EBU'L-ALÂ EL-HEMEDÂNÎ VE " KIRA'ÂTU EBÎ HANÎFETİ'N-NÛMAN " İSİMLİ RİSÂLESİ (original) (raw)
Related papers
İslam Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2020
Öz: Molla Gürânî tahsilini Osmanlı Devleti sınırları dışında yapan ve daha sonra Osmanlı Devleti’ne gelen on beşinci yüzyılda yaşamış önemli alimlerden biridir. Gürânî, ilim tahsiline küçük yaşlarda başlamış ve Bağdat, Şam ve Mısır gibi ilim merkezlerine giderek dönemin ünlü alimlerden ilim tahsil etme fırsatını yakalamıştır. Molla Yegân vasıtasıyla Osmanlı Devleti’ne gelen ve Fatih Sultan Mehmed’in hocalığını yapan Molla Gürânî’nin Şâfiî mezhebinden Hanefî mezhebine geçtiği aktarılmaktadır. Bu makalede eserlerini Osmanlı Devleti’ne geldikten sonra telif eden Molla Gürânî’nin Gâyetü’l-Emânî adlı tefsiri ve el-Kevserü’l-cârî adlı hadis şerhinden tespitte bulunulabildiği kadarıyla Ebu Hanîfe’ye muhalefet ettiği görüşlerinin aktarılması amaçlanmaktadır. Molla Gürâni’nin Ebu Hanife’ye muhalefet ettiği görüşlerinin bilinmesi bizlere Molla Gürâni’nin fıkhî görüş ve tercihlerinin ne olduğuna dair önemli ipuçları vermektedir. Anahtar Kelimeler: Fıkıh, Osmanlı Devleti, Ebu Hanîfe, Molla Gürânî
NĀBÎ’NİN “HAZRET-İ MUHYİ'D-DÎN'ÜN” REDİFLİ KASİDESİNDE İBNÜ’L-ARABÎ ve ESERLERİNE BAKIŞ AÇISI
Kalemâne, 2022
Çalışmanın konusu Nâbî’nin duygu ve düşünce dünyasında Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin konumunu ve değerini tespit etmektir. Bu tespit çalışması, sadece Nâbî Dîvânı’nda İbnü’l-Arabî hakkında yazılmış kaside ile sınırlı tutulmuştur. Makalenin kapsamı kaside ile sınırlı olmakla birlikte kasidenin haricinde Nâbi’ye ait bazı kaynaklara da müracaat edilmiştir. Yöntem olarak klasik metin şerhi geleneğinde yer alan, müellif, dönemin dil ve ima özellikleri, konu edilen kişinin kendi düşünce ve duygu dünyası, ima ve işaretlerin bağlamı dikkate alınmıştır. Okur merkezli denebilecek yorumdan kaçınılmış, mezkûr iki kişinin de düşünce bütünlüğü gözden kaçırılmamaya çalışılmıştır. Aynı kaside üzerine yapılan çalışmalar incelenmiş; tespit edilen çalışmaların kapsam, yöntem ve inceleme konusundaki eksikleri dikkate alarak özgün bir inceleme yapılmaya çalışılmıştır. Kasidenin dil içi çevirisi yapılmış ve her bir beyit kendi içinde şerh edilmiştir. Çalışma sonucunda Osmanlı duygu ve düşünce dünyasının önemli bir figürü olan Nâbî’nin nezdinde İbnü’l-Arabî’nin yeri tespit edilmiş ve Nâbî’deki yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Klasik Osmanlı Şiiri, Tasavvuf, Nâbi, İbnü’l-Arabî
al-Kalim al-Nawâbigh and a Commentary Entitled el-Hikemu'r-Ravabi' fî Şerhi'l-Kelimi'n-Nevabi' by Çorumlu Damadzâde Ebu Bekir Ömer, 2018
