Bankacılık Sektörü ve Yoğunlaşma (original) (raw)
Related papers
Sektörel Yoğunlaşmanin Banka Ri̇ski̇ Üzeri̇ne Etki̇leri̇: Türk Bankacilik Sektörü Örneği̇
Muhasebe ve Finans İncelemeleri Dergisi
Bu çalışmanın amacı Türkiye'de bankacılık sektöründeki yoğunlaşmanın banka riski üzerindeki etkisini araştırmaktadır. Çalışmanın dönemi olarak 2010-2018 yılları ele alınmıştır. Bankacılık sektörüne ait veriler Türkiye Bankalar Birliği'nin ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK)'nun resmi sitelerinden alınmıştır. Çalışmada yöntem olarak OLS regresyon ve Ortalama Grup Tahminci modeli (MGE) uygulanmıştır. Çalışma sonucunda bankacılık sektöründeki yoğunlaşmanın kredi riski üzerine etkisi olduğu, yoğunlaşma arttıkça kredi riskinin azaldığı sonucu ortaya çıkmıştır.
Abant sosyal bilimler dergisi, 2022
Bankacılık sektörü dinamiklerinin ülke ekonomileri üzerindeki etkisi, özellikle global krizlerin etkisi ile daha da önemli hale gelmiştir. Buradaki ilişkinin bilinmesi, politika belirleyiciler ve düzenleyici kurumlar için bir gereklilik arz etmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmada, yoğunlaşma oranı, finansal kırılganlık ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki Morgan Stanley Capital Uluslararası Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksinde bulunan içerisinde Türkiye'nin de yer aldığı 21 gelişmekte olan ülke için analiz edilmiştir. Statik ve dinamik panel veri yöntemleri kullanılarak ilişkinin anlamlılık düzeyi ve yönü araştırılmıştır. Yoğunlaşma oranı ile finansal kırılganlık arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Yoğunlaşma oranı ile ekonomik büyüme arasında negatif yönlü bir ilişkinin varlığı tespit edilmiştir.
Türkiye Bankacılık Sektöründe Etkinlik Ölçümü
SOSYAL BİLİMLERDE 2020 GÜNDEMİ Türkiye ve Doğu Karadeniz, 2020
Bu çalışmanın temel amacı Türkiye bankacılık sektöründe yer alan mevduat bankalarının yıllık bazda etkinliğinin ölçülmesi ve karşılaştırılmasıdır. Çalışmanın kapsamı, Türkiye’de faaliyette bulunan 3 kamu, 9 özel ve 18 yabancı sermayeli olmak üzere toplam 30 mevduat bankasından oluşmaktadır. Uygulamada, Türkiye Bankalar Birliğinin yayınladığı 2015-2019 dönemine ait beş yıllık veri seti kullanılmıştır. Uygulamanın ilk aşamasında, bankaların 2015-2019 döneminin Veri Zarflama Analizi (VZA) ile girdi yönlü ölçeğe göre sabit ve değişken getiri varsayımı altında göreli etkinlikleri ölçülmüştür. Çalışmanın ikinci aşamasında 2019 yılının ölçeğe göre değişken getiri varsayımında etkin olmayan karar birimleri için iyileştirme oranları hesaplanmıştır. Araştırmanın sonuçlarında, yıllar itibariyle bankaların etkinlik ortalamalarının değişken olduğu görülmektedir. Amerika – Türkiye arasında yaşanan ekonomik yaptırımlar ve krizlerinin yer aldığı 2018-2019 dönemine bakıldığında; 2018 yılında bankaların etkinlik değerlerinde yükselme söz konusu iken 2019 yılında etkinlik skorları düşmektedir. Ayrıca girdi odaklı yapılan analizde, girdi kaynaklarının israf edildiği ve en fazla iyileştirme potansiyeline maddi duran varlıklar değişkenin sahip olduğu anlaşılmaktadır. Çalışma sonuçlarının karar vericilere kriz yönetimi ve strateji belirlemede ışık tutması beklenmektedir.
