6356 SAYILI SENDİKALAR VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ KANUNU İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME (original) (raw)

GRUP TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ: 6356 SAYILI KANUN KAPSAMINDA BİR DEĞERLENDİRME

Sosyal Güvenlik Dünyası Dergisi, 2020

ABSTRACT Collective group labor agreements have been included conceptually in Law on Trade Unions and Collective Bargaining Agreements, Law no 6356 in effect in 2013. Nevertheless, the authority of signing colletive group labor agreement contract has been given to the employers in the workplaces within the same lines of work towards to the judgments of doctrines and judicial decisions until this new regulation in Law no 6356. It is crucial to state that the significance of collective group labor agreement has been increased due to the prohibition of signing group labor agreement contract on the basis of lines of work in Turkey. Because collective group labor agreements are the contracts that labor negotiations occur on the basis lines of work but contract has been signed as only one text notwithstanding they are valid seperately for all employers as it can be called combined group labor agreement. Collective group labor agreements has gained a different legal identity thanks to this feature. Within this framework, the legal qualification of collective group labor agreements has been evaluated in our study.

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU SONRASI LİSANSÜSTÜ TEZLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Hastane Öncesi Dergisi, 2022

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yayınlandığı 2012 yılı ile 2021 yılları arasında Türkiye üniversitelerinde yapılmış olan lisansüstü tez çalışmalarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi Veri Tabanı'nda (tez.yok.gov.tr) yer alan iş sağlığı ve iş güvenliği, iş güvenliği, iş sağlığı ve güvenliği programlarındaki yüksek lisans ve doktora tezlerinin; tez türleri, sayıları, üniversite dağılımları, faaliyet alanları, araştırma modelleri, yazım dilleri, araştırmacı cinsiyetleri, hangi illerde hazırlandığı ve sayfa aralıkları gibi parametreler analiz edilmiştir. Bulgular: İş sağlığı ve güvenliği alanında 1.254 adet (1.231 yüksek lisans ve 23 doktora) tez hazırlanmıştır. Tez çalışmaları; 21 şehirdeki 47 üniversitenin 3 farklı anabilim dalında, 4 çeşit araştırma modeli kullanılarak, 54 ayrı faaliyet alanı içerisinde özellikle inşaat ve sağlık sektöründe yapılmıştır. Sonuç: Türkiye'de İSG alanında yapılan lisansüstü tez çalışmalarının konu bakımından birbiri ile ciddi bir benzeşme içerisinde olduğu görülmekle birlikte, araştırmacıların ve lisansüstü tez danışmanlarının özgünlük, konu ve yöntem bakımından zenginleşme açısından daha fazla çaba göstermeleri gerekmektedir. Alana özgü bilimsel çalışmaların sayı ve niteliğini arttırmak adına doktora programlarının arttırılmasında yarar bulunmaktadır.

6360 SAYILI KANUN'UN ETKİNLİK-VERİMLİLİK İLE HİZMETTE YERELLİK İLKELERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ: KOCAALİ İLÇESİNDE YAPILAN BİR ARAŞTIRMA 1

Yönetim Bilimleri Dergisi, 2018

Büyükşehir belediyeleri hakkında yapılan son kanuni düzenleme “6360 Sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”dur. Kanun ile birlikte birçok alanda değişiklikler meydana gelmiştir. Bu değişiklikler içinde en göze çarpanı, büyükşehir belediye sınırının il mülki sınırına kadar genişletilmesi ve büyükşehir belediyesi kurulan illerde il özel idarelerinin kaldırılması olmuştur. Kanun sonrasında büyükşehir belediye sayısı 30’a ulaşmıştır. Böylece ülke nüfusunun %77’si büyükşehirlerde yaşar hale gelmiştir. Bu çalışmanın amacı, 6360 sayılı Kanun sonrasında ortaya çıkan değişikliklerin etkinlik-verimlilik ile hizmette yerellik ilkelerine olan etkilerini değerlendirmektir. Bu amaçla çalışmanın birinci bölümünde etkinlik-verimlilik, ölçek ekonomisi ve hizmette yerellik kavramları tanımlanmıştır. İkinci bölümde Türkiye’de büyükşehir belediye yönetimin ortaya çıkışı ve 6360 sayılı Kanun’un büyükşehir belediye yönetimine olan etkileri değerlendirilmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise Sakarya İli Kocaali ilçesinde yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi ile yapılan araştırmanın sonuçları aktarılmıştır.

TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİNE SAĞLANAN MALİ TEŞVİK ve DESTEKLER ile 7263 SAYILI KANUNLA YAPILAN DÜZENLEMELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

2022

Teknoloji geliştirme bölgeleri, yenilikçi teknolojik ürün üretimlerinin artmasına olanak sağlamakta ve yüksek katma değer yaratarak ülkelerin ekonomik kalkınmasında öncü bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla bölgede yürütülecek faaliyetlerin desteklenmesi ve uluslararası arenada gelişmiş ülkelerle rekabet edilebilirliğin arttırılması açısından mali teşvik ve destek politikaları da ciddi bir misyonu yüklenmektedir. Bu nedenle Türk vergi sistemi içerisinde teknoloji geliştirme bölgelerine yönelik olarak birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi için 4691 sayılı Kanunda ve 5746 sayılı Kanunda özel olarak düzenlemeler yapılmıştır. Bunun yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve ilgili kurum ve kuruluşları tarafından teknoloji geliştirme bölgelerine yönelik olarak vergisel nitelikte olmayıp nakit hibe şeklinde sunulan birtakım mali teşvik ve destekler de bulunmaktadır. Çalışmanın amacı, teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyette bulunan yönetici şirketlere, girişimcilere ve personele sağlanan kamusal teşvik ve desteklerin 4691 sayılı Kanun ile vergisel boyutunun yanı sıra vergisel nitelikte olmayan boyutunu da açıklamaktır. Ayrıca 7263 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da teknoloji geliştirme bölgeleri için tanınan yeni düzenlemeler de değerlendirilmiştir.

6360 SAYILI YASANIN MERKEZİYETÇİLİK VE YERELLEŞTİRME BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

Özet Küreselleşme süreci dünyada hızlı bir dönüşüm yaratırken, yerelin küresele eklemlenmesi yerelleşme tartışmalarını da başlatmıştır. Yerelleşme, yerel yönetimlerin statüsünde özerklik ve katılımcılık çerçevesinde yeni değişimler yaratmıştır. Türkiye'de de yerel yönetimler bağlamında önem arz eden değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerin biri ise 6360 sayılı düzenlemedir. 12 Kasım 2012 tarih ve 6360 sayılı kanun, yirmi dokuz ilde, bir yandan il özel idarelerini, köyleri ve belde belediyelerini kaldırmakta, diğer yandan da bu illerdeki ilçe belediyelerini büyükşehir ilçe belediyesi haline dönüştürmektedir. Bu kanun kapsamında il özel idareleri ve köylerin tüm tüzel kişilik fonksiyonları kalkıp bunların sadece büyükşehir belediyeleri tarafından yürütülebileceği bunun dışındaki fonksiyonların ise ilçe belediyeleri tarafından sürdürüleceği yeni bir yerel yönetim sistemi kurulmuştur. Büyükşehir belediyeleri ilin tamamına hizmet götüreceğinden subsidiyarite ilkesinden uzaklaşması kaçınılmaz olacaktır ve bu aynı zamanda AB normlarında bulunan Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına ve Avrupa kentsel şartlarına aykırıdır. 6360 sayılı kanunda merkeziyetçilik ilkesiyle belediyelerin daha kapsamlı biçimde yerel halka hizmet sunması zorlaşacaktır ki bu yerel yönetimi zayıflatır ve yerel alanda bulunan merkeziyetçilik anlayışını güçlendirir. Bu bağlamda tüm yerel kimliklerin korunması gerektiğini öngören Avrupa Belgeleri aynı zamanda yereldeki hizmetin büyükşehir belediyelerine bağlanırken de yapılacak değişimlerin yerel halkın onayı ile yapılması gerektiğini savunur. ABSTRACT While the globalization process has created a rapid transformation in the world, the articulation of local to global has also started a debate on localization. Localization has created new changes within the framework of autonomy and participation in the status of local administrations. Depending on it, important changes have been made within the context of localization in also Turkey. One of these changes is Law No. 6360. On one hand, Law No.6360 dated November 12, 2012 removed special provincial administrations, villages and municipalities in 29 cities, on the other hand, transformed district municipalities into the metropolitan district municipalities in the cities. Under this law, legal entities of special provincial administrations and villages were removed and established a new local government system in which metropolitan municipalities have all responsibilities over them. Because metropolitan municipalities will take the service to entire province, it is inevitable to move away from the principle of subsidiarity. Apart from that, it is contrary to European Charter of Local Self-Government taking place in EU

