DİYARBAKIR VALİSİNİN 1835 TARİHİNDE OVACIK ÜZERİNE SEFERİ (original) (raw)
Related papers
DİYARBEKİR VİLAYETİ'NDE 1895 ERMENİ OLAYLARI
1878 Ayestefanos/Berlin Antlaşmalarıyla Ermeni meselesinin uluslararası bir sorununa dönüşmesi üzerine önemli bir mevzii elde eden Ermeniler, 1895 yılına gelindiğinde kendilerini bağımsız bir Ermenistan kurmaya çok yakın hissetmiş ve bunu silahlı direniş yoluyla başarmaya karar vermiştir. Bu meselede büyük devletlerin müdahaleleri, komitacılık faaliyetleri, misyonerlik çalışmaları ve konsolosluk faaliyetleri etkili olmuştur. 1 Kasım 1895 Cuma günü Diyarbakır Vilayet merkezinde Ermeniler ile Müslümanlar arasında başlayan çatışmalar ancak üç günün sonunda kontrol altına alınabilmiştir. Olaylar yer yer halklar arası çatışmaya dönüşmüştür. Meydana gelen olaylarda ve olaylara paralel olarak vilayet merkezindeki yangında hem Müslümanlar ve hem de gayrimüslimler mağdur olmuştur, halklar arasındaki kadim toplumsal ilişkiler tamir edilmeyecek şekilde zarar görmüştür.
RUS CASUS I. V. VİTKEVİÇ’İN BUHARA EMİRLİĞİ MİSYONU (1835)
2021
XVI. asırda, Rus Çarı IV. (Korkunç) İvan döneminde başlayan, Rusların doğuya, Türk bölgelerine yayılma siyasetinde Batı Türkistan bölgesi de özel bir yer tutmaktadır. Göktürk çağıyla birlikte Türkleşmesini tamamlayan bu kadim Türk yurdu, XVIII. asırda doğu yönünde hızlanan Rus yayılmacılığı sırasında Türkistan Özbek Hanlıkları (Buhara Hanlığı, Hive Hanlığı, Hokand Hanlığı) tarafından idare edilmektedir. Türk-İslam dünyasındaki düşüşe paralel olarak zayıflayan bu siyasi teşekküller, güçlü Rus yayılmacılığına karşı tutunmada büyük zorluklar yaşamıştır. XIX. asrın başlarında Rusların Buhara, Hive ve Hokand Hanlıklarının bulunduğu Batı Türkistan’a giderek yaklaştığı bir süreçte, Hindistan’a yerleşimini tamamlayan İngilizler de, Hindistan’ın kuzey sınırlarını güvence altına almak için harekete geçmiştir. Bu doğrultuda İngiltere, kuzeyinde bulunan ve Rusya’nın doğal genişleme alanında bulunan Türkistan coğrafyasını korumak için bir siyaset geliştirmek durumunda kalmıştır. Bu durum çağın iki büyük gücü Rusya ve İngiltere’yi yaklaşık bir yüzyıl boyunca Türkistan ve çevresinde karşı karşıya getirmiştir. Tarihte Great Game (Büyük Oyun) olarak anılan süreçte Batılı iki güç bölgede siyasi, iktisadi ve ticari nüfuz edinme çabalarında bulunmuş ve bunu başarabilmek için pek çok temsilcisini elçi veya ajan olarak Türkistan’a göndermiştir. Türkistan’da yaşanan Rus-İngiliz rekabetinde en dikkat çekici casuslardan biri olarak da Rus casus I. V. Vitkeviç görünmektedir. Rusların, İngiliz casus Aleksander Burnes’ün, Buhara Emirliği’nde casusluk faaliyetinde bulunması üzerine bölgeye gönderdiği Demezon’un (Desmaisons) misyonunu tamamlamasından sonra, 1835 yılında Buhara’da görünen Vitkeviç, Buhara Emirliği’nin iç ve dış siyasetine, iktisadî yapısına, ticaretine ve sosyal hayatına dair çok özel bilgileri not ettiği gibi, İngilizlerin bölgedeki planlarını da anlamaya çalışmış ve Rus-İngiliz rekabetinde emirliğin oynayacağı role kadar pek çok izlenimde bulunmuştur. Casusun, Buhara Emirliği’nin o dönemki siyasî, sosyal ve iktisadî alandaki durumuna dair görüşlerinin emirlik tarihini aydınlatma adına mühim bir