OTEL ODALARI ŞİİRİNDE YALNIZLIK VE KİMSESİZLİK (original) (raw)
Related papers
OTELLERDE PERSONELİN YEŞİL BİLİNCİ: BİR YEŞİLLENEN OTEL ÖRNEĞİ
Bu çalışmada, yeşillenen oteller kavramı ile ortaya çıkan çalışanların sahip olduğu çevre duyarlılığının ve çevre bilincinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda TUROB’un yeşillenen oteller listesinde bulunan bir otelde yönetimin bireysel ve yönetsel anlamda bu konu hakkındaki farkındalıkları ortaya konmaktadır. Kanımızca yeşil bir otelde tüm çalışanların yeşil farkındalığa sahip olması önemli iken yöneticilerin bu bilince sahip olması daha da önem taşımaktadır. Otelin genel müdürü ile yapılan yüz yüze görüşme yönteminde önceden hazırlanmış yarı yapılandırılmış ölçek kullanılmıştır. Böylece yeşil bilince sahip bir otelde yönetimin bu bilince sahip olmalarının önemi ortaya konularak, sonuçlar teorik çerçevede tartışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yeşil oteller, Çevresel farkındalık, Yeşil bilinci,
HİTİTLERDE UYKU VE UYKUSUZLUK ÜZERİNE BİR İNCELEME
OANNES, 2023
Özet Uyku evrensel bir ihtiyaç olmasına rağmen her kültürde farklı etkilere ve algılara sahiptir. Hitit kültüründe uyku ile ilgili bulgular, onlara özgü gelenekleri, inanışları, korkuları ortaya koymaktadır. Hititler uykuyu, farklı çağrışımlarla ilişkilendirerek tanrısal bir olgu, içsel bir güç olarak tanımlamışlardır. Hititçe çivi yazılı belgelerde uyku günlük bir ihtiyaç olmasının yanı sıra olumlu, olumsuz veya nötr çağrışımlarla önemli rol oynamıştır. Hitit toplumunda uyku için yeterli fırsat ve imkân olmasına rağmen uykuya dalmakta ve sürdürmekte zorluk yaşayan insanlar bulunmaktadır. Kalitesiz ve dinlendirici olmayan uyku, insanların fiziksel, psikolojik ve sosyal performanslarını olumsuz etkilemiştir. Uyku yoksunluğu, yorgunluk, halsizlik, huzursuzluk, öfke, depresyon, tükenmişlik gibi duygulara sebep olmuştur. Uyku ise arınma, rahatlama, iyileşme, güç-kuvvet, enerji, huzur ve mutluluk vermiştir. Bu noktada Hititler uykuyu tanrının bir lütfu, uykusuzluğu ise tanrının bir gazabı olarak yorumlamışlardır. Bu çalışmada Hitit metinlerinde geçen uyku ve uykusuzluk terimleri incelenerek, uyku yerleri, uyku zamanı ve uyku hijyeninin uyku kalitesine etkisi anlatılacaktır. Hititçe çivi yazılı belgelerde uykunun kalitesini yansıtan hafif uyku, tatlı uyku, kutsal uyku, ağır uyku ve uykusuzluk gibi sınıflandırmalar belirtilecektir. Hitit krallarının uyku esnasında, baskı, saldırı ve güvenlik açıklarına karşı aldığı tedbirler konusunda da bilgi verilecektir. İdari ve dini görev amacıyla gece uykusuz kalan görevlilerin, sorumlulukları ve icraatları da aktarılacaktır. Hititlerde uyku ve uykusuzluk emik bir bakış açısıyla incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Hititler, Uyumak, Dinlenmek, Gecelemek, Uykusuzluk
ÖZBEK VE KIRGIZ DESTANLARINDA ÇOCUKSUZLUK MOTİFİ
BAXSHICHILIK SAN’ATINING JAHON MADANIYATI SIVILIZATSIYASIDA TUTGAN О‘RNI II xalqaro ilmiy-amaliy konferensiya, 2021
In this study, the motive of childlessness in Uzbek and Kyrgyz epics is discussed within a general evaluation. The episode of “The extraordinary birth of the hero and his childhood”, which has a significant place in the structure of the epic, constitutes the preparation phase of the narrative in which many motives are included. In the narration logic, the solution of a big problem the society has fallen into can merely be possible with a hero. The fact that the hero has specific powers might be probable by the combination of specific conditions, including the period before his birth. The individuals of a society living in a horse-riding nomadic steppe, with the desire to be superior to other societies within population, somehow encouraged families without children to give birth and especially included this desire in their epics, which are heroic stories. When we evaluate the childlessness motive in the Uzbek and Kyrgyz epics by dividing them into structural units; we attain the processing such as realizing at later ages, consulting the wise men for a solution, going to the tombs and sacred places, or appease the people’s hunger, being heralded by a supreme person and getting pregnant.
