TEKNOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE TÜRKİYE'NİN TEKNOLOJİ POLİTİKASI (original) (raw)

ULUSLARARASI ALANDA POLİTİKA YAYILIMI VE TÜRKİYE'DEKİ TEKNOLOJİ POLİTİKALARININ GELİŞİMİ

Nobel Yayıncılık, 2019

Elinizdeki kitap, Türkiye’nin geçmişten günümüze bilim ve teknoloji politikalarındaki değişimi ele alarak geniş bir belge taraması ve analizi sonucunda ortaya çıkmıştır. Bilim ve teknoloji alanında gelişmişlik, günümüzde uluslararası bir norm olarak değerlendirilmektedir. Bu kitap, bilim ve teknolojinin ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren bir norm olduğu varsayımına dayanarak, uluslararası politika yayılımının Türkiye’nin bilim ve teknoloji politikasına etkisini araştırmayı hedeflemiştir. Kitap kapsamında uluslararası toplumun etkisinin politika yayılımı mekanizmaları ile Türkiye’deki bilim ve teknoloji politikalarına yansıması, TÜBİTAK 1513 Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı ile kurulan TTO’lar özelinde araştırılmış ve bu süreci hızlandıran ve yavaşlatan unsurlar olup olmadığı ele alınmıştır. Bilim ve teknoloji politikaları, hem kısa vadede hem de uzun vadede yaratacağı etkileri bakımında önemsenmesi gereken bir konudur. Süreçlerinin tasarlanırken yalnızca uluslararası toplumun gerekleri ve küresel çevrede rekabet edebilirliğe katkı boyutu ile değil, etkilerinin ölçülebilir ve çıktılarının izlenebilir olması boyutuyla da ele alınması gerekmektedir. Elde edilen bulgular göstermektedir ki bilim ve teknoloji alanında kurulan yapıları destekleyici yasal altyapı, insan kaynağı ve iş birliği çevrelerinin oluşması Türkiye’de bilim ve teknoloji alanında gelişimin önünü açacaktır. Teknoloji politikalarının yayılımında ve uyarlanmasında yalnızca yeni model ve yapıların inşa edilmesi değil, inşası sırasında işlerlik ve olası direnç unsurlarının da göz önünde bulundurularak bütüncül bir yaklaşım izlenmesi yeni modellerin ve yapıların sahiplenilmesi ve sürdürülebilir kılınmasını olumlu yönde etkileyecektir. Ancak Türkiye’deki bilim ve teknoloji politikalarının bir çıktısı olan ve politika yayılımı mekanizmaları ile uluslararası toplumdan beslenen TTO’ların yarattığı etki ve çıktıları izlenebilir olmakla birlikte sistematik ve standart bir etki analizi yürütülmediği görülmektedir.

TÜRKÝYE'DE YENÝLÝKÇÝLÝK VE TEKNOLOJÝ GELÝÞTÝRME POLÝTÝKALARI

1990'lar "küreselleþme" tartýþmalarýnýn hayatýn her alanýnda kendini hissettirdiði yýllar olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bu konuda yapýlan çalýþmalar gün geçtikçe artarak devam etse de, kavramýn fazlaca abartýldýðý, yeni bir kavram olarak sunulmasýnýn doðru olmadýðý, aslýnda devam eden bir sürecin devamý olarak bu deðiþimlerin yaþandýðý da iddia edilmektedir (örneðin, Hirst and Thompson (1996) Weiss (1996)). Adýna küreselleþme densin ya da denmesin, dünyada ekonomik, sosyal ve mekansal anlamda bir dizi deðiþim yaþandýðý inkar edilemez bir gerçekliktir.

