RUSYA -SURİYE İLİŞKİLERİ VE ORTADOĞU KRİZLERİNE ETKİSİ (original) (raw)

SURİYE KRİZİ BAĞLAMINDA RUSYA'NIN ORTADOĞU POLİTİKASININ TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

Bölgesel Araştırmalar Dergisi, 2021

When Muammar Gaddafi’s rule was terminated in Libya, civil war has started in the country, and due to this situation, Russia perceived the Arab Spring process as a threat and has to react against its next waves. Russia stood by the Syrian regime utilizing all its power and strength when the Arab Spring wave took over Syria.Russia’s involvement in the Syrian Crisis has had some reflections on Turkey-Russia relations. This study concentrates on the process of the Arab Spring which spatters on Syria focusing on Russia’s Middle East policy, and besides it examines the effect of the Syrian Crisis on Turkey-Russia relationships and its possible negative-positive results.

REKABETTEN İŞBİRLİĞİNE GİDEN SÜREÇTE TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNDE BİR TEST: SURİYE KRİZİ

REKABETTEN İŞBİRLİĞİNE GİDEN SÜREÇTE TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNDE BİR TEST: SURİYE KRİZİ, 2017

Soğuk Savaşın sonra ermesinin ardından Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler geleneksel " rekabet " ağırlıklı çizgiden uzaklaşarak " işbirliği " çizgisine evirilmiştir. 2000'li yıllarda iktidar değişimleri ile gelişen ilişkiler, 2011'de başlayan Suriye'deki krizle beraber inişli çıkışlı bir durum sergilemiştir. 2011'den günümüze kadar süren krizde Rusya'nın ve Türkiye'nin takındıkları tavır ve uyguladıkları politikalar bu makalede ele alınırken, iki ülkenin Suriye krizine bakışı ve kriz esnasındaki işbirliği ve rekabet alanları açıklanmaya çalışılacaktır. /After the Cold War ended, the relations between Turkey and Russia have evolved from being traditionally “competitive” into “cooperative”. The developing relations thanks to the govermental changes in 2000s have had up and downs since the crisis that broke out in Syria in 2011. This article deals with the attitudes and the policies of Russia and Turkey and tries to explain both countries’ approaches to the crisis in Syria and their cooperation and competition during that crisis in Syria since 2011.

TÜRK-ARNAVUT İLİŞKİLERİNE SURİYE KRİZİNİN ETKİSİ

IV. Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu: Orta Doğu’da Barışı Tesis Etmek (17-19 Nisan 2018, İstanbul, Türkiye), 2018

Bu çalışma, sosyal inşacı yaklaşım çerçevesinde, Türkiye, Kosova ve Arnavutluk dış politikalarının belirlenmesinde kimliklerin, kültürlerin, söylemlerin ve karşılıklı imgelerin etkisini Suriye krizi üzerinden ortaya koymaya çalışmaktadır. Çalışma, söz konusu üç ülkenin Suriye krizine yaklaşımlarını inceleyerek karşılıklı ilişkilerin şekillenmesinde ötekilik söyleminin etkisini, Arap Baharı ve özellikle de Suriye krizi üzerinden yorumlamaya çalışmıştır. Türkiye’nin Kosova’nın ve Arnavutluk’un özellikle Soğuk Savaş süresince ve sonrasındaki kimlik ve müttefik algılamalarındaki değişimler göz önüne alınarak çalışmada Suriye Krizinin bu üç ülkenin karşılıklı algılarına etkisi çalışmada irdelenmiştir. Sonuç olarak Türkiye, Kosova ve Arnavutluk ilişkilerinde ve karşılıklı imgelerin inşasında “içsel” yani tarihsel ortak geçmişin etkisi olduğu kadar “dışsal” yani “Batı kimliği” içerisinde yer almanın da etkisinin olduğu saptanmıştır.