YAHUDİLİK, HIRİSTİYANLIK VE İSLÂMİYETTE OTORİTE VE OTORİTE KULLANIMI
YAHUDİLİK, HIRİSTİYANLIK VE İSLÂMİYETTE OTORİTE VE OTORİTE KULLANIMI İnsanlar, dünyaya geldikten, atıldıktan ya da dünyaya düştükten sonra yaşamın devamlılığı adına birçok kurumlar ortaya çıkmış bu kurumlar belirli düzenlemelere, kısıtlamalara, ödül-ceza sistemlerine dayanarak hem kendi meşruiyetlerini hem de kendisi vasıtasıyla insanların ve insanların içinde bulunduğu her türlü yapının meşruiyetini belirlemiştir. İster tecrübeler eşliğinde sürekli yapbozlarla olsun isterse de yetkin bir yüce kaynaktan alınan bilgilerle olsun neyin doğru neyin yanlış olduğu vazedilmiştir. Doğruluk-yanlışlık yargıları kendisine yöneldiği bireylerde bir sorunun filizlenmesini tetikler: Neye göre, kime göre? Bu yargıların serencamını izlediğimizde (kabile topluluklarından sanayi sonrası bilgi toplumlarına kadar) din kadar etkili, onun kadar belirleyici herhangi başka bir olguya rastlamamız mümkün değildir. Kabile dinlerinde, herkesçe paylaşılan ve öznel yorumlamalara pek fazla izin vermeyen şablonlar, ritüeller, değer yargıları söz konusuydu. Din adamları diyebileceğimiz rahipler , şamanlar, iyileştiriciler (medicine man 1) toplumun geri kalanına nazaran görece bir üstünlüğe sahipti.Bu üstünlük, yaptıkları hizmetle özdeşleştirilen bir ayrıcalığa kavuşmalarını sağlıyordu ancak sıradan bireylerin üzerinde keyfi bir tahakküm kurmalarına izin vermiyordu. Kabilenin yüce değerleri kutsal anlatılarla belirlenmişti ve rahiplerin, şamanların etkinliği bu anlatılarda tayin edilmişti. Bir Cherokee mitinin dinleyicileri olan insanlar şafakta nehre gidip soyunur, çıplak derileri rahibin elindeki kemik tarakla taranır,rahip kenarda duasını sesli olarak okurken onlar doğan güneşe karşı durarak suya bir süre oynar ve sonrasında yedi kez suya dalarlar 2. Buna benzer birçok durumda başrolde "sözün kendisi" olduğu anlaşılır. Kabile üyelerinin üzerindeki güç rahibin üzerindeki güçten farklı değildir. İş bölümünün getirdiği ayrıcalık ayrıcalığın tanındığı kişiye verilen sorumluluktan fazla değildir. Bilgisi ve yetenekleriyle özel bir konuma sahip olan kişiler toplumun hizmetinde, tanrıların gözetimindedir. Büyük devletlerin ve imparatorlukların kurulmasıyla değerler ve buna bağlı kurallar son derece karmaşıklaştı, küçük bir merkezde üyelerinin tamamının birbirleriyle akıcı ilişkiler 1 Lucien Levy Bruhl,İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler, s:36-39 Dini ya da siyasi anlamda bir otorite olmasa da kabilelerin birçok durumda kendisinden faydalandığı özel bir uzmandır.Yağmurun yağmasında ve durdurulmasında,çıkılan avların başarılı olmasında,bereketli bir hasat elde edilmesinde, cadıların etkisiz hale getirilmesinde onun önemli katkıları vardır. Bu katkılar arttıkça kabiledeki saygınlığı da artar. 2 Rafaella Pettazzoni,Tanrı'ya Dair,s:76-77 Yazar "Mitin Hakikati" adlı makalesinde Köken mitlerinin sıradan hikâyelere kıyasla son derece kutsal ve değer belirleyici yönünü birçok örnekle temellendirir. Sınırsız sayıdaki uydurulmuş basit hikâyenin karşısında özel hazırlıklar ve kurallarla okunan, anlatılan çok sınırlı sayıda kutsal anlatı vardır.
