BİR DİVAN ŞAİRİ SAKAL TIRAŞINI NASIL ANLATIR (original) (raw)
Related papers
DİVAN ŞİİRİ KARŞISINDA ŞAİRİN DURUMU
Özet Divan şiirinin oluşturduğu gelenek içerisinde şairin durumu ne olmalıdır? Divan şiiri geniş bir kültür birikimiyle oluşturulmuş bir çerçeveye sahiptir. Şair, bu şiir geleneğini kültüre göre oluşturmak zorundadır. Bu tür bir şiiri oluşturmakla uğraşan şair, özgün ve yaratıcı olmaya çalışmaktadır. Anahtar Kelimeler: Divan şiiri, divan şairi, yaratıcılık, gelenek THE POSİTİON OF THE POET AGAİNST THE DİVAN POEM Abstract What is the position of the poet in the traditional produced by the divan poem? Divan poem has a forum produced by a spreading collection of culture. It has a definite frame. The poet has to produce that kind of poem according to the custom. The poet who is busy with producing this kind of poem tries to be contempary and creative.
DİVAN ŞİİRİNİN SÖZ VARLIĞINDA "YALAN"
Yalan; sözlüklerde uydurma, sahte, kötü söz olarak yer alır. İnsanlar tarafından günah, yasak ya da ayıp kabul edilmesine rağmen söylenmekten vazgeçilememiştir. Hatta çoğu defa yalanları hafifletmek için onlara; küçük, zararsız, pembe, masum gibi sıfatlar yüklenmiş, vicdanlar rahatlatılmaya çalışılmıştır.
BİR SAVAŞÇININ GÖKLERDEKİ TASAVVURU: DİVAN EDEBİYATINDA MİRRÎH
2024
Gezegenler ve yıldızlar kadim zamanlardan itibaren oluşumları ve hareketleriyle insanoğlunun ilgisini çekmiştir. İnsanlar; farklı zaman dilimlerinde karşılaştıkları gökyüzündeki cisimlerin hareketlerini, efsanevi ve mitolojik bilgilerin yanı sıra bilim vasıtasıyla da anlamlandırmaya çalışmıştır. İnsanların tabiatı gözlemleyerek edindikleri bilgilerin toplamında ise efsane ile gerçeğin iç içe geçmiş olduğu bazen de olağandışılığın harmanlandığı bir bilgi yığını ile karşılaşılır. Medeniyetlerin bilgi alışverişinde bulunmaları ve gökyüzüne dair yeni bilgiler elde etmeleri neticesinde ise hem Batı hem de Doğu medeniyetlerinde ortak inanışlara rastlanır. Her iki medeniyetin de çeşitli anlamlar yüklediği, hareketlerinden yola çıkarak çeşitli yorumlamalar yaptığı gezegenlerden birisi de Mars’tır. Güneş sistemi içinde bulunan bu gezegen, tarih boyunca gökyüzü hakkında araştırmalar yapan kavimlerin ortak katkılarıyla çok yönlü ve çok anlamlı bir hâle bürünmüştür. Özellikle Batı medeniyetinde savaş tanrısı olarak algılanan ve savaşçı özellikleriyle ön plana çıkan Mars, divan edebiyatı şairleri tarafından da benzer vasıflarla şiirlere konu olmuştur. Güçlü, cesaretli, yenilmez ve kan dökücü gibi sıfatlarla nitelendirilen Mars, klasik Türk edebiyatında çoğunlukla sevgiliyle eş değer olarak görülmüştür. Çalışmamızdaki asıl amaç çok yönlü ve çok kültürlü bir yapıya sahip olan ve klasik Türk edebiyatında daha çok Mirrîh olarak adlandırılan Mars gezegeni hakkında şairlerin nasıl bir hayal tasavvuru oluşturduklarını ve ona ne gibi anlamlar yüklediklerini ortaya çıkarmaktır.
