BAZI İNGİLİZCE KUR'AN MEALLERİNİN DEYİM ÇEVİRİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (original) (raw)

KUR'ÂN'DAKİ DEYİMLERİN KÜRTÇE MEÂLLERDEKİ ÇEVİRİLERİ HAKKINDA BİR İNCELEME

Öz Çeviri tartışmasını bir kenara koyarsak, i'câz değeri haiz Kur'ân'ın doğru çevirisini yapmak, zengin ilmî birikime sahip olmayı gerektirir. Özellikle Kur'ân'ın çevrileceği dilin yanısıra Arapçanın edebî incelikleri hakkında yetkin olunmalıdır. Mevzu bahis, deyimler gibi ekseriyetle lafzî mananın ötesinde farklı bir anlama sahip olan ibareler olunca çevirinin daha bir özen gerektirdiği yadsınamaz. Bu çalışmada ele alınan ibarelerin deyimsel niteliklerine, sahasında ağırlığı bulunan önemli birçok müfessir, eserlerinde yer vermektedir. Ne var ki bu minvalde incelediğimiz Kürtçe meâllerin ekseriyetinde bu hususun göz ardı edilerek, ibarelerin deyimsel yönlerinin çeviriye yansıtılmadığı görülmektedir. Üzerinde durduğumuz meâllerin çoğunda ibarelerin yalnızca lafzî tercümelerinin yapılması ve bazılarında Türkçe meâllerden etkilenerek söz konusu ibarelerin çevrilmesi ciddi hata olarak değerlendirilebilir. Abstract If we put away the discussion on translation, to make the right translation of the Qur'an with the value of i'caz requires to have a rich scientific accumulation. Especially one must be competent on both the language to which the Qur'an will be translated and the literary subtleties of the Arabic language. If we concern about idioms that have different meanings in spoken language, it can not be denied that translator must be more attantive. Many important commentators, who are competent in the field, touched on the idiomatic qualities of expressions which has mentioned in this study. Howewer it is seen that, in most of Kurdish translations which we have analyzed in this manner did not pay no mind on that matter and the idiomatic of the expressions did not reflected in translation. Only literal translations of expressions and the influences of Turkish translations can be regared as a serious mastakes

KUR'AN NAZMINDA MÜŞAHEDE EDİLEN EŞSİZ MANTIK ÖRGÜSÜNE DAİR BİR ÖRNEKLENDİRME: BAZI KIYAS FORMLARININ KUR'AN'A UYGULANMASI

Mantık ilminin gayesi insanın sağlıklı düşünebilmesini ve bu sayede fikrî hatalara düşmemesini sağlamak olurken, Kur'an'ın asıl amacı da insanı her türlü düşünce ve akide bozukluğundan kurtarıp, doğru bilgi ve sağlam inançla buluşturmak ve bu sayede Rabbinin hoşnutluğuna ulaştırmaktır. Durum bu olunca mantık ilminin Kur'an'ın öğretileriyle bir tür iz düşüm oluşturacağı tabiidir. Biz bu çalışmada bazı kıyas formlarının Kur'an ayetlerine nasıl tatbik edilebildiği ve böylece Kur'an ayetlerinin ne denli güçlü mantıksal yapılanmalara sahne olduğu gerçeğini ortaya koymaya çalıştık.

