Turkish Studies -International TAŞRADA VAROLUŞ: HASAN ALİ TOPTAŞ'IN GÖLGESİZLER ROMANI ÜZERİNE BİR İNCELEME (original) (raw)

HASAN ALİ TOPTAŞ ROMANI VE GROTESK HALK KÜLTÜRÜ

TÜRK ROMANINDA KARNAVAL 2017

Hasan Ali Toptaş yazınında ilk göze çarpan özellik, Mihail Bahtin’in Rabelais romanı çözümlemesinde görünür kıldığı “grotesk halk kültürü” öğelerinin ve karnavalcı yapının yoğunluğudur. Toptaş yazınında, çoksesliliğin temel kaynağı olarak yer almış insan uygarlığının genel birikimi, “grotesk halk kültürü” öğeleri yanında, Joyce’un bilinçakışı ile düzenek verdiği tüketim toplumuna ait sıçrama ve algılama çarpılmalarını, postmodern topluma koşut duran söyleşim oyun ve buluşturmalarını, anlam karşılığını bulmakta zorlandığımız dil saçılımlarını da kolayca bulabiliriz. Toptaş, ne yalnızca ve doğrudan doğruya yaşamı, yaşanmışı anlatıp hikâye etmeye çalışmaktadır, ne de yalnızca postmodern yaşamın bölüp parçaladığı, şizoid kıldığı, hikâyesinden kopardığı insan anlağını yazıya aktarmaya uğraşmaktadır. Yaşama ve yazıya ait her şeyin bir arada bulunabileceğine ilişkin ipuçlarını tutup iki alanı birden yan yana görünür duruma getirmekte, okurunu da bu olağanüstü dikkat ve hüner isteyen ip üstünde yürüme eylemine çağırmaktadır.

HASAN ALİ TOPTAŞ'IN KUŞLAR YASINA GİDER ADLI ROMANININ PSİKANALİTİK AÇIDAN İNCELENMESİ

Gerçek dünyadaki insanın sanrı ve buhranlarına çözüm bulmaya çalışan Sigmund Freud, Carl Gustav Jung, Alfred Adler ve Otto Rank gibi isimler psikanaliz alanında yaptıkları çalışmaları edebiyat ve sanat eserlerine de taşımışlardır. Eser üzerinden yazarın/sanatçının şahsiyetini, kimlik kazanımını, cinsel kimlik oluşumunu ve hayatında sanrılar yaratacak kadar onu etkileyen olayları ortaya koymaya çalışmışlardır. İşte bütün bunlar edebiyat alanında psikanalitik kuram üzerinden ortaya konulmaktadır. Yazar ve okuyucu arasında köprü görevi gören eserler yazarın okuyucu üzerinde bıraktığı etki kadar benimsenir ve içselleştirilir. Bu eserler yazarlar hakkında izler taşımaktadır ve bu izler okuyucular ile ortak yaşantılar gösterdiği zaman, okuyucular tarafından benzer duyguları anımsatmak gibi sonuçlar doğurabilir. Bu ortak yaşantıları okuyucu yazarın yansıttığı kadar görür. Yazar yarattığı eserde bilinçdışı yaşantılarına da bilerek veya bilmeyerek yer verir.. Bu bilinçdışı anılar bilmece gibi satır aralarına gizlenmiştir; yazarın hayatını, yaşamında onu travma derecesinde etkileyen olayları bilmeden bulmak zordur. Bu çalışma, Hasan Ali Toptaş'ın 'Kuşlar Yasına Gider' adlı romanının Psikanalitik açıdan inceleyerek bilinçdışını esere ne kadar yansıttığını ortaya koymaktır.

Turkish Studies DOĞU ANADOLU'YU KONU EDİNEN ROMANLARDA "BİREYSEL VE TOPLUMSAL GERİ KALMIŞLIĞIN İZLERİ"NE YÖNELİK BİR İNCELEME

