İş Yasaları (original) (raw)
Bu bir mevzuat derleme eserdir. Vedat Laçiner: İş Yasaları, İdeal Kültür Yayınları, 3.Baskı, İstanbul 2014. Önsöz Türkiye’de yasaları çıkarmaya tek yetkili kurum Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Yasalar Resmi Gazete’de yayımlanmalarıyla yürürlüğe girerler ve dolayısıyla her yasanın metnine aslında Resmi Gazete’den ulaşılabilir. Yani; kitapçılarda veya internette, farklı derleme ve düzende gördüğümüz bütün yasa metinleri, aslında Meclis tarafından çıkarılan kanunların basılmasından ibarettir. Piyasada çok sayıda mevzuat derlemesi bulunmaktadır. Bu eserler sayesinde, Meclis tarafından çıkarılmış yasa metinleri sistemli bir şekilde okuyucuya ulaşır. Yasa derleme çalışmalarının temel amacı; belli bir konu ile ilgili mevzuatın sistematik olarak aynı eserde derlenmesidir. Örneğin, bu kitapta iş yaşamıyla ilgili yasalar derlenmiştir. Meclis, yasa metinlerinde, toplumun ilerlemesiyle birlikte değişiklikler yapar. Bu değişiklikler başka bir yasanın sözkonusu yasayı değiştirmesiyle olur ve yine Resmi Gazete‘de yayımlanır. Meclisin çıkardığı birçok yasa içerisinde, yasanın metninin en son halini bulabilmek oldukça önemlidir. Çünkü yasanın uygulaması, yasanın yürürlükteki en son hali üzerinden olur ve yasanın eskimiş metninin prensip olarak güncel uygulamalar açısından pek bir kıymeti yoktur. „İş Yasaları“ derleme kitabı içerisinde temel iş kanunları yer almaktadır. Türkiye’de iş sözleşmesiyle çalışanların büyük bir çoğunluğuna 4857 sayılı İş Kanunu uygulanmaktadır. Genel itibariyle diğer işçilerden farklı nitelikteki basın işçileri için Basın İş Kanunu, gemi adamları için ise Deniz İş Kanunu uygulanır. Bu kanunların uygulama alanı dışında kalan işçiler için ise prensip olarak Borçlar Kanununun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır. Genel nitelikte olmasına rağmen Borçlar Kanununun sayılan diğer iş kanunlarından yeni tarihli olması ve birtakım yeni ve ileri hükümler getirmesi, bu iş kanunları açısından da Borçlar Kanunu hükümlerinin önemini artırmıştır. Derleme içerisinde sözkonusu dört kanuna da yer verilmiştir. Bunun yanında, iş hukukuyla doğrudan ilgili bütün kanunlar bu çalışma içerisinde bulunmaktadır. Derleme kitapta yer alan 1475 sayılı İş Kanunu kısmının mevcudiyeti, 4857 sayılı İş Kanunu yanında sanki ikinci bir İş Kanunu varmış izlenimi yaratmaktadır. 1475 sayılı eski İş Kanunu, 4857 sayılı yeni İş Kanunu ile (bir maddesi haricinde) yürürlükten kaldırılmıştır. 1475 sayılı eski İş Kanununun yürürlükteki tek maddesi kıdem tazminatını düzenleyen 14.maddesidir. Yeni İş Kanununda kıdem tazminatını düzenleyen bir madde bulunmamaktadır. İşçilerin kıdem tazminatı haklarına ilişkin olarak bir „kıdem tazminatı fonu“ kurulması planlanmaktadır. Fon kurulana kadar 1475 sayılı İş Kanununun 14.maddesiyle düzenlenen kıdem tazminatı hükümleri yürürlüğünü sürdürmeye devam edecektir. 7 Kasım 2012 tarihinde, bireysel ve toplu iş hukuku açısından büyük önem taşıyan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu yürürlükten kaldırılmış, yerine 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yürürlüğe girmiştir. Derlemenin bu son baskısında yeni Kanuna yer verilmiş, Kanun içerisinde değişiklik atfı yapılan maddeler yerlerine işlenmiştir. 