Relationship Between Lumbar Muscle Strength and Proprioception After Fatigue in Men with Chronic Low Back Pain (original) (raw)

Anasiniflarinin Ergonomi̇k Açidan Değerlendi̇ri̇lmesi̇: Di̇yarbakir İli̇nden Beş Örnek

International Refereed Journal Of Architecture and Design

Öz: Amaç: Ergonomik kriterler doğrultusunda kullanıcı nitelikleri ve antropometrik verilerin dikkatle ele alınması gereken mekân türlerinden biri, okul öncesi eğitim birimleridir. Okul öncesi eğitimden istenilen performansın sağlanabilmesi, eğitim programı ve personele bağlı olduğu kadar, bu eğitim kurumları için sağlanan fiziksel koşullara da bağlı olmaktadır. Çalışmada okul öncesi eğitim kurumlarından anasınıflarında yer alan donanımların ve sınıf boyutlarının çocuklara ait antropometrik veriler göz önünde bulundurularak, yapılıp yapılmadığını ortaya çıkarmak ve bu tür düzenlemelerin çocukların fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerindeki önemine dikkat çekmek hedeflenmiştir. Yöntem: Bu amaçla Diyarbakır il merkezinde rastlantısal olarak seçilen beş farklı anasınıfı konu kapsamında incelenmiştir. Çocuklar arasında vücut ölçüleri ve oranlarında gözlenen varyasyonlar, onlara özgü antropometrik değerlerin tespiti ve kendi standartlarının oluşturulması için kullanılan oranlar üzerinden hesaplamalar yapılarak, çalışma düzlem yükseklikleri, oturma yükseklikleri, göz hizaları, maksimum uzanma mesafeleri hesaplanmıştır. Elde edilen tüm değerler her okul için ayrı olmak koşuluyla tablolar halinde verilmiştir. Hesaplama sonucu çıkan bu değerler, sınıfların ölçümleri esnasında elde edilen değerlerle karşılaştırılmıştır. Veriler sonucunda ergonomik ilkelere bağlı olarak önerilerde bulunulmuştur. Bulgular: Çalışma sonucunda incelenen beş okulda, çocuklara ait masa boyutlarının anasınıfı öğrencilerinin antropometrik boyutlarına uygun olmadığı görülmüştür. Yapısal boyutta ise tasarımların anasınıfına ait Milli Eğitim Bakanlığı Standartlarına göre ıslak hacimlerde uymadığı görülmüştür. Değerlendirmede pencere kolu yüksekliklerinin standartlara uygun olmadığı, kapı kollarına ait yükseklik ve kapı genişliklerinin ise yeterli olduğu bulunmuştur. Sonuç: Tasarım aşamasında anasınıfı olacak birimlerin, başlangıçta belirlenmesi, bu birimlerin dönüştürülmüş mekânlar olmaması gerekmektedir.

Büyük Ortopedik Cerrahi Girişimlerde Hiperbarik Ropivakain, Levobupivakain ya da Bupivakain Çözeltileri ile Uygulanan Spinal Anestezi

Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2010

A AB BS S T TR RA AC CT T O Ob bj je ec ct ti iv ve e: : The aim of the present study was to compare the reliability, suitability and the side effects of the spinal blocks produced by hyperbaric solutions of levobupivacaine, ropivacaine and bupivacaine in patients undergoing total hip or knee arthroplasty. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : Ninety patients, aged 30-75 years with American Society of Anesthesiology (ASA) grade I-III, undergoing total hip and knee arthroplasty were included in the study and randomized into three groups. Spinal anesthesia was performed in all patients; among the study groups in Group HB 3 ml of 0.5% hyperbaric bupivacaine, in Group HR 3 ml of 0.5% hyperbaric ropivacaine and in Group HL 3 ml of 0.5% hyperbaric levobupivacaine were given intrathecally. The same surgeon performed all the operations. R Re es su ul lt ts s: : The mean duration of complete motor block was longest in Group HB(p=0.047). Onset of sensory block at dermatome level T10 was earliest in Group HL(p<0.002). Regression time of sensory block to dermatome level T10 and L1 was longest in group HB and shortest in group HR (p<0.05). First analgesic requirement was earliest in Group HR. More patients in Group HB required treatment for hypotension. Nausea/vomiting were significantly higher in Group HB (p<0.05). Incidence of hypotension was lowest in Group HR (p<0.001). C Co on nc cl lu us si io on n: : In 15 mg doses, hyperbaric levobupivacaine showed similar potency and block characteristics to hyperbaric bupivacaine, and the duration of motor and sensory block was the shortest with hyperbaric ropivacaine. Levobupivacaine and ropivacaine had fewer side effects.

