Chris Tudda, Cold War Summits: A History, from Potsdam to Malta (original) (raw)
Related papers
Yalta Konferansi: Soğuk Savaşa Gi̇den Yol Yalta Conference: The Road to Cold War
Barış Araştırmaları ve Çatışma Çözümleri Dergisi
II. Dünya savaşı sırasında yapılan üç büyük konferanstan biri olan Yalta konferansı ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği arasında Avrupa'nın savaş sonrası yeniden yapılanmasını tartışmak amacı ile düzenlemiştir. Savaşın yıktığı ülkelerin yeniden tesisinin konuşulduğu konferansı takip eden bir kaç yıl içerisinde Doğu Avrupa ülkeleri Sovyetlerin etkisine girerek kıta ikiye bölünmüştür. İki kutuplu dünya düzeni ve soğuk savaşın temelleri Yalta konferansında alınan kararlarla atılmıştır. Yalta konferansı hem düzenlendiği zaman için hem de bugün için sonuçları ile tartışmalı bir konudur. Çalışmamızın amacı Avrupa'nın Doğu ve Batı bloğu olmak üzere ikiye ayrılmasına ve soğuk savaşa doğru giden süreçte Yalta konferansının etkilerini ve katkılarını değerlendirmektir.
Kitap incelemesi: Adekeye ADEBAYO (2010), The curse of Berlin: Africa after the Cold War
AFR, 2012
414 s.) "The Curse of Berlin", Soğuk Savaş sonrası Afrika'nın baş etmek zorunda kaldığı sorunlara ve bu sorunları aşmanın yollarına odaklanıyor. Nijeryalı akademisyen Adekeye Adebayo'nun 14 makalesinden oluşan bu kitap, Afrika'nın sömürge geçmişine ve kıtanın bağımsızlık sonrası uluslararası ilişkilerine dair ayrıntılı bilgiler sunuyor. Apartheid sonrası Afrika'nın diplomasisini, güvenliğini ve kalkınma çabalarını belirleyen aktör ve kurumları inceleme amacı taşıyan kitap, Afrika'nın dünyadaki yerine Avrupa-merkezcilik ve Afrophobia'dan uzak, Afrika'dan bir bakış getirme iddiasıyla kaleme alınmış. Rhodes bursu alarak eğitimini Oxford Üniversitesi'nde tamamlayan Adebayo, Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki Centre For Conflict Resolution'ın müdürlüğünü yapıyor. Çalışmalarında, çoğunlukla Soğuk Savaş sonrası düzende Afrika'nın güvenlik sorunları, kalkınma çabaları ve BM içerisinde Afrika'nın rolü gibi konuları, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Nijerya örnekleri üzerinden inceliyor. Adebayo, bu kitabında, 1884-85 Berlin Konferansı'nda Avrupalı emperyalistler lehine Afrika'da yaratılan bölünmenin, günümüzde Afrika'nın iç yapısını ve uluslararası ilişkilerini bir lanet gibi etkilediği tezini
Musul at the Lausanne Peace Conference
DergiPark (Istanbul University), 2007
Araştırmanın Temelleri: Lozan Barış Konferansı'nda Musul hakkında gerçekleştirilen görüşmeler. Araştırmanın Amacı: Lozan Barış Konferansı'nda Musul hakkında gerçekleştirilen görüşmelerde Türk ve İngiliz heyetlerinin izlediği politikayı ve Musul ile ilgili konferans sonuçlarını ortaya koymak. Veri Kaynakları: Türkiye Başbakanlık Devlet Arşivleri ve İngiliz Parlamentosu ve İngiltere Ulusal Arşiv belgeleri. Ana Tartışma: Lozan Konferansı'nda Musul meselesinin önemi nedir? Sonuçlar: Musul meselesi Lozan Barış Konferansı'nın en önemli konularından biridir. Türk heyetinin Musul'u geri alma konusunda ısrarcı davranması konferansın kesintiye uğramasına sebep olmuştur. Lozan Konferansı sonunda Musul'un Türk hâkimiyetine girmesi sağlanamamıştır.
JOHN J. MEARSHEIMER 'BACK TO THE FUTURE INSTABILITY IN EUROPE AFTER THE COLD WAR' (ÖZET)
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)'nin 1991 yılının sonunda dağılmaya ve böylelikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile SSCB arasında uzun yıllardır devam eden Soğuk Savaş'ın da son bulmaya başlamasının 3 öncesinde, eski düzenin yıkılarak kökten bir değişim gerçekleşmesi ihtimalinin Avrupa'daki barışa ne şekilde etki edeceği sorusuna cevap aradığını belirten yazar, kaleme aldığı makalenin henüz giriş kısmında Avrupa'yı tehdit eden savaş ihtimalinin giderek azalmaya başladığına, güvenlik çalışmalarıyla ilgilenen düşünürlerin artık dikkatlerini askeri meseleler ve güç dengesiyle ilgili konulardan ziyade çevre sorunları ve çözüm yolları gibi süjelere verebileceğine dair optimist kanıları değerlendireceğini; yeni çok kutuplu düzende Avrupa'da şiddet kullanımı tehdidinin, var olan kanının tam aksine pesimist bir bakış çerçevesinde yükselişe geçmesini beklediğini belirtmektedir. Yazar aynı zamanda SSCB güçlerinin Doğu Avrupa'dan çekilmesiyle birlikte NATO'nun da kıtadaki varlık sebebinin ortadan kalkacağı, böylece Varşova Paktı'yla birlikte NATO'nun tam olarak dağılmasalar da yalnızca kağıt üzerinde, birer ittifak olarak varlıklarını sürdürecekleri görüşünü benimsemektedir. Giriş kısmının devamında yazar, savaş ve barış durumunun askeri güçle birincil düzeyde ilişkili olduğunun (hiper-milliyetçiliğin gerilemesi gibi yan sebeplerle birlikte) ve olmaya devam edeceğinin altını çizerek okuyucuya neo-realist bir bakış açısını benimsediğinin emarelerini sunmaktadır 4 . Ona göre 45 yıllık savaşsızlığın sebebi eşit askeri güçteki iki devletin kutuplaşarak Avrupa bölgesinde oluşturduğu bipolar yapıdır. Ancak gelecek süreçte bu süper güçlerin kıtadan çekilmesiyle birlikte Avrupa'daki bipolar yapının 1 Mearsheimer John J, Back to the Future: Instability in Europe after the Cold
Tarih İncelemeleri Dergisi, 2024
For the Mamluks, one of the most important issues in the almost half-century following their foundation in 1250 was the struggle against the Crusaders. Accordingly, a significant number of the sultans who came to power in the first half-century of the state dealt with or had to deal with this issue. By the last decade of the 13th century, the Crusaders were defeated and expelled from mainland Syria. However, Ruad (or Arwad) island and its fortified fortress, located just across Tortosa and quite close to the mainland, became a refuge for some Crusaders, mostly the Knights of Templar. The Crusaders on the island attacked the coastal cities of Syria whenever they had the opportunity, murdered and pillaged, and posed a threat to Mediterranean trade. After about ten years in this way, the Mamluks deemed it necessary to organize an expedition to Ruad Island while they were fighting the Ilkhanids in Syria, and they conquered the island with the expedition. However, the expedition to Ruad Island was closely linked to the Mamluks’ policy of securing the eastern Mediterranean, as well as their aim of eliminating the last remnants of the Crusaders in the east. This study is dedicated to revealing the Mamluk conquest of Ruad Island and explaining the role and significance of this conquest in terms of the Mamluks’ Eastern Mediterranean policy.