Avrasya Birliği Teorik Temelleri ve Tarihsel Gelişimi (original) (raw)
Related papers
Avrasyacılığın Tarihsel Gelişimi Makale Analizi
Avrasyacılık kavramının ortaya çıkışı 19. yüzyılın içerisinde gerçekleşmiştir. İsim babalığını Alman dilbilimci Aleksander von Humboldt yapmıştır. Avrasyacılık kavramı İngiliz coğrafyacı Mackinder’in ortaya koyduğu “Kalpgah Kuramı” ile de uluslararası ilişkilerde kendisine yer bulmuştur. Bu kurama göre, Avrupa'nın ilerlemesinin ve genişlemesinin, Asya'nın merkezinden gelen baskıya yanıt verme ihtiyacı tarafından teşvik edildiğine inanıyordu.
Avrasya'da Devletlerin Şekilleniş Süreçleri
OAKA, 2008
Uluslararası ilişkilerin tarihiyle ilgilenenler, genel olarak, dünya politik sisteminin hemen her bölgesinde devletlerin oluşum ve yıkılış süreçlerindeki paralelliğin normal bir olgu olduğunu kabul ederler. Makalede, Avrasya bölgesindeki devletlerin tarihsel oluşum, yükseliş, zayıflama ve yıkılış süreçlerindeki bazı paralellikler üzerinde odaklanmaya çalışılmıştır. Örnek olarak ise, Türk ve Rus devletlerinin çeşitli dönemlerdeki ortak etkileşimleri irdelenerek, bu iki devletin / milletin tekrar eden tarihsel devrimleri ve çığır açan olaylarının ışığında, Türk-Rus ulusal benzerlikleri; yani, ortak tehditleri, ortak endişeleri, ortak kaderleri, ortak deneyimleri, paylaştıkları / paylaşmadıkları mirasları ve tüm bunların sonuçları üzerinde durulmaktadır. Bunlar, Avrasya kıtasının temel etkileşim modelini oluşturmaktadırlar. Bu tarihsel bağlamda, iki Avrasyacılık modeli mevcuttur: Türk modeli ve Rus modeli. Bu iki Avrasya modeli, tarih boyunca birbirleriyle entegre olmadılar. Birbirleriyle yoğun etkileşimler içinde bulunan bu iki model, birbirlerine sürekli olarak düşmanca baktılar. Fakat en sonunda da, günümüz dünyasında bu iki model, Avrasya meselelerinde birbirleriyle işbirliği yapmaya başladılar.
Asya'da Bir Ekonomik Gelişim Modeli: Avrasya Ekonomik Birliği
Avrasya Ekonomik Birliği (AEB), Rusya ve Beyaz Rusya arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması ile başlamış olmasına rağmen hâlihazırda özellikle uluslararası ilişkiler disiplininde devletler ve uluslararası örgütler tarafından yeterince ele alınmamış bir konudur. Küreselleşen dünyada devletlerin karşı karşıya kaldıkları siyasi, güvenlik ve özellikle ekonomik sorunları çözebilmelerinin en önemli yolu uluslararası örgütler kurmalarıdır. Bu çalışma, gerek bölgesel güvenliğin sağlanması gerekse etkin bir ekonomik sistem kurmak için meydana getirilen Avrasya Ekonomik Birliği'nin uzun dönemde önemli ve etkili olacağı hipotezini ortaya atmakta ve birliği bir ekonomik gelişim modeli olarak ele almaktadır. Ayrıca bu çalışma, Rusya'nın AEB'yi diğer üyelerin Rusya'ya olan bağımlılığından etkin şekilde istifade ederek bölgedeki Rus nüfuzunu sağlamlaştırma adına bir mekanizma olarak algıladığını iddia etmektedir. Birliği meydana getiren üyelerin ekonomik ve stratejik çıkarlarına yer verecek olan bu makale, Soğuk Savaş sonrası dönemde hızla yayılan ekonomik küreselleşmeyi çalışmanın teorik altyapısı olarak ele almaktadır.
