LEAN MEDICAL INVENTORY MANAGEMENT IN HOSPITALS International Journal of Academic Value Studies (Javstudies) (original) (raw)
Related papers
Cukurova Medical Journal (Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi)
Öz Purpose: Appropriate management of medicines at the different stages of supply chain is important. Failure to do so will result in stock-out, wastage of medicines and financial loss which in turn affects the health care services. The aim of this study was to assess the inventory management performance of key essential medicines. Material and Methods: Health facility based descriptive cross-sectional study using both quantitative and qualitative method was employed on 20 public health facilities. Data was gathered using checklists, structured and sem-structured questionnaires from March 29 to April 29, 2016. Result: The inventory management performance of key essential medicines in-terms of measuring indicators revealed that out of 400 bin-cards selected 162(40.50%) of them were not updated. Only 28.50% of bin-cards were accurately filled. The mean stock out rate of key essential medicines was around 27.25% with average stock out duration of 35.31 days. On average around 10.43% of medicines were wasted resulting in loss of 174,366.98 Ethiopian birr (ETB) of which the value of medroxy progestrone accounted around 65.74% of the loss. Concerning storage condition only 5(25%) of the health facility have full filled good storage condition criteria. Budget constraints, human resource inadequacy, & over supply of near expiry date medicines were identified as major in inventory management challenges. Conclusion: The inventory management practice of the study facilities was found to be weak which was confirmed by poor bin-card updating practice, storage condition below the standard and poor stock record accuracy. There were also high stock out rates, and medicines wastage with loss of money. Amaç: Tedarik zincirinin farklı evrelerinde ilaçların uygun yönetimi önemlidir. Bunun yapılmaması, stok kaybına, ilaçların israfına maddi kayıplara ve sonuçta sağlık hizmetlerinin olumsuz etkilenmesine neden olacaktır. Bu çalışmanın amacı ilaçların envanter yönetimi performansını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: 20 sağlık ocağı üzerinde nicel ve nitel yöntem kullanılarak yapılan sağlık taramasına dayalı açıklayıcı kesitsel tipte çalışma yapılmıştır. Veriler, kontrol listeleri, yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış anketler kullanılarak 29 Mart-29 Nisan 2016 tarihleri arasında toplanmıştır. Bulgular: Göstergeleri ölçmek açısından önemli olan temel ilaçların envanter yönetimi performansı için seçilen 400 kutu kartından 162'sinin (% 40.50) güncel olmadığı gösterilmiştir. Depo kartlarının sadece% 28.50'i doğru bir şekilde doldurulmuştu. Temel ilaçların ortalama stok çıkarma oranı yaklaşık %27.25 ve ortalama stok süresi 35.31 gündü. Ortalama olarak ilaçların yaklaşık %10,43'ü harcanarak 174,366,98 Etiyopya bir (ETB) değerinde para kaybedildi ve medroks progesteronun değeri, kaybın %65,74'ünü oluşturuyordu. Depolama koşuluyla ilgili olarak, sağlık tesisinin sadece 5'i (% 25) tam doldurulmuş ve iyi saklama koşulları kriterlerine sahipti. Bütçe kısıtlamaları, insan kaynakları yetersizliği ve yakın bitiş tarihli ilaçların arz fazlası, envanter yönetimi zorluklarında büyük sorunlar olarak tespit edildi. Sonuç: Çalışma tesislerinin envanter yönetimi uygulaması zayıf bin kart güncelleme uygulaması, standartların altında saklama koşulları ve zayıf stok kayıt doğruluğu ile doğrulanmıştır. Aynı zamanda yüksek stok kayıpları ve ilaç kaybına bağlı para kaybı olduğu görülmüştür.
