TÜRKİYE'DE SERBEST ÇEVİRMENLERİN KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR, BU SORUNLARIN ETKİLERİ VE ÖNERİLER * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir (original) (raw)

TÜRKİYE'DE SERBEST ÇEVİRMENLERİN KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR, BU SORUNLARIN ETKİLERİ VE ÖNERİLER

ÖZET Bu çalışmada, serbest çevirmenlerin Türkiye piyasasında karşılaştığı sorunlar ve bu sorunların onları yabancı çeviri çeviri bürolarına yönlendirmede etkileri olup olmadığı sorunsalı tartışılmıştır. Sorunların ayrıntılı incelemesine geçmeden önce çeviri mesleğinin Türkiye'deki durumuna da kısaca değinilmiştir. Araştırma kapsamında, Türkiye sınırları içinde yaşayan veya Türk vatandaşı serbest çevirmenlerin deneyimlerinden yararlanılmıştır. İncelenen önekler ise dünyanın farklı bölgelerindeki çevirmenleri bir araya toplama ve üyelerine çeşitli kaynak ve hizmetler sunma amacıyla kurulmuş kapsamlı bir internet ağı olan proz.com internet sitesinden alınmıştır. Çalışmada, çeviri mesleği ve sorunları çok güncel bir konu olduğu için eski tarihlerde yazılmış yazılı kaynaklara oranla bilimsel nitelikte internet kaynaklarından daha çok faydalanılmıştır. Bu kaynakların bir kısmı üniversitelerin resmi internet sayfaları veya devlet kurumlarına ait resmi sitelerden toplandığı gibi bir kısmı da çeviri derneklerinin veya yabancı kuruluşların resmi sitelerinden alınmıştır. Çalışma boyunca, serbest çevirmenlerin Türkiye piyasasında karşılaştıkları sorunlar detaylı olarak ele alınmış ve bu sorunların çevirmenler için ne gibi sonuçlar doğurduğu, yerli yabancı çeviri bürolarının seçimindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Çalışmanın kapsamı gereği, sadece serbest çevirmenlerin sıkıntılarına değinilmişse de aslında sorunlar kamuda çalışan çevirmenleri de etkilemektedir. Ancak, serbest çevirmenlerin iş garantileri olmadığından, konu daha değişik bir boyut kazanmaktadır.

ŞİİR ÇEVİRİLERİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

2013

ÖZET Milattan önceki yüzyıllardan günümüze kadar var olan çeviri etkinliğinin oldukça eski bir tarihi olduğunu biliyoruz. Çeviri, antik çağlardan beri var olan bir çalışma olmasına rağmen özellikle Fransız Aydınlanma Çağı olan 18. yüzyıl yazını, ülkemiz yazın hayatına birçok eserin ve düşünce akımlarının girmesini sağlamış; toplumsal yaşam biçimlerinin değişimine katkıda bulunmuştur. Bu değişim Avrupa'da aynı dönemlere rastlayan sanayi devrimleriyle; ilerleyen teknik bilginin ve yazın çalışmalarının çeviri yoluyla yayılmasıyla gerçekleşmiştir. Şiir çevirisi aslında yazın alanındaki en şiddetli anlaşmazlıkları ve fikir ayrılıklarını tetikleyen çeviri çalışmaları incelemesidir. Çeviri alanında uzmanlaşmış olmayanlar bile konu üzerinde her zaman bir fikre sahiptir, ve sonuç olarak bu uzman olmayan kişilerin fikirleri çok sayıda faydasız basmakalıp söz ortaya çıkarır. Şiirin çevrilebilirliği ve çevrilemezliğiyle alakalı en rahatsız edici ve faydasız tartışmalardan birisi şiir çevirisi üzerinde zaman harcamaya değmeyeceğidir, çünkü bu türden edebi eserler ticari bir kaygı ile özel olarak üretilirler. Bir şekilde eserin ana fikrini yada içeriğini anlamak için çaba sarf etmeye ve böyle çevrilmiş metinleri okumaya istekli olan bir okuyucu yazarın yada başka birinin kişiliği yardımıyla iyi kötü gözle görülür biçimde karakterlerin kimliklerinin izlerini bulmaya çalışır. Çevirmenler şiir çevirir ve okuyucular da çevrilen şiiri okur. Şiirde bile, çevirinin ikilemi okuyucunun orijinal metine ulaşmasını sağlayan bir metin yaratmak ya da orijinal metinden ilham alınarak oluşturulan beğenilen şiirsel bir metin yaratmaktır. Bu yüzden, şiir çevirisinin amacı hakkında bazı ayrımları yapmaya çalışmak ve detaylı bir biçimde kafa yormak daha iyidir. Çeviri etkinliği günümüzde çeviri bilim alanındaki gelişmelerle oldukça geniş bir alana sahiptir. Bu alanlardan biri olan şiir çevirisinin teorik ve pratik sorunlarına karşı çeviri bilimcilerin yaklaşımlarını göz önüne alarak yaptığımız çalışmamızda, kaynak dilden (Fransızca)seçtiğimiz şiirlerin erek dildeki (Türkçe) çevirilerinde rastladığımız değişkenlerin oluşumunu çeviri tekniklerini kullanarak inceledik. * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA BAĞLAMINDA ÇEVRE SORUNLARININ ÖNEMİ: TÜRKİYE VE AB KARŞILAŞTIRMASI

