itü gemi ve açık deniz yapı elemanları (original) (raw)
Related papers
Astacid kerevitlerin avcılığında yemli ve yemsiz tuzakların etkinliği
2011
Eğirdir Gölü’nde 2003 yılının Haziran ayından Aralık ayına kadar yemli ve yemsiz kullanılan pinterlerin av etkinliği incelenmiştir. Toplam 400 adet pinter tesadüfi olarak seçilen kıyı hattı boyunca 3 m aralıklarla atılmış ve 7 ay boyunca kontrol edilmiştir. Araştırma periyodu boyunca yemli ve yemsiz pinterler ile yakalanan kerevit miktarlarında belirgin bir artışın olduğu gözlenmiştir. Ortalama birim çabadaki av miktarı (CPUE) örnekleme periyotları ve her iki deneme grubu için farklı bulunmuştur. Yemli ve yemsiz pinterlerde ortalama CPUE’nun araştırma periyodu boyunca arttığı ve iki gruba ait ortalama CPUE değerleri arasındaki farkın önemli (P0,05) bulunmuştur. Kerevit avcılığı 1999 yılına kadar yasaklanmıştır. Avcılık tekrar serbest bırakıldığında ise balıkçılık çabasında sürekli artış olmuştur. Kerevitlerin davranışları birim av çabası üzerine son derece etkili görünüyor ve yemsiz pinterlerin tüm av üzerinde daha etkili olduğu anlaşılmaktadır. Toplam ürün verimliliğinin arttırılma...
Yapay Zekanın Aydınlık ve Karanlık Yonleri Turistik Destinasyonlar Uzerine Bir Arastırma
6th Academic Studies Congress, 2023
Günümüz dünyasında her alana etki eden teknolojik gelişmeler özellikle dijitalleşmeyle birlikte büyük bir hız kazanmış böylece yapay zekânın gelişmesi ve yaygınlaşması sonucunu doğurmuştur. Bu durum turizm dünyasının bileşenlerinin dikkatlerini yapay zekâ sistemleri üzerine çekmeyi başarmış, büyük heyecan uyandırmış ve özenle takip edilmeye başlanmıştır. Bu ilgi ve heyecana rağmen, insan hayatı ve yaşanmışlıkları üzerinde dönüştürücü bir teknolojik araç olarak kabul edilen yapay zekânın çağdaş hizmet ekosistemlerindeki (destekleyici, tedarik, düzenleme, kültürel) etkisi çok fazla anlaşılamamıştır. Gelecekte teknolojik yenilik ve gelişmelerle birlikte somut dönüştürücü etkisi çok daha baskın hale gelecek olan yapay zekâ uygulamasının ekosistemimizde insanımsı faaliyetleri görünür hale gelecektir. Bu çalışma, yapay zekânın (AI) turistik destinasyon deneyimlerinin geleceği üzerindeki potansiyel etkilerinin kapsamlı bir analizini sunmaktadır. Literatür taraması, yapay zekânın çok yönlü yönlerini ele almakta ve turizm sektörü için olumlu ve olumsuz etkilerini değer oluşumu üzerinden araştırmaktadır. Çalışma, mevcut araştırmaları sentezleyerek yapay zekâyı turizm alanına entegre etmenin potansiyel avantajlarına ve dezavantajlarına ışık tutmayı amaçlamaktadır. İnceleme, yapay zekânın ziyaretçi motivasyonları üzerindeki etkisi, sanal gerçekliğin turistik deneyimlerini iyileştirmede kullanımı, büyük verilerin turizm pazarlamasında uygulaması ve hizmet robotlarının konaklama sektöründe ortaya çıkan rolü dâhil olmak üzere çeşitli boyutları kapsamaktadır. Ayrıca çalışma, karanlık turizm kavramını ve bunun yapay zekâ ile olan ilişkisini eleştirel bir şekilde inceliyor ve turistik destinasyon deneyimlerini şekillendirmede ileri teknolojinin kullanımıyla ilişkili etik ve toplumsal hususlara dair iç görüler sunuyor. Literatürün sistematik bir analizi yoluyla makale, yapay zekânın turizm geleceği üzerindeki çok yönlü etkisine ilişkin incelikli bir anlayış sağlamayı ve böylece sürdürülebilir, zenginleştirici turizm deneyimlerinin itici gücü olarak yapay zekânın yönetilmesine ilişkin devam eden söyleme katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Teknolojinin gelişimini yakından takip eden ve teknolojik sistemlere adapte olan işletmeler gerekli alt yapılarını kurarak pazarda varlıklarını sürdürebilecek ve artı değer oluşturabilecektir. Bu birlikteliği başaramayan işletmeler geleceğin dünyasında yer bulamayacaklardır.