Gümüşhane Şehrinde Afet ve Acil Durum Toplanma Alanlarının Coğrafi Bilgi Sistemleri Ortamında Değerlendirilmesi, 2020
Ülkemiz bulunduğu coğrafi konum itibarıyla başta deprem olmak üzere, taşkın ve sel, heyelan, kaya düşmesi gibi birçok doğal afetin yaşandığı bir ülkedir. Bu afetlerin etkisinden korunmak, afetler ve acil durum sırasında yaşanan durumu iyileştirmek ve planlı hareket etmek için Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından birçok tedbir alınmaktadır. Afetler öncesi alınan bu tedbirler kapsamında yapılan önemli çalışmalardan biri de afet ve acil durum sırasında toplanılacak alanların tespit ve ilan edilmesidir. Bu alanların tespit edilmesi hem saha gözlemleri hem de son zamanlarda idarecilere karar vermede önemli bir rol oynayan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) sayesinde gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde doğal afetlerin oldukça sık görülmesi afet öncesi toplanma alanlarının tespit edilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu itibarla bu çalışmada, Gümüşhane şehrinde İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından belirlenen mevcut afet ve acil durum toplanma alanlarının haritası çıkarılmış, bu alanlarının doğruluğu AFAD tarafından belirlenen kriterler çerçevesinde tartışılmış ve mekânsal temele dayalı en uygun toplanma alanlarının nereler olabileceği analiz edilmiştir. Çalışma alanı olarak seçilen şehir merkezinde, kişi başına 2.65 m2 alan düşen 24 adet toplanma alanı bulunmaktadır. Toplanma alanlarının mekânsal bir temel üzerine oturtulması, afet ve acil durum esnasında daha olumlu sonuçlar vereceği yaklaşımıyla çalışma kapsamında AFAD’ın belirlemiş olduğu kriterlerden nüfus, eğim arazi kullanımı, jeoloji, yükseklik, yollara, binalara ve akarsu yataklarına uzaklık gibi farklı coğrafi kriterler dikkate alınarak en uygun toplanma alanları tespit edilmiştir. İlgili kriterlere göre mevcut alanların eksiklikleri belirlenmiş ve Gümüşhane’de en çok meydana gelen doğal afetler dikkate alınarak bu kriterlere Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ile ağırlık atanmıştır. Ağırlıklı çakıştırma analiziyle mevcut alanlara ek 26 adet mahalle ölçeğinde toplanma alanı önerilmiştir. Önerilen alternatif alanlarla şehir genelinde kişi başına düşen mevcut toplanma alanı 2.65 m2’den 4.6 m2’ye ulaşmıştır. Böylece yaşanabilecek herhangi bir afet ve acil durumda Gümüşhane şehrinde yaşayan nüfusun kısa zamanda doğru yerlerde toplanması sağlanarak geçici barınma yerleri hazırlanıncaya kadar nüfusun kaostan uzak güvenli bölgelerde toplanması hedeflenmiştir.
Elektrik Dağıtım Şebekelerinde Kendi Kendini İyileştiren Sistemler
Bitlis Eren Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 2020
Öz Kaçınılmaz sanayileşme ve günlük hayattaki dijitalleşmeye olan hızlı eğilim nedeniyle elektrik enerjisine bağımlılık günden güne artmaktadır. Bu sebeple, tüketiciye enerji tedariğini gerçekleştiren elektrik dağıtım şebekelerinin kalitesi, erişilebilirliği ve güvenilirliği üzerinde durulması gereken önemli bir konu başlığıdır. Konvansiyonel dağıtım şebekelerinde kullanılmakta olan kesinti yönetimi süreçleri bu doğrultuda, kesinti sürelerini minimize edecek şekilde güncellenmekte ve dağıtım otomasyonu sistemleri ile kendi kendini iyileştiren şebekelere geçiş çalışmaları yapılmaktadır. Yurt dışında konsept doğrulama çalışmaları farklı topolojiler ile devam etmekte olan kendi kendini iyileştiren şebekeler henüz pilot uygulama seviyesindedir ve bu alanla ilgili Türkiye'deki ilk adımı Sakarya Elektrik Dağıtım Şirketi (SEDAŞ) atmıştır. SEDAŞ bu amaçla, mevcut otomasyon işlevselliklerini güçlendirerek tedarik sürekliliğini en yüksek seviyeye çıkarmayı hedefleyen kendi kendini iyileştiren şebeke tasarımı ve uygulama projesini başlatmıştır. Bu çalışmada, söz konusu proje kapsamında yapılan çalışmalardan elde edilen kazanımlar doğrultusunda gerçekleştirilen geniş alanlı otonom dağıtım şebekesi tasarım kriterleri, otonom sisteme dahil edilecek olan şebeke unsurlarının seçimi, sistem için gerekli otomasyon ekipmanlarının minimum teknik gereklilikleri ve SEDAŞ sorumluluk alanında seçilen pilot bölge için yapılan tasarım anlatılmıştır. Müşteri başına düşen kesinti süresi teorik olarak uygulama öncesi durum ve uygulama sonrası durum için hesaplanarak kesinti sürelerinde öngörülen iyileştirme oranı belirlenmiştir. Bununla birlikte, olası yeniden enerjilendirme manevraları için şebekedeki akım taşıma kapasitesi, gerilim düşümü gibi teknik parametreler de dikkate alınmıştır.