Avrasya Medeniyeti Politikası ve Sovyet Kimliği
Avrasya Medeniyeti Politikası ve Sovyet Kimliği, 2018
Avrasyacılara göre Rusya’nın zor durumdan çıkıp refaha ve huzura kavuşması için Ortodoks medeniyeti ile birlikte Asya, Türk ve Moğol kökenlerine, Cengiz Han mirasına sahip çıkılması gerekiyordu. Avrasyacılar, Rusya’nın ve Rusların uzun yıllardır Avrupa’nın bir parçası olmaya çalışmasına rağmen Avrupa'da mutluluğu bulamadıklarını dillendirmeye başladılar. 1917 Bolşevik Devrimi ile Lenin, tüm etnik unsurlara kendilerini yönetebilecekleri temsil hakkı ve kültürel bağımsızlık verilmesi konusunda ısrarcı olmuştur. Lenin ile birlikte hareket den Stalin onun vefatına kadar bu projenin taraftarı olmuştur. Lenin’in vefatından sonra Stalin daha çok SSCB kimliği oluşturulması konusunda fikirlerini beyan etmiştir. Bu amaçla başta eğitim olmak üzere ekonomide yeniden yapılandırmaya gidilmiştir. Eskiden var olan Latin alfabe temelli etnik dillerin tamamı için Kril alfabesi oluşturulmuştur. Rusça resmi tek dil olarak kabul edilmiş ve okullarda diğer dillere verilen özerklik azaltılmıştır. Ayrıca Stalin’in etnik unsurları karıştırma planı ölçüsünde yurtlarından sürgün edilen birçok etnik unsurun farklı coğrafyalarda şehirlere ve kırsal alanlara yerleştirilmesi planı devreye girmiştir. Buna göre Özbek, Tatar, Rus, Tacik, Kazak, Koreli vd. unsurların birbirleriyle karışımı sağlanmaya çalışılmıştır. Bu plan Stalin’den sonra da uygulanmışsa da 1990’lı yıllarda SSCB’nin yıkılması ile etnik milli devletler kurulmuştur. Yeni dönemde hem Rus hem de Rusçaya karşı tavır alınmıştır. Bu süreç 2000’li yıllarda Putin iktidarında eski post- Sovyet ülkeleriyle ekonomik ve kültürel bağların yeniden tesisi ile Avrasya Medeniyeti projesine evrilmiştir.
'Avrupa Birliği’ne Alternatif' Olarak Avrasya Ekonomik Birliği - Stratejik Ortak
'Avrupa Birliği’ne Alternatif' Olarak Avrasya Ekonomik Birliği , 2020
Avrupa Birliği’nin Türkiye Cumhuriyeti açısından birincil öneme haiz olduğunu bilmekteyiz. Avrupa Birliği’nin gerek coğrafi konumu gerekse Türkiye ile yarım asırdır geliştirmiş olduğu ilişkileri iki tarafı da birbirinden ayıramayacak şekilde bağlamıştır. Fakat bu bağlantıya rağmen Avrupa Birliği çeşitli politik saikler öne sürerek Türkiye’ye adaylık kapısını tam anlamıyla açmamaktadır. Bu politik saikler esasında Türkiye bağlamındaki terör faktörü, Kıbrıs faktörü ve Doğu Akdeniz faktörüdür. Bu en önemli faktörleri izleyen diğer bazı hukuki ve ekonomik faktörler de bulunmaktadır fakat Avrupa Birliği’nin Türkiye ile kesin surette bir araya gelmelerini engelleyen en önemli faktörler işte yukarıda zikrettiğimiz üç faktör çerçevesinde gelişmektedir. Türkiye’nin tabiri caiz ise yarım asırdan fazla Avrupa Birliği’nin kapısının önünde bekletilmesi, Türkiye tarafından ve açısından ‘AB’ye alternatifler’ adlı yeni sayfa ve pencerelerin açmasına sebebiyet verebilmektedir.