SURİYE KRİZİ VE DIŞ POLİTİKA: TÜRKİYE VE RUSYA ARASINDA GEÇİŞKEN İLİŞKİLER

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2023

Türkiye ile Rusya ilişkileri 2011 yılında Suriye'de başlayan iç karışıklıklar sonrası inişli çıkışlı bir seyir izlemeye başlamıştır. Suriye'deki iç savaşın başlaması, iki ülkenin farklı pozisyonlar almasına ve zaman zaman çatışmaya dönüşen krizler yaşamasına neden olmuştur. Türkiye, Esad rejimine karşı muhalif grupları destekleyerek Rusya'nın Suriye'ye müdahalesine karşı çıkmış, Rusya ise Suriye hükümetine destek vererek Esad rejimini korumaya çalışmıştır. Bölgesel ve küresel güç denkleminin önemli iki aktöründen olan Rusya ve Türkiye'nin Suriye politikaları, sorunun çözümü açısından kritik önem taşımaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı Rusya ve Türkiye'nin Suriye'ye bakış açılarının her iki ülkenin dış politika tutumları üzerinden analiz edilmesidir. Çalışmada öncelikle Suriye krizinin ortaya çıkışı ele alınmıştır. Ardından Rusya ve Türkiye'nin Suriye politikaları ve Suriye'deki varlık nedenleri dış politika tutumları üzerinden analiz edilmiştir. Son olarak her iki aktörün izledikleri Suriye politikaları nedeniyle yaşadıkları krizler ile iş birliği alanları ele alınmıştır. Her iki ülkenin karşılıklı bağımlılığının artması durumunda Suriye özelinde iki ülke arasında yaşanan krizlerin çözülebileceği sonucuna ulaşılmıştır.

RUSYA FEDERASYONU-SURİYE İLİŞKİLERİNİN TEMELLERİ

Öz: Soğuk Savaş sonrası Yeni Dünya Düzeni kısa süre içerisinde Amerika Birleşik Devletleri merkezli tek kutupluluktan çok kutupluluğa akabinde ise çok merkezli dünyaya doğru dönüşmeye başlamıştır. Lakin bu dönüşümün tam anlamıyla gerçekleşmediği günlerde NATO ve AB ikilisi genişleme stratejisiyle hareket ederek Rusya Federasyonu'nun kırmızı çizgi kabul ettiği sınırlara yaklaşmışlardır. Rusya ise yakın çevresindeki nüfuzunu kaybetmemek düşüncesiyle Gürcistan, Suriye ve Ukrayna olayları üzerinden bu duruma tepkisini göstermiştir. 2011 yılı itibariyle Suriye'de yaşanan iç karışıklıklar hem yüzbinlerce sivilin hayatını kaybettiği bir insanlık dramını başlatmış ve hem de birçok devletin bölgeye müdahalesine zemin hazırlamıştır. Rusya bu noktada Suriye'deki Baas rejimi başta olmak üzere çeşitli odaklarla irtibata geçerek genelde küresel siyasette, özelde ise Suriye'de varlığını sağlamlaştırmaya çalışmıştır. Bu çalışmada Rusya'nın Suriye ile ilişkilerinin temelleri ana hatlarıyla değerlendirmeye tabi tutulmuş akabinde ise Batı-Rusya rekabeti üzerinden Suriye sorunu irdelenmiştir.

SURİYE KRİZİ BAĞLAMINDA 2019 YILINDA TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNİN ANALİZİ

II Uluslararası İlişkiler Sempozyumu Dünya Politikasında Asya Bildiriler Kitabı, 2019