Bu makalede Ebü’l-Kasım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Hârizmî ez-Zemahşerî (ö. 538/1144)'nin birçok çalışmaya konu olmuş el-Kelimü’n-nevâbiġ adlı eseri, eser üzerine yapılan çalışmalar ve özellikle son dönem Osmanlı müelliflerinden Damadzâde Ebu Bekir b. Ömer b. Ahmed (ö. 1203/1789)'in eserle ilgili çalışması el-Hikemu'r-ravâbiġ fî şerhi'l-Kelimi'n-nevâbiġ adlı şerhi incelenmiştir. Arap dilinin üstadı ve asrının imamı kabul edilen Zemahşerî, Arap kabileleriyle ilgilenmiş; Arapçanın incelikleri ve farklı lehçeleri hakkında geniş bilgi edinmiş ve sayısız çalışmalara kaynak teşkil eden eserler telif etmiştir. Müellifin, Nevâbiġu'l-kelim ya da el-Kelimü’n-nevâbiġ adlı, tespit edilebilen on dört şerhi bulunan risale boyutundaki eseri de bunlardandır. Amasya'da öğrenim görmüş, aslen Çorumlu olan Damadzâde Ebu Bekir b. Ömer b. Ahmed de bu kitapçığın şarihlerindendir. Damadzâde'nin çalışması, sadece şerh ve haşiye kabilinden bir çalışma olmayıp yepyeni bir eser olma hüviyetini haizdir. Üç-beş varaktan ibaret olan metin Damadzâde'nin elinde seksen varağa ulaşmıştır. Her bir hikmetli söz ya da vecize müellif tarafından lügat, belâgat cihetiyle incelenmiş, ilmî veçhesi izah edilmiş, ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler, meseller ve tarihi olaylarla desteklenmiştir. Şârih kendi yorumları ve şiirleriyle konuyu detaylandırmış, okuyucuya çok yönlü bir metin sunmuştur. Damadzâde'nin hayatı hakkında detaylı bir malumat yoktur. Kaynaklarda adı geçen eserlerinin bazıları mecmualar içinde olup iki yazma nüsha olarak tespit edilen eseri el-Hikemu'r-ravâbiġ fî şerhi'l-Kelimi'n-nevâbiġ'dir. Anahtar Kelimeler: Nevâbiġu'l-kelim, el-Hikemu'r-ravâbiġ fî şerhi'l-Kelimi'n-nevâbiġ, Zemahşerî, Damadzâde Ebu Bekir b. Ömer, Dâmâdî Ebû Bekr Edib b. Ahmed Çorûmî. This article is an examination and critical edition (master's thesis) of el-Hikemu'r-ravâbiġ fî şerhi'l-kelimi'n- nevâbiġ, a commentary of a XVIII. century Ottoman scholar Damadzâde Ebu Bekir b. Ömer b. Ahmed (d. 1203/1789) on Nawabigh el-kelim (al-Kalim al-Nawâbigh) "the gushing thoughts", Arabian wisdom which was written by Abu al-Qasim Mahmud ibn Umar called al-Zamakhshari (d. 538/1144) also known he was a strong supporter of the Arabic language. The book is idetified as two variants which is belong to the author who is originally from Çorum and studied in Amasya, examined and the handwriting versions of book found in libraries and converted to easily understandable version then submitted to science environment. The critical edition which had been conducted between 2013-2016 will be a response to the criticisim which considers the relation with Arabic Literature in Ottoman Empire Lands is made of annotation and gloss. The reason behind this, the study can be considered as a new book instead of calling it annotation. The text which was about 5 papers, expanded to 80 papers by Damadzâde. The commentator put up a text with various aspects to the reader by adding his own ideas, comments, opinions and poems. Keywords: Nevâbiġu’l-kelim, el-Kelimü’n-nevâbiġ, el-Hikemu'r-ravâbiġ fî şerhi'l-kelimi'n- nevâbiġ, Zamakhshari, Damadzâde Edip b. Ahmed Ebu Bekir B. Ömer.