Futbolcularda Kisa Ve Uzun Süreli̇ Egzersi̇zi̇n Postural Kontrol Üzeri̇ne Etki̇si̇

2018

Arastirmanin amacini erkek futbolcularda kisa ve uzun sureli egzersizin postural kontrol uzerine etkisini incelemek olusturmaktadir. Arastirma grubunu Xyas=21,09±3,78 yil; Xboy=178,59±6,52cm; Xva=73,06±7,43 kg 22 erkek futbolcu olusturmaktadir. Arastirma grubunun vucut kompozisyon olcumleri icin Tanita MC-980 marka analiz cihazi, postural kontrol testi icin kistler marka force plate kullanilmistir. Kisa sureli egzersiz icin wingate bisiklet ergometresi uzun sureli egzersiz icin mekik testi kullanilmistir. Sporcularin test oncesi ve sonrasinda laktat olcumleri icin nova biomedical marka Lactate plus cihazi, Kalp atim hizlari icin polar team kullanilmistir. Kisa ve uzun sureli egzersizin postural kontrol degerlerini butun yonlerde salinim oranini daha fazla etkilerken; kisa sureli egzersizin daha cok toplam ve anterior-posterior salinim degerlerini, uzun sureli egzersizde ise medial-lateral salinim degerlerinin daha cok etkilenmektedir. Sonuc olarak iki farkli egzersizin etkileri ayri...

Tek ayak üzerinde duruşta postural salınım hızının ayak postur indeksi, ayak büyüklüğü ve plantar basınç değerleri ile tahmini

