Luviler: Bir Anadolu Uygarlığı ile ilgili Çalışmalar (original) (raw)
Related papers
?Eski Anadolu Uygarlıklarında Bilim? Konusunda Türkiye'de Yapılan Çalışmalar
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 2004
Gaye fiAH‹NBAfi ERG‹NÖZ * PREHİSTORİK ÇAĞ'DAN İTİBAREN dünya üzerinde önemli yerleşim merkezlerinin başında gelen Anadolu coğrafyası, tarih boyunca büyük medeniyetlerin doğarak gelişmesine sahne olmuştur. Eski çağların önemli medeniyetlerinden Mısır ve Mezopotamya ile komşu olan Anadolu toprakları üzerinde, binlerce yıl farklı toplumlar hüküm sürmüş ve çeşitli uygarlıklar gelişmiştir. Anadolu'nun bilinen ilk yazılı (tarih) çağları, MÖ. 2. bin yılda Boğazlar ve Trakya üzerinden veya Kafkaslar yoluyla Derbent kapılarından buraya gelerek yerleşen ve MÖ. 1650-1200 yılları arasında büyük bir imparatorluk kuran Hint-Avrupalı kavimlerden Hititler ile başlar. Hititlerden sonra bu topraklarda Frigler, Lidyalılar, Likyalılar, Yunanlar, Urartular gibi pek çok uygarlık yerleşmiş, zaman zaman da bu bölge, (Persler ve Romalılar gibi) bazı büyük imparatorlukların egemenliği altına girmiştir. Bu çalışmada Anadolu'nun İslam-Türk öncesi dönemine ait bilim tarihi çalışmalarına ışık tutmak amacıyla, tarih-öncesi çağlardan Roma dönemi sonuna kadar uzanan zaman diliminde Anadolu uygarlıklarındaki bilimsel faaliyetler hakkında Türkiye'de yapılan çalışmalar incelenmiş ve Müslümanların Anadolu'ya gelmesinden önceki dönemde Anadolu'da çeşitli bilim ve teknolojiler alanında gerçekleşen gelişmeler üzerine ülkemizde yapılan çalışmaları içeren bir bibliyografya hazırlanarak, bugüne kadar gelinen noktayı ve kaydedilen aşamaları tespit etme girişiminde bulunulmuştur. Eskiçağ Anadolusu üzerine bir Türk bilim tarihi bibliyografyası hazırlanırken bazı kriterler esas alınmıştır. Hem Türk bilim adamlarının Türkçe ve yabancı dillerdeki makale ve kitaplarına, hem yabancı bilim adamlarının
Anadolu Uygarlıklarında Kozmetoloji
2011
" ve "süslenmeyle ilgili" anlamına gelen Grekçe "cosmetika" sözcüğünden türeyen "kozmetik" terimi, hem hijyen ve güzellik için kullanılan tüm preparat ve yöntemleri ifade eder; hem de etnografik açıdan insan vücudunun direkt ya da indirekt süslenmesi anlamına gelir. Bu çalışmada kısa bir tarihçesi ile birlikte Anadolu uygarlıklarındaki kozmetolojinin yansımalarından bahsedilecektir.
HARPUT KABARTMASI: Anadolu Uygarlıklarına Yeni Bir Katkı
Arkeoloji ve Sanat Dergisi 153, 2016
In spring 2016, a large relief was accidentally discovered in Harput near Elazığ. The relief, measur- ing 2.72 x 2.4 m, is carved on a local sandstone slab. The main subject of the relief is the capture of a fortress and the presentation of war captives to the king. Different episodes of the battle are depicted in registrars arranged horizontally from the bottom to the top. Towards the middle of the relief, a giant wooden tower is pictured close to the fortifications of the attacked city, which is depicted in flames. To the right, a goddess figure with the claws of an eagle and lowered wings is represented stepping over two naked male figures lying on top of the city gate. The hairdo of the goddess shows Egyptian influence while her legs are shown as twisted. This interesting goddess image, who is apparently strangling a naked male figure, finds good comparanda on Old Babylonian cylinder seal impressions and a kudurru from the Kassite Period. The upper registers of the relief show naked prisoners of war with tied hands, who are brought before the king by armed soldiers. These narrative scenes seem to repeat the conventional repre- sentation of military victory scenes that date back to the Early Dynastic Period in Mesopotamia. On the top right register, the king is depicted sitting on a backless chair on top of naked enemy figures, looking to the right and shown in profile. He holds a fenestrated axe of duckbill type in his right hand. At first sight, the stylistic and iconographic features of the Harput relief recall an Akkadian style of art, especially the artistic representations of Naram-Sin and his successors. However, it is unique in terms of its use of the monolithic figurative space and displays a more advanced artistic repre- sentation than Naram-Sin. Besides, the relief was discovered in a heavily-burned architectural layer together with Middle Bronze Age I pottery typical of the Elazığ-Malatya region. Therefore, we sug- gest that this relief should to be dated to 2000-1850 B.C.