Makale, 2018

ÖZET Bu çalışmada Doğu Anadolu'nun coğrafi, tarihi ve demografik yapısıyla hiçbir şekilde ayırt edilemeyecek olan toplumsal dinamiklerin edebi esere yansıması irdelenecektir. Bölge insanının yaşam şekilleri, geçmişten bugüne taşıdıkları sosyolojik özellikler, onların kişisel ve toplumsal yaşamlarının yansıdığı edebi eserleri daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Çalışmamızda kurgusal metinlere yansıyan geri kalmışlıkla ilgili toplumsal etkenler, her bir romanda birlikte verilmiştir. Aynı romanda birden fazla olguyla karşılaşılması nedeniyle romanlar farklı başlıklar altında incelenmeyecektir. Çalışmanın girişinde Doğu Anadolu'nun tarihsel, sosyal, demografik ve iktisadi haritası özetlendikten sonra özellikle bölgenin ekonomik altyapısı ve sosyal yaşamı irdelenecektir. Geri kalmışlığın değişmez bir yazgı olarak kabul edildiği bu bölgede yoksulluğun neden olduğu sosyal ve siyasal olgular, feodalitenin belirginleşmesine zemin hazırlar. Romanlarda feodal yaşamın en büyük mağduru olan kadınlar, kendi yaşamları hakkında karar alamayan ve başlık parası karşılığında satılan bir metaya dönüşür. Özellikle kadınlar üzerinde etkili olan eğitimsizliğin bir sonucu olarak insanlar bireyleşememiş ve feodal yaşamın edilgen bir unsuru olmaya devam etmişlerdir. Geri kalmışlığın romanlara yansıyan bir diğer unsuru da savaştır. 93 Harbi, Sarıkamış Faciası gibi Doğu insanının kolektif belleğinde derin izler bırakan savaşlar ve işgaller, halkın geleceğe yönelik umutlarını kırdığı gibi kitlesel göçlere de neden olmuştur. Köklü üretim biçimleri geliştirmek için gerekli olan stabil yaşam olanaklarından mahrum olan Doğu insanı, hayvancılık gibi taşınabilir ekonomik seçenekleri tercih etmiştir. Çoğunlukla toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla yazılan bu romanlarda geri kalmışlığın izleri, çoğu kez önceden kabullenilmiş bazı tezler üzerinden verilmeye çalışılmıştır. Bu bakımdan çalışmamızda, klasik Doğu algısının * Dr. Milli Eğitim Bakanlığı, El-mek:

TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT ROMANIN İNCELENMESİ

ROMANIN KONUSU: Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat romanının konusu, Talat Bey ile Fıtnat Hanım'ın sonu hüsranla biten aşklarının acıklı hikâyesidir. ROMANIN ÖZETİ: Talat, bir kalemde çalışmaktadır, işe gider gelirken tütün almak için uğradığı Hacı Babanın dükkanında onun üvey kızı Fıtnat'ı görür ve ona aşık olur. Fıtnat da kafes aralıklarından gördüğü Talat'a aşık olmuştur. Titiz ve huysuz bir adam olan Hacı Babanın, evlatlığının dışarıya çıkıp kimseyle görüşmesine izin vermediğini öğrenen Talat, tek çareyi Fıtnat'a nakış gösteren Şerife Kadınla tanışmakta bulur. Bunun için de kız kılığına girerek ve Ragıbe adını alarak Şerife Kadının evine nakış öğrenmeye gider. Şerife Kadın, Fıtnat'la Ragıbe'yi tanıştırır. Talat, Fıtnat'ın da kendisine aşık olduğunu anlayınca, ona kendisini Talat'ın kız kardeşi olarak tanıtır. Talat her gün kıyafet değiştirerek Fıtnat'ın evine gitmektedir. Şerife Kadın, Üsküdar'da Toptaşı'nda bir konak sahibi zengin ve dul bir adam olan Ali Bey'le Fıtnat'ı evlendirmeyi düşünür. Fıtnat ise bu haberi duyunca çılgına döner. Ragıbe'ye bu haberi verdiği gün gerçek ortaya çıkar: Ragibe, Talat'ın kendisidir. İki genç şayet evlenemeyecek olurlarsa intihar etmeye karar verirler.

HASAN ALİ TOPTAŞ’IN “HEBA” ADLI ROMANINDA GERÇEKLİK KURMACA İLİŞKİSİ.doc

Türk Edebiyatı Dergisi, 2013

Gerçekliğin bir temsili olarak görülen dış dünya ve dış dünyaya ait nesneler, edebiyat alanında özellikle de gerçekliğe dair klasik anlayışla beslenen roman türünde uzun süre bu temsili en iyi şekilde yansıtmak üzerine kurulmuştur. Değişen dünya ve gerçeklik algısıyla beraber bu tutum yerini gerçekliğin temsil edilemeyeceği görüşüne bırakmıştır. Bu da kurgunun gerçeklikle olan ikilemini tartışmaya açmıştır. Gerçeklik ve kurmaca ikilemini sorgulayan bir teknik olarak üst kurmaca, postmodern bir yazar olan Hasan Ali Toptaş’ın romanlarında ön plana çıkar. Gölgesizler, Bin Hüzünlü Haz bu tekniğin uygulandığı romanları arasında gösterilebilir. Toptaş’ın Heba adlı son romanında da üst kurmaca tekniği önemli bir yer tutmaktadır.

HASAN ALİ TOPTAŞ’IN “SONSUZLUĞA NOKTA” ROMANINDA DİL BİLGİSEL UZAM KODLAYICILARI

HASAN ALİ TOPTAŞ’IN “SONSUZLUĞA NOKTA” ROMANINDA DİL BİLGİSEL UZAM KODLAYICILARI, 2022

Bu çalışmada zaman ve kişi unsurlarıyla birlikte bir anlatının temel öğelerinden biri olan dil bilgisel uzam kavramı incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın evrenini Hasan Ali Toptaş’ın “Sonsuzluğa Nokta” romanı, örneklemini ise yine bu romandan alınan cümleler oluşturmuştur. Tezin amacı, uzamı belirlemede etkili olan unsurları saptayarak uzam kodlayıcılarını ve bunların arasındaki bağlantıları belirlemek böylece Türkiye Türkçesinde dil bilgisel uzam çözümlemesi konusunda bir yöntem ortaya koymaktır.