FİNANSAL LİBERALİZASYON VE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN GLOBAL TRENDİ (original) (raw)

FİNANSAL LİBERALİZASYON VE 1994 TÜRKİYE KRİZİ

Ele alacağım bu çalışmanın amacı, Türkiye'de yaşanan ve serbest sermaye hareketlerinden sonra , bu karakteri ile ilk kez ortaya çıkan kriz olan 1994 krizini nedenleri ve sonuçlarını anlatırken, serbest sermaye hareketlerinin ve finansallaşma süreçlerinin, dünya üzerinde yarattığı etkinin de biraz üzerinde duracağım. Bu süreçte, 1980 sonrası dönemde finansallaşma ve neo liberalizmin egemenlik alanını genişletmesi, bu krize paralel olarak kısa da olsa değinilecektir.

GLOBALLEŞMENİN İŞLETMELERİN FİNANSAL FONKSİYONU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

GLOBALLEŞMENİN İŞLETMELERİN FİNANSAL FONKSİYONU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ, 2017

Globalleşme süreci ile yaşanan teknolojik ve bilimsel gelişmeler günümüz işletmelerini finansal açıdan değişime zorlamaktadır. Özellikle bilişim ve iletişim alanında hızlı gelişim işlem hızını arttırmanın yanından yer ve zaman gibi kavramlarında önemini ortadan kaldırmıştır. Bu durum yatırımcılara uluslararası piyasalara yatırım yapma veya işletmenin ulusal sınırlar dışındaki fonlara ulaşmasını kolaylaştırmıştır. Globalleşme işletmelerin finansal yapılarında radikal değişimlere sebep olmaktadır. İşletmelerin değişim sürecine adapte olması zorunluluk haline gelmiş, ayak uyduramayan işletmelerin rekabet ortamında varlığını daha fazla sürdüremeyeceği de nihayetinde ortaya çıkmıştır. Teknolojik ve bilimsel gelişmelere endeksli olan globalleşme birçok alanda olduğu gibi ekonomi alanında da radikal değişimleri beraberinde getirmiştir. Globalleşme sürecinde ulusal ve uluslararası ekonomi piyasalarında yeni eğilimler ortaya çıkmaktadır. Ekonomi piyasalarında meydana gelen yeni eğilimler en çok işletmeleri etkilemiştir. Globalleşme sürecinin etkisini her geçen gün arttırdığı düşünüldüğünde işletmelerin yoğun rekabet ve etkileşim ortamında sürecin karşısında durarak, kapalı bir ekonomik yapı sürdürmek isteyen işletmeler kendilerini ekonomik hayatın da dışına atmayı kabul etmiş sayılmaktadırlar. Bu noktada globalleşme sürecinde başarılı olmayı hedefleyen işletmelerin finansal alandaki yeni teknik ve yaklaşımları uygulamaları büyük önem taşımaktadır. Zira yeni eğilimler finansal globalleşme kavramını ve kurallarını beraberinde getirmiştir. Dinamik yapıdaki ekonomilerin sürece adapte olması rekabet ortamında ulusal ve uluslararası işletmelerinde yeni eğilimlere adaptasyonunu gerekli kılmıştır. İşletmelerin açık bir sisteme sahip olmaları nedeniyle globalleşme işletme fonksiyonlarının tamamını etkilemektedir. Diğer taraftan işletmenin aldığı kararlarının büyük kısmının finansal nitelikte olması finans fonksiyonunu daha faza etkilemesine neden olmaktadır. Bu nedenle işletme fonksiyonlarının finans yönelimli bir şekilde bütüncül olarak ele alınması gerekmektedir. Bu durumun sağlanması içinde etkin finansal yönetim uygulamalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir.

TÜRKİYE'DE YABANCI TURİST DAĞILIMININ MEKÂNSAL KÜMELENME ANALİZİ

2016

ÖZET Turizmin geliştiği ülkelerde, turistlerin mekânsal kümelenmesi, dağılımı veyayılımı konusunda birçok çalışma yapılmasına karşın, Türkiye'de uluslararası turizm talebinin mekânsal ilişkisine yönelik herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de 2000 ile 2015 yılları arası yabancı turistlerinkonakladıkları ilçelere göre mekânsal kümelenme ilişkisinin olup olmadığını ortaya koymaktır. Öncelikle, yabancı turistlerin konaklama sayılarıArcGIS 10.2.2. programı kullanılarak ilçelere göre mekânsal dağılımı haritalandırılmış, daha sonra verilerin mekânsal kümelenme analizi (Standart Sapma Elipsi, Moran's I, LISA) yapılarak sonuçlar değerlendirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, konaklayan yabancı turist talebinin ağırlıklı ortalama merkezlerinin güneyedoğru (özellikle Antalya) kaydığı ve konaklama sayılarının dağılımında orta derecede pozitif mekânsal oto-korelasyonun olduğu görülmektedir. Bu bulgulara göre, yabancı turistlerin İstanbul ve Antalya ilçelerinde anlamlı olarak mekânsal kümelendiği ortaya çıkmaktadır. Ancak mekânsal olarak kümelenmenin olduğu bu bölgelerde, kümelenmenin yapısal, yasal ve organizasyonel olarak ne kadar işlevsel ve etkin olduğu tartışma konusudur. ABSTRACT CLUSTER ANALYSIS OF THE SPATIAL DISTRIBUTION OF FOREIGN TOURISTS IN TURKEY Although many studies regarding the spatial clustering, distribution and extension of tourists in countries with developed tourism, no studies are available regarding the spatial association of international tourism demand in Turkey. The objective of this study is to manifest whether there is a spatial cluster association according to districts where foreign tourists have been accommodated between the years 2000 and 2015 in Turkey. First the accommodation numbers of foreign tourists were mapped according to districts with spatial distribution by using the ArcGIS 10.2.2. program after which the results were assessed with spatial cluster analysis (Standard Deviation Ellipse, Moran's I, LISA). According to the analysis results the weighted centers of accommodated foreign tourist demands trends southerly (especially Antalya) and there is a medium level positive spatial auto-correlation in the distribution of accommodation numbers. According to these findings a significant spatial clustering of foreign tourists is manifested in the districts of Istanbul and Antalya. However, the degree of functionality and efficiency in terms of structural, legal and organizational issues in these regions with spatial clustering is debatable.

FİNANSAL GELİŞME VE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Ekonomik büyümenin sağlanması ve sürdürülmesinin ülkelerin temel ekonomik hedeflerinden biri olması; bu hedefin gerçekleşmesine katkı sağlayan unsurlardan olan finansal sistem ve doğrudan yabancı yatırımların (DYY) ülkeler için önemini artırmaktadır. Çalışmada, 1992:1-2013:3 döneminde Türkiye’de finansal gelişme ve DYY ile ekonomik büyüme arasındaki uzun dönemli ilişkinin var olup olmadığı, kısıtsız VAR modeli kurularak Johansen eş-bütünleşme yöntemiyle incelenmiştir. Elde edilen bulgular, uzun dönemde -sermaye piyasası değişkeni hariç- DYY’lerin ve mevduatların büyümeyi olumlu etkilediğini; uzun dönemde Türkiye’de ekonomik büyümeyi banka temelli finansal yapının desteklediğini; sermaye piyasasının ise yeterli derecede gelişmemesinden dolayı büyümeyi destekleyemediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, DYY’lerin büyümeye katkısının pozitif olmakla birlikte yeterli düzeyde olmadığı da elde edilen bulgular arasındadır.