Roger M. Savory, “Taclu Hanum: Çaldıran Savaşında Osmanlılar Tarafından Esir Alındı mı Alınmadı mı?”, Türkçe terc. Osman G. Özgüdenli, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, I/2, (2015), s. 221-235. (original) (raw)

Eugene Rogan, "Büyük Savaş'ın Osmanlı Cephesindeki Esirleri", (çev: Hasan Aksakal) Pera-Blätter, Heft 33, Orient-Institut Istanbul, 2017.

Heft 33 (Türkische Version) 2017 Copyright Das Digitalisat wird Ihnen von perspectivia.net, der Online-Publikationsplattform der Max Weber Stiftung -Deutsche Geisteswissenschaftliche Institute im Ausland, zur Verfügung gestellt. Bitte beachten Sie, dass das Digitalisat urheberrechtlich geschützt ist. Erlaubt ist aber das Lesen, das Ausdrucken des Textes, das Herunterladen, das Speichern der Daten auf einem eigenen Datenträger soweit die vorgenannten Handlungen ausschließlich zu privaten und nicht-kommerziellen Zwecken erfolgen. Eine darüber hinausgehende unerlaubte Verwendung, Reproduktion oder Weitergabe einzelner Inhalte oder Bilder können sowohl zivilals auch strafrechtlich verfolgt werden.

Arslan Durdu - Fatih Demir, “Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Oğuznâme-Selçuklu Tarihi] (Giriş-Metin-Dizin)”, Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, c. 3, S. 4, Ekim 2017, ss. 265-272. (Yayın Değerlendirme)

Yazıcızâde Alî tarafından II. Murat döneminde kaleme alınan Tevârîh-i Âl-i Selçuk İslâm öncesi Türk tarihi, Selçuklular, Gazneliler, Moğollar, Harzemşahlar, Anadolu Beylikleri Dönemi ve Osmanlı tarihinin başlangıç devirlerinin dile getirildiği adeta bir Türk Tarihi niteliğindedir. Selçuklu Türkiye’sinde tarih yazıcılığının doğuşu ve gelişimi, Selçuklu tarihi araştırmalarında az incelenen konuların başında gelmektedir. Bu çalışmamızda, Tevârîh-i Âl-i Selçuk'un sekiz farklı nüshasını inceleyip dört ayrı nüshası ile de edisyon kritik çalışmasını gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Abdullah Bakır'ın, 2017 yılında ikinci baskısı gerçekleşen çalışmasını incelemeye tabi tutuyoruz. Bu kitap incelemesinde; Tevârîh-i Âl-i Selçuk'un muhtevası, Yazıcızâde Alî'nin yararlandığı kaynaklara göre eserde ki konu bölümleri, eserin nüshaları, eserin I. baskısı ve II. baskısı arasında ki farklar ve yeni baskı için yapılanlar ve en nihayetinde de Yrd. Doç. Dr. Abdullah Bakır tarafından "Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Oğuznâme-Selçuklu Tarihi] (Giriş-Metin-Dizin)" ismiyle yayımlanan eserin tanıtımı yapılacaktır.

"Petervaradin Muharebesinde (1716) Habsburgların Osmanlılardan Ele Geçirdiği Silahlar ve Harp Teçhizatı", İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, Sa. 59, İstanbul 2014, ss.79-112.

Özet 1715 yılında tek cephede mücadele ettiği Venedik seferindeki başarısından büyük moral bulan Osmanlılar, 1716 yılında Habsburgların kontrolündeki Peter-varadin'i de almayı planlamış, ancak başarılı olamamışlardır. Habsburglar, ünlü komutanları Prens Eugen'in Petervaradin Muharebesi'nde uyguladığı harp taktiği sayesinde Osmanlı ordusuna ağır kayıplar verdirmiştir. Başta Osmanlı Sadrazamı olmak üzere, çok sayıda askerini ve karargâhını muharebede kaybeden Osmanlı ordusu, sadece büyük bir mağlubiyet yaşamamış, aynı zamanda harp sahasında bıraktığı külliyetli harp teçhizatıyla büyük sıkıntılar yaşamıştı. Burada ele alacağı-mız çalışmamızın amacı, daha çok Avusturya arşiv vesikalarının verdiği bilgiler çerçevesinde, Osmanlı ordusunun muharebe sahasında bıraktığı toplar ve harp teç-hizatının miktarıyla bunların türleri/teknolojileri hakkında tespitlerde bulunmaktır. Abstract THE WEAPONRY AND WAR EQUIPMENTS SEIZED FROM THE OTTOMANS BY THE HABSBURGS DURING THE PETERVARADIN BATTLE IN 1716 The Ottoman army had a success at the battle of Venice in 1715 as they fought at one battle field. That success encouraged them to stage an attack on Petervaradin controlled by the Habsburgs in 1716. Habsburgs war tactics, skills and techniques inflicted heavy losses on the Ottoman army by its famous Commander Prince Eugen at the Petervaradin battle. The costly war not only made the Ottomans lose its Grand Vizier, a great number of soldiers and its military base at this battle field but also the loss of huge weaponry, military equipments and most importantly its prestige among the world powers. This article deals with the number of lost Ottoman weaponry, cannons, arsenal, war equipments and their properties and kinds under the light of the data collected from Austrian archives.