Yüz Tanıma Tabanlı, Kısa Döngülü, Sürekli Entegrasyon ve Kalite Gözetimi
2018
Yazılım kalitesinin yüksek olması, organizasyonlar arası rekabette büyük öneme sahiptir. Teknoloji dünyasında yaşanan büyük değişimler göz önünde bulundurulduğunda, tüm bu değişimlere adapte olmak ve kaliteyi yüksek tutmak büyük önem arz etmektedir. Günümüz dünyasında, yazılım sürümlerinin sürekli entegrasyonu bu ihtiyacı adresleyen önemli bir pratik olarak öne çıkmaktadır. Sürekli entegrasyon ile yazılımın derlenmesi, test edilmesi, doğrulanması, dağıtımı ve kalite ölçümlerinin otomatik hale getirilmesi hedeflenmentedir. Kalite metriklerinin ölçümü ile, daha yüksek seviye kalite bilgilerinin, yazılımın her bir sürümü için takip edilmesi; yazılım kalitesinin artışına büyük katkı sağlamaktadır. Bu süreçte yaşanan genel bir problem ise,olası bir kalite düşüklüğünün çok geç farkedilmesi ve yazılımış önemli miktarda kodun tekrar değiştirilmesi ihtiyacının oluşması durumundur. Bu çalışma ile, sürekli entegrasyon sisteminin kısa döngülerle tetiklenmesine ilişkin, yüz tanıma bazlı bir yönt...
Mimarlık eğitiminde maket: örnek bir yapı bilgisi dersi uygulaması
Uluslararası sosyal bilimler eğitimi dergisi, 2020
USBED/Uluslararası Sosyal Bilimler Eğitimi Dergisi hakemli bir çevrimiçi dergidir. Bu makale araştırma, öğretim ve özel çalışmalar amacıyla kullanılabilir. Makalenin içeriğinden yanlızca yazarlar sorumludur Dergi makalelerin telif hakkına sahiptir. Yayıncı, araştırma materyalinin kullanımıyla bağlantılı veya doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkan herhangi bir kayıp, işlem, talep veya masraf veya zarardan sorumlu tutulamaz.