Joint Diseases and Related Surgery, 2013

Bu çalışmada tek ayak üzerine duruşta postural stabilite açısından postural salınım hızının plantar basınç, ayak postur indeksi (API) ve ayak büyüklüğü ile tahmin edilip edilemeyeceği araştırıldı. Hastalar ve yöntemler: Çalışmaya 118 kişinin (62 erkek, 56 kadın; ort. yaş 22.1±3.1 yıl; dağılım 18-36 yıl) toplam 236 ayağı dahil edildi. Ayaklar API indeksine göre düztaban, normal ve yüksek taban olarak sınıflandırıldı. Postural salınım hızı, tek ayak üzerine duruşta gözler açık (TA-GA) ve gözler kapalı (TA-GK) durumda Balance Master ile ölçüldü. Her ayak için 10 farklı plantar bölgenin basınçları ise, EMED-M pedobarograf kullanılarak ölçüldü. Plantar basınç değerlerinden kuvvet-zaman-alan (KZA) integrali belirlendi ve ayak genişliği ayak uzunluğuna bölünerek standart ayak büyüklüğü (SAB) hesaplandı. Gruplar arasında postural salınım hızı farklılıklarını belirlemek için tek yönlü ANOVA kullanıldı. Postural salınım hızının tahmin edilebilirliğini belirlemek için çoklu doğrusal regresyon analizi kullanıldı. Bulgular: Postural salınım hızı TA-GA durumda her üç grup için benzer bulundu (p>0.05). TA-GK durumda en yüksek postural salınım hızı düztaban ayak grubunda, en düşük salınım hızı ise yüksek taban ayak grubunda saptandı (p<0.05). TA-GK durumda ölçülen postural salınım hızı ile SAB (b= 0.141, p<0.05), topukta belirlenen KZA integral değeri (b=-0.127, p<0.05) ve API (b= 0.246, p<0.05) arasında anlamlı ilişki saptandı. Sonuç: Tek ayak üzerine duruşta KZA integral ve SAB parametrelerinin postural salınım hızını öngördürücü değeri düşüktür. Postural salınım hızı daha çok API ile ilintili olup, ayaktaki pronasyon ile artar. Anahtar sözcükler: Düztaban; ayak; postural denge; postur. Objectives: This study aims to assess whether the plantar pressure, the foot posture index (FPI) and foot size can predict the postural sway velocity in terms of postural stability in unilateral stance. Patients and methods: A total of 236 feet of 118 participants (62 males, 56 females; mean age 22.1±3.1 years; range 18 to 36 years) were enrolled. The feet were classified as prone, normal and supine based on the FPI. Postural sway velocity during unilateral stance with eye open (US-EO) and eye closed (US-EC) condition was measured using the Balance Master. Plantar pressure for each foot was measured from 10 different areas using EMED-M pedobarography. The force-time-area (FTA) integral was calculated based on the plantar pressure values, while standardized foot size (SFS) was calculated dividing foot width by foot length. The one-way ANOVA was used to determine differences in postural sway velocity between the groups. Multiple linear regression analysis was used to evaluate the predictability of the postural sway velocity. Results: The postural sway velocities in US-EO condition were similar among three groups (p>0.05). In the US-EC condition, the highest postural sway velocity in the prone feet and lowest postural sway velocity in the supine feet were measured (p<0.05). There was a significant relationship between the postural sway velocity which was measured in the US-EC condition and SFS (b= 0.141, p<0.05), FTA integral under the hindfoot (b=-0.127, p<0.05) and FPI values (b= 0.246, p<0.05). Conclusion: The predictive value of FTA integral and SFS parameters for postural sway velocity is lower in unilateral stance. The postural sway velocity is rather associated with FPI and increases by pronation of the foot.

IntArchHealthSci_2017_4_2_42_216137(1).pdf

High prevalence of work-related musculoskeletal disorders, especially in jobs such as nursing which covers tasks like patients' repositioning, has attracted great attentions from occupational healthcare experts to necessitate the knowledge of ergonomic science. Therefore, this study was performed aiming at ergonomic relationship during work in nursing staff of Intensive Care Unit (ICU) with operating room. Materials and Methods: In this descriptive-analytical study (cohort), fifty personnel of ICU staff and fifty of operating room staff were selected through a census method and were assessed using tools such as Nordic questionnaire and Rapid Entire Body Assessment (REBA) standards in terms of body posture ergonomics. The obtained data were analyzed by SPSS software and Chi-Square test after collection. Results: The most complaints were from the operating room group (68%) and ICU staff (60%) for the lumbar musculoskeletal system. There was a significant relationship between the total REBA scores of body, legs, neck, arm, force status, load fitting with hands and static or dynamic activities in the operating room and ICU staff groups (P < 0.05). In operating room and ICU groups, most subjects obtained score 11-15 and very high-risk level. Conclusion: Nurses working at operating room and ICU ward are subjected to high-risk levels and occupational injuries which is dramatically resulted from inappropriate body posture or particular conditions of their works. As a result, taking corrective actions along with planning and identifying ways will help prohibiting the prevalence of disorders in the future.

Perianal Cerrahide Levobupivakain Kullanılan İki Değişik Spinal Anestezi Tekniğinin Karşılaştırılması

Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2011

Ge ne ral or spi nal anest he si a, ca u dal bloc k, lo cal anest he si a or com bi na ti on of the se tech ni qu es may be used for ano rec tal sur gery. The best anest he tic tech ni qu e and medications are still debated. This study was per for med to com pa re the fe a si bi lity of the two spi nal anest he tic tech ni qu es, na mely, sadd le block and low spi nal anest he si a using pla in le vo bu pi va ca i ne in elec ti ve pe ri a nal sur gery. M Ma a t te e r ri i a al l a an nd d M Me et t h ho od ds s: : Fo urty ASA (Ame ri can So ci ety of Anest he si o logists) I-III pa ti ents we re ran do mi zed to re ce i ve eit her sadd le block (Gro up 1) or low spi nal anesthe si a (Gro up 2) with 1.5 mL pla in le vo bu pi va ca i ne. In both gro ups, the deg re e of mo tor and sen sory block, pe ri-and pos to pe ra ti ve si de ef fects, pa ti ent and sur ge on sa tis fac ti on, anal ge sic re qu i re ments as well as du ra ti ons of anest he si a, sur gery and pos ta nest he si a ca re unit we re re cor ded. R Re e s su ul lt ts s: : The me di an le vel of sen so ri al block was sig ni fi cantly hig her in Gro up 2 (p= 0.007). The sen so ri al block re ma i ned at sac ral der ma to mes in 35 % of pa ti ents in Gro up 1 and in no ne of the pa ti ents in Group 2 (p= 0.008). Bro ma ge sco res we re "0" in 70 % and 21.1 % of pa ti ents in Gro up 1 and Gro up 2, res pec ti vely (χ 2 : 9.39, p= 0.002). Se ven te en pa ti ents in Gro up 1 and seven pa ti ents in Gro up 2 ac hie ved fast trac king cri te ri a in the ope ra ting ro om and we re ab le to bypass the pos ta nest he si a ca re unit (χ 2 : 11.493, p= 0.001). C Co on nc c l lu u s si i o on n: : Sadd le block with pla in le vo bu pi va ca i ne used for pe ri a nal surgery re sul ted in ab sen ce or less mo tor block, less ad mis si on to pos ta nest he si a ca re unit, fas ter re covery when com pa red to low spi nal anest he si a; however si de ef fects, pa ti ent and sur ge on sa tis fac ti on we re com pa rab le bet we en the gro ups. K Ke ey y W Wo or rd ds s: : Anest he si a, con duc ti on; anest he si a, spi nal; le vo bu pi va ca i ne Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Ge nel ve ya spi nal anes te zi, ka u dal blok, lo kal anes te zi ya da bu tek nik le rin kom bi nasyo nu ano rek tal cer ra hi için kul la nı la bi lir. Han gi anes te zi tek ni ği ve ila cın en iyi se çim ol du ğu hala tar tış ma lı dır. Bu ça lış ma elek tif pe ri a nal cer ra hi de saf le vo bu pi va ka in kul la na rak ya pı lan iki spi nal anes te zi tek ni ği nin, ya ni sadd le blok ve dü şük se vi ye li spi nal anes te zi nin uy gu la na bi lir li ği nin karşı laş tı rıl ma sı ama cıy la ya pıl dı. G Ge e r re eç ç v ve e Y Yö ön n t te em m l le er r: : Kırk ASA (Ame ri kan Anes te zi yo lo jist ler Derne ği) I-II I has ta 1.5 ml saf le vo bu pi va ka in ile sadd le blok (Grup 1) ve ya dü şük se vi ye li spi nal anes te zi (Grup 2) uy gu lan mak için ran do mi ze edil di. Her iki grup ta da, mo tor ve du yu sal blok dü zey le ri, peri ve pos to pe ra tif yan et ki le ri, has ta ve cer rah mem nu ni ye ti, anal je zik ge rek si nim le ri ve anes te zi, cer ra hi ve pos ta nes te zi ba kım üni te sin de (PA CU) ka lım sü re le ri kay de dil di. B Bu ul l g gu u l la ar r: : Grup 2'de du yu sal blok med yan dü ze yi an lam lı de re ce de da ha (p= 0.007) yük sek ti. Grup 1'de has ta la rın %35'in de du yu sal blok sak ral der ma tom lar da sı nır lı ka lır ken Grup 2 has ta la rın hiç bi rin de bu gözlen me di (p= 0.008). Bro ma ge sko ru Grup 1 ve Grup 2 has ta la rın sı ra sıy la %70 ve %21.1'in de "0" idi (χ 2 : 9.39, p= 0.002). Grup 1'den 17 has ta ve Grup 2'den yedi has ta ope ras yon sa lo nun da fast-track kri ter le ri ni sağ la dı ve pos ta nes te zi ba kım üni te si ni bypass ede bil di (χ 2 : 11.493, p= 0.001). S So o n nu uç ç: : Pe ri a nal cer ra hi de saf le vo bu pi va ka in ile ya pı lan sadd le blok dü şük se vi ye li spi nal anes te zi ile karşı laş tı rıl dı ğın da, da ha az ve ya hiç mo tor blok, pos ta nes te zi ba kım üni te si ne da ha az gi riş, da ha hızlı der len me ile so nuç lan dı; has ta ve cer rah mem nu ni ye ti grup lar ara sın da kar şı laş tı rı la bi lir dü zey dey di. A An na ah h t ta ar r K Ke e l li i m me e l le er r: : Anes te zi, kon dük si yon; anes te zi, spi nal; le vo bu pi va ka in