Özet Bu çalışmada 1931, 1977 yıllarında ve günümüzde liselerde öğretilen İlkçağ Uygarlıkları konusundaki değişim ve bu değişimin nedenleri incelenmiştir. Bunun için ilk basımı 1931'de yapılmış ve 1941 yılına kadar liselerde okutulan 4 ciltlik tarih kitapları, 1977 yılına ait lise 1 Tarih ders kitabı ve 2014'te MEB tarafından ücretsiz dağıtılarak 9. sınıflarda okutulan ders kitabında yer alan İlkçağ Anadolu Uygarlıkları konusu karşılaştırılmıştır. Çalışmada doküman analizi kullanılarak veri toplanmıştır. Her üç kitapta yer alan metinler, görseller, etkinlikler, dipnotlar ve sorular açısından değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda Kemalist eğitimin ders kitaplarının ve 1977 yılına ait ders kitabının da Türk Tarih Tezinin ve Türk İslam Sentezinin amacına uygun olarak Anadolu uygarlıklarının üzerinde daha vurgulu durduğu görülmüştür. Özellikle de Eti (Hitit) Uygarlığına diğer uygarlıklardan daha fazla yer verildiği, buna karşılık İyonya'yı Anadolu uygarlığı içerisinde değil de Ege medeniyetleri içerisinde işlediği tespit edilmiştir. Urartu medeniyetine ise ne Anadolu uygarlıkları ne de diğer uygarlıklar başlığı altında yer verilmezken sadece Lidyalılar ile ilgili harita üzerinde Urartu ismine yer verilmiştir. Günümüz kitapları ise yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak öğrencilere daha çok bilgi aktarmaya yönelik olmaktan ziyade düşünmeyi artırmayı amaçlayan etkinliklerle zenginleştirilmeye çalışılmıştır. Ancak Anadolu uygarlıklarına ayrılan sayfa sayısı Cumhuriyetin erken dönemlerine göre oldukça azalmıştır. Buna karşın her üç kitapta da en fazla bilginin paylaşıldığı uygarlık Hititler olmuştur. Abstract This study investigates the change and the reasons of the change of the topic of Antique Civilizations topic taught at high schools in 1931, 1977 and nowadays. For this, the topic of Antique Anatolian Civilizations available at 4-volume history course books that were first published in 1931 and taught at high schools till 1941, a highschool grade 1 history book that belongs to 1977 and available at course books that were distributed by Ministry of Education free of charge in 2014 to 9th grades were compared and constrasted. In the study, the data were gathered by document analysis. The texts in these books were compared in terms of visuals, activities, footnotes and questions available. As a result of the study, it is seen that the course books of Kemalist education and the course book that belong to 1977 put more emphasis on Anatolian Civilizations which is in accordance with Turkish Historical Thesis and Turkish Islamic Synthesis. Especially, Eti (Hittite) Civilization takes more place than other civilizations; however, it was noticed that Ionia Civilization was not covered under Anatolian Civilizations heading but under Aegean Civilizations. Urartian Civilization was covered neither in Anatolian Civilizations not in other Civilizations; however, Urartu name only appeared in the map of Lydians. In modern day education, in accordance with the constructivist approach, the
Arkeoloji ve Sanat, 2019
Arkeolog-Editör, Arkeoloji ve Sanat Yayınları/Dergisi nezihbasgelen@gmail.com Söyleşiye, Almanca yazdığınız makaleleri Türkçe'ye çevirerek kitaplaştırma gibi ülkemizde pek rastlanmayan bir uygulamanın amacını sormakla başlamak isterim; neydi amaç ve yerini buldu mu? Almanca makalelerimi bir ilk olarak kendi dilimize çevirmek için; sıradışı içeriği "okunur ve tartışılır" umuduyla, değerli çok zamanımı, sonunda bildim ki, boşuna "feda etmişim". İnsanımızın kendi topraklarından Batı'ya sürgün süren ve çok özel olan bir kültür ve sanatın niceliğini "bilme" hakkına saygıyla da yapmıştım bunu. Tutmadı maya, amaca ulaşılamadı. 