Müjde Türkmen, Pamphylia ve Kilikia’da Severuslar Dönemi Mimari Bezemesi [Architectural Decoration of the Severan Period in Pamphylia and Cilicia], Unpublished PhD Thesis, Istanbul, 2007 (Supervisor: Prof. Dr. Elif Tül Tulunay) [in Turkish with English abstract] (original) (raw)

ANADOLU SELÇUKLU VE BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİ SÜSLEMESİNDE KÜRE, KÜRE VE KONİ KESİTİ/KABARA, ROZET Sphere, Sphere and Cone Cross-section/Boss and Rosette in the Architectural Decorations in the Period of Anatolian Seljuks and Principalities

Özet: Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi bezemelerini konu alan çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen, süsleme terminolojisindeki tartışmalar devam etmektedir. Bu çalışmada mimari bezemede çok kullanılan küre, küre ve koni kesitleri/kabaralar ile rozetlerin tanımlanması amaçlanmıştır. Selçuklu-Beylikler Dönemi yapılarında küre, küre ve koni kesitleri/kabaralar ile rozetler kullanılmıştır. Çoğunlukla kabara ve rozetler yapıların taç kapı, mihrap kavsara ve kemer köşeliklerine kademeli ve simetrik dizilmişlerdir. Küre ve koni kesitleri/kabaralar ile rozetler çeşitli yapım ve süsleme tekniklerini yansıtır. Yapım tekniğinde taşın yüzeyine doğrudan işlenenler ve taşın yüzeyine eklenen veya monte edilenler olarak iki ana grup dikkati çeker. Bezeme tekniğinde en çok oyma, süsleme türünde geometrik motifler özellikle yıldız çeşitlemeleri karşımıza çıkar. Delik işi süsleme tekniği küre ve koni kesitlerinin biçimine uygun olduğu için tercih edilmiştir. Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi'nde küre, küre ve koni kesitleri/kabaralar ile rozetler en çok Orta Anadolu Bölgesi'nde özellikle Karaman, Kayseri, Konya, Niğde ve Sivas illerindeki yapılarda görülür. Bir başka deyişle bu ögeler taş malzeme kullanımının yoğun olduğu çevrelerde, özellikle büyük ölçekli yapıların (han, medrese, darüşşifa, cami) taç kapılarında karşımıza çıkar. Abstract: Although there have been many studies about the decorations of Anatolian Seljuk and Principality periods, there are still ongoing disputes about ornamentation terminology. In this study, the aim is to identify sphere, sphere and cone cross-sections/bosses and rosettes. The use of sphere, sphere cross-sections/bosses and rosettes is a common practice during the Seljuk and Principality periods. Mostly, bosses and rosettes have been lined gradually and symmetrically in the portal, the mihrab's recess and the squinch. Sphere cross sections/bosses and rosettes reflect a variety of construction and ornamentation techniques. In terms of construction techniques, two main groups attract attention: the ones that are directly carved onto the surface of the stone and the ones that have been added or implemented to the surface of the stone. Carving is the most common decoration technique, and geometrical designs, especially stars, are the most common ornamentation types. The technique of perforations is preferred because they are more suitable for the forms of sphere, sphere and cone cross-sections.

Yılmaz Kolancı, B., Anadolu'da Roma İmparatorluk Dönemi Mimari Bloklarında Medusa Bezemesi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 40, 2020, 81-104.

Abstract Medusa is a mythological woman figure in the Greek art that has appeared since the Archaic Period and has preserved its popularity for centuries. Medusa, who won the enmity of the goddess Athena and was punished by her hero Perseus for being mortal, has the power to turn those who face her, into stone. As a reflection of this belief, Medusa, which was delightedly depicted on various art works belonging to the ancient period, has become a popular decoration element used in the decoration of religious and public function buildings built in Anatolia with the Roman Imperial Period. This study, which was created by combining examples from different publications, showed that Medusa decoration was used in the decoration of pedestal, capital, architrave-frieze, ceiling-arch coffers, console, console geison with console, arch and pediment blocks. The buildings where the decoration is found are nymphaeum and theaters, especially the temple. However, it is seen that public buildings such as propylon, agora, gymnasium, library, bath, basilica and stadium are also included in the decoration program. It was determined that the decoration, which took place on the architectural blocks since the Julio-Claudian period,

Geç Dönem Osmanlı Mimarisinde Bölgesel Bir Süsleme Bacini: Şanlıurfa Örnekleri Üzerinden Bir Değerlendirme

Sanat Tarihi Dergisi , 2021

Bacini, en bilinen anlamıyla mimari eserlerin çeşitli yerlerine süsleme ve renk katmak maksadıyla seramik kapların yerleştirilmesiyle elde edilen bir süsleme tekniğidir. Avrupa'da 18. yüzyıldan itibaren keşfedilip yayınlanmaya başlanan bu teknik hakkında ülkemizde maalesef birkaç yayın dışında çalışma yapılmamıştır. Özellikle Avrupa'da yayınlanan çalışmalarda Anadolu'dan Selçuklu dönemine ait birkaç yapıya değinilerek Avrupa'daki örnekler detaylıca anlatılmaktadır. İlk ortaya çıkış yeri belli olmayan bu teknik ile Anadolu'da, Avrupa'daki kullanım şekillerinden bazı farklılıklar olmakla birlikte hem Selçuklu hem de Osmanlı dönemi eserlerinde karşılaşmak mümkündür. Osmanlı mimarisinde özellikle 18. yüzyıl ve sonrası gibi geç bir dönemde sadece belirli bir bölgede kullanılıyor olması da Osmanlı mimarisi içinde bölgesel etkenleri gözler önüne sermektedir. Ayrıca bu süslemelerde kullanılan seramiklerin üretim yerleri ve teknikleri dönemin ticari hayatı ve beğenileri gibi çeşitli alanlarda fikirler edinmemizi sağlamaktadır. Şanlıurfa'da Osmanlı camileri üzerinden bacini süslemeleri, ülkemizin Güney ve Güneydoğu'sunda yer alan Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis ve Hatay gibi şehirlerdeki eserlerle birlikte anlatmak, Osmanlı mimari süslemesinde az bilinen bu tekniğin aslında oldukça yoğun bir kullanım alanına sahip olduğu ispatlanmış olacaktır.