boşluğu doldurduğu söylenebilir. Fakat özellikle Buhara devlet erkânından Koşbegi (dönemin veziri) ile bölge siyaseti hakkındaki diyaloğu, emirliğin, Rus ve İngiliz baskısına karşı nasıl bir dış politika takip etmek istediğine dair düşüncelerini algılamak açısından oldukça önemlidir. Bu bakımdan da yaptığımız çalışmada, Büyük Oyun sürecinde Buhara Emirliği’nin Rusya ve İngiltere’ye karşı nasıl bir siyaset izlemek istediğini ve İngiltere ve Rusya’nın da birbirlerine ve Buhara Emirliği’ne karşı hamlelerini değerlendirmeyi amaçlamaktayız. In the XVIth century, the West Turkestan region had a special importance in the Russian spreading policy to Turkish lands that started in the Russian Tsar Ivan IV. (The Horrible) period. This ancient Turkish homeland, which completed its Turkization with the Göktürk era, was ruled by the Turkestan Uzbek Khanates (Bukhara Khanate, Hive Khanate, Hokand Khanate) during the Russian expansion in the XVIIIth century. These political formations, which weakened parallel to the decline in the Turkish-Islamic world, had great difficulties in holding on to strong Russian expansionism. At the beginning of the XIXth century, when the Russians were approaching West Turkistan, where the Khanates of Bukhara, Hive and Hokand were located, the British who completed their settlement in India took action to secure the northern borders of India. Accordingly, Britain had to develop a policy to protect the Turkestan geography, which is located in the north and is in the natural expansion area of Russia. This situation brought the two great powers of the era, Russia and England, against Turkistan and its surroundings for about a century. In the process known as the Great Game in the history, two Western powers made efforts to gain political, economic and commercial influence in the region and in order to achieve this, many of their representatives were sent to Turkistan as ambassadors or agents. Russian spy I. V. Vitkeviç appears to be one of the most striking spies in the Russian-British rivalry in Turkistan. Vitkevich, who appeared in Bukhara in 1835, after the British spy Alexander Burnes completed the mission of Demezon (Desmaisons), which the Russians sent to the region upon spying activity in the Emirate of Bukhara, he noted very specific information about his trade and social life, tried to understand the British plans in the region, and made many impressions up to the role the emirate would play in the Russian-British rivalry. It can be said that the spy's views on the political, social and economic situation of the Emirate of Bukhara at that time filled an important gap in order to illuminate the emirate's history. However, especially the dialogue with Koşbegi (the vizier of the period) from the Bukhara state officials on regional politics is very important in terms of perceiving the thoughts of the emirate about what kind of foreign policy he wanted to follow against Russian and British pressure. In this respect, we aim to evaluate what kind of policy the Emirate of Bukhara wanted to pursue against Russia and Britain during the Great Game, and the moves of Britain and Russia against each other and the Emirate of Bukhara.