2017

BEYAN "Sürdürülebilir Kalkınma Bağlamında Çevre Sorunlarının Önemi: Türkiye ve AB Karşılaştırması" adlı yüksek lisans tezinin hazırlık ve yazımı sırasında bilimsel ahlak kurallarına uyduğumu, başkalarının eserlerinden yararlandığım bölümlerde bilimsel kurallara uygun olarak atıfta bulunduğumu, kullandığım verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı, tezin herhangi bir kısmını Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı beyan ederim. Kadir Enes ÖZKAN 02.06.2017 i ÖNSÖZ Bu tezin yazılması aşamasında, çalışmamı sahiplenerek titizlikle takip eden danışmanım Prof. Dr. Mevlüdiye ŞİMŞEK'e değerli katkı ve emekleri için içten teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. Kendisi bütün süreç boyunca her anlamda yanımda olmuş, desteğini ve katkılarını esirgememiştir. Savunma sınavı sırasında jüri üyeleri Prof. Dr. Güler GÜNSOY ve Doç. Dr. Aykut EKİNCİ de çalışmamın son haline gelmesine değerli katkılar yapmışlardır. Bu vesileyle tüm hocalarıma ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi borç bilirim. Son olarak bu günlere ulaşmamda emeklerini hiçbir zaman ödeyemeyeceğim ve benimle her daim gurur duyan aileme şükranlarımı sunarım. Kadir Enes ÖZKAN 02.06.2017 ii ÖZET İnsanoğlu varoluşundan bu yana çevreyi etkileyerek yaşamını sürdürmüş, 18. Yüzyılda gerçekleştirilen Sanayi Devrimi ile birlikte insan kaynaklı çevresel etki boyut değiştirmeye başlamıştır. Sanayi Devrimi' nin getirdiği hızlı üretim ve tüketim kalıpları ile birlikte ortaya çıkan çevre sorunları 1970' li yıllara kadar hissedilir düzeylere ulaşmamış, 1970' li yıllarla beraber ozon tabakasının delinmesi gibi olgularla kendini göstermeye başlamıştır. Bu süreci takiben 1987 yılında yayınlanan "Brundtland Raporu" ile birlikte gündeme gelen "sürdürülebilir kalkınma" yaklaşımıyla çevre sorunlarının çözüme ulaştırılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada, sürdürülebilir kalkınma bağlamında çevre ve çevre sorunlarının önemi vurgulanmış, Türkiye ve AB ülkelerinin sürdürülebilir kalkınmanın çevre boyutuna ağırlık verilerek karşılaştırması yapılmaya çalışılmıştır. Yapılan karşılaştırma ile birlikte Türkiye' nin sürdürülebilir kalkınmada AB ülkelerinin gerisinde olduğu sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte, AB ülkelerinin de tam olarak sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştiremediği anlaşılmış ve son yıllarda Türkiye ve AB ülkelerinin sürdürülebilir kalkınma için çaba sarf ettiği gözlenmiştir.