ORGUTSEL SESSIZLIGIN OKUL YONETIMINDE KAYIRMACILIK VE OGRETMENLERIN OZ YETERLIK ALGISI ILE ILISKISI
Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin örgütsel sessizlik, okul yönetiminde kayırmacılık ve öz yeterlik algılarını ve bu değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymaktır. Araştırmanın örneklemini Ankara ili merkez ilçelerindeki 24 ilkokulda görev yapan 473 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırma verilerinin toplanmasında Öğretmenler İçin Örgütsel Sessizlik Ölçeği, Okul Yönetiminde Kayırmacılık Ölçeği ve Öğretmen Öz Yeterlik Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimleyici analizler, korelasyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin örgütsel sessizlik algılarının orta düzeyde; okul yönetiminde kayırmacılık algılarının düşük düzeyde; öz yeterlik algılarının ise yüksek düzeyde olduğu ortaya çıkmıştır. Örgütsel sessizlik okul yönetiminde kayırmacılık ile orta düzeyde, olumlu yönde ve anlamlı düzeyde ilişkilidir. Buna karşılık öğretmenlerin öz yeterlik, örgütsel sessizlik ve okul yönetiminde kayırmacılık algıları arasında anlamlı düzeyde ilişki yoktur. Çoklu doğrusal regresyon analizi sonucuna göre, kayırmacılığın koordinasyon ve değerlendirme alt boyutları, örgütsel sessizliğin korku ve algılanan risk alt boyutunu anlamlı düzeyde yordamaktadır. Kayırmacılığın değerlendirme alt boyutu ise örgütsel sessizliğin bağlamsal faktörler alt boyutunu anlamlı düzeyde yordamaktadır. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, okul yönetimleri tarafından okulda kayırmacılık sorununun daha kapsamlı bir şekilde ele alınmasının ve öğretmenlerin okulda gözlemledikleri sorunları dile getirmeleri konusunda teşvik etmelerinin gerektiği söylenebilir.
Özet Günümüzde, üst orta sınıf beyaz yakalı kentlilerin kendilerini konutlarından çok çalıştıkları yer ile tanımladıkları iddia edilebilir. Beyaz yakalı bireyler, kimliklerini tanımlayan mekânları tercih etmekle kalmamakta,aynı zamanda tercih ettiklerimekânlarada kendilerine kimlik kazandıracak yerler olarak bakmaktadır.Bu çerçeveden hareketle buyazı,yakın zamanda gerçekleşmiş bir ofis projesini ele alarak projenin gerçekleşmesinde kullanıcı da dâhil olmak üzere etkili olmuşaktörlerle yapılan görüşmeleri beyaz yakalı bireyin kimliği ve yer ile ilişkisi bağlamında yorumlamaktadır. Yazıda öncelikle ‘beyaz yakalı’ tanımı açılmakta ve bir kimlik olarak mekân ile ilişkilendirilmektedir. ‘Mekân’, Henri Lefebvre’in ‘mekân üretimi’ (the production of space) tanımına ve ardından da bireylerin kimliklerini sosyal bir sınıf olmanın ötesinde bireysel tercihlere de dayandıran Pierre Bourdieu’nün ‘kültürel sermaye’ (cultural capital) kavramına dayanarak tartışılmaktadır. Anahtar kelimeler: Ofis mekânları, beyaz yakalılar, kültürel sermaye, yer, kimlik
Eğitim Yayınları, 2019
Bireylerin, içinde yaşadıkları toplumun en küçük parçası olan ailede veya iş yaşamı içinde diğerleri ile etkileşim içinde bulunmaları kaçınılmazdır. Ortak yaşam alanları veya ortak hedefler kişileri birbirine bağlı kılmaktadır. Özellikle son yıllarda giderek önem kazanan takım bazlı iş örgütleri de birlikte çalışmayı gerekli kılmaktadır. Bilgi ve yeteneklerin paylaşılması ile oluşan destekleyici mekanizma iş başarısına olumlu katkı yapmaktadır. Ait olma ve birlikte iş yapma güdüsüne sahip bireyler, takımların içinde aktif rol alıp kendilerini diğer bireylere açmaktadırlar. Ancak bireyin kendisinden veya çevresel faktörlerden kaynaklanan birçok etken ile kişi diğerlerinden uzaklaşmayı da tercih etmekte, diğerleri ile etkileşim kurmayı bırakabilmekte ve kendi içine dönerek yalnız kalmaya yönelebilmektedir. Hatta bazen birey kendine karşı bile yabancılaşa bilmektedir. Kendi isteklerini ve hedeflerini anlamlandırmakta güçlük yaşayabilmektedir. Kişinin zorunlu iş ortamlarında ve işin gerektirdiği zorunluluklar nedeni ile diğerleri ile etkileşim kurması ve bunun dışındaki zamanlarda yalnız kalmayı tercih etmesi de söz konusu olabilmektedir.