KUR'ÂN'DA MÜZEKKER-MÜENNES UYUMSUZLUĞUNUN HAML YÖNTEMİ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

2022

Kur'ân merkezli dil çalışmaları tenzil döneminden günümüze kadar aralıksız bir şekilde devam etmiştir. Bunlardan özellikle Kur'ân-Kerîm'in dil ve gramatik üslubunu inceleyen çalışmalar önemli bir yer tutmuştur. Kur'ân'ın kusursuz dil üslubuna ve gramatik açıdan tutarlılığına dikkat çekmeyi amaçlayan bu çalışmada Arap dilinin en bilindik bir o kadar da karmaşık olan müzekkerlik ve müenneslik konusu ana hatlarıyla ele alınmıştır. Çalışmanın girişinde konuyla ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra tezkîr ve te'nîs kavramları tanıtılarak Yahya b. Ziyâd el-Ferrâ'dan (ö. 207/822) günümüze kadar müzekker ve müennese dair telif edilen müstakil çalışmalar kronolojik olarak sıralanmıştır. Çalışmanın devamında müzekker ve müennesi bilmenin önemine işaret edilerek müennesliğin ilke, çeşit ve alametleri zikredilmiştir. Kur'ân'ın müzekkerlik ve müenneslik konusuna yaklaşımını ortaya koyan gramer ve haml yöntemleri incelenmiştir. Bu bağlamda Kur'ân'ın müzekkerlik ve müenneslik yönünden herhangi bir uyumsuzluk barındırmadığına; söz konusu intibanın ise Arap dilinde gramatik bir üslup olarak "müzekkerin, müennes veya müennesin, müzekker gibi muamele

İNSAN KELİMESİNİN KUR'AN'DAKİ KULLANIMLARI BAĞLAMINDA MEALLERE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM

Allah imtihan etmek ve teslimiyetini görmek için sorumluluk yüklediği ve buna mukabil yeryüzünün en değerli varlığı kıldığı insana Kur'an'da çeşitli vesilelerle farklı hitap şekilleriyle seslenmiştir. Bu seslenişlerde "insan" kelimesi öne çıkmaktadır. Dilbilimciler "insan" kelimesinin etimolojik kökenini tespit ederken farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Kelimenin aslına dair ortaya koydukları görüşlerin hepsi dikkat çekici bir şekilde insanı tanımlayan niteliklere işaret etmektedir. Bu çerçevede "insan" kelimesinin; "unutan varlık anlamında" ‫اﻹﻧﺲ/‪ins‬‬ kökünden, kendisine öğretilen varlık anlamında înâs/ ‫اﻹ�س‬ mastarından veya "çok hareket etmek" manasındaki nvs/‫ﻧﻮس‬ kökünden türediği söylenmektedir. Ayrıca "cana yakın olmak, uyum sağlamak" anlamındaki üns/ ‫ا‬ ‫ﻷﻧﺲ‬ mastarından türediği "yaratılış itibariyle sosyal varlık" olarak tanımlamasının da buradan kaynaklandığını ifade eden değerlendirmeler de bulunmaktadır. "İnsan" kelimesi herhangi bir kayıtla sınırlandırılmadığı genel kullanımlarında bütün bir insan cinsini kapsamaktadır. Kur'an'da ise pek çok yerde farklı nitelikleri ortaya konularak kullanılmıştır. Dolayısıyla herhangi bir ayırım yapmaksızın "Kur'an'da geçtiği bütün yerlerde bütün bir insan cinsi anlamında kullanılmıştır" demek doğru bir yaklaşım değildir. Bunun böyle olmadığını anlamak için klasikten modern döneme kadar telif edilmiş olan tefsirlere kısaca bir göz atmak yeterlidir. Zira görebildiğimiz kadarıyla hiçbir müfessir, kelimenin geçtiği bütün ayetlere her yerde genel insan cinsi manası vermemiştir.Bu çalışmada yirmi üç yıllık nüzul sürecinde farklı bağlamlarda inen ayetlerde yer alan "insan" kelimesinin sınıflandırılmasında, ayetlerin indiği ortamın tarihi bağlamı başta olmak üzere siyak-sibak ilişkisi, dil kuralları ve nüzul sebepleri dikkate alınmıştır. Diğer yandan "insan" kelimelerinden ilk kastedilenin kim olduğunu tespit etmenin ayetin mesajını anlamada ne denli önemli olduğu örneklerle ortaya konulmuş ve söz konusu kelimenin anlamlandırılmasına dönük meallerin yaklaşımları analiz edilmiştir. a Dr. Öğr. Üyesi, Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, snarol@selcuk.edu.tr