SESSİZ DİL: DİVAN ŞİİRİNİN DENEYSEL DİLİ
ÖZET Deneysel edebiyat, klasik ve bilinen metin kurma tekniklerine değil de çeşitli yeniliklere başvurarak daha önce örneği pek olmayan yeni metinler kurma yoluna verilen bir addır. Bu edebiyatta asıl olan yenilik, örneği olmayış, dilin ve ifadenin sınırlarını zorlamadır. Eski şairlerimizin gözünde bugün bizim deneysel dediğimiz şeyin karşılığı masnu kelimesinde gizliydi. Bu kelimenin kökü tabiî ki sanat kelimesidir ve haliyle yapılan işin bir sanatkârın dehasının ürünü, orijinal bir iş olduğu vurgulanır. Deneysel edebiyatın pek çok alt başlığı vardır. Bu çalışmada sadece ses ve kelime tekrarlarıyla kurulan deneysel çalışmalar ve bunun önemi üzerinde durulacaktır. Bildirimizin çerçevesini şu sorulara aranan cevaplar belirleyecektir: Mısra başında, ortasında, sonunda ses ve kelime tekrarları bir gösteren olarak neyi işaret eder? Farsça ve Arapça'da kelime tekrarıyla kurulan metin sayısı sınırlıdır. Divan edebiyatında bunun çok sık örneğinin olması bu edebiyat ve dilin hangi özelliğini gösterir? Bu kurgu Divan şiirinin orijinal olmasında bir pay sahibi olabilir mi?. NONVERBAL TEXT: EXPERİMENTAL LANGUAGE OF DİVAN POETRY. Experimental literature is a name given to the way in which new texts are created in unusual way rather that using old fashioned one. The essential of this approach is its uniqness and pushing the limit of language and expression. Acording to our old poets, the thing we called as experimental literature was hidden in the word masnu. The root of this word, of course, is the word art and because of that, the product of the artist`s genius, orginality are stressed. There are a number of subtitles of experimental literature. In this study, we will just deal with the works built by the repetition of word and sound and its importance. The frame of our paper will be drawn by these questions. As a signifie, in the beginning, middle and end of verse what does it mean? In Arabic and Persian, the number of text built by repetition is limited. Having more and frequent example in Dıvan literature, Does it indicate a specific qualities of language and literature? Does it play a key role to accpet Divan Literatire as an original one?
DİVAN ŞİİRİNDE TAŞRA KULLANIMLARI VE DİVAN ŞAİRİNİN TAŞRASI
Sözlükte dışarlık, bir ülkenin başkenti ve önemli şehirleri dışındaki yerleri ifade eden taşra, Divan şiirinde farklı birçok kullanımla karşımıza çıkar. Taşra gitmek, taşra çıkmak, taşra düşmek ve taşra üfürmek Divan şiirinde karşılaştığımız deyimlerdir. Bu deyimler daha çok tasavvufî bir söylem içinde, mutasavvıf şairlerce kullanılmıştır. Mutasavvıf şairler kendi sembolik dilleri içinde kalbi, hakikatin merkezi olan bir saraya benzetirken taşrayı hakikat alanı olan bu sarayın dışı şeklinde ifade etmişlerdir. Bu şairlere göre taşrada oluş, hakikati kendi içinde değil, dışarıda bir yerlerde arama halini ifade eder.
SORU SORAN VE HAYRET EDEN BİR DÜŞÜNÜR OLARAK DİVAN ŞÂİRİ
Divan şiiri felsefe ilişkisi nasıldır? Divan şairini bir filozof olarak düşünsek nasıl sonuçlara ulaşırdık? divan şairlerinin kuru bir tevekkülle oluşu kabul ettiği ve varlığın oluş ve neliği konusunda hiç soru sormadığı şeklinde yaygın bir anlayış vardır, bu ne derece doğrudur? divan şiirini felsefe bağlamında ele almaya çalışan bir deneme.