11 Eylül 2014 tarih 29116 sayılı Mükerer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve halk arasında Torba Yasa olarak adlandırılan İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un iş hukukuna ilişkin bütün hükümleri bu iş yasası derlemesi içerisine işlenmiştir. Bu Kanun, kamu işyerlerinde alt işveren ilişkisi ve iş güvenliği konuları başta olmak üzere çalışma hayatında oldukça önemli ve geniş kapsamlı değişiklikler yapmıştır. Derlemenin kullanımı: Derleme içerisinde kanun metinleri, içindekiler kısmındaki sırasıyla ard arda yer almaktadır. Sıralamada öncelikle bireysel iş hukukuna ilişkin kanunlar bulunmakta, en son olarak ise toplu iş hukukuna ilişkin kanunlar yer almaktadır. Uygulamada karışıklıklara yol açan, kanun maddelerinin hangi paragrafının kaçıncı fıkraya karşılık geldiği Meclis tarafından çıkarılan yeni kanunlarda her bir paragrafa fıkra numarası verilerek çözülmeye çalışılmaktadır. Örneğin; İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda her maddenin kaç fıkradan oluştuğu, her bir paragrafın numaralandırılmasıyla belirlenmiştir. Kullanıcıya kolaylık olması amacıyla; Anayasa, Borçlar Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu madde paragrafları derleyen tarafından bu eserde numaralandırılmıştır. Yani, bu düzenlemelerde fıkra numarası orjinal kanun metinlerinde bulunmamaktadır. Kanun paragraflarının numaralandırılması, özellikle uygulamacılar, öğrenciler ve doktrin tarafından yasaların doğru yerine atıf yapılması açısından önem taşımakta, kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Yasada sonradan yapılan değişiklikler, takibi kolay olması amacıyla koyu harflerle belirtilmiştir. Örneğin; 4857 sayılı İş Kanununun 3.maddesinin 2.fıkrası 15.05.2008 tarihli ve 5763 sayılı Kanunun 1.maddesiyle değiştirilmiş ve değiştirildiği haliyle (son haliyle) yasa metnine işlenmiştir. Okuyucuya fıkradaki değişiklik (Değişik ikinci fıkra: 15.05.2008-5763/1.m) şeklinde bir ibare ile belli edilmiştir. Bazen yasadaki değişiklik, mevcut bir yasa metninin değiştirilmesi değil, metne yeni bir metin eklenmesi şeklinde de yapılmış olabilir. Örneğin 4857 sayılı İş Kanununun 3.maddesinin 3.fıkrası 11.06.2003 tarihli ve 4884 sayılı Kanunun 10.maddesiyle eklenmiştir. Okuyucuya, maddedeki fıkra eklemesi (Ek fıkra: 11.06.2003-4884/10.m.) şeklinde bir ibare ile belli edilmiştir. Bir hukuk alanını öğrenmeye çalışan kişinin sadece o alandaki ders kitaplarını çalışması prensip olarak yeterli gelmeyecektir. Çalışma sistemi içerisinde mutlaka ders kitabı yanında o hukuk alanına ilişkin mevzuat derlemesinin de bulunması gerekir. Her konu çalışılırken, özellikle ders kitabının içerisinde atıf yapılan kanun maddelerinin açılarak okunması, önemli yerlerinin işaretlenmesi konuya hakim olmakta çok önemli bir yer tutar. İlgili hukuk alanının öğrenimi sürecinin başından itibaren mevzuatla birlikte çalışma yöntemi benimsenirse, yasalarda sonradan yapılacak değişiklikler konusunda da zorluk çekilmeyecektir. Yasalar yaşayan bir organizma gibidir ve toplum değiştikçe yasalar da değişir. Bu bağlamda, ilgili hukuk alanının temel kaynağını teşkil eden yasaların her daim el altında bulundurulması büyük önem taşır.