ZEMAHŞERÎ ÖZELİNDE KUR'AN'IN MUTEZİLÎ YORUMUNA ELEŞTİRİLER -Ekmelüddîn Bâbertî Örneği

ÖZ Mutezilî tefsir denildiğinde ilk akla gelen şüphesiz Zemahşerî'nin el-Keşşâf adlı eseridir. Bu eser bir takım özellikleriyle tefsir tarihinde öne çıkmıştır. Bunlardan biri onun ayetleri Mutezile ekolünün temel prensiplerine göre yorumlamasıdır. Diğeri de belagat esasları yanında Kur'anî kavram ve deyimleri mükemmel bir şekilde açık-laması, Kur'an'ın i'caz yönlerini, edebi ve nazım güzelliğini ortaya koymasıdır. Bu nedenle yazıldığı günden itibaren âlimlerin ilgisini çekmiş ve üzerine birçok şerh ve haşiye yapılmıştır. Bunlardan biri de Bâbertî'nin Hâşiyetü Keşşâf adlı eseridir. Sadece üç sureyi içine alan bu çalışmada Bâbertî, sadece Zemahşerî'nin retorik inceliklerle bezediği ifadelerini açıklamamış, aynı zamanda ona bir takım tenkitler yöneltmiştir. Bu makale de, Bâbertî'nin, Zemahşerî'ye hem tefsir tekniği hem de i'tizâlî görüşleri bakımından yönelttiği eleştirileri incelemeyi amaçlamaktadır. ABSTRACTThe first thing that comes to mind when one mentioned Mu'tazilite interpretation, is undoubtedly the book named as el-Keşşâf, created by Zemahşeri. This work came to the fore in commentary history through a number of features. One of them is that it interpreted verses according to the fundamental principles of Mu'taziliyyah cult. Besides principles of rhetoric, the other feature is its excellent description of the Qur'anic concepts and statements and it demonstrated the beauty of poetry and literary of Qur'an and its laconic aspects. For this reason, since the day it was written, it had attracted the attention of many scholars and many paraphrases and annotations were written over it. One of them is the book of Bâbertî named 'Hâşiyetü Keşşâf '. In this work which contains only 3 suras of Quran, Bâbertî not only explained Zemahşerî's statements covered with rhetoric elegancies but also he criticized him in some aspects. This article aims to investigate Bâbertî's criticism to Zemahşeri in terms of both the interpreation tecniques and i'tizâl opinions.

KUR'ÂN KELİMELERİNDE MUBÎN NİTELİĞİNİN YANSIMALARI

ÖZET 'Kuran muhatapları tarafından net bir şekilde anlaşılır' yargısı, genel anlamda kabul edilmekle birlikte ayrıntıları ve alt başlıkları hakkında günümüze kadar uzanan bazı tartışmalardan uzak değildir. Anlaşılır olmak öncelikle metinde kullanılan kelimeler dünyasıyla ilgilidir. Kaynaklarımızda müteşâbih, mukattaa, mücmel, garîb, muarreb şeklinde nitelenen kelimeler ile anlam etkisi yönüyle kırâatler farklı disiplinler altında işlenmiştir. Bu çalışma yalnızca kelime düzeyinde Kur'ân'ın anlaşılır/mubîn bir kitap olmasına yöneltilen sorulardan yola çıkarak onun kelimeler düzeyinde açık anlamlı oluşunu ana hatlarıyla tartışmayı amaçlamaktadır. Kelimelerin fesahati ile ilgili ileri sürülen ve zaman sürecinde altı boşaltılan belâğî kurallar, belâgatın doğası gereği mutlaka yeri geldiğince silikleştirdiği eğitimsel kurallardır ve bu dar kalıplarla Kur'ân kelimelerini değerlendirmeye tabi tutmak mümkün değildir. Bu münasebetle Kur'ân'daki anlaşılması dereceli ve göreceli olarak zor olan kelimelerin değerlendirilmesine, sırf âşinâlık veya kolay anlaşılırlık cihetinden bakılması kelimelerin gönderme yaptığı duygu, çağrışım, zaman, mekân, tarih, medeniyet ve uygarlık unsurlarıyla olan bağlarının ihmâl edilmesine sebep olabilir. Anlam aralığı geniş veya katmanlı veya inceden kalına farklı geçirgenlikteki perdelerle kuşanmış Kur'ân delâletleri, anlaşılamamasının değil anlam zenginliğinin kanıtıdır. Ayrıca kelimelerin anlamlarıyla anlattıkları bazen farklı boyutta olabilir. Ulemânın hurûf-u mukataaya, onların mahreç, sıfat ve ta'cîmine dair sıraladıkları sistematik özellikler bu kabildendir. Cümlelerde olduğu gibi kelimelerde de genel esas " beyân " dır. Beyânın ilâhî olması ise çağlarüstü, çok boyutlu ve aşkın yönlerinin bulunmasını gerektirir.