Hemşirelik Bilişimi ve Karar Verme Sürecinde Klinik Karar Destek Sistemlerinin Önemi
Hemşirelik bilimi dergisi, 2020
Hemşirelik bilişimi, hemşirelik bakım planı uygulamaları, değerlendirilmesi, hasta öyküsü takibi, ilaç temini, ilaç uygulamalarının takibi gibi birçok hemşirelik mesleğine ait verinin saklanması ve yönetilmesi gibi konularda önem taşıyan bir alandır. Hemşireler günlük hizmet süreleri içinde doküman kaydı yapmak zorunda oldukları için hasta bakım hizmetleri açısından büyük zaman kaybı yaşamaktadırlar. Günümüzde özellikle sağlık bilişimi alanında yardımcı karar destek sistemleri, risk hesaplama modelleri veya hastalıkların sınıflandırılması gibi birçok alanda bilgisayar destekli modeller kullanılmaktadır. Bu açıdan hemşirelikte klinik karar desteklerini kullanmak, iş yükünü azaltarak sonuçları değerlendirmede kolaylık sağlayabilir, klinik karar verme sürecinde, hastaların tedavi ve bakım aşamalarında yardımcı olabilir. Aynı zamanda bu sistemler aracılığıyla elde edilen veriler kayıt altına alınarak analiz edilebilmektedir. Böylece hemşirelik mesleğinin bakım standartlarının ve verilen sağlık hizmeti kalitesinin teknoloji ile paralel olarak gelişmesinde katkıda bulunulabilir.
MÜZİĞİN ÖĞRETİM UNSURU OLARAK YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE ARAÇSALLAŞTIRILMASI: SİSTEMATİK DERLEME
6th INTERNATIONAL GAP SOCIAL SCIENCES CONGRESS December 4-6, 2020, Sanliurfa-Turkey, 2020
Müzik bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanlarda yarattığı etkiler ile birçok alanda olduğu gibi yabancı dil öğretiminde de bireyde istendik davranışlar oluşturmayı daha etkili kılmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu müziğin, bünyesinde barındırdığı unsurlar dolayısıyla öğrenmeyi kolaylaştırdığı, hafızayı güçlendirdiği ve öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirerek bireylere motivasyon sağladığı görülmektedir. İlgili literatür incelendiğinde müziğin yabancı dil eğitimindeki bu etkisine ilişkin olarak genellikle yabancı dil öğretiminde şarkı kullanımının değerlendirildiği çalışmalara rastlanmaktadır. Buradan hareketle, Türkiye’de yabancı dil öğretiminde müziğin araç olarak kullanımına ilişkin yapılan çalışmalar araştırmanın problem durumunu oluşturmaktadır. Türkiye’de yabancı dil öğretiminde müziğin etkisine yönelik yapılan çalışmaların sistematik derlemesinin yapılmasının amaçlandığı bu çalışmada veri toplama tekniği olarak doküman analizi kullanılmıştır. Literatür taraması yapılırken Yök Tez Merkezi ve Google Akademik veri tabanlarında ‘dil öğretimi ve müzik’, ‘yabancı dil ve müzik’, ‘dil öğretimi ve şarkı’ ve ‘yabancı dil ve şarkı’ anahtar kelimeleri kullanılmıştır. Ancak bu anahtar kelimeler ile