KİTÂBÜ'l-LÜMAʻ-KİTÂBÜ'l-MUHASSAL BAĞLAMINDA EBÜ'l-HASAN el-EŞʻARÎ-FAHREDDİN er-RÂZÎ MUKAYESESİ
Muhammed DERİN 020113015 Danışman: Prof. Dr. İlyas ÇELEBİ İSTANBUL 2018 BEYAN Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlâk kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim. Muhammed DERİN 09.05.2018 iii ÖZET Bu çalışma, Ehl-i Sünnet akidesinin kurucu temsilcilerinden Eşʻariyye mezhebinin imamı olan Ebü'l-Hasan el-Eşʻarî ile yine bu mezhebin en büyük temsilcilerinden biri olan Fahreddin er-Râzî'nin kelâmî görüşlerini serdettiği el-Lümaʻ ve el-Muhassal adlı eserlerinin kelâm sistematiklerinin mukayesesini ihtiva etmektedir. Tarih boyunca tüm düşünce sistemlerinde olduğu gibi genelde İslâm düşüncesinde ve özel olarak da Eşʻarî kelâm sisteminde içerik/mesâil ve usûl/yöntem/vesâil açısından değişiklikler meydana gelmiştir. Söz konusu değişikliklere örneklik olması hasebiyle bu çalışmada aynı mezhep içerisinde kaleme alınan el-Lümaʻ ve el-Muhassal arasındaki farklılıklara değinilecektir. Çalışma üç bölümden müteşekkil olup ilk iki bölümde İmam Eşʻarî ve Fahreddin er-Râzî'nin biyografileri ele alınacaktır. Üçüncü bölümde ise önce eserlerin içerik ve sistematiklerinin nasıl kaleme alındıkları hakkında bilgi verilecek, daha sonra da bu iki eserin mukayesesi aşamasına geçilecektir. Aralarında yaklaşık üç asır bulunan Eşʻarî ile Râzî'nin mezkûr eserleri, hem mesâil hem de vesâil açısından mukayese edilecektir. Ana hatlarıyla yapılan bu mukayese sonucu, aynı mezhebe mensup fakat farklı dönemlerde yaşayan iki âlimin kaleme aldığı eserlerde ve dolayısıyla söz konusu mezhebe ait kelâm sistematiğinin tarihî sürecinde ne gibi farklılıklar meydana geldiği görülmüş olacaktır. Anahtar Kelimeler: Eşʻariyye, el-Lümaʻ, el-Muhassal, Ebü'l-Hasan el-Eşarî, Fahreddin er-Râzî, kelâm sistematiği iv ABSTRACT This study comprises, by the view of kalamî systematic, the contrast of al-Luma and al-Muhassal which are the books including kalamî view of Ebu'l-Hasan al-Asharî who is the founder of Ashariyyah and Fakhr al-Din ar-Razi who is one of the most important representatives of Ashariyyah, that is one of the significant sects in the doctrine of The Sunni. Throughout the history, generally Islamic thought, specifically kalamî system of Ashariyyah has been altered in terms of problematics (Ar. mesâil) and methods (Ar. vesâil) like the whole other thought systems. In consequence of setting an example for mentioned alterations, the differences between al-Luma and al-Muhassal are going to be taken into consideration in this study. The study consists of three sections. In the first two sections, life of Asharî and Fakhr al-Din ar-Razi are going to be mentioned briefly.
