarayı'na taşınmasıyla imparatorlukta 18. yüzyılda başlayan dönüşüm, kent silüetindeki en etkili ifadesini bulur. Yer seçimi ve ölçeği ile Boğaziçi silüetinde yeni bir odak noktası yaratan saray, Boğaz'ın iki yakasında uzanan tepelerin oluşturduğu yataylık vurgusunu da pekiştirir. 1950'li yıllarda İstanbul'un kentsel morfolojisine ilk kez eklenen ve 1980 sonrasında sayıları hızla artan yüksek yapıların bu yataylığa oluşturdukları tezat, Dolmabahçe Sarayı'nın silüetteki imgesinde köklü bir dönüşüme yol açar. Bu çalışmada, Boğaz üzerinden gözlenen silüetin özgün karakteri göz önünde bulundurularak Dolmabahçe Sarayı'nın silüette yarattığı imge ve bu imgenin 1950 sonrası dönüşümü değerlendirilecektir. Tarihsel perspektiften yapılacak bu bakış, bir yandan İstanbul silüetinde değişimin sürekliliğini ortaya koyarken, diğer yandan özellikle 1980 sonrasında yaşanan dönüşümün hızını ve boyutlarını değerlendirme olanağı sunacaktır.