Kayseri’de Koyunbaba (original) (raw)

Kayseri’de Çingen Olmak

T ebliğimizde, şehir merkezinde elli-altmış yıldır yaşamakta olup halkın onları "Çingen" olarak algıladığı ancak onların kendilerini "Abdal" olarak tanımladıkları 1500-2000 kişilik bir alt kültür gurubunun kentsel dönüşüme tabi tutularak "yalıtılmış hâlde" merkezden uzak iskân edilmeleriyle birlikte, yeni yaşam alanlarındaki sosyalleşme çabalarını anlamaya yönelik bir saha araştırması konu edilmiştir. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırmasına göre desenlenmiştir. Bununla toplumun Çingene olarak kabul ettiği Abdal vatandaşların "ötekileştirme" ve "kendini ötekileştirilmiş" sayma anlamında değerlendirilmesi, kentsel dönüşüm sürecinde mekânsal yaşam alışkanlıklarının değişimi ile yeni sosyal yaşama yansımasına bakılmıştır. Bu amaçla Abdal insanların sosyal yaşamdaki önemli ve sürekli muhataplarından olan belediye otobüs şoförleri ile yarı yapılandırılmış kapalı uçlu sorulardan oluşturulan derinlemesine yapılan görüşmelerden hareketle onların yeni mekânlarındaki tutum ve davranışlarının çözümlenerek ortaya konulması amaçlanmıştır. Görüşmecilere sorulan sorularda Bogardus'un Toplumsal Uzaklık Ölçeği esas alınmıştır.

KENTSEL KORUMA VE DÖNÜŞÜM; Kayseri-Sahabiye Mahallesi

Özet Yapıları/alanları yok eden veya geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açan birçok etken vardır. Bu etkenlerin bir kısmı doğa kaynaklıyken, büyük bir kısmı insan kaynaklı risklerdir. Tek yapı ölçeğinden, kentsel ölçeğe kadar insan eliyle yapılan müdahaleler, kontrol edilme şansı varken, kültür mirası için doğadan çok daha yıkıcı niteliktedir. Doğa kaynaklı riskler için öngörüler oluşturulmaya çalışılırken, koruma yönetimi hazırlanırken, olabilecek tahribat olasılıklarına göre önlemler alınırken, insanlar/toplumlar var olan değerleri hesapsız, plansız, öngörüsüz olarak yıkmakta/tahrip etmektedir. Bu tahribatların bir kısmı dönüşüm adı altında kentlerin bütününde veya kent için önemli olan bölgelerde yapılmaktadır. Bu çalışmaların önemli bir bölümünün amacı kültür mirasının korunması, kullanılması değil, alanı yapı stoku olarak görüp verilen yeni işlevler ile getiri elde etmektir. Yapılan uygulamalarla tam da örtüşen " dönüşüm'ün " sözlük anlamı " Olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, şekil değiştirme, tahavvül, inkılâp, transformasyon " 1 dur. Kentsel koruma ile bir arada kullanılması koruma kavramının kuramsal yapısına aykırı olmakla beraber " olduğundan başka biçime girme tanımı " ile de özgünlükten tam anlamı ile uzaklaşmasına sebep olmaktadır. Büyük metropoller de yaşanan, koruma adı altında gerçekleştirilen, dönüşüm Kayseri kenti içinde geçerlidir ancak tek farkı koruma kavramının dışında tamamen dönüşüm ile ilgili olmasıdır. Bu metnin amacı koruma sınırları içinde olmayan, korunmasının gerekli olup olmadığı dahi tartışılan " modern mimarlık mirasının " Kayseri kent ölçeğinde nasıl değerlendirildiği, rant-dönüşüm ilişkisinin, riskinin neler olduğunun belirlenmesidir. Sahabiye Mahallesi, Kayseri'nin 1944 yılında yapılan imar planı ile tasarlanmıştır. Cumhuriyet'in modern kent kimliğini yapılarıyla, mimari tasarım yaklaşımıyla ve kentsel planlaması ile üzerinde taşıyan bölge kent merkezinde bulunmaktadır. Kayseri'nin Cumhuriyet ile beraber kurgulanan Cumhuriyet aksının bir parçası olan alan, modern yaşam biçimini kente taşımıştır. İnşa edildiği dönemde prestij alanı olarak kabul edilmiş, zaman içerisinde değişen kent planı ile atıllaşmış alt gelir grubuna hitap eden bir bölge olmuştur. Günümüzde ise kent merkezinde olması itibariyle ticaret merkezine dönüşmeye başlamıştır. Büyük firmalar özgünün de konut olan yapıları dönüştürerek yeniden kullanıma açmıştır. Bu değişim yapıları tamamen yıkarak veya büyük değişiklikler yaparak uygulanmakta, alanın değerlerini yok etmektedir. Çalışma yöntemi olarak öncelikle alanda var olan (dönüşen/dönüşmeyen) yapıların analiz çalışmaları yapılmıştır. Çalışmalar alanın bütününe yönelik sosyal, ekonomik ve yapısal özellikleri temel alarak oluşturulmuştur. Böylece kültür mirası olup olmadığına yönelik tartışmalar, elde edilen veriler ışığında daha kapsamlı bir şekilde irdelenmiştir. Çıkan sonuçlar doğrultusunda alanın korunarak nasıl kullanılacağına yönelik öneriler hazırlanmıştır. Sonuç olarak metinde kentsel dönüşümün, hala tartışılan " modern miras " üzerine etkileri ve sonuçları açıklanmaya çalışılacaktır.