BAZI GELİŞMİŞ ÜLKELERDE TEKNOLOJİ EĞİTİMİ VE TÜRKİYE İÇİN ÖNERİLER

Teknolojinin hızla geliştiği ve günlük hayatımızın her alanına sirayet ettiği bir çağda kalkınma ile teknolojik gelişme arasında doğru orantı kurmak mümkündür. Bu yüzden teknoloji okur-yazarlığı ve teknoloji öğretimi kavramları giderek önem kazanmıştır. Kalkınmış ülkeler eğitim programlarını teknolojiye çabuk uyum sağlayabilen, teknolojiyi verimli kullanabilen ve yeni teknolojiler üretebilen bireyler yetiştirebilmeyi hedefleyecek şekilde geliştirmişlerdir. Bu çalışmada ABD, İngiltere ve Fransa gibi kalkınmış ülkelerde uygulanan eğitim programları içerisinde teknoloji öğretiminin yerinin saptaması ve Türkiye’deki mevcut durumla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yapılan karşılaştırmada adı geçen ülkelerin teknoloji öğretimi açısından genel bir bilinç geliştirdikleri ve eğitim sistemlerini de buna göre geliştirdikleri görülmüştür. Türkiye’de ise bu bilinç nispeten geç gelişmiş ve diğer örneklerde olduğu gibi sivil kurum ve kuruluşlardan yeterince destek alınamamıştır. Ayrıca teknoloji dersleriyle diğer dersler arasındaki yatay kaynaşıklığın yaratılması açısından da farklılıklar gözlenmiştir.

TEKNOPARKLAR TEKNOLOJİK BİLGİNİN TİCARİLEŞMESİ

Teknolojik gelişmenin iktisadi büyümenin ve toplumsal refahın önemli bir sağlayıcısı olduğu, artık bir vakıadır. Teknolojiyi ekonominin çok önemli bir parametresi yapan dönüşüm olan Sanayi Devrimi'nin yeni bir dönemin başlangıcını şekillendirdiğini biliyoruz. Bu yeni tarzı, önceleri bireysel mucitlerin tesadüfi çabalarına dayanan icatlar, bilim ve sanayi dayanışmasını gerektirmiştir. Teknolojinin giderek artan niteliği ve gittikçe karmaşıklaşması, bu alandaki profesyonelleşmeyi hızlandırıcı etkenler olmuşlardır. Tüm dünyada, bilhassa son 30 yıl zarfında bilimsel bilgiyi mümkün olduğunca teknolojinin hizmetine sunmanın dikkate alarak, gelişmiş ve hem de yeni sanayileşen ülkelerde bilim ve teknoloji bütünleştiği bilim ve teknoloji parkları (teknoparklar) kurulmuştur. Teknoparkların kurulması 1970'lerde başlamış ve 1980'Ierde zirveye ulaşmıştır. Ülkelerin bilim ve teknoloji politikalarında artık çok önemli haline gelmişlerdir. Avrupa Komisyonu tarafından teknolojilerin üretime uygulanması demek olan yeniliğin yaşamsal önemi şu cümlelerle vurgulanmaktadır: "Yenilik bireysel ve toplumsal ihtiyaçların daha iyi bir düzeyde karşılanmasını sağlar. Yenilik girişimcilik için de esastır: Her yeni girişim ne de olsa belli bir yenilik getirmeye yönelik bir süreç sonunda doğar. girişimlerin rekabet güçlerini sürdürebilmek için sürekli yenilenmeye gereksinimleri vardır. Bu söylenenler ülkeler için doğrudur. Ekonomik büyümelerini, rekabet güçlerini ve istihdam olanaklarım sürdürebilmek için ülkeler de yeni fikirleri, süratle, teknik ve ticari' başarıya dönüştürmek zorundadırlar." Artık gittikçe artan sayıda keşif, icat ve yenilik açık piyasaya sunulmaktadır. Aslında yeni bilginin ticarileşmesi -temel ve uygulamalı araştırma, teknolojik devrimler, bilimsel gelişmeler- bir araştırma ve teknolojiyi ticarileştirme ekosistemidir. Bu ekosisteme genelde ortak araştırma girişimleri, stratejik ittifakları, üniversiteleri, araştırma parklarını ve firmaları içeren lisanslama anlaşmaları, bunların yanı sıra da bilim ve teknolojiye odaklanan yeni kurulmuş şirketler dahildir. Yoğun bir şekilde araştırma, bilgi ve teknolojinin ticarileşmesini artıran teknoloji transfer ofislerine, bilim ve teknoloji parklarına, inkübatörlere ve sanayi-üniversite ortak araştırma merkezlerine tanık oluyoruz. Bu çalışma; Teknoparkların iktisadi gelişme üzerindeki etkisi bağlamında, teknolojik bilginin ticarileşmesi konusunu ele almayı hedeflemektedir. Geliştirilen teknolojik ürünlerin ticarileşmesi; üretimin toplam verimliliğini artırmanın yanı sıra, yapılan araştırma-geliştirme harcamalarının maliyetini azaltarak, yeni araştırmalara fon sağlamaktadır. Öncelikle teknolojik bilginin üretilmesinden-ticarileşmesine değin, Teknoparkların ortaya çıkışı ve teknolojik yatırımların finansmanına değinilecektir. Teknoloji politikaları ve kurumsallaşmaya paralel olarak gelişen Türkiye'deki örnekleri ile çeşitli sorunları ve teknoparkların başarısı için gerekli olan faktörler de belirlenecektir. Ekonomide verimlilik artışı ve yeni kaynak sağlayan bu hayati sürece ilişkin modeller incelenerek, ticarileşme sürecinin performansı başarı kriterleri tespit edilecektir. Son olarak teknolojik bilginin ticarileşmesinin muhtemel ekonomik kazanımları ele alınacaktır.

