Kitap Eleştirisi Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri (original) (raw)
Related papers
KARE-Uluslararası Karşılaştırmalı Edebiyat, Tarih ve Düşünce Dergisi, 2021
Beden, insanın fiziksel değişimini biriktiren ve bu değişimin etki alanında toplumsal süreçlere bağlanan bir bellektir. Bu belleğin ilk olarak edebiyatta tuttuğu kayıt, destan gibi tarihî metinlerle sağlanmıştır. Tarihî metinlerde eylemlilik ve kendilik bilinci hem toplumun uyarılmışlık düzeyi ile oluşur hem de onu etkiler. Bu nedenle milletin savaş travmaları ve sonrasında biyolojik varlıklarının devamı adına aleksimiti görülme riskine karşılık iç görü taşıyan anlatıcıların/yazarların rolü anlam kazanır. Böylece edebî metinler ve sosyoloji alanı birlikte düşünülür. Ölüm sosyolojisine kaynaklık eden tarihî belgelerden ve hatıralardan esinlenen Ömer Seyfettin, bazı hikâyelerinde geçmişten şimdiyi anlayan ve destanlardan kendi dönemine denk düşen kaybetme-eksiklik örneklerine odaklanmaktadır. Bu, kazı çalışmalarından insanlık hakkında bilgi edinmeye benzer bir antropolog üslubu gibidir. Ömer Seyfettin’in hayatın merkezini bedenin fizyolojisinden ibaret olmaktan çıkaran anlatılar kurması ve buna rağmen şiddet unsurlarını hikâye düzleminde çokça kullanması üzerine düşünülmelidir. O, bu kadar şiddet içeriğini sadece çağının getirdiği savaş ortamından hareketle yazmış olamaz. Hatıralarına bakılırsa tasvirleri hikâyelerindeki gibi canlı değildir. Yazarın bedene bakışı sosyo-kültürel belirleyicilerle alakalıdır. Kolektif duygu sosyal düzen sağlar. ‘Anomie’ önlenmeye çalışılır ve ontolojik güvenlik duygusu sarsılmaz. Hatta ölüme karşı korkusuzluk da söz konusu olabilir. Böylece Ömer Seyfettin’in hikâyelerinde ‘tek vücut olma’ vurgusu sembolik anlamda değer kazanır. Bu sebeple hikâyelerindeki parçalanmış bedenlere dikkat çekilmek istenmiştir. Özellikle savaşta dekapitasyon yani kelle alıcı gücün engellenmesinin ruhsallaştırıldığı görülür. Milliyetçiliğin, ölümsüzlük stratejilerinden biri olması da bu anlatıları desteklemektedir. Çalışmada “Başını Vermeyen Şehit” odağında Ömer Seyfettin hikâyelerinden hareketle mimetik kriz döngüsü olarak savaşmanın özerklik kazanma ve kimlik koruma vazifeleri ele alınmaya çalışılacaktır. Bu sebeple kesilmiş/parçalanmış ölü bedenler sosyolojik bir yaklaşımla değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Ömer Seyfettin, Hikâye, Başını Vermeyen Şehit, Beden, Ölüm Sosyolojisi.
Ölümsüzlük İnancinindayandiği Temeller
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2004
Ölümsüzlük kavram@, ruhun veya insan ki<iliAinin, ölümden sonra belirli bir biçimde var olduAunu ve var olmaya devam ettiAini öne süren öAreti 1 anlam@na gelmektedir. Beden ve ruh gibi iki unsurdan meydana gelen insan varl@A@n@n özsel bile<eninin ruh olduAunu, ölüm geldiAinde, ölenin yaln@zca beden olduAunu öne süren bir inanç veya anlay@< çerçevesi içinde ifadesini bulan ölümsüzlük, ikiye ayr@l@r: Bunlardan birincisi, ruhun, beden öldükten sonra var olmaya devam etmesinden olu<an zamansal ölümsüzlük; ikincisi ise, ruhun, bedenin ölümünden sonra zaman d@<@ bir varl@k statüsü kazan@p, daha yüksek bir düzeyde var olmas@ndan olu<an ebediyete göçü tür. 2 ÖlümsüzlüAü temellendirmek için, metafiziAe, ahlâka ve parapsikolojiye dayal@ baz@ gerekçeler öne sürülmü<tür. Bu üç gerekçe, ölümsüzlük problemini bir arzu 3 ola-* Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi lahiyat Fakültesi.
Ölümsüzlüğe Posthümanist Bir Bakış
Din-Bilim ve Felsefe Yazıları - 1, 2024
İnsanı insan yapan şeyler nelerdir? Bir bilince, zihne, bedene ve diğer canlı türlerinden ayrılmasına yarayan özelliklerin toplamı insan denen varlığı karşılamakta mıdır? İnsan denen varlığın ötesine geçmek demek olan Posthümanizm, kelime anlamı olarak, ötesi anlamına gelen "post" ve hüman kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. İnsan ötesine geçerek insanı aciz bedeninden kurtarma amacını güden posthümanizm fikir akımı bedenden kurtulup insan bilincinin ve zihninin sonsuza kadar hayatta kalabileceği ve ölümü yenebileceği bir gelecek amaçlamaktadır. Teknolojik ölümsüzlük fikri asli inançların ahiret anlayışına karşı gelmekte midir? Bu çalışmada kavramın tarihsel ardalanına, gelecek öngörülerine ve teknolojik ölümsüzlük olarak isimlendirilen gelişimi ortaya konulacak ve değerlendirmeler yapılacaktır.
Başkasi’Nin Ölümü Ve Tragedyanin Katharti̇k Boyutu: Levi̇nasçi Bi̇r Okuma
2019
Levinas is a significant thinker that has deeply influenced 20th century thinking. Concepts like self, other, death and time play an important role in Levinas’ system that deems ethics as ‘prima philosophia’. Levinas contends that consciousness regarding death can only be achieved through the death of the other this idea shows parallelism with Heidegger’s thinking. However, the death of the other, for Heidegger, comes to mean that Dasein acquires certain consciousness regarding its own ‘being’ by means of remembering its temporality and mortality which, on the contrary, are crucial for Levinas as they remind the ethical self of its eternal responsibility towards the other. The direction of the emotion created in the self by the death of the other makes an individual conscious of ‘being’ or an ‘ethical self’. Witnessing the death of the other that leads to certain emotions in the self is the primary function of tragedy in the Aristotelian sense. The purgation - termed ‘catharsis’ by ...
Immanuel Kant’In Ölümsüzlük Anlayişi
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2014
Ölümsüz olma isteği insanın varlığının başlamasından itibaren hep var olan ve bundan sonrada sürecek olan bir duygudur. Aynı şekilde ölümsüzlük problemi de felsefi bir problem olarak Eflatun'dan başlayarak günümüze kadar devam eden bir düşünce üretme ve tartışma alanı olmuştur. Bu düşünce ve araştırmanın konusunu ise hep ruh-beden ilişkisi oluşturmuştur. Ruh ile beden arasındaki ilişki; bedenin yok olacağı, ruhun ise varlığını devam ettireceği şeklinde algılanmıştır. İnsanları ölümsüzlük konusunda düşünmeye yönlendiren çeşitli sebepler hep var olmuştur. Bu sebeplerden birisi de, öldükten sonra insanın mutluluğu-mutsuzluğudur. Biz bu makalede ölümsüzlüğün temellendirilmesindeki gerekçelerden biri olan; ahlaki açıdan ölümsüzlüğün Kant tarafından ele alınışını konu edineceğiz.