çalışmalara ulaşmakta zorluk yaşanmış, bu sebeple ‘yabancı dil’ ve ‘dil öğretimi’ anahtar kelimeleri kullanılarak başlığında ‘müzik’ ve ‘şarkı’ ifadesi bulunan çalışmalar taranmıştır. Sistematik derlemenin dahil etme ölçütleri yıl sınırlaması yapılmaksızın, Türkiye’de dil öğretimde müziğin araç olarak kullanıldığı tam metin olarak yayımlanan tez, makale ve bildiri çalışmaları olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda yapılan tarama sonucunda 17 çalışmaya rastlanmış olup, tam metnine ulaşılamayan iki çalışma dışlama kriteri kapsamında araştırmaya dahil edilmemiş, eleme sonucunda araştırma kapsamına 15 çalışma alınmıştır. Çalışmalar tür ve yayım bilgisi, amaç, araştırma yöntem ve teknikleri ile sonuçlar bağlamında incelenmiştir. Çalışmalardan elde edilen sonuçlar incelendiğinde müziğin, yabancı dilöğretiminde kelime bilgisi, konuşma dilindeki akıcılık, dilbilgisi ve telaffuz yönündeki etki sağladığı tespit edilmiştir. Ayrıca destekleyici ve tamamlayıcı yapısı ile önemli bir öğretim aracı olarak kabul edilen müzik, tüm bu kazanımların yanında eğlenceli yapısı sayesinde öğrencilerde yabancı dil dersine katılımı sağlamıştır. Derse olan ilgi düzeyinde ve güdülenmede artış görülmüş, öğrencilerin yabancı dil dersinde müziğin bir araç olarak kullanılmasında olumlu bir tutum sergiledikleri tespit edilmiştir. Sonuç olarak müziğin yabancı dil öğretiminde etkili bir araç olduğu söylenebilir.
Günümüz Koşullarında Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkelerinde Ekonomik Entegrasyon
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2016
Sovyet dönemi sonrası BDT ülkelerinde yaşanan entegrasyon sürecinin değerlendirilmesi açısından günümüzdeki iş ilişkilerinin incelenmesi önem taşımaktadır. Bu konu karmaşıklığı ve çelişkili niteliğiyle Bağımsız Devletler Topluluğundaki genel durumdan farklılık arz etmektedir. Bu nedenle, ticari ve iktisadi işbirliğinin reel durumu, entegrasyon sürecinin değerlendirilmesi ve bağımsız devletler arasındaki işbirliğini iyileştirecek yeni ve etkili yaklaşımların geliştirilmesi ile bu yaklaşımların uygulama şekil ve yöntemleri üzerine tarafsız bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Çalışmamızda BDT devletleri arasında, mevcut koşullarda ekonomik entegrasyon sağlanması yolunda ticari ve ekonomik işbirliği ve ekonomik entegrasyon kapsamında var olan sorunlar üzerinde durulmuştur. Vurgulamak gerekir ki, eski Sovyetler Birliğinden gelen bir işbirliğinin devamı olarak, entegrasyon sürecinde ticari, ekonomik ve siyası ilişkilerin yürütülmesinde en önemli etken Rusya'nın rolü olacaktır. Bu nedenle, çalışmada özellikle Rusya'nın günümüzdeki ekonomik gelişimi ve bölge üzerindeki rolü ele alınmıştır.