Ardahan 75002 +90 478 211 75 75 (Santral) +90 478 211 75 09 (Faks) Kep Adresi: ardahanuni@hs01.kep.tr Uluslararası İlişkiler Sempozyumu: Mail Adres aruirs@ardahan.edu.tr Web Sitesi www.aruirs.org/bildirikitabi/2019.pdf 12-14 ARALIK 2019 ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ II. ULUSLARARASI İLİŞKİLER SEMPOZYUMU: "DÜNYA POLİTİKASINDA ASYA" BİLDİRİLER KİTABI BEYANI ✓ Bu sempozyum özet kitabında yayınlanan makalelerin/özetlerin, yazıları, görselleri, iddiaları, fikirleri, metodolojileri, yorumları ve sonuçları tümüyle yazarlara aittir. Özetlerde her türlü, ilgili kanuna uygun olarak gerçekleştirilmeyen alıntılar, görseller, yazı ve değerlendirmelerden yazar ya da yazarlar tek taraflı olarak sorumludur. Editörün sorumluluğu sadece 'editörlük' kavramının sınırları içinde olup bu kitapta yer alan bütün yazıların dil, bilim ve hukuk açısında tüm sorumluluğu yazar(lar)a aittir. ✓ Sempozyum özet metin kitabı, Düzenleme Kurulu'nun yazılı izni dışında kaynak gösterilmeden yayınlanamaz ve çoğaltılamaz. ✓ Sempozyum özet kitabında basılmak üzere gönderilen yazılar için telif hakkı ödenmez. ✓ Yazar veya yazarlar, sempozyum otomasyon sisteminde beyan ettikleri üzere, verdikleri bilgilerin doğruluğunu; ve verdikleri bilgilerde bilgi verilen ilgili diğer kişilerin onayını aldıklarını beyan etmiş sayılırlar. ✓ Bu özet kitapçığında yazısı olan yazarlar, yazısının ana fikri, teması, okuyucuya vermek istediği mesaj, yazım ve yayım kuralları, akademik düstur ve gereklilikler gibi bütün konularda vicdani ve Türkiye Cumhuriyeti'nin konuyla ilgili yasal mevzuatına karşı doğrudan ve tek taraflı sorumludur. Editörün sorumluluğu sadece 'editörlük' kavramının sınırları içinde olup bu kitapta yer alan bütün yazıların dil, bilim ve hukuk açısında tüm sorumluluğu yazar(lar)a aittir. ✓ Bu özet kitabındaki yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla iktibas edilebilir. KURULLAR Sempozyum Koordinatörü

SURİYE'DE ARTAN İRAN-RUSYA REKABETİ

IRAM , 2019

Iran and Russia achieved their short-term objective of keeping Bashar al-Assad in power by defeating the opposition forces. However, the two countries have conflicting medium-term objectives regarding Syria. • Russia’s approach to Iran is rather instrumental. Moscow needs Tehran as a leverage to achieve its regional and global objectives. • Although the Russian President Vladimir Putin called Iran as a strategic partner in 2015, their shared position in Syria has not gone beyond a tactical cooperation and is far from a coalition. • Russia’s relations with Israel, its plans regarding Syria’s reconstruction which includes obtaining privileges from the Assad regime in this respect, the process of normalizing relations between Syria and the other Arab countries and finally the cooperation between Russia and Turkey over the Syrian crisis are Tehran’s major sources of distrust vis-à-vis Moscow. • Although Russia’s ultimate aim is to curtail Iran’s influence in Syria, it does not presently want Iranian military forces out of the country because of the significance of the latter’s land forces on the ground. However, the inception of the political dialogue process in Syria will increase the disagreements between the two countries. Keywords: Iran, Russia, Syria, Regional Rivalry

İŞBİRLİĞİ VE KRİZ İKİLEMİNDE TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ

Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihsel olarak genel görünümü rekabet zemininde oluşmuştur. Tarih boyunca rekabetin ve savaşların hüküm sürdüğü ilişkiler Osmanlı ve Rus İmparatorluğu’nun 1900’lerin başlarında yıkılmasıyla farklı bir boyuta evrilmiştir. Buna rağmen İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan Soğuk Savaş ve iki ülkenin düşman bloklarda konumlanması Türk-Rus ilişkilerinin yeniden rekabetçi ortama dönmesinin zeminini oluşturmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise ikili ilişkiler bölgesel ve küresel ölçekte dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak yeniden şekillenmiştir. Bu bağlamda Soğuk Savaş sonrası 1990’lar Türkiye-Rusya ilişkilerinde zemin arama dönemi olarak adlandırılabilir. Her ne kadar ilişkilerin gelişimi istenilen şekilde gerçekleşmemiş olsa da taraflar birbirleri ile Soğuk Savaş atmosferinin uzağında bir şekilde iletişim içinde olabileceklerini anlamışlardır. Bu dönem çoğunlukla iki ülkenin de ilgi alanına giren Kafkaslar ve Orta Asya üzerinde etki oluşturma girişimleri ile özdeşleşmiştir. Özellikle Türkiye’nin Çeçenistan sorununa, Rusya’nın da PKK sorununa yaklaşımı bu dönemde diğer adı geçen bölgelerle birlikte ortaya çıkan meselelerde tarafların anlaşamamalarının temel nedenlerini oluşturmaktaydı. Lakin 1990’ların sonlarında Vladimir Putin’in siyasi sahneye çıkması ve Türkiye’nin attığı çeşitli adımlarla etnik krizlerin ikili ilişkileri etkilememesi önemli ölçüde sağlanmıştır. Özellikle 2000’li yıllarla birlikte taraflar ilişkilerini çok boyutlu düzeye çıkarmak için ticaretten kültüre kadar birçok alanda işbirliği kurma fırsatlarını başarılı bir şekilde değerlendirmişlerdir. İki ülkede iktidarda bulunan siyasi iradenin de etkisiyle süreç içerisinde yaşanan bazı aksiliklere rağmen ilişkiler gözle görülür bir ivme kazanmıştır. 2002 yılında iktidara gelen AK Parti yönetiminin özellikle seçim beyannamelerinde de kendisine yer bulan söylemler ile ikili ilişkileri geliştirmeye ihtimam göstermesi sonuç vermiştir. 2002 seçim beyannamesinde “Rusya Federasyonu ile Orta-Asya ve Kafkasya’da rekabete değil işbirliğine dayanan dostça ilişkiler sürdürülecektir.”1 söylemini benimseyen AK Parti, 2007, 2011 ve 2015 seçim beyannamelerinde de aynı tutumu sergilemiş ve zaman ilerledikçe seçim beyannamelerinde Rusya ve Kafkasya ile ilişkiler kendisine daha çok yer bulmaya başlamıştır. Bu tutum 2011 AK Parti seçim beyannamesinde Rusya ve Kafkaslar bölümünün ayrı bir başlık ile incelenmesine de yansımıştır: AK Parti iktidarı Türkiye’nin Rusya ile olan siyasi ve ticari ilişkilerine özel bir önem vermiştir. Komşularla sıfır problem ve tam ekonomik işbirliği politikamızın bir tezahürü olarak Rusya ile ticari ilişkilerimiz büyük bir sıçrama göstermiştir. Rusya, Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacını karşılarken, Türk firmaları Rusya’da büyük projeleri hayata geçirmeye başlamışlardır. Rusya ile vizelerin karşılıklı olarak kaldırılması, siyasi ve ekonomik ilişkilere yeni bir ivme kazandırmıştır. Türk-Rus ilişkilerinde yaşanan gelişmeler, Kafkaslardan Orta Asya’ya kadar çeşitli bölgesel konularda yeni bir işbirliği zemininin doğmasına imkân tanımıştır. Rusya ile vizelerin tedrici olarak kaldırılması, ikili ilişkilerin ivme kazanmasını sağlayan önemli bir adımdır. Rusya ile ilişkilerimizi bu çerçevede güçlendirmeye devam edeceğiz.2 Verilen bu genel görünüm bağlamında bu bölüm AK Parti döneminde Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişimini tarihsel bir perspektifle ekonomik, siyasi ve güvenlik boyutlarından inceleyecektir.

SURİYE’NİN TEHDİT DENGESİ STRATEJİSİ: RUSYA VE İRAN ÖRNEĞİ

SURİYE’NİN TEHDİT DENGESİ STRATEJİSİ: RUSYA VE İRAN ÖRNEĞİ, 2020

Genel itibariyle Suriye, ulusal güvenliğini korumak maksadıyla güç arayışlarına girişmek yerine savunmacı realist bir anlayışla tehdit dengesi stratejisine başvurmuştur. Buna göre Suriye, ABD-İsrail ekseninden algıladığı tehditler karşısında Rusya ve İran’ı kullanmak suretiyle dengeleme yoluna gitmiş ya da sorunu onlara havale etmiştir. Suriye’nin bu yönteme başvurmasında ABD ve İsrail’in toplam gücü, saldırı kapasitesi ve saldırganlık kapasitesi etkili olmuştur.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI İLE DEĞİŞEN UYUŞTURUCU ROTALARI BAĞLAMINDA TERÖR ÖRGÜTLERİ VE UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI İLİŞKİSİ