Kısıtlayıcı Diyetlere Karşı Diyet Dışı Yaklaşımlar: Yeme Farkındalığı ve Sezgisel Yeme
Sağlık Bilimleri Alanında Yeni Trendler-1, 2022
Vücut ağırlığı yönetiminde diyet kısıtlamaları sıklıkla tercih edilen bir strateji olmasına karşın ülkemizde ve dünyada obezite oranları artış göstermeye devam etmektedir. Geleneksel kısıtlayıcı diyet programları, kısa süreli ağırlık kaybı sağlamada başarılı olmasına rağmen, uzun dönemde bu başarının kalıcı olmadığı belirtilmektedir. Tıkanırcasına yeme atakları, aşerme, suçluluk, pişmanlık ve uzun dönemde kaybedilen ağırlığın geri kazanımı, yüksek yıpranma payı kısıtlayıcı diyet uygulamalarında karşılaşılan olumsuzluklar arasında gösterilmektedir. Diyet dışı yaklaşımlar, sağlığı geliştirmede diyet programlarına alternatif etkili bir yaklaşım olarak görülmekte ve özellikle yeme farkındalığı ve sezgisel yemeye olan ilgi günden güne artış göstermektedir. Kısıtlayıcı diyetler ile karşılaştırıldığında sezgisel yeme ve yeme farkındalığı müdahaleleri, kalıcı davranış değişikliği sağlamada etkin ve sürdürülebilir yöntemler olarak teşvik edilmektedir. Sezgisel yeme daha çok bireyin yeme davranışının altındaki sebeplere; yeme farkındalığı yemek yeme esnasında ulaşılması gereken bilinçli farkındalığa odaklanmaktadır. Sonuç olarak, her iki yaklaşım da geleneksel diyet müdahalelerine alternatif olarak geliştirilmiş umut vadeden önemli birer strateji olarak savunulmaktadır. Diyet dışı yaklaşımların kısıtlayıcı diyetler karşısında kullanımının daha yaygın hale geleceği düşünülmekte olup daha fazla sayıda özellikle deneme modelli klinik çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
Bir Yabancı Dil Sınıfında Öğrencilerin Farklı Seslere Nasıl Saygı Gösterdiklerinin Araştırılması
Hacettepe University Journal of Education, 2020
Öğrencilerin kültürel, dini, dilsel ve sosyal geçmişlerindeki farklılıklar günümüzün merkezi ve hiyerarşik dünya sisteminde bir sorun olarak görülmektedir (Apple, 2018). Sosyal sistemdeki muhafazakâr restorasyonun bir sonucu olarak, milliyetçilik ve etnomerkezcilik sosyal ve akademik platformlarda yaygın ideolojiler haline gelmiştir. Bu nedenle, sosyal ve akademik yaşamda farklı seslere saygı gösterilmesi eğitim alanında önemli bir konudur. Ancak, öğrenenlerin insan varlığının ontolojik ve felsefi açıklamasına göre başkalarının görüşlerine, fikirlerine ve duygularına nasıl saygı gösterebilecekleri konusunda bir fikir birliği yoktur. Diyalog, bireyler arasında karşılıklı ilişkiler oluşturur ve aynı zamanda diğer kişilere cevap vermeye hazır olmayı gerektiren ortak bir sorumluluk sağlar (Gardiner, 1996). Diyalog yoluyla diğer insanlarla bu tür bir etik ilişki kurmak, ilgisiz bir bakış açısını değil, sevgi dolu bir bakış açısını içerir (Bakhtin, 1990). Böylece, ötekilik artık yabancı veya farklı ile ilişkili değildir, çünkü farklılıklar üretken bir fırsat olarak algılanır. Bu vaka çalışması, öğrencilerin yabancı dil sınıfındaki farklı seslere nasıl saygı gösterdiklerini araştırmayı amaçlamaktadır. Bakhtin'in diyalog felsefesinden yola çıkarak, bir Türk üniversitesinin hazırlık okulunda başlangıç seviyesi 17 öğrenciyle sınıf içi diyaloglar, yazılı yanıtlar ve kişisel yansımalar gerçekleştirildi. Öğrencilerden elde edilen veri sonuçları, öğrencilerin dil öğrenimi ve öğretiminde klişeleştirmeden ve yargılamadan diğer bireylere yanıt verebildiğini ve farklı görüşlere ve fikirlere açık olabildiğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Bakhtin'in diyalog anlayışı, farklı seslere saygı gösterme, çok seslilik, yabancı dil sınıfı
Altın yatakları ile hidrokarbon birikimleri arasındaki ilişki
MTA Doğal Kaynaklar ve Ekonomi Bülteni, 2021
Sedimanter havzalar, hem metalik maden yatakları hem de fosil enerji kaynakları için değerli depolanma alanları içermektedir. Özdemir ve Palabıyık (2019), işletilebilir boyutta yatak oluşturabilmiş metalik maden yataklarının petrol ve doğalgaz birikimleri için sığ ve güvenilir bir belirteç olduğunu belirtmiş ve metalik maden yatakları ile hidrokarbon birikimleri arasındaki oluşum ve tektonik ilişkileri gösteren yeni bir diyagram sunmuşlardır. Özdemir (2020), kurşun ve çinko yatakları ile hidrokarbon birikimleri arasındaki ilişkiyi göstermiş ve işletilebilir boyuttaki Pb-Zn yataklarının bulunduğu bölgelerin petrol ve doğalgaz aramak için iyi bir referans olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Hem petrol ve doğalgaz kaynak kayalarının hem de ham petrol ve ürünlerinin yüksek miktarda metal içeriğine sahip olduğu bilinmektedir. Altın yatakları ile hidrokarbon birikimleri arasında yakın bir ilişki olduğu birçok çalışmada tespit edilmiştir. Bu çalışmada, altın yatakları ile hidrokarbon birikimleri arasındaki ilişkinin literatürdeki çalışmalar esas alınarak incelenmesi amaçlanmıştır.