TEKNOLOJİK GELİŞMELER, DİJİTALLEŞME VE ÇALIŞMANIN GELECEĞİ

KELEBEK ETKİSİ ÇALIŞMA YAŞAMINDA DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM, 2020

Tarih boyunca teknolojide yaşanan büyük gelişmeler, hem toplumsal yapılarda hem de bireyin toplum içindeki rollerinde önemli değişimlere yol açmışlardır. Bu bağlamda teknolojik gelişmelerin, istihdam ve ücretler üzerindeki etkileri de tartışma konusu olmaktadır. Bazı uzmanlar ve yazarlar otomasyon süreci, endüstriyel robotlar ve yapay zekâyı çalışmanın sonu olarak görmektedirler. Başka bir grup ise daha önce yaşanan teknolojik değişimlerde olduğu gibi dijitalleşme ve otomasyonun, uzun vadede işgücü talebini ve dolayısıyla istihdamı ve ücretleri artıracağını ileri sürmektedirler. Teknolojik ilerlemeler, mevcut durumda insan emeği gerektiren birçok faaliyeti otomatikleştirmeyi mümkün kılmaktadır. Bu durum, çalışma yaşamının dijitalleşmesi ve yapay zekâ teknolojileri ile beyaz yakalı işler için geçerli olurken, robotlar ve nesnelerin interneti aracılığı ile mavi yakalı işler için de geçerli olmaktadır. Diğer bir ifadeyle teknolojinin genişleyen uygulama alanları ile mevcut işlerin büyük bir bölümü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Ancak bu gelişmeler işgücünün tamamen ortadan kalkacağı ve işgücünün teknolojiye devredileceği anlamına gelmemektedir. Çünkü teknoloji, bazı iş türlerine olan ihtiyacı ortadan kaldırırken, yenilerini yaratır ve işgücü girdilerinin verimliliğini artırmak için farklı yollardan yararlanılacak bir dizi araç sağlar. Hatırlanacak olursa Endüstri Devrimi sonrasında bazı işler ortadan kalkarken çok daha fazla yeni iş ortaya çıkmıştır. Endüstri devrimi ile verimlilikte ve buna bağlı olarak toplum refahında artış yaşanmış böylece daha önce yalnızca en zengin insanlara sunulan sağlık, eğitim ve diğer faydalardan yararlanabilen bir orta sınıf ortaya çıkmıştır (World Economic Forum , 2015, s. 32). Bu bağlamda çalışmada teknolojik gelişmeler ile dijitalleşmenin çalışma hayatı ve işgücü üzerindeki etkileri literatür üzerinden ele alınmıştır. Öncelikle endüstrileşme ve dijitalleşme kavramları açıklanmış, teknolojik gelişmeler ele alınmıştır. Daha sonra esnek ve kendi hesabına çalışmayı ifade eden gig ekonomisinde yaşanan genişleme ve olası sonuçları üzerinde durulmuştur. Bunlara ilaveten teknoloji ve dijitalleşmenin işgücü üzerindeki etkilerine yönelik görüşler incelenerek çalışmanın geleceği ile ilgili olası senaryolar tartışılıp değerlendirilmek suretiyle çalışma sonlandırılmıştır.