GÜNGÖRDÜ, Fevzi Volkan, “Mimari Sembolizm Bağlamında Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’de Bezemeli Taş Levhalar, Kuzey Suriye Örnekleri”, OANNES – Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi, 3/2, Eylül 2021, ss. 405 – 423.

OANNES-Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2021

İnsanoğlunun yerleşik yaşama geçiş süreci, önceki dönemlerden farklı olarak, yeni sosyal ve kültürel anlamların ortaya çıkışına önayak olmuştur. Belirli bir alanda, bir arada yaşayan insan sayısının artışı ile birlikte, sosyal ilişkiler ve sosyal organizasyon, çok daha karmaşık bir karaktere bürünmüştür. Topluluk bilincinin gelişimiyle birlikte, ortak kimlik ve ortak hafıza kavramları, toplulukların sosyal bütünlükleri ve devamlılıkları açısından son derece önemli hale gelmiştir. Yazının henüz icat edilmediği tarihöncesi dönemlerin erken yerleşik topluluklarında “sembolizm” temel başvuru kaynağı olarak görülmüştür. Semboller ve bir arada kullanıldıklarına oluşturdukları güçlü anlamlar, tarihöncesi dönemlerde algı yönetiminin temel elemanları olarak tanımlanabilir. Ancak bu noktada hem sembolleri hem de topluluk üyelerini bir araya getirebilecek ortak konteks öne çıkmaktadır. Bireyleri ve sembolizmayı aynı çatı altında toplayabilecek ana öge kamusal yapılardır. Birçok Neolitik Çağ yerleşiminde karşımıza çıkan kamusal yapılar, büyük boyutları ve zengin sembolik içerikleriyle öne çıkmaktadırlar. Kuzey Suriye, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yerleşimlerinden Jerf el-Ahmar ve Tell Abr 3’de, kireçtaşından üretilmiş zengin bezemeli taş levhaların bulunduğu kamusal yapılar bulunmaktadır. Bu çalışmada bahsedilen iki yerleşimde saptanan bezemeli taş levhalar dönem sanatı ve sosyal yapısı açısından değerlendirilmiştir.

100. yılda Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığının 'iç'selleştirilmesi: Seyfi Arkan ve Florya Atatürk Köşkü

100. YILDA ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞININ ‘İÇ’SELLEŞTİRİLMESİ: SEYFİ ARKAN VE FLORYA ATATÜRK KÖŞKÜ, 2020

Çağdaş bir ulus olma düşüncesi siyasal, toplumsal, sosyal, ekonomik ve kültürel yapıda birçok yenilikleri de beraberinde getirirken mimarlık ve iç mimarlık alanlarında da etkisini göstermiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte ülkede modern ve yenilikçi bir mimari anlayış söz konusu olmuştur. Erken Cumhuriyet Dönemi ise bu anlayışın en belirgin hissedildiği dönemdir. Çalışma kapsamında Erken Cumhuriyet Dönemi'nin öncü temsilcilerinden biri olan Seyfi Arkan ve onun en önemli yapılarından Florya Atatürk Deniz Köşkü ele alınmıştır. Köşkün mevcut durumunda iç mekân ve mekânlara ait mobilya tasarımları tablolar oluşturularak ele alınmış ve o dönemin özellikleri ile ilişkileri incelenmiştir. Bu doğrultuda Florya Atatürk Köşkü örneklemi üzerinden dönemin iç mekân ve mobilya anlayışında öne çıkan kavramların ortaya konması hedeflenmektedir. ABSTRACT While the idea of becoming a modern nation brought many innovations in the political, social, economic and cultural structure, it also showed its effect in the fields of architecture and interior architecture. With the proclamation of the Republic, a modern and innovative architectural understanding has come into question in the country. The early Republic period is the period in which this understanding is felt most prominently. Within the scope of the study, Seyfi Arkan, one of the leading representatives of the Early Republican Period, and Florya Atatürk Marine Mansion, one of his most important buildings, were discussed. In the current state of the mansion, the interior and furniture designs of the spaces were created with tables and their relations with the characteristics of that period were revealed. In this direction, it is aimed to reveal the prominent concepts in the interior and furniture understanding of the period through the sample of Florya Atatürk Mansion.

Hellenistik-Roma Dönemi Anadolu Mimarlığında Bezemeli Kaideler

Sütun kaidelerinin bezemeli olarak yapılması, Anadolu Mimarlığı'nda Hellenistik Dönemden itibaren görmeye başladığımız Attika kökenli bir uygulamadır. Didyma Apollon Tapınağı ve Sardes Artemis Tapınağı ile başlayan ve Hermogenes'e atfedilen yapılarda farklı biçimlerde karşımıza çıkan bu uygulama, Erken Roma Dönemi ve sonrasında da devam etmiştir. Bezemeli sütun kaideleri Hellenistik Dönemde, çoğunlukla, boyutları ve süslemeleri ile hemen hepsi birer prestij yapısı olan tapınaklarla özdeşleşmişken, Erken Roma Döneminden itibaren giriş kapıları ve onur anıtlarında da görülmeye başlanmıştır.