KOBİ’lerde E-Ticaret Kullanımına Yönelik Bir Araştırma: OSTİM Örneği
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2010
Değişen rekabet koşulları içerisinde işletmeler ayakta kalabilmek için gelişen teknoloji ve yenilikleri takip etmek zorundadırlar. İşletme faaliyetlerinin elektronik ortamda gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilen elektronik ticaret, işletmelere özellikle de KOBİ'lere yeni pazarlara ulaşma ve rakipleri ile rekabet edebilme gibi konularda fırsatlar sunmaktadır. Bu araştırmanın amacı, OSTİM'de faaliyet gösteren KOBİ'lerin elektronik ticaret kullanma durumlarını ortaya koymaktır. Araştırmada anket yöntemiyle veri toplanmıştır. Araştırmaya katılan 269 adet işletmenin %24,9'unun elektronik ticaret yaptığı, %75,1'inin ise elektronik ticaret yapmadığı belirlenmiştir. E-ticaret yapmayan işletmelerin e-ticaret yapmama nedenleri arasında ilk üç sırada; bulundukları sektörde yaygın olarak kullanılan kabul görmüş bir ticaret şekli olmaması, teknik altyapı eksikliği ve güvenlik problemi gelmektedir. İşletmelerin elektronik ticaret yapma nedenleri arasında ise, ilk üç sırada, yeni pazarlara ulaşmak, işletmenin satışlarını artırmak ve işletmenin rekabet gücünü artırmak gelmektedir. KOBİ'ler elektronik ticaret yaparken karşılaştıkları en önemli sorunlar olarak; güvenlik nedeniyle elektronik ticaretin müşterileri tarafından tercih edilmemesini, işletmenin teknik altyapı eksikliği nedeniyle elektronik ticaretten yeterli düzeyde faydalanamamasını, elektronik ticaret konusunda eğitim verilmemesini ve işletme müşterilerinin görsel olarak görmedikleri bir ürünü satın almak istememelerini belirtmişlerdir. Bu verilere göre, e-ticaret yapan KOBİ sayısının yeterli düzeyde olmadığı, e-ticaret yapan işletmelerin bazı sorunlar yaşadıkları, e-ticaret yapmayanların da konuyla ilgili yeterli bilgi sahibi olmadıkları söylenebilir. Bu noktada, KOBİ'lere konuyla ilgili bilgilendirici eğitimlerin verilmesi, başarılı örneklerin gösterilmesi yoluyla KOBİ'lerin elektronik ticaret kullanımı konusunda teşvik edilmeleri ve yapılacak düzenlemeler ve verilecek eğitimlerle KOBİ'lerde elektronik ticaret kullanımının yaygınlaştırılması gerektiği söylenebilir.