GLOBAL SAVUNMA DERGİSİ, 2023

Savaşının uyuşturucu rotalarının değişmesine sebep olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda muhtemel yeni rota ve güzergahların analiz edilmesi, önlemlerin ve işbirliklerinin bu rotalara göre geliştirilmesi gerekmektedir.Diğer yandan başta PKK terör örgütü olmak üzere, terrö örgütlerinin saha da imha edilmesinin yanı sıra kriminal açıdan ilişkide olduğu ve desteklediği başta uyuşturucu kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı gibi uluslararası boyutu da olan suç organizasyonları ile ilişkisinin delilleriyle ortaya konulması gerekmektedir.Bu şekilde Türkiye terörle mücadelesini uluslararası camiaya daha net ifade edebilecektir. Netice itibariyle sahada terör örgütlerinin mensuplarının imhası hedeflenirken, örgütlerin suç bağlantılarının ortaya çıkarılması, delillendirilmesi ve ulusal ve uluslararası ortamda bu delil ve bağlantıların hukuka uygun olarak ortaya konulması amaçlanmalıdır.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ ULUSLARARASI İLİŞKİLER SİSTEMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Siyasi, Sosyal ve Kültürel Yönleriyle Türkiye ve Rusya 6 Editör Prof. Dr. Osman KÖSE, 2022

Türk-Rus ilişkilerinin tarihsel sürecinde ikili ilişkilerin en yüksek seviyelere ulaştığı bir dönemde Siyasi, Sosyal ve Kültürel Yönleriyle Türkiye ve Rusya 6 kitabını yayınlıyoruz. 2018 yılından itibaren her yıl bu amaçla yayınlanan 6 kitapla, literatüre, Türkiye ve Rusya'nın yer aldığı coğrafyanın tarihedebiyat, kültür ve siyasi ilişkilerine bilimsel katkılar sağlamaktan mutluyuz. Kitapta yer alan yazılar farklı platformlardan yapılan duyurular sonucunda bize ulaşan ve hakem sürecinden geçirilen metinlerden oluşmaktadır. Bu nedenle hakem ve bilimsel süzgeçten geçirilen ve Siyasi, Sosyal ve Kültürel Yönleriyle Türkiye ve Rusya 6 kitabında 15 makale yer almaktadır. Bu vesileyle kitaba yaptıkları katkılardan dolayı değerli bilim insanlarımıza teşekkür ediyoruz. Ayrıca kitabın yayınını gerçekleştiren ve sizlerle buluşmasını sağlayan Berikan Yayınevi'ne de teşekkür ediyoruz. Her yıl Kasım ayında yayınlanacak olan bu çalışmanın devamında bizleri yalnız bırakmayacağınızı umuyorum. Gelecek yayınlarda buluşmak dileğiyle Hoşça kalınız.

UKRAYNA VE SURIYE KRIZLERININ KESISIMI RUSYA VE TURKIYE NIN JEOPOLITIK MUCADELESI

KTU-SAM RAPOR 1, 2022

Türkiye ve Rusya kendi aralarında etki-alanlarının kesiştiği birçok coğrafyada mücadele etmeye devam ederken, mevut küresel güç sisteminde duydukları rahatsızlık birbirleri için doğrudan bir çatışmaya girmektense diğer büyük güçlere karşı hareket alanlarını genişletmek amacıyla siyasi ve askeri diyaloğa devam etmektedirler. Her iki ülke tarihi etkinliklerini ve etki alanlarını yeniden canlandırmaya ve bu alanlar hinterlandında kalan tüm sorunların çözümünde söz sahibi olmaya ve pay almaya çalışmaktadırlar.