Dağlik Ki̇li̇ki̇a’Da Yeni̇ Bi̇r Keşi̇f: Ovabaşi

Olba, 2008

Orta Daglik Kilikia’da yeni bir yerlesim kesfedilmistir. Bu yerlesim, Anemurium kentinin kuzeyindeki modern Ovabasi koyunun yakinlarinda yer almaktadir. Oldukca yogun bir orman arazisinin icinde kalmis olan yerlesimde en dikkat ceken yapilar, nekropolde bulunan mezar evleri ve iki adet kilisedir. Iki katli olan mezar evlerinin yakin benzerlerine Anemurium, Selinus, Iotape, Syedra, Antiocheia ad Cragum merkezlerinde rastlanmaktadir. Tek katli olan mezar evlerinden biri, yuksek bir aedicula formunda insa edilmistir. Ayrica bu yapinin icinde fresk kalintilarina rastlanmistir. Nekropolde rastlanan diger buluntular arasinda bir kaya mezari ve mermer bir lahit kapagi bulunmaktadir. Nekropoldeki mezarlar, mevcut veriler isiginda M.S. 2. yy. ortalari ile 3. yy. basina tarihlenmislerdir. Bu tarihler, ayni zamanda yerlesimin en parlak donemine isaret ediyor olmalidir