"SON ÇAĞRI KUR'AN" İSİMLİ MEALİN ÇEVİRİBİLİM AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Mürsel ETHEM* -Yusuf TOPYAY

2020

Öz Arapça kelime anlamı itibariyle; bir şeyin varacağı yer ve gaye anlamına gelen meal, ıstılahta ise; Kur'an'ın kaynak dilden hedef dile yaklaşık aktarımı anlamına gelir. Kur'an'ın anlamına Arapça olarak erişme imkânı bulamayan kimselerin Allah'ın mesajı ile buluşmalarının en önemli yollarından biridir meal. Dolayısıyla meal yazarının amacı ve görevi muradı ilahiyi insanlara doğru bir şekilde ulaştırmak olmalıdır. Böylesine hassas ve önemli bir konuda sorumluluk üstlenen yazar ilk önce kendisinin bu işin altından kalkabilecek nitelikte olup olmadığını kendi iç dünyasında müzakere edip tartmalı, şayet kendisini bu alanda yeterli görüyorsa bıkmadan, usanmadan bu sorumluluğun gereğini bihakkın yerine getirmeye çalışmalıdır. Biz bu çalışmamızda Salih Akdemir'in Son Çağrı Kur'an isimli mealinin tahlilini yapacağız.

KUR’AN YOLU MEALİ’NDE İSM-İ İŞARETLERİN TERCÜMESİ VE MÜŞÂRUN İLEYHİN TESPİTİNE YÖNELİK İYİLEŞTİRME ÖRNEKLERİ

2022

Kur’an-ı Kerim’de işaret isimlerinin sıklıkla kullanıldıkları gö- rülmektedir. Türkçe dilbilgisi açısından çoğunlukla işaret zamiri formunda gelen bu kelimelerin özellikle Türkçe meallerde yerini aldıkları isimlerin (müşârun ileyhin) doğru şekilde ifade edilmesi önem arz etmektedir. Arapça açısından müşârun ileyhin tespitin- de kullanılan karineler (müennes/müzekker, müfred/müsenna/ cem‘) Türkçeye göre daha fazla olması sebebiyle Türk okuyucusu için bunların doğrudan metin içerisinde beyan edilmesi metnin anlaşılması ve akıcı olması bakımından önem taşımaktadır. İsm-i işaretlerin Türkçe meallerde doğru bir şekilde akta- rılmasında diğer bir önemli unsur bu kelimelerin sözdizimsel fonksiyonlarının doğru tespitidir. Nitekim işaret edilen kelime- nin yani müşârun ileyhin hangi özelliğinin vurgulandığı ilgili ism-i işaretin sözdizimsel fonksiyonunun belirlenmesi ile müm- kün olmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının yayımlamış olduğu Kur’an Yolu Tefsiri’nden alınan Kur’an Yolu Meali (8. Baskı, 2020) üzerinden ism-i işaretlerin tercümesi ve müşarun ileyhin tespitine yönelik eleştirileri aşağıdaki gibi ifade edebiliriz: