7. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarındaki Hikâyelerin Karakter Eğitimi Açısından İncelenmesi (original) (raw)
Related papers
International Journal of Language Academy, 2016
The main aim of this research is exhibiting the problems, faced by sixth grade students in story completion, by utilizing sample studies. The research was carried out on the essays of the sixth grade students attaining to Atatürk middle school in Malatya. The data comprising the research basis were obtained from the narrative essays written by students. The introduction section of the storybook "Hişt Hişt" written by Sait Faik Abasıyanık was submitted to the students and asked for completion. A "Story Completion Evaluation Form" was prepared by the investigators and used for rating. The frequency levels of the data were determined. The results showed that the students had difficulties in combining the pieces and building relationship between the text parts. The initial episode given in the introduction section was completed without considering the place, time and the main characters of the story. It was also seen that the students failed in writing subject related and efficient solutions in story completion essays. The episodes were not completed and the results covering all sides of the story could not be presented. The conceptual connotations given in the introduction section was not noticed and did not take place in the following sections. The composing started without any plan and irrelevant explanations and advices were given in the completed stories. The students had problems in writing paragraph by presenting dissimilar subjects in a single paragraph. Since the supplied story is well-known story since the early ages of the student. The performance of students was not sufficiently plausible, even though a well-known text type, story that is learnt since an early childhood, was essayed. Consequently, the story completion results showed that the students needed education in this area.
Kutadgu Bilig’de Tek Vokalli Zarf Fiil Ekleriyle Kalıplaşmış Edatlar ve Bu Edatların İşlevleri
RumeliDE, 2023
Türkçenin kelime türlerinden biri olan edatlar, eklendikleri söz veya söz grupları ile cümle içerisindeki diğer sözcükleri birbirlerine geçici olarak bağlama görevini üstlenen gramer görevli sözcüklerdir. Edatlar, isimler ve fiiller gibi yalnız başlarına bir anlam taşımazlar. Cümle içerisindeki sözcükleri benzerlik, beraberlik, başkalık, miktar, sebep, vasıta, zaman, mekan, yer ve yön gösterme gibi ilişkilerle birbirlerine bağlayarak gramer görevlerini tamamlarlar. Türkçede bulunan edatların bir kısmı çekim eki alarak isim görevinde kullanılmaktadır. Bunlar cümle içerisinde isim olarak görev alırlar. Bu tarz sözcükler tam olarak edatlaşamamış ya da bir diğer ifadeyle yarı donmuş sözcükler olarak adlandırılmaktadır. Ancak, Türkçede kullanılan edatların çoğu isim veya fiil soylu köklerle ve Türkçedeki çeşitli eklerin birleşerek kalıplaşmasıyla oluşmuştur. Bunlar isim soylu köklere, çeşitli isim çekim ekleri, fiil soylu sözcüklere ise genellikle zarf fiil ekleri getirilerek oluşmuştur. Bu tarz edatlar da, kalıplaşıp donma evresinden geçerek yeni bir şekillenme ile edat durumuna gelmiştir. Bu çalışmada, Türkçenin XI. yy.’da bilim dili olarak kullanıldığını gösteren Kutadgu Bilig’de tek vokalli zarf fiil ekleriyle kalıplaşmış edatlar ve bu edatların sınıflandırılması üzerinde durulmuştur. Öncelikle, Kutadgu Bilig’de tek vokalli zarf fiillerle oluşan ara, aşnu, basa, berü, birle, karşı, kata, kodı, oza, ön͡gi, ötrü, tapa, tegi, tegre, utru edatlarının etimolojik önerileri sunulmuştur. Daha sonra tespiti yapılan edatlar, Zeynep Korkmaz’ın “Türkiye Türkçesi Grameri – Şekil Bilgisi” adlı çalışmasında kullandığı sınıflandırma örnek alınarak incelenmiştir.
Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020
Toplumu oluşturan bireylerin davranışlarının ardında yatan baskın ve belirleyici bir unsur olan ulusal kültür, bir arada yaşamaya yardımcı olan bütünleştirici bir yapıdır. Ulusal kültür, sadece sosyal yaşamda kendisini göstermekle kalmamakta, aynı zamanda çalışma hayatında önemli bir rol oynayarak örgüt kültürüne de etki etmektedir. Örgüt kültürünün bir alt sistemi olan iş güvenliği kültürü de benzer şekilde bu etkiler ışığında şekillenmektedir. Böylece hem örgüt kültürünün hem de iş güvenliği kültürünün ulusal kültürün bir yansıması olduğu düşüncesiyle bu çalışmada Hofstede'nin Kültürel Boyutlar Teorisi'nde yer alan ve Türkiye'de yüksek olarak belirlenmiş olan güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınma boyutları açısından ulusal kültürün iş güvenliği kültürü üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Bu çerçevede benimsenmiş olan literatür taraması yöntemi ile ulusal kültür, örgüt kültürü ve iş güvenliği kültürü literatürü gözden geçirilerek birbirleri ile olan ilişkisi ortaya konmuş ve bu ilişki, Türkiye özelinde güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınma boyutları açısından yorumlanmıştır. Çalışmanın vardığı sonuç, Türkiye'de yüksek olan güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınmanın, iş güvenliği kültürü üzerinde olumsuz etkileri olduğu yönündedir.
Türkçe Derslerinde Etkileşimsel Kaynak Kullanımı
Pamukkale University Journal of Education, 2021
Bu çalışmada Türkçenin ana dili olarak öğretiminin yapıldığı bir sınıfta öğretmenin sınıf içi etkileşimde yararlandığı etkileşimsel kaynaklar ile bu kaynakların işlevlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada konuşma çözümlemesi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma verisi Ankara merkez Etimesgut ilçesinde bir devlet okulundan toplanmıştır. Sınıfa 3 kamera (öğrencileri görecek biçimde öğretmen masasının arkasına ve kapı girişine, öğretmeni görecek şekilde öğrenci sıralarının arkasına) ve 2 ses kayıt cihazı (kameralardan uzak kalan noktalara) yerleştirilmiştir. Toplamda 27 ders saatlik veri kaydedilmiştir. Araştırmada öğretmenin; bekleme süresi kullanma, öğretmen-öğrenci ses yansıması, beden dilinden yararlanma, söz sırası dağıtımında öğrencinin ismini söyleme, geçmiş öğrenme olaylarına gönderim, üstdilsel gönderim/tercih, söylem belirleyici kullanma, öğrenci katkısını şekillendirme, genişletim, vurgu-tonlama, vurgulu olumlu değerlendirme gibi etkileşimsel kaynaklardan yararlandığı görülmüştür. Veri bütüncesinden elde edilen üç kesitte öğretmenin bu kullanımları örneklenmektedir.
ADANIN ESRARI HİKÂYESİNDE TÜRKÇE VE İNGİLİZCEDE AD DURUM EKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI.pdf
International Journal of Humanities and Educational Research, 2023
Adanın Esrarı Türkçeye çevrilen Hikâyelerinde Türkçe ve İngilizcede Ad Durum Eklerin Karşılaştırılması başlığını taşıyan bu çalışmada, adı geçen hikâyelerin Türkçe tercüme edilen metinlerinde kullanılan bütün ad durum ekleri tespit edilmiş ve Türkçe ve İngilizce olarak karşılaştırmalı bir şekilde tek tek incelenmiştir. Yazılan hikâyeler arasında Adanın esrarı başlıklı Türkçe tercüme edilip basitleştirilmiş hikâyeler üzerinde durulmuş ve incelenmiştir. Anılan hikâyelerin her biri birkaç bölüme ayrılmaktadır. Kitapta her İngilizce sayfanın yanında Türkçe tercümesi yer almaktadır. Çalışmanın hacmini küçük düşüncesiyle sayfa sözcüğü için s, arkasından satır. Ad durum ekleri İngilizce ve Türkçenin temellerini inceleyip, bunların neyi ifade edip etmediklerini göstererek Türkçenin yapısını ortaya çıkarmak bu çalışmanın temel amaçlarındandır. Bilindiği gibi‚ İngilizce ve Türkçe büyük farklar bulunmaktadır. Bu incelemede Türkçe ve İngilizcede ad durum ekleri detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Anahtar Sözcükler: Ekler, İsim, İngilizce, Hikâye, Cer harfi.