Türki̇ye’De Mevduat Bankaciliğinda Yoğunlaşma Ve Kârlilik İli̇şki̇si̇ (2006-2013 Dönemi̇)
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015
OZET Bu calismanin amaci Turkiye’de mevduat bankaciliginda yogunlasma ile kârlilik iliskisini analiz etmektir. Bu dogrultuda yogunlasma-kârlilik iliskisinde geleneksel hipotezin mi (yapi-davranis-performans: SCP) yoksa etkin yapi hipotezinin mi gecerli oldugu arastirilmistir. Turkiye’de faaliyet gosteren 24 mevduat bankasina yonelik veri kullanilarak ve panel veri yonteminden yararlanarak piyasa payi ve kârlilik arasinda pozitif bir iliski oldugu sonucuna ulasilmistir. Bunun yanisira sonuclar mevduat bankaciliginda rekabetin yuksek oldugunu ve ayrica rekabetin kârliligin onemli belirleyicilerinden biri oldugunu gostermektedir. Anahtar Kelimeler: Yapi-Davranis-Performans (SCP) Hipotezi, Etkin yapi Hipotezi, Piyasa Yapisi, Turk Bankacilik Sektoru. JEL Siniflamasi: L16, L25, L22,G21
Kredi̇ Portföyleri̇nde Sektörel Yoğunlaşma Ve Ri̇sk İli̇şki̇si̇: Türki̇ye Örneği̇
Finansal Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi, 2020
Risk yönetiminin temel ilkesi portföy çeşitlendirmesidir. Ticari bankalar kredi riskini yönetebilmek için portföy teorisi çerçevesinde açtıkları kredileri etkin şekilde çeşitlendirmek zorundadır. Dolayısıyla bir bankanın kredilerinin belirli bir sektöre yoğunlaşması ciddi kredi kayıplarına maruz kalmasına neden olabilecek ana sebeplerden biridir. Bu çalışmanın amacı, sektörlere göre çeşitlendirmenin, Türkiye’de ticari bankaların kullandırdığı kredilerin riskine etkisini analiz etmektir. Kredi portföyünün bir yoğunlaşma ölçütü olarak Herfindahl-Hirschman Endeksi (HHI) kullanılmış ve 2002-2018 dönemini kapsayan yıllık verilerle dinamik panel veri yöntemine dayanan analiz yapılmıştır. Çalışmada sorunlu kredilerin diğer bazı belirleyicileri de analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, örneklemde yer alan 23 ticari banka için kredi portföylerinin etkin bir şekilde çeşitlendirilmesi kredi riskini düşürmektedir. Ayrıca kredi riskinin güçlü ve pozitif dinamik etkiler sergilediği de sap...
Emek Yoğun Sektörlerin Geleceği Üzerine
Verimlilik Dergisi, 2003
Türkiye'de üretilen toplam katma değerin büyük bir kısmı çalışan kişi başına katma değer üretme kapasitesi düşük olan tekstil-hazır giyim gibi emek-yoğun sektörlerden oluşmaktadır. Eğer Türkiye üretim potansiyelini daha yüksek katma değer üretebileceği teknoloji-yoğun alanlara yönlendirmez, emek-yoğun sektörleri teşvike devam ederse, bu sektörler zaman içinde daha da büyüyecek ve daha vazgeçilemez bir konuma geleceklerdir. Bunun sonucunda uluslararası rekabet koşulları gereği Türkiye’deki ücretlerin fazla yükselmemesi, hatta rakip ülkelerdeki ücret seviyeleri göz önüne alındığında sektördeki ücret seviyesinin sürekli olarak düşük kalması gerekeceğinden refah seviyesinin artması adeta engellenmiş olacaktır. Hele hedefteki GÜ seviyelerine yükselmesi kesinlikle mümkün olmayacaktır. Çünkü bu sektörde çalışanların kişi başı verimliliklerinin artması ancak sınırlı miktarda gerçekleşebilir. Türkiye için ücret artışı demek tekstil-hazır giyim sektöründe rekabet gücünü daha ucuz işçi çalıştıran Çin, Hindistan, Pakistan gibi ülkeler lehine kaybetmek anlamına gelecektir.