ŞİİR ÇEVİRİSİNDE ÇEVİRİ KAYIPLARI VE EŞDEĞERLİK SORUNLARI

İ.Ü. Çeviribilim Dergisi, 2013

Şiirin aslına sadık kalınarak başka dillere çevrilebilirliği bugüne dek farklı ozan ve kuramcılar tarafından ele alınmış bir tartışma konusudur. Bunun hakkında farklı görüşler yükselmiş, kimileri şiirin yalnızca bir dilde yazılabileceğini öne sürmüştür. Ancak tüm bu görüşler şiirin kaynak dilden erek dile çeviri yoluyla aktarılmasına engel oluşturmamıştır. Çeviri, insan-lık tarihi kadar eski bir uğraştır ve yeryüzünde farklı diller konuşulduğu sürece de var olmayı sürdürecektir. Çevirmen ise uluslararası zenginliklerin aktarıcılığını yapan bir aracı konumundadır. Çevirmenin iki dili de iyi bil-mesi, sabırlı ve sorumlu davranması gerekir. Bu çalışmada çeviri hakkında cevabını arayacağımız sorular şunlardır: Çeviride kaynak metnin anlam ve duygusunu erek metinde eşdeğer bir biçimde nasıl yakalayabiliriz? Çeviri uğraşı sırasında iki metin arasında eşdeğerlik sağlayacak gereklilikler ne-lerdir? Söz konusu eşdeğerlik yakalanabilir mi? Bu şartlar yerine getirilse bile çevirmeni bekleyen, kaynak metnin yapısından kaynaklanan anlamsal ve biçemsel kayıplar olabilmektedir. Ancak bunları en aza indirmek yine çevirmenin elindedir. Yine de alıcı merkezli iletişimsel çeviride görüldüğü üzere alıcının kültürel ve bireysel özellikleri de şiirin algılanma sürecinde büyük rol oynar. Genel anlamda şiir çevirisi, Cervantes'in Don Kişot'unun da çeviri hakkında dediği gibi "bir halının ters yüzüne benzer", bir yüzü öteki yüzünün bir izdüşümü olarak düşünülebilir.

ÇEVRE SORUNLARININ KÜRESELLEŞMENİN YAPISAL SORUNLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

beykoz akademi dergisi, 2022

Günümüzde küresel sistemin karşılıklı bağımlılık, kuzey-güney ayrımı, gelir eşitsizliği, kaynak eşitsizliği gibi yapısal sorunları, devletlerarası ekonomik ve siyasi ilişkileri etkileyen önemli unsurlardır. Sanayileşme sürecinde, çevrenin bir kaynak olarak kullanılmasıyla artan üretim, 1970'li yıllarda çevre sorunlarının hızla artmaya başlamasıyla, küresel bir sorun halini almıştır. Günümüzde ise, çevre sorunlarının neden olduğu kuraklık, kaynakların bozulması ya da azalması, çevre kirliliği gibi etkenler, devletlerarası ilişkilerde çatışma riskini arttırmaya başlamıştır. Bu çalışmanın amacı, çevre sorunlarının devletlerin kalkınma hedefleri paralelinde artmasının temel nedeni olarak küreselleşme sonucu ortaya çıkan sorunlar üzerinden sebep-sonuç ilişkisi kurmaktır. Çalışmanın temel iddiası, çevre sorunlarının kökeninin küreselleşmenin yapısal sorunları olduğu ve bu sürecin gelecekte devletler açısından çatışma riski taşıdığıdır. Çalışmanın ilk bölümünde; küreselleşmenin yapısal özellikleri ve sanayileşme döneminin yarattığı çevre sorunlarının küresel nitelikleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde ise küreselleşmenin yapısal sorunlarının çevreyle olan ilişkisi, karşılıklı bağımlılık, iktisadi eşitsizlikler, kıt kaynaklar üzerinden ele alınmıştır. Son bölümde ise, uluslararası çevre anlaşmalarının hedeflerine ulaşmasının önündeki engellerin, sorun çözücü olan devletler açısından iktisadi ve siyasi eşitsizlikler nedeniyle yarattığı engeller, küreselleşme üzerinden tartışılmıştır.