DİVAN ŞİİRİNDE BİR ETKİLENME TABİRİ: “ÇERAĞI BİRİNDEN YAKMAK”
2021
Etkilenme ve taklit, sanatın var oluşu ve tekamülü için gereklidir. Sanatın her dalında var olan bu olgu, şiir sanatı için de olmazsa olmaz ölçütlerdendir. Sanat hayatına yeni atılan genç bir şairin usta bir şairden etkilenmesi ve onu kendine model olarak seçmesi şiir sanatında tabii bir hadisedir. Divan şiirinde de bir şairin, usta bir şairin yolundan gitmesi ona “pey-rev” olması sıkça dillendirilen bir durumdur. Sanat bakımından güçlü, üslup sahibi şairlerin her daim genç şairlere ilham verdiği görülür. Bu tıpkı yanan bir mumun alevinden yeni bir mumu tutuşturmak gibidir, kaynak şairden bir şey eksiltmeyen bu etkileşim alıcı şaire ışık olur. Bu manada, gerek tezkirecilerin iki şair arasındaki etkileşimi ifade ederken gerek şairlerin takip ettikleri usta şairleri belirtirken kullandıkları “çerağı (birinden) yakmak” tabiri dikkat çekicidir. Söz gelimi Âşık Çelebi, Pârepâre-zâde Ahmed Çelebi’nin şairlik yönünü değerlendirirken, onun Lâmi‘î takipçisi olduğunu “Çerâğı Lâmi‘î’den yakar” diyerek dile getirir. Şairler arasındaki etkileşimin tespiti ve takibi açısından en güvenilir kaynaklardan olan şuara tezkirelerinde ve bu konuda birinci elden bilgi sağlayacak olan divanlarda bu tabirin “bir şairin usta bir şairden ilham alması, ondan etkilenmesi” manasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Türk Edebiyatı’nın yüzyıllar süren bir periyodunu kapsayan Divan edebiyatında nazmın, nazım türleri içinde de kasidenin önemli bir yeri vardır. Tevhit, münacat, hicviye, methiye gibi türleri bünyesinde barındıran kasidede methiye önemli bir yer tutmaktadır. Divan şiir geleneğinde saray ve çevresi tarafından himaye edilen şairlerin yer aldığı edebi muhitte oldukça fazla örnekleri verilen methiyeler, XIV. yüzyıldan başlayarak XIX. yüzyıla kadar yayılan bir dönemin seçilen örneklemi doğrultusunda biçim ve biçem açısından incelenmiştir. Yüzyılların genel edebi görünümleri ve tekâmül süreçleri de göz önüne alınarak her yüzyılı yansıtan şairler seçilmiştir. Yüzyılların edebi özellikleri birbirinden farklı olduğu için seçilen şair sayısı da her yüzyıl için eşit olarak belirlenmemiştir. Her sosyal tabakadan bilhassa birinci sınıf olarak nitelendirilen şairler seçilerek, divanlarının tenkidli metinleri esas alınmış, kasideler tek tek incelenerek övgü kalıpları ve bu kalıpların yer aldığı beyitler tespit edilmiş ve bilgisayar ortamına aktarılarak işlenmiştir. Elde edilen bulgu ve tespitler beyitlerle desteklenmiş, gerek beyitlerin gerekse övgü kalıplarının künye bilgileri çalışmamızda yer almıştır. İnceleme yapılırken teşbih, istiare, telmih gibi edebi sanatların kullanımı yoluyla söyleyiş kalıplarının sanatsal söylem açısından yüzyıllar arasında mukayese ve değerlendirilmesi yapılarak biçim ve anlam açısından değeri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Saray ve çevresinin himayesi ve düzenlenen şiir meclislerinin fazlaca katkıda bulunduğu şair-memdûh ilişkisinden yola çıkılarak divan şairi gözünde padişahların sahip oldukları vasıflara değinilmiş ve bu vasıfların salt padişaha övgüde bulunmak, onu gerçekçi olmayan söylemlerle, mübalağaya varan bir biçimde yüceltmekten ziyade ideal hükümdar yaratmak, toplumun karşısına memdûhu bir rol model olarak sunmak, hatta bu yolla ideal bir toplum yaratmak gibi bir amaca katkıları ele alınmıştır.