DİYARBAKIR VİLAYETİ'NDE 1894-1895 KOLERA SALGINI VE ETKİLERİ
Kolera salgını, XIX. yüzyılda dünyanın birçok yerinde halk sağlığı-nı tehdit eden hastalık olmuştur. Özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul başta olmak üzere birçok vilayette meydana gelen salgın ciddi sonuçlar doğurmuştur. 1894-1895 yıllarında Diyarbakır Vilayeti'nde de zuhur eden kolera salgını çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine ve koleradan kurtulmak amacıyla ahalinin yaşadıkları yerleri terk etmesine yol açmıştır. Kasım 1894'te vilayet merkezinde başlayan salgın zaman içe-risinde vilayetin değişik yerlerinde görülmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti yetkilileri aldıkları tedbirlerle salgının etkisini kırmaya ve başka yerlere bulaşmasına engel olmaya çalışmıştır. Bir yılı aşkın bir süre devam eden salgın vilayet nüfusunun önemli bir kısmını etkilemiştir. Anahtar kelimeler: Diyarbakır, Kolera, Hüsrev Paşa Mahallesi, Ta-haffuzhane, Doktor Leboviç Efendi. Abstract Cholera Outbreak In Diyarbakir In 1894-1895 And Its Impacts Cholera pandemic was a health-threatening infection for people world wide in 19 th century. The epidemic that occurred in Istanbul firstly and in many districts posed serious outcomes. The cholera epidemic that appeared in Diyarbakır in 1894-95 caused the death of numerous people and their toddling off in order to get rid of it. The epidemic, which started in the provincial center in November 1894, began to be seen in different parts of the province. Ottoman authorities tried to relieve the impacts of the cholera by taking precautions and prevent its spreading to the other dwellings. The epidemic which lasted over 1 year affected considerable part of the population.
XIX. YÜZYILDA DİYARBAKIRDA TİCARET İMALAT VE İHRACAT
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
XIX. asırda Diyarbakır, diğer bütün Mezopotamya kentleri gibi çok sayıda yabancı seyyah ve devlet adamını ağırlamıştır. Osmanlı’nın doğu sınır hattında kritik bir eyalet merkezi olması, kendine özgü bir mimari ve yerleşim düzenine sahip bulunması, çok çeşitli dini ve etnik nüfusu barındırması, doğuya açılan yolların ana duraklarından birini teşkil etmesi gibi etkenler bu asırda birçok Batılı kâşif ve gezginin dikkatini Diyarbakır’a yönlendirmesine sebep olmuştur. Şehri külli bir tahlile tabi tutan seyyahlar diğer birçok detayla birlikte kentin bu yüzyıldaki ticari, sınai ve zirai potansiyeli, ekonomik işgücü, üretim ve ihracat dinamiği gibi hususlarda da bilgiler sunmuşlardır. Bu makale, 19. yüzyılda şehri ziyaret eden Batılı seyyahların ve yolu Diyarbakır'dan geçen yabancı diplomatların seyahat notlarında yer alan imalat, ticaret ve ihracata dair bilgileri bir araya getirerek Diyarbakır'ın söz konusu asırdaki ekonomik faaliyetleri hakkında genel bir çerçeve oluşturmayı amaçlamaktadır
Diyarbakır ve Çevresinde Kurulan Kentler ve Bu Kentlerin İdaresi Yazılı belgelere göre Yeni Asur döneminde Diyarbakır ve çevresinde Tushan ve Amedi adlarıyla iki Asur eyalet merkezi oluşturulmuştur. Bu iki eyalet çevresinde olan Tidu, Sinabu ve Damdammusa ise birer Asur kenti olarak kurulmuş ve buralara özel önem verilmistir(1). Kentlerden Tidu ve Sinabu'nun I.Salmanassar (Sulmanu-asared) (MS. 1274-1245) zamanında Nairi ülkelerinin sınır bölgesinde, Tushan'ın Orta Asur döneminde Dicle kıyısında, Damdammusa'nın da Tur-Abdin'in kuzeyinde II. Assurnasirpal (883-859) öncesinde kurulduğu bildirilmektedir. Bu kentlerden Tushan, Üçtepe'ye; Sinabu, Üçtepe ile Diyarbakır arasındaki Murattası (Pornak) na; kralı ve güçlendirilmiş kent olarak tanımlanan Damdammusa, Kazıkte