MERKEZİLEŞME YERELLEŞME BAĞLAMINDA 6360 SAYILI KANUNUN KIRSAL ALANLARA İLİŞKİN HİZMETLERE ETKİSİ (MUĞLA DENEYİMİ)

INTERNATIONAL ACADEMIC RESEARCH CONGRESS 2018 FULL TEXT, 2018

Türkiye’de 2012 yılında çıkarılan ve 2014 yılı Nisan ayında yürürlüğe giren 6360 Sayılı Kanun ile büyükşehir belediyesi sayısı otuz olmuştur. Sınırları il mülki sınırlarına genişletilen büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde, İl Özel İdareleri ve belde belediyeleri kaldırılmış, köyler beldelerle birlikte ilçeye bağlı mahallelere dönüştürülmüştür. Geniş yetkilere sahip büyükşehir belediyeleri ile birlikte ilçe belediyeleri kent merkezleri yanı sıra artık dönüşümün yapıldığı yeni kırsal mahallelerde yerel hizmetleri sunmakla görevli hale gelmiştir. Kanun ile birlikte, kapanan belde ve köylerin de içinde bulunduğu kırsal alanlarda hizmetlerin büyük bir bölümü büyükşehir belediyelerine bırakılmıştır. Önceden İl Özel İdareleri ve köy muhtarlıklarınca sağlanan hizmetlerin bu değişikliklerden ne ölçüde etkilendiğinin araştırılarak literatüre kazandırılması yararlı olacak, karar vericilere de katkı sunacaktır. 2014 yılı Nisan ayı ile başlayan dört yıllık dönemde (Nisan 2018’e kadar) belediyelerin yeni mahallelerde hizmetlerin planlanması ve sunulması aşamasında sahaya ilişkin veri kaynakları mahalle muhtarları olmuştur. Belediye başkanları ve daire amirleri sık sık muhtarlarla bir araya gelerek bilgi alışverişinde bulunmuştur. Çalışma mahalleye dönüşen köylerle sınırlandırılmış ve örneklem olarak Muğla ili alınmıştır. Kanun öncesi köy muhtarı olarak görev yapan ve kanunun uygulanmaya başlaması ile birlikte, mahalleyi temsil etmek üzere tekrar seçilen mahalle muhtarları dört yıllık deneyimin canlı tanıklarıdır. Çalışma kapsamında dönüşümün etkileri muhtarların gözüyle, merkezileşme yerelleşme bağlamında değerlendirilmiştir. Bu amaçla, 2009 yılı yerel seçimleri ile birlikte köy muhtarı olarak seçilen ve 2014 yılından itibaren ilçe belediye sınırları içerisinde mahalleye dönüşen yerlerde tekrar seçilip mahalle muhtarı olarak halen göreve devam eden 81 mahalle muhtarı ile görüşülmüştür. Anket yöntemi tercih edilmiştir. 6360 Sayılı Kanun ile büyükşehir belediyesi kurulan 14 ilden birisi Muğla’dır. Muğla, sahip olduğu coğrafi yapısı, kırsal alanları ve geçim kaynakları ile büyükşehir belediyesi olan birçok il ile benzerlik göstermektedir. Çalışmada örneklem olarak alınmasında bu özelliği dikkate alınmıştır. Araştırmada, 6360 Sayılı Kanun ile birlikte, bazı hizmetlere ilişkin kararların alınmasında merkezileşmenin arttığına ilişkin görüşler ağırlık kazanmıştır. Muhtarların önceki dönemlerde İl Özel İdarelerinden belediyelere nazaran daha kolay hizmet aldıklarına ilişkin tespitleri diğer önemli bir bulgu olmuştur. Sonuç olarak, yerel nitelikli hizmetlerin, yerellik ilkesi ile birlikte kırsal alanların kentsel alanlardaki farklı hizmet beklentileri dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

