İktisat-Felsefe Hattında Bir Değerlendirme:'İktisadı Felsefeyle Düşünmek (original) (raw)

İktisadı Yeniden Felsefeyle Buluşturmak: Amartya Sen’in Adam Smith Okuması

Öz: Adam Smith, piyasa ekonomisinin en önemli teorisyeni ve modern iktisadın kurucusu olarak bilinmektedir. Bununla birlikte Smith'in düşünceleri etrafında birbiriyle uyumlu olmayan bir literatür bulunmaktadır. Bu literatür içerisinde Smith, iktisatçıların politik tercihlerine bağlı olarak ideolojik bir tartışmanın nesnesi haline getirilmektedir. Amartya Sen'in Smith ile ilgili düşünceleri dikkat çekmektedir. Sen'e göre Smith'in düşünceleri, çağdaş iktisat teorisinde yanlış yorumlanmıştır. Bu yanlış yorumlama, insan davranışlarının rasyonalitesi, piyasa ekonomisi ve devletin ekonomideki rolü gibi birkaç tema üzerinden günümüzde devam etmektedir. Smith'in yazılarındaki iddialar kişisel çıkara dayalı olmaktan daha çok sempati ve genel davranış kurallarına yöneliktir. Düzenleyici piyasalarda devletin rolü, Smith'in analizinde bulunmaktadır. Sen'e göre Smith'in düşüncelerinde, hoş görülü bir toplumun nasıl kurulacağının ve adalet ideasının nasıl gerçekleşeceğinin ipuçları da mevcuttur. Sen'in Smith okumasının biri disipliner diğeri de politik olmak üzere iki iması bulunmaktadır. Smith'e dayanılarak geliştirilen disipliner ima, Sen'in iktisat disiplinini dar bir çerçevenin dışında okuma ve geliştirme isteğidir. Politik ima ise iktisadi liberalizme yönelik örtük bir eleştiridir. Bu çalışmada Adam Smith'in Amartya Sen üzerindeki düşünsel etkisi ele alınmıştır. Bu etki, gelişen ticari toplumun ve iktisat disiplininin felsefi temelli kavranışına fırsat sunmaktadır.

Birikim Dergisi'nde İktisat İdeolojisinin Eleştirisi

Çalışma ve Toplum, 2011

Bu makalede, Birikim ’de iktisat ideolojisi kavramsallaştırmasıylakapitalist sisteme ve geleneksel sosyalist yoruma yöneltilen birdeğerlendirmesi yapılarak, bu eleştiriler üzerinden Birikim ’insosyalizmi nasıl tarif ettiğine yer verilecektir.

Simit Ekonomisi: 21. Yüzyıl İktisatçısı Gibi Düşünmenin Yedi Yolu

Doughnut Economics: Seven Ways to Think Like a 21st-Century Economist, 2022

Kate Raworth examines the evolution of economics in her book "Doughnut Economics: Seven Ways to Think Like a 21st-Century Economist". The doughnut economy model describes a safe and fair life within the ecological boundary and social base. Raworth's views are critical to a future where improvement is more important than growth. Raworth's seven ways of thinking are: (1) change the goal, (2) see the big picture, (3) nurture human nature, (4) get savvy with systems, (5) design to distribute, (6) create to regenerate, (7) be agnostic about growth. In each of these seven actions, traces of criticism and change can be found. The bagel economy model and ways of thinking suggested by the book are important. However, these models and suggestions can be seen as the starting point for the development of a holistic science. As Keynes said, "The harder thing than catching new ideas is getting rid of the old ideas that take over our brains." In this respect, Raworth's most important contribution was to question old ideas and rethink economics. Because economic policies should seek realistic solutions for the planet and humanity. This depends on the economists who need to catch the change.

İktisat Metodolojisine Eleştirel Bir Katkı: “İktisat Kuramında Pozitivizm ve Postmodernizm”

Bu yazida, Prof. Dr Ahmet Kara’nin Iktisat Kuraminda Pozitivizm ve Postmodernizm” kitabi tahlil edilmis, yazarin hâkim iktisat metodolojisine yönelttigi elestirilere, okuyucunun dikkati çekilmeye çalisilmifltir. Prof. Kara’nin belli bir dönem araliginda yazdigi makalelerin derlenmesiyle hazirlanan bu kitap üç temel konunun tartismasindan olusuyor. Bunlar: Neoklasik Iktisatta Pozitivizm ve Rasyonalite, Ortodoks Marksist İktisat Metodolojisi, Post-modern Epistemolojiler ve Post-modern Politik İktisat’tir.

İktisat-Din Hattında Bir Değerlendirme: "Rasyonel Homo-Religious= Semavi Homo-Economicus?"

İş Ahlakı Dergisi, 2014

A. Marshall, iktisadı emperyal bir disipline dönüştüren iktisatçıların alet kutusuna sıradışı bir analiz zenginliği katmış bir isim olmasına rağmen, "İktisadın İlkeleri" kitabının daha ilk sayfasında iktisadi ve dini unsurları tarihe yön veren iki müthiş unsur olarak ele alırken derin bir sezgisellik istemeyen sıradan bir tespitin sahibi konumundadır. Nihayetinde, iktisadın ve dinin yön verici iki başat unsur olarak tespiti, insanlık tarihi samimi bir yönelimle ele alındığında hiç de şaşırtıcı olmamaktadır. Esas şaşırtıcı olan, maddi ve manevi dünyaların kesişim noktasında yer ve anlam bulan insanın, bir taraftan bu iki dünyayı katışıksız bir tarzla ele alan saf araştırma alanları üretirken, diğer taraftan da kendi tarihini bunların birleşik tesirleri altında yazmak zorunda * Dr. Özgün Burak KAYMAKÇI iktisat alanında doktordur. Çalışma alanları arasında bilim felsefesi, iktisat metodolojisi ve iktisat felsefesi yer almaktadır. İletişim: İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü, İktisat Politikası Anabilim Dalı, Merkez Kampüsü 34452 Beyazıt, Fatih, İstanbul. Elektronik posta:

İnsan Düşüncesinde İktisadi Alanın (Yeniden) Yapılanması Üzerine Spekülasyonlar

Bu metinde, insanların, iktisadi hayat içerisindeki davranış biçimlerinin nasıl belirlendiğine değinilmektedir. "İktisadi Alan", insanların maddi dünyalarındaki hareket uzaylarını tanımlamaktadır. Bu davranışların her şeyden önce, insan iradesinin üzerindeki dışsal belirleyicilerin tahakkümünden kurtarılması sürecine değinilmekte ve özellikle Avrupa Aydınlanmasının bu bağlamdaki yarattığı gelişmelere denilmektedir. Aklın, akli olarak davranmasında iradeyi kendine almasının ve böylece bilimsel gelişmelerin yaşanmasının bir sonucu olarak teknik ilerlemelerin insanın değer sistemi üzerindeki sonuçlarına da değinilerek, bu etkilerin kişiden kişiye, toplumdan topluma değiştiğine çünkü, hemen her toplumun kendisine ait ve din, siyaset, kültür, tarih gibi etkilerle çok farklı iktisadi alan anlayışlarının olduğu üzerinde durulmaktadır. Bununla birlikte, küreselleşmenin getirdiği şartlarla birlikte, iktisadi alanların geçişlere açılmış olmasına ve bu süreç içerisinde oluşan "bilgi" önemine vurgu yapılmaktadır ve bilgi'nin iktisadi alanları yeniden nasıl şekillendirdiği açıklanmaya çalışılmaktadır.