Bankacılık Sektöründe Emek Süreçlerinde Dönüşüm
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021
Çalışma kapsamında hizmetler sektörünün en önemli bileşenlerinden biri olan ve günümüz kapitalist sisteminde yaratılan zenginliğin oldukça önemli bir kısmını sağlayan bankacılık sektörü ve bu sektörde çalışanların emek süreçlerinde yaşanan dönüşümün incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla çalışmanın ana sorunsalı da bu doğrultuda, emek sürecinde yaşanan dönüşümün bankacılık sektörü çalışanlarında nasıl bir farklılaşmaya yol açtığının araştırılmasıdır. Bu ana sorunsala bağlı olarak alt sorunsallar ise şu şekilde oluşturulmuştur; • Üretim teknolojilerinde meydana gelen değişimler, bankacılık sektöründe çalışanların vasıf düzeylerini nasıl etkilemektedir? • Yeni yönetim teknikleri temelinde işyerinde uygulanan denetim pratikleri nasıl bir değişim yaşamaktadır? • Bedensel ve zihinsel becerilere ilave olarak duygusal becerilerin de üretim sürecine katılması bankacılık sektöründe çalışanların yabancılaşma pratiklerini deneyimleme biçimlerini hangi boyutta etkilemektedir? • Üretim biçiminde meydana gelen paradigmatik değişimin, bankacılık sektörü çalışanları tarafından sergilenen direniş pratikleri üzerinde etkileri nasıl olmuştur? Bu doğrultuda çalışmada kapitalist üretim sisteminde meydana gelen değişimin bankacılık sektöründe çalışanların emek süreçlerinde yarattığı etkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Buradan hareketle çalışmanın problematiği, emek sürecinde yaşanan dönüşümün bankacılık sektörü çalışanlarında nasıl bir farklılaşmaya yol açtığının açığa çıkarılmasıdır.
Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Banka kredilerinde coğrafi yoğunlaşma, kredilerin belirli bölgelerde kullandırılmasını yani belirli bölgelerde yoğunlaşmasını ifade etmektedir. Sistemik öneme sahip ve ana faaliyeti krediler olan bankaların bu faaliyetleri hem makroekonomiden etkilenir hem de etkiler. Yoğunlaşma bir portfolyo tercihini yansıtırken ölçek ve coğrafya üretimle ilgili bir kavramdır. Dolayısıyla bankacılık sektörü kredilerindeki her türlü yoğunlaşmanın sadece bankaların risk ve karlılığını değil finansal istikrarı ve makroekonomiyi etkileme potansiyeli vardır ve bu nedenle "kredilerin makroekonomideki rolü" incelemeye değerdir. Bu yönde, çalışmada, Türkiye bankacılık sektörü kredilerindeki coğrafi yoğunlaşma ve büyüme ilişkisi 1988-2020 dönemi yıllık verileriyle incelenmiş olup iktisadi yazında böyle bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu uzun dönemde Türkiye ekonomisinde pek çok krizler yaşandığından bunun için modele bir kukla değişken eklenmiştir. ADF ve NG Perron testleri ile yapılan birim kök testi sonucuna göre değişkenlerin durağanlık seviyeleri farklı çıktığından yöntem olarak Otoregresif Dağıtılmış Gecikme(ARDL) yöntemi tercih edilmiştir. Coğrafi yoğunlaşma göstergesi olarak Herfindahl-Hirschman endeksi kullanılmıştır. Tüm tanı testlerini geçen modelin analiz sonuçlarına göre, büyüme ile coğrafi yoğunlaşma endeksi arasındaki ilişki negatif yönlüdür, ancak bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı değildir.