Âşik Mahzuni Şerif'in Şiirlerinde Alevilik ve Bektaşilik Öğretisi (original) (raw)
Âşıklık Geleneği ve Türk Halk Şiiri’nde çok önemli bir yere sahip olan Âşık Mahzuni Şerif, Alevi-Bektaşi geleneğinden gelen ve şiirleriyle bu kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli bir ozandır. Alevilik ve Bektaşilik, iki ana kanaldan akarak bugüne gelmiştir. Bu kültür, dedelerin anlatımında, ozanların deyişlerinde, şiirlerinde hayat bulmuş ve bugüne taşınmıştır. Ozan, hem halk kültürünün, hem de Alevi-Bektaşi kültürünün kodlarını şiirlerinde zengin imge ve mecazlarla kullanmıştır. Mahzuni’nin şiirlerindeki dilsel zenginlik, onun Türkçe’yi ustaca kullandığını göstermektedir. Âşık Mahzuni Şerif, cem evlerinde bir zâkir olarak deyişler ve düvaz-ı imamlar söylemiş, Aleviliğe ait yol ve erkânı cem ortamında öğrenmiştir. Mahzuni Şerif’in sanatının arka planında din ve tasavvuf, AlevilikBektaşilik, halk kültürü ve toplumcu sanat anlayışı vardır. Sanatını ve şiirini oluştururken bu kaynaklardan beslenen Mahzuni’nin şiirlerinde; Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, On İki İmam ve Hacı Bektaşi Veli iyiliği, doğruluğu ve ezilmişliği simgelerken; Yezit, Mervan, Şimir ise; kötülüğü simgelemektedir. Âşık Mahzuni Şerif’in söylediği deyişlerin en belirgin özelliği Alevi-Bektaşî inancını yansıtmasıdır. Pir ve mürşitlere bağlılığı, On İki İmam inancını ve Ali sevgisini konu olarak işleyen deyişler, Anadolu Aleviliğinin taşıyıcısı ve kimliğidir. Âşık Mahzuni’nin nefesleri de bu bakımdan bu kültürün şifrelerini taşır. Onun şiirlerinde “eline, diline, beline sahip olmak”, “dört kapı kırk makam”, “cem”, “semah”, “ikrar vermek”, “düşkün olmak”, “mehdi inancı”, “güruh-u naci”, “nefes”, “düvâz-ı imam”, “turna” ve “şekil/don değiştirme motifi” gibi Alevi ve Bektaşi kültürüne ait unsurlarla karşılaşırız. Mahzuni, şiirlerinde bazen mistikleşir Yunus Emre olur, gizlilik içinde gerçeği bulur. Bazen sufileşir, Seyit Nesimi olur, “Allah-insan-madde” birlikteliğine varır. Bazen protest bir duruş sergiler Pir Sultan olur; haksızlığa, zalime, zulme, baskıya karşı koyar. Dadaloğlu olur toplumun yararına çalışır, kavga adamı olur. Bazen Karacaoğlanlaşır, sever sevdalanır. Bazen de Âşık Veysel gibi doğayla (güneş, yıldız, toprak, çiçek, bulut, yağmur) konuşur Veyselleşir.