Hükümranlık Mührü Kayseri Minberleri

Tezmer, 2015

Bu çalışmada, Kayseri il, ilçe, kasaba ve köylerinde bulunan camilere ait, Anadolu Selçuklularından Cumhuriyet dönemine kadar olan Kayseri minberleri konu olarak seçilmiştir. Kayseri minberleri ile ilgili olarak daha önce detaylı ve bilimsel bir çalışma yapılmamıştır. Bir kısmı orijinal haliyle günümüze ulaşan minberlerin büyük bir bölümü, bilinçsizce yenilendiğinden ötürü günümüze ulaşamamıştır. Bu araştırma çerçevesinde tarihi öneme haiz il sınırları içerisinde tespit edilen minberlerin ölçüleri alınarak cepheleri ve planları çizilmiş, fotoğrafları çekilmiş, ayrıntılı tanımlamaları yapılmış, kitabesi olanların kitabeleri okunmuştur. Genelde Türkiye çapında dönem dönem incelenmiş olan minberler, bu çalışma ile il bazında tüm dönemleri içine alacak şekilde incelenmiştir. Böylelikle de eserlerin bir il düzeyinde kendi içerisindeki gelişimi ve değişimi ortaya koyularak belgelenmiştir. Sonuç olarak 26 adet sağlam, 1 adet parçalanmış minber günümüze ulaşmıştır. İncelediğimiz bu minberler, Kayseri’nin minber alanında önemli bir merkez olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kayseri’de yer alan XIII. yüzyıla tarihlenen Anadolu Selçuklu eserlerinden; Ulu Cami, Hunat Hatun Cami, Lala Muslihiddin Cami ve Develi Ulu Cami’lerinin minberleri ahşaptan yapılmıştır. XIV. yüzyıldan günümüze minber gelememiştir. XV. yüzyılın ortalarından XIX. yüzyılın başına kadar yapılan Kurşunlu Cami ve Erkilet Taşhan Köyü Büyük Cami dışında tüm camilerdeki minberlerde taş malzeme kullanılmıştır. Kurşunlu Cami’nin minberi Kayseri’deki tarihi öneme sahip tek mermer minberdir. XIX. yüzyılın ortalarından Cumhuriyet dönemine kadar olan Erkilet Taşhan Köyü Küçük Cami dışında tüm camilerdeki minberlerde ahşap malzeme kullanılmıştır. Erkilet’teki Taşhan Köyü Büyük ve Küçük Cami’lerinin minberleri kaya oyma olarak yapılmışlardır. The topic of this dissertation is the minbars of the mosques having built in Kayseri and its vicinity (the towns and villages in Kayseri) from Anatolian Seljuks to Republic Period. So far, any scientific and elaborate study has not been made on the minbars in Kayseri. Though a small number of the minbars have managed to survive in their original characteristics, most of them could not reach at present due to careless efforts of restoration. Within this research, the minbars bearing a historic significance in Kayseri have been determined, their dimensions have been taken, their facade and general outline have been drawn. Also, the inscriptions found out on the related buildings, if there is, have been translated. The photographs of the works have been included into the content as visual elements along with their elaborate architectural identification. Having generally examined period by period in a national scale, the minbars in Kayseri have been assessed in a way that includes all the periods. Thus, it has been aimed to evaluate the development and alternation with such an approach. Consequently, 26 minbars have been determined survived, though one has been broken into pieces. These minbars highlight that Kayseri was then an important center of minbar production. In Kayseri, the minbars of the Anatolian Seljuks works Ulu Mosque, Hunat Hatun Mosue, Lala Muslihiddin Mosque and Develi Ulu Mosque, all of which have been dated to 13th century, have been made of wood. Any minbar from 14th century cannot reach at present. Except for Kursunlu Mosque and Buyuk Mosque in the vilage Tashan of Erkilet built between the mid-15th century and 19th century, stone materials have been preferred at all the mosques. The minbar at Kursunlu Mosque is the unique sample to have a marble minbar in Kayseri. Except for Buyuk Mosque in the vilage Tashan of Erkilet from the mid-19th century to the Republic Period, wooden materials have been used at the minbars of the whole moques. Buyuk and Kucuk Mosque in the village Tashan of Erkilet have been built as carved rock.

Keban’Da Yusuf Zi̇ya Paşa Külli̇yesi̇ Vakfi

2014

Hümayun Emini olarak çalıştığı dönemde halkın sevgi ve saygısına mazhar olan Yusuf Ziya Paşa burada kendi adıyla cami, medrese, şadırvan, kütüphane ve çeşmeden oluşan bir külliye inşâ ettirmiştir. Bu külliyenin ihtiyaçlarını gidermek ve devamlılığını sağlamak için de yine aynı isimle bir vakıf kurmuştur. Bu çalışmada Yusuf Ziya Paşa vakfının yürüttüğü hizmetler ile vakfın gelirleri, giderleri ve görevlileri incelenmiştir.