Bir fizyolojik kaskat olan iritabl bağırsak sendromu; kronik gastrit, hemoroid, ürolithiyzis ve depresyon ile ilişkilidir

2007

Giriş: İnsanların üçte biri karnın üst bölgesinde tekrarlayan ağrılardan yakınırlar ve bu hastaların çoğunda altta yatan olası patoloji iritabl bağırsak sendromu’dur (İBS). Gereç ve Yöntem: Acil servise üst abdomen ağrısı nedeniyle başvuran tüm hastalar ardışık olarak çalışmaya alındı. İB S, olası hayatı tehdit edebilecek karın ağrısı nedeni ile başvuran hastalar hariç Rome II kriterlerine göre koyuldu. Üst abdomen ağrısı diğer nedenleride saptandıktan sonra, sonuçlar İBS olan ve olmayan hastalar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya İBS tanısı koyulan 120 hasta ile konulmayan 138 hasta alındı. İBS tanısı konulan hastaların %61.6’sı (n=74), ‹BS tanısı koyulmayan hastaların ise %42’si (n=58) kadındı (p<0.001). Kronik gastrit ‹BS grubunun %72.5’inde (n=87), saptanmayan hastalarınsa %36.2’sinde (n=50) mevcuttu (p<0.001). Benzer olarak hem hemoroid prevalansı (%33.3, n=40 vs %15.2, n=21; p<0.001) hem de ürolithiyazis prevalansı (%17.5, n=21 vs %11.5, n=16; p<0.005) ‹...

Serebral Palsili Çocuklarda Kinezyolojik Bantlamanın El Fonksiyonu Üzerine Etkisi

Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi

Amaç: Bu çalışmada unilateral (tek taraflı) tutulumu olan serebral palsi (SP)’li çocuklarda el bileği dorsi fleksör kas grubuna fasilitasyon tekniğiyle (kas güçlendirmeye yönelik) uygulanan kinezyolojik bantlamanın (KB) egzersizden bağımsız olarak el fonksiyonları üzerindeki erken etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmaya unilateral SP tanısı almış toplam 20 hasta dahil edildi. Tüm hastaların plejik taraf el bileği dorsi fleksör ve parmak ekstansörlerine yönelik kinezyolojik bantlama yapıldı. Hastalar yaş, cinsiyet, dominant el açısından değerlendirildi. Hastaların el fonksiyonları Jebsen Taylor El Fonksiyon Testi (JTEFT) ile değerlendirildi. Hastaların el fonksiyonu; kinezyolojik bantlamadan önce, kinezyolojik bant uyguladıktan hemen sonra ve kinezyolojik bant çıkarıldıktan sonra üç ayrı zamanda olacak şekilde değerlendirildi.Bulgular: Hastaların kinezyolojik bantlama öncesi ve kinezyolojik bantlamadan sonra yapılan değerlendirmesinde sayfa çevirme, küçük objeleri t...

