"SEKİZİNCİ KITA" EDEBİYAT VE DÜŞÜNCE DERGİSİ (original) (raw)

Sınır hakkında konuşmaya başladığınızda, aslında bütün devlet, siyaset, vatan, vatandaşlık ve yurttaşlık üzerinde de konuşabilirsiniz. Sınır üzerinde bir söz söylemek, kısmen bunların hepsini açıklamak, hepsini çalışmak ve/ya hepsine dair metaforları üretmek ve yeniden üretmek anlamına da gelir. Bu nedenle sınır çalışmalarında etkin ve yaygın narrative'den kaçınmak, birinci koşul olmak zorundadır. Benzer olarak sınırlar üzerinde konuşmanın; küreselleşme, ulus-devlet, sınıraşırı göç, kaçakçılık ve mültecilik gibi sosyal ancak popülist bazı zeminlere de kayma riski de yüksek olabilir. Dolayısıyla sınır ve uçlar üzerine sosyolojik bir çalışma hem kapsayıcı ama hem de daraltıcı bir zemini başta yapılandırmak zorundadır. Sınıra dair çalışma yapan pek çok sosyal bilimci, sınırı anlamak için kültürün rolünü anlamanın önemli olduğuna dikkati çekerler. Kültürün anlaşılması, sadece sınırın iki ucundaki devletlin siyaseten etkinlik alanlarına bakışı üzerinden okuncak