TEKNOLOJİ VE DİL

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 1997

Cengiz ALYILMAZ* * ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların tabii neticesi olarak ihtirasları bitip tükenmek bilmeyen insanoğlu, daha iyiye daha güzele, daha mükemmele ulaşmak / kavuşmak arzusuyla her geçen gün kendini bir başka arayışın içinde bul ur. Söz konusu arayışların ısrarlı takibinin ardından gerçekleştirilen buluşlar ise bu gün artık neredeyse insan kavramıyla aynileşen ileri teknolojinin doğmasına ve sınır tanımazlığına da zemin hazırlamıştır.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE TEKNOLOJİ, TÜRKİYE İÇİN ÖNERİLER II: TÜRKİYE'DE ÇEVREYE DUYARLI TEKNOLOJİ TRANSFERİ

Serinin ilk analizinde, uluslararası ölçekte çevreye duyarlı teknolojiler teriminin çok geniş anlaşıldığı ve iklim değişikliğine uyum ve sera gazı azaltımı ile ilgili her tür teknolojinin bu terim altında değerlendirilebileceği ifade edilmişti. Uygulamada ise bu kadar geniş kapsamlı bir kavramın devletlerce regüle edilebilmesi kolay olmadığı için her devlet iklim değişikliğiyle ilgili öncelik vermek istediği teknolojileri kendisi belirlemektedir. Bu kapsamda, serinin bu analizi Türkiye'nin gözünden çevreye duyarlı teknolojileri yorumlayarak Türkiye'nin konu ile ilgili planlarını tamamlayabilecek politik, yasal ve ekonomik adım önerilerinde bulunacaktır. Bu amaçla, konu hakkında yapılan planlar ve yayınlar incelenmekle beraber konuyla ilgili bazı bakanlıklardan, belediyelerden, kamu kurumlarında ve sektörden seçilmiş temsilcilerle görüşülmüştür. Bu analizde, Türkiye'nin iklim değişikliği veya teknolojilerle ilgili planlarının özetlenmesinden ziyade; yapılmış planlar ve alanda çalışan aktörlerin bakış açısı toplu olarak yorumlanarak gelişmeye açık yerler işaret edilecek ve önerilerde bulunulacaktır.

TEKNOLOJİ MEÜHENDİSLİK VE ETİK

Bu çalışmada; teknolojik gelişmenin, mühendislik mesleğinin toplumsal sorumluluğuna etkisi, "Etik" kavramı çerçevesinde irdelenmiş; küreselleşmenin ulusların ve insanlığın geleceğini yönlendirmesinde mühendisin rolü tartışılmıştır. Konu, mühendislik mesleğine yaklaşımın bugünkü ve gelecekteki hali için; teknoloji geliştirmenin, bireysel ve toplumsal refah için kaçınılmaz olduğu gerçeğinden hareketle ele alınmıştır. Teknolojik gelişmenin rekabet, rekabetin ise küresel ekonominin getirdiği bir zorunluluk olması nedeniyle; bu süreçten, sürdürülebilir bir başarıyla geçebilmek için mühendisin ve teknoloji üretip geliştirmeyi amaçlayan kurumların sahip olmaları gereken bakış açılarının değerlendirilmesi yapılmıştır. Klasik teorilerin, doğa ve toplum bilimlerinde tükenmesi sonucu yaşanan/yaşanacak teknolojik dönüşümler sonucunda; toplumun ve insanlığın, yaygın ve sürdürülebilir refahının sağlanmasında, teknolojinin ve teknolojiye ilişkin kurumların, kişilerin etkisi ele alınmıştır.