6701 SAYILI KANUN SONRASINDA BİREYSEL İŞ HUKUKUNDA KIDEM TAZMİNATI MESELESİNE BİR BAKIŞ

6701 SAYILI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU KANUNU SONRASINDA BİREYSEL İŞ HUKUKUNDA KIDEM TAZMİNATI MESELESİNE BİR BAKIŞ, 2017

6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu 20 Nisan 2016 tarihinde 29690 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 6701 sayılı Kanun, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun teşkilat yapısını ve işleyiş kaidelerini belirtmekle kalmayıp ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesi bakımından birtakım düzenlemeler ihdas etmektedir. Bu kanun ile Türkiye’nin uluslararası hukuk nez- dinde tanımlanan yükümlülüklerini yerine getirmesi, bu sayede eşit olmayan muamelenin ve ayrımcılığın önlenmesi ve Birleşmiş Millet-ler Genel Kurul kararıyla belirtilen Paris Prensipleri’ne uygun olacak bir İnsan Hakları Kurumunun kurulması hedeflenmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler düşünüldüğünde 6701 sayılı Kanun’un ratione materiae’si oldukça geniş tutulmuştur. Eski İş Kanununun cari olan 14. maddesi kıdem tazminatının hükümlerini düzenlemektedir. İlgili hüküm uyarınca kıdem tazminatı alabilecek kişiler yalnızca İş Kanuna tabi olarak çalışan işçilerken, Borçlar Kanunu’na tabi bir hizmet akdiyle istihdam edilen işçiler ve bir yılla mahdut belirli süreli iş sözleşmesiyle istihdam edilen işçiler kıdem tazminatına hak kazanamamaktadırlar. Bunun yanında kıdem tazminatının düzenlendiği hükme göre kadının evlenme tarihinden itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusuyla iş sözleşmesini sonlandır-ması kıdem tazminatına hak kazandırmaktadır. Çalışmamızın hedefi tüm bu farklı muamelelerin Anayasanın eşitlik ilkesine ve Türkiye’nin uluslararası hukuk yükümlülüklerine aykırı olup olmadığının sorgulanmasıdır.

SENDİKALAR VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ KANUNU - 2 Mayıs 2016 Güncel

SENDİKALAR VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ KANUNU (SenTİSK) Derleyen: Vedat Laçiner *Nisan 2016 tarihine kadar güncellenmiş en son halidir. Kanun Numarası: 6356 Kabul Tarihi: 18.10.2012 Yayımlandığı Resmi Gazete: 07.11.2012, Sayı: 28460 En son 11.11.2015 tarihinde değiştirilmiştir (AYM’nin 22.10.2014 tarihli ve E.2013/1, K.2014/161 sayılı Kararı ile).