RUSYA-SURİYE İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL ARKA PLANI

Ocak 2010"da başlayan Arap Baharı bazı Orta Doğu ülkelerindeyönetim değişikliklerine ve reform süreçlerinin başlamasına yol açmıştır. Bununla bağlantılı olarak başlayan olaylar Suriye"de bir iç savaşa dönüşmüş ve büyük ülkelerin taraf olmalarıyla da kriz içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Sovyetler Birliği (SB) döneminden beri tarihsel müttefiklik ilişkisi bulunan Suriye rejimini yalnız bırakmak istemeyen Rusya, bu savaşın içerisinde aktif olarak yer almıştır. Rusya"nın kendisini Suriye"de aktif olma konusunda zorunlu hissetmesinin sebepleri arasında; tarihsel birliktelik, Suriye"deki üsleri, enerji güvenliği, yeniden küresel güç olma arzusu gibi nedenler sayılabilir. Rusya -Suriye ilişkilerinin tarihsel arka planının analiz edildiği bu çalışmada; Rusya"nın Orta Doğu"da Suriye krizine askeri müdahale de dâhil olmak üzere bölgede stratejik önemini sürekli olarak koruyan ve bugün iç savaşın öznesi durumundaki tarihsel müttefiki Suriye ile olan ilişkileri üzerinden nasıl gerçekleştiğini tarihsel arka planları ile aktarılmaya çalışılmıştır.

ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NÜN OLUŞUMUNDA RUSYA-ÇİN İLİŞKİLERİ VE İLİŞKİLERİN PROBLEMLERİ

Çalışmada, Rus-Çin ilişkileri tarihi açıdan incelenerek, özellikle Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kurulşu ve gelişmesindeki karşılıklı ilişkilere değinilmiştir. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kuruluş aşamasında, tek kutuplu dünyaya karşı birlikte hareket etmeyi zorunluluk olarak gören, ortak bakış açısına sahip olan bu iki devletin ilişkileri, bu kuruluşla birlikte daha da yakınlaşarak müttefiklik boyutuna ulaşmıştır. İlişkilerin müttefiklik derecesinde iyi gidişi, karşılıklı sorunların ihmal edilmesini ve bu alana pek değinilmemeyi getirmiştir. Oysa ki, çalışmamızda görüleceği üzere, iki ülke arasında çok ciddi problemler, farklılıklar ve anlaşmazlıklar da mevcuttur. Çalışmamızda özellikle bu problemler ve nitelikleri üzerinde durulacaktır.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ YPG/PKK BAĞLAMINDA SURİYE'YE OLASI YANSIMALARI

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, YPG/PKK Bağlamında Suriye’ye Olası Yansımaları, 2022

Moskova ve Kiev arasında 2021’in ilk yarısı itibarıyla artmaya başlayan gerginlik, 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgale girişmesi ile topyekûn bir savaşa evrilmiş ve küresel güvenlik iklimini doğrudan etkileyen sonuçları beraberinde getirmiştir. Savaşın başlaması ile Baltık ülkeleri, İskandinavya, Balkanlar ve Avrupa’nın genelinde tehdit algıları 2. Dünya Savaşı dönemini andırır bir şekilde yükselmiş, son yıllarda bazı üyeleri nezdinde dahi ontolojik sorgulamalara maruz kalan NATO’ya olan temayül artmıştır. Diğer yandan savaşın ikinci ayı dolarken Rus Ordusunun sahadaki performansı ve harbe hazırlık durumu, hava savunma sistemleri başta olmak üzere Rus askerî sistemlerinin operasyonel kabiliyetleri ciddi sorgulama konusu olmuştur. Diğer yandan, Kırım’ı ilhakı nedeniyle Rus ekonomisi ve finansal sistemi üzerine konan yaptırımların kapsamının, işgal girişimi sonrasında genişletilmesi ve derinleştirilmesi Moskova’nın sınır ötesi aktivizmini olumsuz etkileyecektir. Neticede bu durumun, birçok ülkede ordusu veya özel askerî şirketler (ÖAŞ) aracılığıyla nüfuz oluşturan Moskova’nın caydırıcılığını zayıflatma ihtimali değerlendirilmektedir. Bunun bir ayağı da şüphesiz Suriye olacaktır. Bu minvalde Türkiye’nin güneyinde, IŞİD’in alan kaybettiği muhaliflerin İdlib’e sıkıştırıldığı ve YPG/PKK’nın, hâkimiyeti altındaki bölgelerde Batılı ülkelerin desteğiyle tam bir otoriter rejim tesis etmeye çalıştığı konjonktürde görece bir dengeye oturan iç savaş koşullarının sarsılması olası görünmektedir. Savaşla beraber bölgeye nüfuz etmeye çalışan YPG/PKK terör örgütü, IŞİD’in alan hâkimiyetinin bulunduğu dönemde “IŞİD karşıtı mücadele”nin sözde kilit unsuru olarak, mevcut denklemde ise sözde “IŞİD’in tekrar taban tutmasını engelleyen yapı” olarak uluslararası toplum nezdinde “pazarlanmakta” ve bu sayede örgütün meşruiyet kazanmasına çalışılmaktadır. Bu kapsamda terör örgütü, sahada ABD, Rusya ve koalisyon üyeleriyle münhasır ilişkiler tesis etmekte ve bunlardan destek görmektedir. Sonuç olarak Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları ve Batı-Rusya gerginliği, NATO’nun ve ittifakın en güçlü ordularından birine sahip olan Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonu göz önüne alındığında, YPG/PKK’nın Suriye sahasında istifade ettiği statükonun değişmesi olasılığının yüksek olduğu mütalaa edilmektedir. Bu bağlamda kapsamlı bir değerlendirme ihtiyacı hasıl olmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada, Suriye sahasında varlık gösteren aktörlerin Rusya-Ukrayna savaşına dair politikaları, yine sahadaki başat güçlerin YPG/PKK terör örgütü ile ilişkilerinin geçmişinin analizi yapılacak ve YPG/PKK terör örgütünün konjonktürden istifade etmek amacıyla geliştirmesi olası stratejileri değerlendirilecektir.