Dinamik Sistem Çerçevesinde Dil Öğreniminde Yaşanılan Belirsizlik Deneyimleri
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi, 2019
İnsanlar hayatın her alanında belirsizlikler yaşıyorlar. Bu nedenle araştırmacılar belirsizlik kavramını psikoloji ve iletişim alanlarında, karar verme, sağlık, iş, örgütsel çevre ve ilişkiler konuları gibi çeşitli bağlamlarda araştırmaktadırlar. Belirsizlik eğitim alanında da anahtar bir kavramdır çünkü belirsizlik hayatın her alanında mevcuttur ve kaçınılmazdır, ayrıca öğrenme bağlamının da doğal bir özelliğidir. Bu nedenle, öğrencilerin dil öğrenirken belirsizlik durumlarını nasıl deneyimlediklerini, belirsiz durumların neden kaynaklandığı ve belirsizlik durumlarındada ne hissettikleri konusunda anlayışımızı arttırmak önem teşkil etmektedir. Karmaşık dinamik sistem açısından, dil sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Buna bağlı olarak dinamik sistemde dil öğrenme anlam yaratma sürecidir ve bu anlam yaratma sürecinde öğrenciler bir çok belirsiz durumla karşı karşıya kalmaktadır. Bu çalışma dil öğrencilerinin belirsizlik durumlarını nasıl deneyimlediklerini; belirsiz duruml...
Yapay Zekanın Aydınlık ve Karanlık Yonleri Turistik Destinasyonlar Uzerine Bir Arastırma
6th Academic Studies Congress, 2023
Günümüz dünyasında her alana etki eden teknolojik gelişmeler özellikle dijitalleşmeyle birlikte büyük bir hız kazanmış böylece yapay zekânın gelişmesi ve yaygınlaşması sonucunu doğurmuştur. Bu durum turizm dünyasının bileşenlerinin dikkatlerini yapay zekâ sistemleri üzerine çekmeyi başarmış, büyük heyecan uyandırmış ve özenle takip edilmeye başlanmıştır. Bu ilgi ve heyecana rağmen, insan hayatı ve yaşanmışlıkları üzerinde dönüştürücü bir teknolojik araç olarak kabul edilen yapay zekânın çağdaş hizmet ekosistemlerindeki (destekleyici, tedarik, düzenleme, kültürel) etkisi çok fazla anlaşılamamıştır. Gelecekte teknolojik yenilik ve gelişmelerle birlikte somut dönüştürücü etkisi çok daha baskın hale gelecek olan yapay zekâ uygulamasının ekosistemimizde insanımsı faaliyetleri görünür hale gelecektir. Bu çalışma, yapay zekânın (AI) turistik destinasyon deneyimlerinin geleceği üzerindeki potansiyel etkilerinin kapsamlı bir analizini sunmaktadır. Literatür taraması, yapay zekânın çok yönlü yönlerini ele almakta ve turizm sektörü için olumlu ve olumsuz etkilerini değer oluşumu üzerinden araştırmaktadır. Çalışma, mevcut araştırmaları sentezleyerek yapay zekâyı turizm alanına entegre etmenin potansiyel avantajlarına ve dezavantajlarına ışık tutmayı amaçlamaktadır. İnceleme, yapay zekânın ziyaretçi motivasyonları üzerindeki etkisi, sanal gerçekliğin turistik deneyimlerini iyileştirmede kullanımı, büyük verilerin turizm pazarlamasında uygulaması ve hizmet robotlarının konaklama sektöründe ortaya çıkan rolü dâhil olmak üzere çeşitli boyutları kapsamaktadır. Ayrıca çalışma, karanlık turizm kavramını ve bunun yapay zekâ ile olan ilişkisini eleştirel bir şekilde inceliyor ve turistik destinasyon deneyimlerini şekillendirmede ileri teknolojinin kullanımıyla ilişkili etik ve toplumsal hususlara dair iç görüler sunuyor. Literatürün sistematik bir analizi yoluyla makale, yapay zekânın turizm geleceği üzerindeki çok yönlü etkisine ilişkin incelikli bir anlayış sağlamayı ve böylece sürdürülebilir, zenginleştirici turizm deneyimlerinin itici gücü olarak yapay zekânın yönetilmesine ilişkin devam eden söyleme katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Teknolojinin gelişimini yakından takip eden ve teknolojik sistemlere adapte olan işletmeler gerekli alt yapılarını kurarak pazarda varlıklarını sürdürebilecek ve artı değer oluşturabilecektir. Bu birlikteliği başaramayan işletmeler geleceğin dünyasında yer bulamayacaklardır.