76-Hüseyin Muşmal, Mehmet Özçelik (2018), “1834 ve 1840/41 Tarihli̇ Nüfus Defterlerine Göre Karasınır ve Elmasun (Güneysınır)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, (SUTAD), S. 44, Konya 2018, s. 183-215.

Öz Günümüzde Konya ilinin Güneysınır ilçesinin merkez mahallelerini oluşturan Karasınır ve Elmasun, Osmanlı Devleti döneminde Konya Vilayeti'nin Belviran Kazası'na bağlı köyler idi. Bu iki yerleşim yerinin bağlı bulunduğu idarî birim olan Belviran Kazası'na ait 1834 ve 1840/41 tarihli nüfus defterleri, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığında BOA, NFS.d katalogunda sırasıyla 3373 ve 3374 numarada kayıtlıdır. 1834 yılına ait 3373 numaralı defter, sayfa usûlü numaralandırılmış olup toplam 67 sayfadan oluşmaktadır. Defterle ilgili bilgi formunda verilen bilgilere göre, defterin başlangıç tarihi 27 Şubat 1834'tür. 1840/41 yıllarına ait 3374 numaralı Belviran Kazası Nüfus Defteri ise varak usûlü numaralandırılmış olup 224 sayfadan oluşmaktadır. Her iki defterde de nüfus kayıtları hane esasına göre tutulmuştur. Nüfus verilerinin kaydedilmesinde hane reisi esas alınmış, ilk olarak hane reisi yazıldıktan sonra sırayla o hanede yaşayan erkek nüfus kaydedilmiştir. Defterlerde kadın nüfusa dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Çalışmamıza konu olan nüfus defterleri, Karasınır ve Elmasun'da yaşayan erkek nüfusun, isim, baba ismi, lakap, yaş ve eşkal bilgilerini ihtiva etmektedir. Dolayısıyla çalışmamızda, 1834 ve 1840/41 yıllarına ait nüfus defterlerindeki verilerin değerlendirilmesi suretiyle XIX. yüzyılın ikinci çeyreğinde Karasınır ve Elmasun köylerinin demografik yapısı, sosyal ve kültürel özellikleri ele alınacaktır. Abstract Karasinir and Elmasun, which are the central neighborhoods of southborder district of Konya province at the present time,were the villages connectod to Belviran township of Konya province during the Ottoman period. 1834 and 1840/41 dated register books belonging to Belviran township which is the administrative unit of these two settlements are registered in no 3373 and 3374 respectively,in BOA, NFS.d catalogs at

1768-1774 Osmanlı-Rus Harbi'nde Navarin Kalesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2021.