Kullanılmış Ev Eşyası İthalatında Bilinmesi Gerekenler
Gümrük ve Ticaret Dergisi, 2017
Kullanılmış ev eşyası ithalatının nasıl yapılabileceği gümrük dünyasının merak edilen konuları arasındadır. Bu çalışmada, bu ithalatın mümkün olup olmadığı, mümkün ise hangi usulle gerçekleştirileceği ile muafiyet şartlarının ihlali durumunda hangi yaptırımlarla karşılaşılacağı; ikametgâhını Türkiye'ye nakleden kişiler ile ikametgâhı Türkiye dışında bulunan kişilerce Türkiye'de satın alma veya kiralama suretiyle konut edinilmesi ekseninde irdelenmiştir.
Trilye beldesindeki tarihi yapılar ve Taş Mektep’in yapısal bozulmaların incelenmesi
Uludağ Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık Fakültesi Dergisi, 2002
Özet: Bursa, Osmanlı'nın özellikle uluslar arası ticaret ve üretim boyutlarında ipek başkenti ve Anadolu'nun da kültür başkentidir. Bursa döneminde Osmanlı yönetim / bilim / kültür / eğitim / inanç / ticaret ve üretim kurumları, gerçek kimliklerine kavuşma yolunda bir değişim içindedirler. Bu kurumların mimarlık kültürü yoluyla tek yapıdan yapı gruplarına değişen yansıması kentsel biçimi belirlemiş; Bursa böylece ilk Osmanlı kenti olma niteliğini kazanmıştır. Farklı kültürlerin bıraktıkları izler, fiziki yapıya yansımış yarınlara referans vermek üzere sahiplenmeyi beklemektedir. Mimari mirasın doku ve tek yapı ölçeğindeki örnekleri zaman ve çeşitli nedenlerle gelecek nesillere de kültürel mesajlar vermek üzere ilgi be bakım gereksinimindedir. Mimarlık, geçirdiğimiz toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmelerin bütünüdür. Yerleşim dokusunda birçok önemli tarihi yapılar ve özellikli evler bulunur. Yaşanan mekanlar yaşar. Bakımsızlık ve terk yapı ömrünün sonunu hazırlar. Her yapının çevresine ve geleceğe aktaracağı mimari, tarihi, kültürel mesaj vardır. Ayrıca döneminin yapım tekniği ve malzeme kullanımına ait teknik bilgileri aktaran örneklerdir. Teknik ve sanatın arakesiti olan mimari, halk yapı kültürü ve sosyal ve ekonomik yaşam kültürünün fiziksel ve kalıcı göstergesidir. Bursa kenti merkez ve yakın çevresi ile birlikte; tek yapı ölçeğinden, kent ölçeğine uzanan yelpazeden öğrenilecek ve korunarak yaşatılacak, yorumlanacak çok özgün örneğe sahiptir. Trilye bu anlamda çok değere sahip olup, koruma, yaşatma çalışmalarının Taş Mektep örneği ve Belde bütününde kültürel anlamda değerlendirilmelidir. Özellikle çelik taşıyıcı döşeme profillerinde hasar olan ve bakımsızlık nedeniyle sürekli yıpranan yapı kısa sürede hayata geçirilmelidir. Gerek halkın, gerekse yapıların birbiriyle ilişkili beklentisi vardır. Halk yaşam tarzı ile bütünleştiği beldeye özü ile sahip çıkmak ve bu güzellikleri herkesle paylaşmak istemektedir. Bu arada hem hizmet vermek, hem de beldeyi yaşayan ve yaşanan bir tarihi kültürel miras olarak sunarak ekonomik döngüyü sağlamayı hedeflemektedir. Mimarlık, toplumun sosyal, fiziksel ve ekonomik yapısının mekanlara yansıdığı bir yaşam kültürüdür. Gelecek nesillere aktarılacak bu kültürel alt yapı önemini vurgulayacak, koruma ve yeniden işlevlendirilerek yaşatma kapsamında kültür projeleri tek yapı, doku ve kent ölçeğinde gerçekleştirilmelidir.