KÜÇÜK ÂŞIK MUHAMMED EL-HÂLİDÎ EN-NAKŞBENDÎ’NİN MİFTÂHU KENZİ’L-ESRÂR İSİMLİ RİSÂLESİNİN TAHLİLİ
KÜÇÜK ÂŞIK MUHAMMED EL-HÂLİDÎ EN-NAKŞBENDÎ’NİN MİFTÂHU KENZİ’L-ESRÂR İSİMLİ RİSÂLESİNİN TAHLİLİ, 2022
Bu makalede Küçük Âşık Muhammed el-Hâlidî en-Nakşbendî’nin Miftâhu kenzi’l-esrâr isimli eseri ele alınacaktır. Küçük Âşık Efendi, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin halifesidir. Mısır’da Hidiv Abbas Paşa tarafından yaptırılan tekkede şeyhlik yapmış ve burada irşad faaliyetlerinde bulunmuştur. Şeyh Küçük Âşık Muhammed’in eserinde seyru sülûk, ilâhî bilgi konuları ile Nakşbendîlere ait güzel özellikleri ihtiva eden konular bulunmaktadır. Şeyh Küçük Âşık Muhammed seyru sülûkte iki konuyu ön plana çıkarmaktadır. Bunlar zikir ve şeyhtir. Nakşbendî tarikatında müridlere; sülûk esnasında iki zikir türü tavsiye edilmektedir. Bunlar ism-i zât ve nefy u isbât zikridir. Ayrıca müellif Şeyh Küçük Âşık Muhammed risâlesinde şeyhin önemine de değinmiştir. Ona göre müridi terbiye edecek şeyh sülûkünü tamamlamış olmalıdır ya da üveysî yolla manevi terbiyesini gerçekleştirmelidir. Risâlenin temel konularından biri ilâhî bilgidir. Şeyh Muhammed, ilâhî bilgiye nasıl ulaşılacağı ve bilginin söylenip söylenmemesini bu risâlede ele almıştır. Buna ilaveten o, Nakşbendîlerin güzel ahlakı hakkında bilgiler vererek onların sevilen hasletlerine dikkat çekmiştir. Bu makalenin amacı bahsi geçen risâle çerçevesinde Nakşbendî-Hâlidî bir şeyhin görüşlerini ortaya koymaktır. Söz konusu risâlenin daha önce Nakşbendî şeyhleri tarafından yazılan risâlelere benzediği sonucuna ulaşılmıştır. In this study, Küçük ʿĀshiq Muhammad al-Khālidī an-Nakshbandi’s work called “Miftāḥu kanz al-asrār” will be discussed. Küçük ʿĀshiq Muhammad is successor of Mawlānā Khālid Nakshbandi. He is the shaykh in the dervish lodge made built by Egypt governor and he guided his disciples and people around him. There are subjects including sayr and sulūk, the divine knowledge and great features of Nakshbandiyya in Küçük ʿĀshiq Muhammad’s work. He emphasized two issues in the period of sayr and sulūk: Dhikr and shaykh. The disciples recommend two kinds of dhikr in the sulūk of Nakshbandi. These are the “ism-i zat/dhāt’s name” and the “nafy u isbāt.” Küçük ʿĀshiq Muhammad has noted the importance of the shaykh in his work. According to him, the shaykh who will purify the nafs of disciples should be completed his sulūk, or his sulūk should be completed in “Uwaysī” way. One of the main topics of the work is divine knowledge. The shaykh mentioned subjects such as how to get divine knowledge and whether or not to say this knowledge in this work. In addition, he gives information about the great morals of Nakshbandis. He praised the Nakshbandis and drew attention to their good features. The aim of this article is to bring out the ideas of a Nakshbandi-Khālidī shaykh within the context of this work. It was concluded that the shaykh’s work resembled the works written by Nakshbandi shaykhs.
NİHÂLÎ İBRÂHÎM İBN SÜLEYMÂN HALÎFE VE MİR'ÂTÜ'L-'UKALÂ ADLI ESERİ
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2021
Ahlak; insandaki iyi ve kötü huyların, yaratılış özelliklerinin, faziletlerin tümü için ortak kullanılan bir isimdir. Bu konu din, felsefe, mantık, siyaset vb. alanlarda olduğu gibi edebiyat alanında da işlenmiştir. Pend-nâme, siyaset-nâme, nasihat-nâme gibi edebî türlerle hikemî şiirler ahlak merkezinde oluşturulmuştur. Bunun yanında Ahlâk-ı Alâ’î, Ahlâk-ı Muhsinî, Mir’âtülAhlâk gibi önemli eserler edebiyat tarihimizde yerini almıştır. Nihâlî İbrâhîm ibn Süleymân Halîfe tarafından hicrî 1213 (m. 1798/1799) yılında kaleme alınan Mir’âtü’l-‘Ukalâ adlı eser de bunlardan biridir. Tıp ilmiyle ilgilenen ve bir müddet