M.Sc PHYSICAL THERAPY THESIS (2010).doc

Vertical Oscillatory pressure (VOP) is a technique of spinal manual therapy in physiotherapy, that has been documented to be the simplest and most versatile for the treatment of candidates indicated for manipulation (Nwuga, 1990). Several studies have shown that VOP has significant effect on pain intensity, mobility of the spine and cardiovascular system in patients with dysfunctions of the spine. However, its effect on the respiratory system during its application is less researched into. This study examined the effect of VOP on pain intensity and some respiratory variables in patients with cervical spondylosis. Thirty subjects with neck pain were in the experimental group while 30 individuals without neck pain were in the control group. Their ages ranged between 27 and 77 years. Vertical oscillatory pressure was applied on a pre-identified painful vertebra in prone position while taking the respiratory variables (vital capacity and respiratory rate). Severity of pain was assessed using a 10-point standard Borg scale before, during and after VOP. The researcher’s applied force on the spine was monitored by calculating the difference between the body weights during application of VOP and before VOP. The control group’s respiratory variables (vital capacity and respiratory rate) were also monitored before, during and after VOP. However the control groups were asymptomatic of pain hence standard Borg scale was not used for them. The result showed that vertical oscillatory pressure had no statistical significant effect (P>0.05) on respiratory rate of subjects with neck pain. VOP had statistical significant effect (p< 0.05) on respiratory rate of the control group. There was also statistical significant effect of VOP (P<0.05) on respiratory rate of the experimental when compared to the apparently healthy controls. The result further showed that vertical oscillatory pressure had statistical significant effect (p< 0.05) on vital capacity of subjects with neck pain. VOP had statistical significant effect on vital capacity of the control group. There was no statistical significant effect of VOP (P> 0.05) on vital capacity of the experimental when compared to the apparently healthy controls. Furthermore, the result showed that VOP had statistical significant effect (p< 0.05) on pain intensity of subjects in the experimental group. Furthermore, the result showed there was no statistical significant difference in the force applied (p> 0.05) between the experimental and the apparently healthy controls. Furthermore, the result showed that there were no significant correlation between force applied by the researcher and subjects’ age(r=0.08, p>0.05), body weight(r= 0.16, p>0.05), height(r=-0.10, p>0.05) and body mass index(r=0.19, p>0.05). Furthermore, result of the multiple regression analysis revealed that all the predictor variables (age, height, weight, body mass index) measured in this study accounted for 7.2% of the variability of the applied force. This implies that the remaining 92.8% not accounted for are due to the effects of other factors not included in the equation. The implication of this is that age and anthropometric parameters cannot accurately predict force required during application of VOP without significant errors. This study concluded that vertical oscillatory pressure relieved neck pain (decreased from moderate pain to very mild pain) with a significant increase in vital capacity and no significant increase in respiratory rate of patients with cervical spondylosis. This implies that vertical oscillatory pressure may be a safe treatment for neck pain in patients with cervical spondylosis. It may also be beneficial in the presence of mildly/moderately decreased vital capacity measurement resulted from phrenic nerve involvement (C3- C5 supplying diaphragm) in patients with cervical spondylosis.

İlerlemiş Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserli Olgularda Başlangıç Antropometrik Değerler ve Beslenme Durumu Sağkalım ile İlişkilidir

Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2010

Lung can cer is usu ally pre ce ded by ano re xi a, fre qu ently le a ding to weight loss and cac he xi a. Ant hro po met ric me a su re ments are used to eva lu a te nut ri ti o nal sta tes. In this study, it was ai med to re ve al the prog nos tic va lu es of ant hro po met ric me a su re ments and bioc he mi cal pa ra me ters in ad van ced non-small cell lung car ci no mas (NSCLC). M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et t-h ho od ds s: : Pa ti ents his to pat ho lo gi cally di ag no sed as ad van ced sta ge NSCLC bet we en De cem ber 2004 and Ju ne 2006 we re inc lu ded in the study. Pa ti ents who had un der go ne sur gi cal re sec ti on were exc lu ded. Fo ur ant hro po met ric, thre e bi oc he mi cal me a su re ments and the nut ri ti o nal in dex of pa ti ents we re re cor ded be fo re any tre at ment. R Re e s su ul lt ts s: : A to tal of 69 ma le pa ti ents, with a mean age of 58.8 ye ars, were fol lo wed for 12.98 months on ave ra ge. Forty-ni ne (71%) pa ti ents were at sta ge II IB, whe re as 20 (29%) pa ti ents we re at sta ge IV. The me an sur vi val pe ri od was 12.0 months. Low le vels of se rum al bu min (p< 0.001) and pre al bu min (p= 0.002), body mass in dex (p= 0.000), skin thick ness of tri ceps (p< 0.001), and up per arm cir cum fe ren ce (p< 0.001), as well as high le vels of nut ri ti o nal in dex (p< 0.001) we re de ter mi ned as po or prog nos tic fac tors. The re was no re la ti on bet we en se rum trans fer rin and sur vi val (p= 0.229). C Co on nc c l lu u s si i o on n: : Lo wer se rum al bumin, pre al bu min, body mass in dex, tri ceps skin thick ness, up per arm cir cum fe ren ce and hig her nut ri ti o nal in dex may ref lect shor ter sur vi val in ad van ced NSCLC despite go od per for man ce sta tus. K Ke ey y W Wo or rd ds s: : Lung ne op lasms; ant hro po metry; nut ri ti on as sess ment; al bu mins; pre al bu min; sur vi val; body mass in dex Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Ano rek si ge nel lik le ak ci ğer kan se ri ta nı sı ön ce sin de gö rül mek te ve sık lık la ki lo kaybı na ve ka şek si ye ne den ol mak ta dır. An tro po met rik öl çüm ler bes len me du ru mu nu de ğer len dirmek için kul la nıl mak ta dır. Bu ça lış ma da, an tro po met rik öl çüm le rin ve bi yo kim ya sal pa ra met re le rin iler le miş kü çük hüc re li dı şı ak ci ğer kan ser li (KHDAK) has ta lar da ki prog nos tik de ğe ri ni or ta ya koymak amaç lan mış tır. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Ça lış ma ya ara lık 2004 ve ha zi ran 2006 yıl la rı ara sın da his to pa to lo jik ola rak ile ri ev re KHDAK ta nı sı ko nan has ta lar da hil edil miş tir. Cer ra hi re zek si yon yapı lan has ta lar ça lış ma ya da hil edil me miş tir. Her han gi bir te da vi uy gu la ma dan ön ce, dört an tro pomet rik, üç bi yo kim ya sal öl çüm ile bes len me en deks le ri ka yıt edil miş tir. B Bu ul l g gu u l la ar r: : Or ta la ma yaş la rı 58.8 yıl olan top lam 69 er kek has ta, or ta la ma ola rak 12.98 ay ta kip edil di. Kırk do kuz (%71) has ta ev re II IB, 20 has ta (%29) ise ev re IV idi. Or ta la ma sağ ka lım 12 ay dı. Se rum al bu min (p< 0.001) ve pre al bu min (p= 0.002) dü ze yi nin dü şük ol ma sı, vü cut kit le in dek si (p= 0.000), tri ceps cilt ka lın lı ğı (p< 0.001) ve üst kol çev re si (p< 0.001) ile yük sek bes len me en dek si kö tü prog nos tik fak tör ler olarak be lir len di. Se rum trans fer rin ile sağ ka lım ara sın da iliş ki yok idi (p= 0.229). S So o n nu uç ç : : Se rum al bumin ve pre al bu mi nin dü şük ol ma sı, vü cut kit le en dek si, tri seps cilt ka lın lı ğı, üst kol çev re si ve yük sek bes len me en dek si iler le miş KHDAK' li has ta lar da per for mans du ru mu iyi gö rül se bi le da ha kı sa sağ ka lı ma işa ret ede bi lir. A An na ah h t ta ar r K Ke e l li i m me e l le er r: : Ak ci ğer tü mör le ri; an tro po met ri; bes len me de ğer len dir me si; al bu min ler; pre al bu min; sağkalım; beden kit le in dek si T Tu ur rk ki iy ye e K Kl li in ni ik kl le er ri i J J M Me ed d S Sc ci i 2 20 01 10 0; ;3 30 0((4 4