DergiPark (Istanbul University), 2023
Yiyecek içecek sektörü ile ilgili atık sınıflandırmaları ve atık yönetimi çalışmalarını literatürde görmek mümkündür. Restoranlarda, otel mutfaklarında veya toplu beslenme sistemleri üretim alanlarında atık sınıflandırmaları ve sayımları yapılmıştır. Ancak eğitim mutfakları ile ilgili atık yönetimi çalışmasına literatürde rastlanmamıştır. Eğitim mutfakları amaç ve içerik olarak diğer mutfaklardan farklılık gösterir. Eğitim mutfaklarında ürün çeşitliliği, üretim çeşitliliği, az miktarda çok çeşit üretim söz konusudur. Çünkü bir türe yönelik değil, tüm farklı üretim türlerinin ürünlerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Osmanlı mutfağı, Türk mutfağı, yöresel mutfaklar, dünya mutfağı, pastane, ekmek ve daha bir çok farklı alanda uygulamaların yapıldığı dersler mevcuttur. Ayrıca üretimler sırasında hatalar, yanlış uygulamalar olması ile atıkların miktarında da artışlar mümkündür. Bu ve benzeri nedenlerle farklı olan eğitim mutfaklarında sadece yemek üretimi değil, üretimin israfsız nasıl yapılacağı, atıkların nasıl azaltılacağı bilgileri verilmelidir. Geleceğin mutfak çalışanlarına başlangıç aşamasında bu farkındalığı kazandırmak sektörel anlamda fayda sağlayacaktır. Bu amaçlarla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ortaca Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı uygulama mutfağında iki hafta boyunca yapılan tüm uygulamalarda kullanılan araç ve gereçler ile atıkların sayımları yapılmış, sınıflandırılarak kayıt altına alınmıştır. Elde edilen verilere göre en çok atığın üretim atığı olurken ikinci sırada gün sonundaki yemek atıkları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Üretim ve yemek atıklarının geri dönüşümü, atıksız üretim uygulamaları eğitimleri konularında öneriler sunulmuştur.
Bir Üretim Sisteminde Depo Operasyonlarını İyileştirmeye Yönelik Bilgi Sistemi Önerisi
Bilişim Teknolojileri Dergisi
Yalın düşüncenin amacı, mümkün olduğunca fazla israftan kurtulmaktır. Taşıma, aşırı üretim, bekleme, uygunsuz malzemeler, aşırı işleme, envanter ve hareket gibi katma değeri olmayan faaliyetleri ortadan kaldırmak, başarılı bir şirketin en önemli ön koşullarından biridir. Bu kavram, yalın düşüncenin ayrılmaz bir parçasıdır ve karlılığı artırmaya yardımcı olur. Malzeme toplama maliyetleri, depo operasyonları ile ilgili toplam maliyetlerin yaklaşık %55-60'ını oluşturmaktadır [1]. Bu makalenin amacı, sorumlu personelin üretim için gerekli malzemeleri depodaki stok adreslerinden toplaması için en kısa yolu bulan, bu malzemeler için gerekli olan toplama kutusu sayısını belirleyen ve kutu içindeki malzeme dizilimlerini sağlayan bir bilgi sistemi geliştirmektir. Geliştirilen bu bilgi sistemi ile taşıma, bekleme ve hareket gibi israflı faaliyetler ortadan kaldırılarak malzeme toplama maliyetlerinin düşürülmesi mümkün olacaktır. Geliştirilen bilgi sisteminin uygulaması Ankara'da elekt...