SURİYELİ MÜLTECİ KRİZİ’NİN TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

2023

Uluslararası çevre, devletlerin çıkarlarındaki değişiklikler nedeniyle değişken ve daima canlı bir yapıya sahiptir. Bu değişken uluslararası ortamda devletler, değişen dünya düzenine ayak uydurmak için çıkarları doğrultusunda işbirliği yaparlar. Türkiye ve AB’nin geçmişten günümüze dostane bir ilişkiyle birçok noktada işbirliği yaptığı söylenebilir.. Bu ilişki ekonomik, politik ve kültürel temellere dayanır ve bu nedenle Türkiye ile AB arasında geçmişten gelen karşılıklı bağımlılığın olduğunu söylemek mümkündür. Bununla beraber, Suriye krizinin meydana gelmesi ilişkilerdeki ana konulardan biri haline gelmiştir. Bu siyasi krizin, özellikle AB ve Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülke üzerinde ekonomik ve kültürel açıdan çok önemli bir etkisi olmuştur. Suriyeli mülteciler AB ve Türkiye için sorun haline geldiğinde, gelişen ikili ilişkiler ve işbirlikleri kaçınılmaz hale gelmiştir ve birçok farklı alanda yeni bir karar alma süreci oluşturulmuştur. AB, mülteci kriziyle baş etmekte yetersiz kalınca Türkiye'yi çözüm olarak görmüştür. Çünkü Türkiye coğrafi konumu nedeniyle birçok mülteci ve göçmen için ilk giriş ve geçiş noktasıdır. Böylece, ekonomik ilişkiler, AB’deki Türk nüfusu ve siyasi ittifak gibi karşılıklı bağımlılığı güçlendiren yapılara yenisi eklenmiştir. Bu bilgiler ışığında, bu çalışma Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri açıklayacaktır. AB ve Türkiye'nin zaten karşılıklı olarak bağımlı oldukları ve bu karşılıklı bağımlılığın mülteci krizinin etkisiyle arttığı savunulacaktır. Öncelikle işbirliğine neden olan mülteci sorununun tarihsel arka planı verilecektir. Ardından Türkiye'nin mülteci sorunuyla gelen işbirliğinden beklentileri ve bu işbirliğinin vize serbestisi, katılım müzakereleri ve Gümrük Birliği'ne etkileri anlatılacaktır. İkincil kaynaklar, makaleler, kitaplar ve tablolardan yararlanılarak sonuç ve kaynakça verilecektir.