The Navarino Fortress in the 1768-1774 Ottoman-Russian War, 2021

Osmanlılar tarafından kesin olarak 1501’de fethedilen Navarin, Mora Yarımadası’nın ve hatta tüm Doğu Akdeniz’in stratejik önemi haiz yerlerinden biri idi. Osmanlı idaresinde ve askerî organizasyonu içinde sürekli bir gelişme gösterecek olan bölgeye, sahip olduğu limanın da güvenliğini sağlamak amacıyla modern tarzda (trace italienne) yeni bir kale (Anavarin-i cedid) inşa edildi. Söz konusu kale, II. Viyana Kuşatması sonrası başlayan Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları sürecinde, 1686'da Venedikliler tarafından ele geçirilmişse de 1715’te Mora üzerine düzenlenen sefer neticesinde tekrar fethedilmiş ve onarımı için çalışma başlatılmıştır. İlerleyen yıllarda özellikle XVIII. yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla artan Rus tehdidi, 1768 yılında yerini savaşa bırakmış ve Osmanlı ile Rusya arasındaki harp hali aralıklı bir şekilde Temmuz 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’na değin yaklaşık altı yıl devam etmiştir. Bununla birlikte Osmanlıların ağır yenilgisiyle sonuçlanan bu savaşın cephelerinden birisi de Mora Yarımadası olmuştu. 1770 yılında Rusların tahrikiyle yarımadada bir Rum isyanı patlak vermiş ve kısa sürede büyümüştü. Bu esnada kuşatılan Navarin, bir müddet Rus işgali altında kalmışsa da kale yeniden ele geçirilmiş ve isyanın dönüm noktasını teşkil eden bu olaydan kısa bir süre sonra da ayaklanma tamamen bastırılmıştır. Ancak yine de teyakkuz hali savaş boyunca devam etmiş ve zapt edilmesi sonrası kalenin onarımı için harekete geçildiği gibi garnizonun mevcudu arttırılarak iaşesine gayret edilmiştir. Nihayetinde çalışmamızın ana konusu, 1768-1774 yılları arasında gerçekleşen Osmanlı-Rus savaşında Navarin Kalesi’nin ne şekilde tahkim ve teçhiz edildiğini irdelemek olmuştur. Conquered definitively by the Ottomans in 1501, Navarino was one of the strategically important places of the Peloponnese and even the entire Eastern Mediterranean. A new fortress (Anavarin-i cedid) was built in a modern style (trace italienne) in order to ensure the security of the port it owned in the region, which would show a continuous development in the Ottoman administration and military organization. The fortress in question, although it was captured by the Venetians in 1686 during the Ottoman-Holy Alliance Wars that started after the Siege of Vienna II, it was conquered again as a result of the expedition over the Morea in 1715 and work was started for its repair. In the following years increasing Russian threat, especially as of the second half of the XVIII. century, turned into a war in 1768 and the state of war between Ottoman-Russia continued intermittently for about six years until the Küçük Kaynarca Treaty was signed in July 1774. In addition to this, one of the fronts of this war, which resulted in the heavy defeat of the Ottomans, was the Peloponnese Peninsula. In 1770, a Greek revolt broke out in the peninsula with the provocation of the Russians and it grew in a short time. Meanwhile, Navarino, which was besieged and occupied by the Russsians, but the fortress was recaptured and the uprising was completely suppressed shortly after this event, which constituted the turning point of the rebellion. However, the readiness continued in the war and after the seizure, action was taken for the repair of the fortress, as well as the size of the garrison was increased and efforts were made to supply it. Ultimately, the main subject of our study was to examine how the Navarino Fortress was fortified and equipped during the Ottoman-Russian war between 1768-1774.

‘Alî Saferî Ak-kala, “Selçuklu Vezîri Nizâmü’l-Mülk’ün Vasiyetnâmesi”, Türkçe terc. Osman G. Özgüdenli, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, I/1, (2014), s. 203-214.

Özet [Nizâmü'l-Mülk lakabıyla tanınan Ebû 'Alî Hasan b. 'Alî b. İshak-i Tûsî (öl. 1092) Selçuklu devrinin en önemli vezîrlerinden biridir. İki eserin telifi ona nispet edilmiştir: Siyeru'l-mulûk (Siyâset-nâme) ve Destûru'l-vezâret. Bu iki eser dışında, Nizâmü'l-Mülk'ün vasiyetnâmesi de günümüze ulaşmıştır. Bu çalışmada söz konusu vasiyetnâmenin Farsça metninin -iki farklı nüshaya dayanılarak-neşri ve tercümesi araştırmacıların istifadesine sunulmaktadır. Abstract [Abū 'Alī Hasan b. 'Alī b. Ishaq Tūsī, known as Nizām al-Mulk (d. 1092) is one of the most important viziers of the Saljuqid period. He wrote two works: Siyar al -mulūk (or Siyāsat-nāmah) and Dastūr al-vazāra. Additionally, his last will and testament has survived in two different manuscripts. In this article, the Persian text of his will and testament is published as a critical edition and is translated into Turkish.