ANADOLU AHİLİĞİ'NİN SOSYO-EKONOMİK YÖNLERİ Nasır NİRAY (original) (raw)
ÖZET Ahilik, XIII. Yüzyıldan XX. Yüzyıla kadar Anadolu'daki esnaf ve sanatkar birliklerine verilen bir addır. Göç ile Anadolu'ya gelen Türklerin çoğunluğunu esnaf ve sanatkarlar oluşturuyordu. Bizans sanatkarlarıyla rekabet edebilmek, üretilen malların kalitesini korumak, üretimi ihtiyaca göre düzenlemek, sanat ahlakını yerleştirmek, Türk halkını ekonomik yönden bağımsız hale getirmek gibi nedenler ahiliğin kurulmasına sebebiyet vermiştir. Ahilik örgütü ayrıca, kardeşlik, yardımseverlik, hoşgörülük, dürüstlük gibi temel ahlaki ve insani değerleri prensip olarak kabul etmiş, toplumda sosyal ve ekonomik denge sağlamaya çalışmıştır. ABSTRACT " Guild " is a name given to the tradesman and craftsman unions in Anatolia from the 13 th century till 20th century. The majority of the Turks who migrated to Anatolia was craftsmen and tradesmen. Guilds were founded with a view to competing with Byzantium craftsmen, maintaing the quality of the products, arranging production according to the demand, setting craftsmanship morals and making Turkish people economically independent. Furthermore, guilds adopted basic moral and human values in prınciple such as fellowship, helpfuhess, tolerance and honesty and endeavoured to set a social and economic balance within the society. Giriş Her ulusun toplum olarak veya birey olarak başkalarına karşı kendine özgü bir değerler sistemi veya davranış kalıbı vardır. Güvenlik, taşıma ve haber alma araçlarının yetersiz ve ilkel olduğu çağlarda bu değer ölçülerinin oluşturduğu kurallar, yiğitlik, eli açıklık, soyluluk, konuk severlik ve hoşgörülük kültürü içinde toplanır ve gelişir. Bu hasletler, ciddiyet, içtenlik ve köklülük bakımlarından her ulusa göre farklılık gösterir. Bu alanda en üstün seviyeye kuşkusuz Türklerin ulaştığı bir gerçektir. Devletlerin, kişinin can, mal ve namus güvenliğini ve adaletini her zaman sağlayamaması üzerine; kendilerini toplumun ahlak düzeyini kurmakla yükümlü gören din ve ahlak bilginlerinin tespit ettiği kurallara uyan gençler, bireysel olarak veya bir örgüt halinde halka yardım ediyorlardı. Türkler ve İranlılar İslam'a girdikten sonra bu ahlak ve fazilet kuralları İslam prensiplerine uydurulmuştur. Zamanla bu, dini-ahlaki kurallar, geniş bir örgüt haline gelmiş olan tasavvuf erbabı ve bilginlerince benimsenmiş, tasavvuf kural ve edepleri olarak kitaplarına geçirilmiştir. Bu kurallara