Huzurevi Bahçelerinin Yaş Dostu Tasarım Açısından İncelenmesi, Antalya-Türkiye Örneği
2020
Özet Dünyada yaşlanma hızı dikkat çekici bir şekilde artmakta ve bu artışın sonuçlarının günlük yaşama etkileri net olarak görülmektedir. Kentlerin bu sürece hazırlıklı olması için mekanların yaş dostu tasarım yaklaşımı ile şekillendirilmesi gerekmektedir. Bu mekanların en önemli bileşenlerinden bir tanesi huzurevleridir. Bu çalışmada; Antalya şehir merkezindeki huzurevi bahçelerinin analizi, yaş dostu tasarım yaklaşımı kapsamında gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında Antalya şehir merkezindeki yedi adet huzurevinin bahçelerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu saha çalışmalarında ölçümler ve gözlemler yapılmış ve huzurevinde kalan yaşlı bireylerle bahçe alanı ile ilgili istek ve beklentilerinin ortaya çıkarılması için görüşmeler yapılmıştır. Çalışma sonucunda çeşitli standartlar, sağlık bahçesi tasarım kriterleri, arazi çalışmaları ve görüşme formlarının sonuçlarına göre tasarım önerileri geliştirilmiştir. Yapılan görüşmeler ve arazi çalışmaları sonucu, Antalya kent merkezinde yer alan huzurevi bahçelerinin yaşlıların istek ve beklentilerini karşılamadığı gözlenmiştir. Ayrıca mevcut huzurevi bahçelerinin, estetik, fonksiyonel ve psikolojik ilkeleri göz önünde bulundurmadan, ulusal ve uluslararası tasarım standartlarına uymayacak şekilde tasarlandığı ortaya çıkmıştır. Çalışmanın sonunda çeşitli tasarım önerileri geliştirilmiştir.
Ruhsal Hastalıktan İyileşmeye Kültürel Etki
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2019
Bireylerin simge, anlam ve değer dünyasını oluşturan yapı kültür olarak tanımlanmaktadır. Duygu, düşünce ve davranışlar bireylerin yaşadıkları kültür ile şekillenir ve bu davranış örüntüleri yaşanılan sosyal ağ içinde anlam kazanır. Bu davranış örüntülerinin bir kısmı toplum tarafından kabul edilirken bir kısmı da toplumdan dışlanır. Toplum tarafından kabul edilen durumlar dışındaki davranışlar, ruhsal bozukluk belirtilerinin dışa vurumunda kendini gösterir. Kültürel yapı hem ruhsal bozukluk belirtileri zemininde ele alınırken, hem de bireylerin ruhsal bozukluk belirtileri ile yaşama, hastalıkla baş etme, yaşamın kontrolünü tekrar eline alma ve yaşamdan anlam bulma olarak tanımlanan iyileşme sürecinde de etkisini göstermektedir. Bu doğrultuda ruhsal hastalığı olan bir bireye yaklaşımda, bireyin kültürel alt yapısını göz önünde bulundurmanın, iyileşme sürecinde de kültürün olumlu etkilerini bakıma dahil etme açısından etkili olacağı düşünülmektedir. Bu amaçla yazılan derlemede, ruhsa...