Mekke ve Medîne’de evrak memurluğu yapan Nihâlî, eserini Sultan III. Selim’in tahtta bulunduğu dönemde tamamlanmıştır. Makalenin giriş bölümünde ahlak ve ahlak ile ilişkili ilimler hakkında durulmuştur. Bunun yanında ahlak disiplini ile ilgili eser veren müellifler ve eserleri zikredilmiştir. Girişten sonra biyografik ve bibliyografik kaynaklar ışığında Nihâlî’nin hayatı hakkında yazılanlar tartışılmış ve kendi eserlerinden hareketle müellifin hayatı kaleme alınmıştır. Ardından ona ait eserlerin tanıtımına, Mir’âtü’l-‘Ukalâ’nın muhteva ve üslup açısından incelemesine yer verilmiştir. Çok yönlü bir şahsiyet olan Nihâlî’nin yararlandığı kaynaklar, oluşturduğu tertip ve üzerinde durduğu kavramlar hakkında incelemede bulunulmuştur. Son olarak da eserin ulaşabildiğimiz dokuz nüshasının katalog bilgilerine yer verilerek yazmaların nüsha tavsifi yapılmıştır. Ethics connotes a set of concepts encompassing the good or bad habits, truths about human nature, virtues and so on. This subject has been frequently discussed in the field of literature as well as of religion, philosophy, logic, politics, etc. Like hikemi (wise) poets, certain literary genres such as pendname (an ethical-based poetical book), siyaset-name (political epistel) and nasihat-name (book of advice for rulers) were constituted by taking ethics to the center. On the other side, a number of significant works, such as Ahlak-ı Alai, Mir’âtül-Ahlâk or Ahlak-ı Muhsini have imbedded in the history of literature in this sense. Miratul-Ukala is also one of them. Written by Nihali İbrahim ibn Süleyman Halife, who was interested in medicine and worked as a civil servant in Mecca and Medina, the book was completed during the reign of Selim III. In the introduction part of the article, we focused on morality and the sciences related to morality. In addition, the authors and their works on moral discipline are mentioned. After the introduction, in the light of biographical and bibliographic sources, the writings about the life of Nihali were discussed and the life of the author was written based on his own works. Then, the introduction of his works, and the examination of Miratu'l-‘Ukala in terms of content and style were included. The resources that Nihali, who has a wellrounded personality, benefited from, the organization he created and the concepts he focused on were examined. Finally, the manuscripts were classified by using the catalog information of the nine copies of the work that we can access.
Lafzın anlamla bir araya gelme sürecini ontolojik düzeyde inceleyen Vaz' ilmi, kelimeyi hem lafız hem de anlam açısından ele alarak bu çerçevede ortaya çıkan meseleleri tartışma konusu yapmaktadır. Bir ilim olarak teşekkülünü diğer İslami ilimlere nazaran geç tamamlayan Vaz' ilminin diğer ilimlerden bağımsızlaşma serüveni, hicrî sekizinci asırda Adudüddin el-Îcî (ö.756/1355)'nin er-Risaletü'l-Vaz'iyye adlı risalesi ile başlamaktadır. Bu risale üzerine yazılan şerhlerin, Vaz' ilminin bir ilim olarak değerlendirilip konularının netleşmesinde önemli bir yeri vardır. Özellikle ilk yazılan şerhler, Îcî öncesi vaz' olgusuna dair verilerin tedvin edilip diğer ilimlerden ayrıştırılmasında büyük bir role sahiptir. Bu çalışma, er-Risaletü'l-Vaz'iyye üzerine yazılmış ilk şerhler arasında yer alan Ebu'l-Kasım es-Semerkandî'nin kaleme aldığı Şerhu'r-Risaleti'l-Vaz'iyye adlı şerhin tahkik ve değerlendirmesini konu edinmektedir. Üç bölümden oluşan bu tezin ilk bölümünde Semerkandî'nin hayatı ve eserlerine yer verilmiştir. İkinci bölümde ise bu şerhin tahlili ve Vaz' ilmi içerisindeki yeri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Üçüncü ve son bölümde ise Şerhu'r-Risaleti'l-Vaz'iyye'nin tahkikli metnine yer verilmiştir. ii