DergiPark (Istanbul University), 2023
Yiyecek içecek sektörü ile ilgili atık sınıflandırmaları ve atık yönetimi çalışmalarını literatürde görmek mümkündür. Restoranlarda, otel mutfaklarında veya toplu beslenme sistemleri üretim alanlarında atık sınıflandırmaları ve sayımları yapılmıştır. Ancak eğitim mutfakları ile ilgili atık yönetimi çalışmasına literatürde rastlanmamıştır. Eğitim mutfakları amaç ve içerik olarak diğer mutfaklardan farklılık gösterir. Eğitim mutfaklarında ürün çeşitliliği, üretim çeşitliliği, az miktarda çok çeşit üretim söz konusudur. Çünkü bir türe yönelik değil, tüm farklı üretim türlerinin ürünlerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Osmanlı mutfağı, Türk mutfağı, yöresel mutfaklar, dünya mutfağı, pastane, ekmek ve daha bir çok farklı alanda uygulamaların yapıldığı dersler mevcuttur. Ayrıca üretimler sırasında hatalar, yanlış uygulamalar olması ile atıkların miktarında da artışlar mümkündür. Bu ve benzeri nedenlerle farklı olan eğitim mutfaklarında sadece yemek üretimi değil, üretimin israfsız nasıl yapılacağı, atıkların nasıl azaltılacağı bilgileri verilmelidir. Geleceğin mutfak çalışanlarına başlangıç aşamasında bu farkındalığı kazandırmak sektörel anlamda fayda sağlayacaktır. Bu amaçlarla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ortaca Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı uygulama mutfağında iki hafta boyunca yapılan tüm uygulamalarda kullanılan araç ve gereçler ile atıkların sayımları yapılmış, sınıflandırılarak kayıt altına alınmıştır. Elde edilen verilere göre en çok atığın üretim atığı olurken ikinci sırada gün sonundaki yemek atıkları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Üretim ve yemek atıklarının geri dönüşümü, atıksız üretim uygulamaları eğitimleri konularında öneriler sunulmuştur.
Kitle Kaynak Lojistik Kavramının Teorik Çerçevede İncelenmesi
Istanbul University - DergiPark, 2021
Tedarik zincirlerinin küreselleşmesi ve e-ticaret hacminin sürekli artması, lojistik operasyonları daha karmaşık hale getirmekte ve maliyetleri arttırmaktadır. Özellikle şehir içinde son adım teslimatlarda küçük hacimli yük sayısının artması, lojistik işletmelerin kapasitesini zorlamakta, teslimatta gecikmelere, trafik tıkanıklığına, emisyonların artmasına ve müşteri memnuniyetsizliğine neden olmaktadır. Bu sorunlara bir çözüm ve yeni bir iş modeli olarak son yıllarda kitle kaynak lojistik(KKL) kullanımı hızlı artmaktadır. KKL'de lojistik hizmet, gönüllü katılımcıların oluşturduğu bir kitle tarafından, yine bu kitlenin sahip olduğu kaynaklar kullanılarak üretilmektedir. Dijital bir platform aracılığıyla lojistik talep yine kitle içindeki lojistik arz ile eşleştirilmekte, ödeme ve izleme gibi işlemler çevrim içi ortamda gerçek zamanlı olarak gerçekleştirilmektedir. KKL az yatırım gerektirmesi, lojistik süreçlerin aracısız ve daha hızlı gerçekleştirilmesi, düşük maliyetleri sebebi ile her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Diğer taraftan esnek taşıma modları kullanımı, özellikle şehir içinde düşük emisyonlar, daha az trafik sıkışıklığı ve artan hava kalitesi gibi sürdürülebilirlik parametrelerine katkı sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkçe literatür için çalışma yapan akademisyenleri ve lojistik sektör çalışanlarını kitle kaynak lojistik kavramı ile tanıştırmak ve konu ile ilgili ulusal çapta yapılacak çalışmalar için zemin hazırlamaktır. Bu amaçla çalışmada, KKL'nin işleyişi, çeşitleri, avantajları ve zorlukları ele alınmış olup, gelecek çalışmalar için önerilerde bunulmuştur.