50'yi aşkın Arkeoloji Bölümü var ülkemizde; belki yeni kurulanların çok azında okundu ve okutuldu ki 1000 adet kitap, kültür dostu insanlardan gördüğü daha çok ilgiyle, 6 yılda tüken-di. Yaşadığım düş kırıklığı nedeniyle de ikinci baskıyı yapmamada kararlıydım. Bodrum'da Akademia Vakfı'nın ısrarlarına, özellikle Halikarnas Balıkçısı'na bir vefa borcu olarak, karşı duramadım. Kitabı elime aldığımda, "iyi ki dostların bu yöndeki kararlılığı kırmış direncimi" diye geçirdim içimden. 150 yaprak ek metin ve 200 ek resimle genişleyen ve tam anlamıyla yenilenen bu baskı, umarım, Arkeoloji ve Sanat'la görücüye çıkmanın ardından beklediğim tartışma ortamına zorlayacaktır eskiçağ bilimcilerini; doğrusu nedir bilinecektir. Ve ben ancak o zaman dinlenmiş olacağım. Kitabın 723 resim içeren 175 levhayı çevirdiğimde ilk dikkatimi çeken, bir Klasik Arkeolog olmanıza rağmen Anadolu Uygarlıklarını Göbeklitepe'den başlayarak geniş bir bakış açısıyla, bir bütünlük içinde gözlemlemeniz oldu. Nedenini biraz açar mısınız? Bu bütünlük içinde bakmasam, nereden bilecektim, Anadolu'nun Batı'yı yaratmaya günü-müzden 12 bin yıl önce başladığını. "Devrimlerin Atası" diyor Neolitik Çağ'a, bilgin olarak
Bilig, 2004
Bu calismada uzun bir tarihi gecmisi olan Uygur Turklerinin Kur'an calismalari yonundeki gayretleri ele alinmaktadir. Calismada oncelikle, henuz bagimsiz bir devlet olmadiklari icin cok iyi taninmayan Uygur Turklerinin tarihi hakkinda kisa bilgi verilmis, daha sonra Islamiyet ile tanismalari ve onu secmeleri uzerinde durulmustur. Yeni dinini ogretildigi kurumlar olarak bolgede zuhur eden medreseler ve buralarda okutulan dersler ozetlenmis, daha sonra Uygurlularin yaptiklari Kur'an tefsir ve tercumeleri tanitilmistir. Oncelikle Turklerin konustuklari en eski dillerden biri olan Uygurca'ya yapilmis ilk tercumeleri tanittik, daha sonra tarihi seyir icerisinde gunumuze kadar yapilanlari ele aldik. Gunumuzde yapilan tercumeler, tam ve mutekamil olmalari acisindan bilhassa islenmistir. Bu arada Kur'an ilimleri konusundaki diger eserlere de kisaca temas edilmistir. Bu makaleyle, kultur mirasimizin koklerinden birini olusturan Uygur Turklerinin bilhassa Kur'an eksenli ca...
Anadoluculuk Düşüncesi Üzerine Bir İnceleme .doc
Osmanlı modernleşmesinin genel olarak incelendiği çalışmalar, düşünsel metinlerin, söylemlerin, ideolojilerin, düşünüş kalıplarının, zihniyetlerin iç içe geçtiği, özellikle kavramsal karmaşanın had safhada yaşandığı yönünde bir izleği sürer.Fakat çalışmaların ortak noktası, yönetim eksenli modernleşmenin toplumsal alana getirdiği dönüşümler üzerinedir ve özellikle yapılmaya çalışılmasa da bu süreçlerde kimlik meselesinin geçirdiği dönüşümün izlerini taşır. Modernleşmeyle başat gelişen değişimler, siyasal, ekonomik gibi birçok alanda görüldüğü gibi, toplumsalda, özel olarak kimlik meselesinin dönüşümüne de sirayet edecektir. Bu bağlamda milliyetçiliğin ve kimlik değişimin seyri öncelikle Osmanlı geçmişinde aranmalı ve ardı sıra erken Cumhuriyet döneminin milli kimliğinin unsurları dahilinde incelenmelidir.
Eski Anadolu'da kuvars taşı işlemeciliği
ye en derin saygılarımla, Arkeolojik kazı çalışmaları sırasında, dönemlerine uygun olarak kil, taş, kemik, ahşap, maden veya camdan yapılmış nesneler ele geçmektedir. Taştan yapılan malzemeler gözden geçirildiğinde, bazı eşya ile takıların yapımında, değerli ve yarı değerli taşların kullanıldığı görülmektedir. Değerli ve yarı değerli taşlar, ustalarca zamanın isteklerine ve aletlerin verdiği ölçüde, yani işleme olanaklarına bağlı olarak işlenmiştir. Değerli taşlar olan elmas, yakut, safir, zümrüt, topaz, beril ise, hem işlenmesi zor, sert hem de nadir bulunan taşlardır ve genellikle Helenistik çağdan itibaren işlenmeye başlanmışlardır.