ÂŞIKLIK GELENEĞİNDE SÜMMÂNÎ TESİRİ (original) (raw)
Related papers
ÂŞIKLARIN DİLİNDEN ÂŞIKLIK GELENEĞİ
Özet Âşık Tarzı Şiir Geleneği, Halk edebiyatının bir şubesi olarak kabul edilmekte ve günümüzde de varlığını devam ettirmektedir. Bu geleneğin temelleri İslâm öncesi döneme kadar uzanmakta ve Türklerin içinde bulunduğu kültür dairelerine göre bazı deiğiklikler gösterse de özünü muhafaza etmektedir. Halkın konuştuğu sade dille ve saz/balama eliinde millî konuların ilendii bir gelenek olarak vasıflandırılmaktadır. Bu gelenek yine halk içinden çıkan ve gelenei özümseyerek yetien "âıklar" tarafından icra edilmektedir. Osmanlı döneminde 17, 18 ve 19. yüzyıllarda parlak bir dönem geçiren ve güçlü temsilciler yetitiren bu disiplin, halkın millî kültürünü oldukça baarılı ve canlı bir ekilde yansıtmı ve gelecek kuaklara taımıtır. Bir airin içinde yaadıı toplumun deerlerinden baımsız bir eser veremeyecei muhakkaktır. Bu çerçevede Osmanlı döneminde yaayan saz airleri, halkın kültürel deerlerinin yanında gelenee ait unsurları da ifade etmeye çalımılardır.
SÖKMENLİ HÂKİMİYETİNDE MUŞ’UN TARİHİ GELİŞİMİ
2019
Muş (an Eastern Anatolian city), had been under the domination of Sökmenid for approximately 110 years between 1100, its seizure by the Seljuk commander Sökmen, and 1208, its seizure by the Ayyūbid ruler Najm al-dīn. The city had been an important settlement for the Sökmenids. The city gained further importancenduring the reigns of the Sökmenid rulers Sökmen al-Kutbī, Zahīr al-dīn, Ahmed, II. Sökmen, Seyf al-dīn Bektemür, Bedre al-dīn Aksungur Muhammed and İzz al-dīn Balaban.Muş was an important city with regards to its religious, social, and military structures. As they had protected the structures that had been passed on to them, the Sökmenids had further improved the city by adding new ones. The Sökmen revived the city by reconstructing it after fully ensuring the protection and safety of the city. Following Sökmenid rulers continued this reconstruction turning this city to an important cultural and commercial center of the region. In this research study, our objective is to present the political, social, economic, cultural, and religious improvements of Muş city in the 12th century. The works and studies of Muslim historians such as İbn al-Azrak, İbn al-Athīr, İbn Sheddād, and Christian historians such as Mateos from Urfa, Assyrian Mihael, Abā al-Faraj, Muslim geographers such as Mukaddasī, Yākūt el-Hamavī, Hamdullah Mustevfī Kazvīnī, Ebū al-Fidā, wanderers such as Nāsır-ı Husrev, İbn Jubeyr, Marko Polo, Evliya Chelebi, modern historians such as Osman Turan, Claude Cahen, Guy Le Strange, Faruk Sümer, and Minutes of Excavation Results Meetings periodicallymheld by Ministry of Culture of Turkish Republic were all analyzed and information regarding our topic was held in the perspective of critical history methodology, thus the historical improvement of Muş under the reign of the Sökmenlis will be presented. It is not possible to mention what kinds of findings we will find out; however, it will be wrong to estimate finding results different from the improvement of the cities in its environ. I would like to mention that this paper of mine will be supplementary to my studies on Meyyāfārikīn and Hısn Kayfā, which were the capital cities of the Artuqids.
İMÂMİYYE ALGISINDA SÜREÇ İHMALİ VE GENELLEME SORUNU: EŞ'ARÎ MAKÂLÂT GELENEĞİ ÖRNEĞİ
The Problem of Process Neglect And Generalization in the Perception of Imāmiyya: The Case of Ash‘arite Maqālāt Literature, 2018
Mezhepler arası ilişkiler, öncelikle algılar üzerine bina edilir. Bu algılar, olgu ile birebir mutabık olabildiği gibi hiç alakasız da olabilmektedir. Bu yüzden fırkalarla ilgili algının doğru bilgilere dayanmasını sağlamak, Mezhepler Tarihi araştırmalarının ana amacıdır. Ne var ki bilhassa bazı klasik dönem Mezhepler Tarihi kaynaklarında mezheplerle ilgili çok ciddi algı sorunları yar almaktadır. Bunların başında da süreç ihmalinden kaynaklanan sorunlar yer alır. Süreç ihmali, fırkaların fikirlerindeki değişim ve hatta gelişimleri dikkate almama ve tarihsel görüşler üzerinden onlarla ilgili genel bir yargıya ulaşma şeklindeki yaklaşımın adıdır. Örneğin İsferâyinî’ye göre bütün İmâmî fırkalar, Kur’an’ın tahrif edildiğine inanmaktadır. Ancak onun bu algısı büyük oranda gerçek dışıdır. Çünkü bu, sadece bir kısım İmâmî âlimin fikridir. İsferâyinî, açık bir şekilde bireysel ve tarihsel bir fikri genelleştirmiştir. Bunun yanında şeriatın reddi, teşbihe dayalı Allah tasavvuru ve Allah’a ait sıfatlarının hâdisliği meselelerinde de çok ciddi algı problemleri mevcuttur. Biz makalemizde bu ve benzeri sorunlar üzerinde duracak ve bunun tarihsel ve dinsel sebeplerini tespit etmeye çalışacağız. Anahtar Kelimeler: İslam Mezhepleri Tarihi, İmâmiyye, Eş‘arî, Makâlât, Kur’an’ın Tahrifi. Relations between sects are primarily based on perceptions. These perceptions can be either compliance with the phenomenon or irrelevant. Thus, one of the main purposes of the History of the İslamic Sects is to ensure that the perception about the sects must be based on the right information. However, there are very serious perception problems related to sects in some classical sources of history of sects. At the beginning of this, there are problems caused by process neglect. Process neglect is the name of the approach of not considering the changes in the ideas of the sects and even the developments and reaching a general judgment about them through historical views. When we look at the Ash’arite heresiographers’ perception of Imāmiyya, we can see some examples of this. For example, according to Isferāyinī, all the Imāmite sects believe that Qur’an is distorted. However, this perception is largely wrong. Because only some Imāmite scholars have this idea. Isferāyinī has openly generalized an individual and historical opinion. In addition, there are very serious problems of perception on the issues of denial of sharī‘ah, anthropomorphic concept of God and attributes of Allah. In this article we will focus on these and similar problems and try to analyze their historical and religious background. Keywords: History of İslamic Sects, Imāmiyya, Ash‘arite, Heresiographers, Corruption of the Qur’an.
MÜSLÜMAN GELENEĞİNDE VAHİY ANLAYIŞI
The Perception of Revelation in Muslim Tradition, 2018
Allah’ın insan ile iletişime geçmesi olarak tanımlanan vahiy konusu, Müslüman geleneğimizde asırlardır araştırılan, mahiyet ve içeriğine ilişkin zihinlerde sayısız soruya cevapların arandığı bir tartışma alanıdır. Bunun sebebi vahyin, diğer bir deyimle Kur’an’ın, İslâm inanç sisteminin ana kaynağı olmasıdır. Dinin temelini oluşturan vahiy, esasen farklı bir ontolojik alandan yani Allah’tan, farklı bir ontolojik varlık olan elçi Cibril aracılığı ile farklı bir ontolojik alana yani peygambere yapılan bildirimin adıdır. Vahyin kelime manasında bulunan “gizli ve hızlı bildirim” anlamından kaynaklı olduğu düşünülen insanlığın vahyin mahiyetine ve geliş yollarına yönelik merakı, vahyi gönderen Allah ile vahyi alan insan arasındaki ontolojik farklılık, bu iletişimi daha da gizemli hale getirmektedir. Müslüman kelâm ekolleri, dinin ana kaynağı durumunda bulunan vahyi, Allah’ın kelâm sıfatı, Kelâmullah ve Halku’l-Kur’an konuları bağlamında değerlendirmiş, Allah’ın kelam sıfatının kadîm mi hâdis mi olduğu, Kur’an’ın mahluk olup olmadığı konuları etrafında tartışmışlardır. Buna ilaveten Şii kelamcılar vahiy konusunda farklı bir metod izlemek suretiyle konuyu imamet nazariyesi ile birlikte ele almış ve imamların da ilham adı altında vahiy alabildiklerini ifade etmişlerdir. Anahtar Kavramlar: Kelâm, Vahiy, Allah, Cibrîl, Elçi, Halku’l-Kur’an. Revelation is defined as the contact of Allah with the person he created. Due to the reason that the revelation of Qur’an is the main source of the Islamic belief system, it is a topic of discussion in our Muslim tradition for centuries, and main questions focus on its nature and content. The divine revelation underlies the religion, and essentially is the name of the revelation which comes from a different ontological sphere, the God, via a different ontological creature, the Gabriel, to a different ontological sphere, the prophet. The literal meaning of revelation is “confidential and quick notification”. This meaning has raised some curiosity about arrival ways and content of revelation, and ontological differences between Allah as the revelation sender, and the human receiver. All these make the communication even more mysterious. Muslim kalam schools evaluate the subject of revelation, which is the main source of religion, within the framework of Allah's kalam adjective, Kelamullah and Halku’l-Qur'an. They are in discussion about whether the Qur'an was created or not, and whether Allah's kalam adjective is ‘kadim’ or ‘hâdis’. Additionally, Shia scholars examine revelation from a different aspect, analysing it together with the Imamate theory, and discuss that imams are also recipients of revelation under the name of inspiration. Keywords: Kalam, Revelation, Allah, Gabriel, Delegate, Halku’l-Qur'an.
ÂŞIK TARZI TÜRK ŞİİR GELENEĞİNDE SEVGİLİ TİPİ
Öz Âşık Tarzı Türk Şiir Geleneğinde geçmişten günümüze en sık değinilen konuların başında aşk ve sevgili gelmektedir. Halk şairi; gördüğü, sevdiği ya da hayalindeki sevgili tasvirini farklı boyutlarda ele almıştır. Kimi halk şairleri sevgilinin fiziksel özelliklerini, kimileri de onun belirli olaylar karşısındaki tutumlarını dile getirmişlerdir. Âşık, toplumsal yaşamda var olan sevgili tipini, gerçek yaşamdan soyutlayarak mübalağalı bir biçimde ulaşılmaz bir peri ya da huri olarak anlatmaktadır. Divan şiirindeki sevgili tasviri ile halk şiirindeki sevgili tasviri farklılık arz etmektedir. Divan şiirinde sevgilinin tüm fiziksel özelikleri dile getirilse de adı söylenmez. Ancak halk şiirindeki güzel ya da sevgili ayakları yere basan, daha gerçekçi, davranışlarıyla somut bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmamızda Âşık Tarzı Türk Şiir Geleneği içerisinde güzelin/sevgilinin hangi yönleriyle ele alındığı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Anahtar kelimeler: Âşık Tarzı Türk Şiiri, sevgili, güzellik unsurları, tip. Abstract In Âşik style Turkish poetry tradition, the primary subjects referred to from the past to the present are love and lover. Folk poets approached the depiction of the person they loved or their dream lover in different dimensions. Some folk poets expressed the physical features of the lover, while others expressed the lover's attitudes towards specific events. Âşik tells about the type of lover in societal life by isolating from the real life in an exaggerated way as an unreachable fairy or houri. The depiction of lover in Divan poetry and folk poetry are different from each other. In Divan poetry, even if all the physical features of a lover are mentioned, the name is not. However, the beauty or the lover in folk poetry is seen as a more down-to-earth, more realistic and concrete type with her behaviors. In this study, we will present with which aspects beauty/lover is addressed within Âşik style Turkish poetry tradition.
SELMÂN-I SÂVECÎ’NİN CEMŞÎD Ü HURŞÎD MESNEVİSİNDE MÜZİK TERİMLERİ
KÜLTÜRK, 2024
İslamî edebiyatının müşterek mirası olan mesneviler, ele aldıkları konu itibarıyla şairin hayal dünyası ile beraber birçok tarihi hadise ve kültürel değeri de yansıtır. Bu yönüyle edebiyat, geçmişten bugüne aktarılan kolektif bilgi ve kültürel değerlerin önemli bir taşıyıcısı olarak ön plana çıkar. Manzum eserler ve özellikle aşk mesnevileri, içerdikleri bilgilerle dönemin kültürel hayatına dair ipuçları sunarak çeşitli bilimsel ve sanatsal alanlar için değerli bir kaynak oluşturur. Bu alanlardan biri de müziktir. Edebiyat ile müzik arasındaki ilişki, edebî eserlerdeki temalar ve bu temaların müzikal formlarla birleşmesi sonucunda ortaya çıkan kültürel zenginlik üzerinden de izlenebilir. Tarih boyunca edebiyat ve müzik, insanın estetik arayışlarının önemli iki alanı olarak iç içe geçmiştir. İslam medeniyetinde bu iki disiplin arasındaki bağ, özellikle divan edebiyatı ve klasik müzik örneklerinde bariz bir şekilde gözlemlenebilir. Birçok şairin bestekâr olması gibi birçok musikişinas da şairdir. İran edebiyatının 14. yüzyıldaki en önemli simalarından biri Selmân-ı Sâvecî’dir. Selmân, dönemin hükümdarının talebi ve talimatı üzerine kaleme adlığı Cemşîd u Hurşîd adlı Farsça mesnevisi ile İran edebiyatında önemli bir konuma gelmiştir. Ayrıca gerek gazelleri gerekse adı geçen mesnevisi ile Türk şairleri etkilemeyi başarmıştır. Konu itibarıyla beşerî aşkı işleyen bu mesnevide birçok müzik teriminin kullanılmış olması dikkat çekmektedir. Esasında kaynaklardan Sâvecî’nin Hoca Abdülkâdir Merâgî ile aynı meclislerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu makalede Selmân-ı Sâvecî’nin hayatı ve eserlerinden kısaca bahsedildikten sonra, Cemşîd u Hurşîd mesnevisinde kullandığı müzik terimleri incelenmiştir.