TÜRKMENİSTAN’DA ÇEVRE SORUNLARI

Especially, since 1960, environment and environmental problems are on the agenda of the most countries from developed to developing ones, from western to eastern, from southern to northern and from capitalistic to socialistic societies. This study aims to analyze the environment and environmental problems in Central Asia related to Turkmenistan, especially in the example of Caspian Sea and Dashavuz Region. This article explores the Dashavuz Region is part of Aral Sea disaster. Environmental problems of Turkmenistan have been analyzed according to regional and local features in case of Caspian Sea and Dashavuz Region of Aral ecological disaster.

TÜRKİYE'DE YÜKSEKÖĞRETİMİN ORTAÖĞRETİMDEN KAYNAKLANAN SORUNLARI

Türkiye'de yükseköğretimin başta finansman olmak üzere çok çeşitli sorunları bulunmaktadır. Hükümetlerin üniversiteleşmede nitelikten çok niceliğe önem vermeleri yüzünden nitelik problemi ön plana çıkmıştır. Ortaöğretimin niteliksiz çıktı üretmesi üniversitelerin zayıf bir girdi ile çalışmaları anlamına gelmektedir. Yükseköğretimi çözerken ortaöğretimi beraberinde düşünmek gerekmektedir.

TÜRKİYE’DE ÇEVRE SORUNLARI LİTERATÜRÜNÜN BASKIN NİTELİĞİ VE SOSYAL BİLİMLER YAKLAŞIMININ GEREKLİLİĞİ

Özet: Ekoloji, aşağı yukarı yüz yıllık kökeni olan bir bilim dalıdır. İnsan etkinlikleri su, toprak, hava ve diğer ekolojik kaynaklar üzerinde baskı yaratarak, bu kaynakların tükenmesine yol açmaktadır. Bu nedenle ekolojik sorunlar, toplumsal nitelikli bir olgudur. Ekolojik sorunların artmasıyla birlikte, bu bilim dalının “düşünce/sosyal bilim” halini alması ise son kırk yıl içinde gerçekleşmiştir. Halihazırda “sosyal ekoloji”nin gelişimi sürmektedir. Bu çalışmanın konusu, ekolojik sorunlarla ilgili bilimsel disiplinlerdir. Çalışmada, ekolojiyle ilgili iki farklı disiplin biçimi olarak ele alınan doğa bilimleri ve sosyal bilimler tartışılmaktadır. Önce, sosyal bilimler ile ekoloji arasındaki bağlar incelenmiştir. Sonra ülkemizde, ekolojiyle ilgili temel sorunlar irdelenmiş ve bu sorunlardan hareketle, doğa bilimleri ve sosyal bilimlerin farklılığı sorunu ve ekoloji ile sosyal bilimler arasında nasıl bir ilişki olduğu tartışılmıştır. Daha sonra “sosyal ekoloji”, genel olarak düşünsel yapısı ve ekolojik sorunlara bakışı itibariyle incelenmiştir. Anahtar Sözcükler: Ekoloji, doğa bilimleri, sosyal bilimler, Türkiye. Abstract: Ecology is the science dating back to the last century. The effects of human activities on water, soil, air and other ecologic sources cause these sources to come to an end. So in many ways ecological problem occur. For this reason the ecological problems are a social chracter of phenomenon. The populants of this science, that is its becoming a thought/social science has come to this point within the fourth years in relation with the increasing ecological problems. The “social ecology” has still been developing. The subject of this study is the scientific disciplines relate with ecology. In this study, our aim is to debate natural sciences and social sciences, which are taken into consideration as the two different types of scientific disciplines relate with ecology. First, The relations of social sciences with ecology are analysed. Then, In Turkey, the ecology related with the problem of this study are examined and the problem of the difference of natural sciences and social sciences are discussed. And then, the relation between social sciences and ecology are discussed. Thereafter, “the social ecology” examined with regard to generally intellectual structure and viewpoint to the ecological problems. Key words: Ecology, natural sciences, social sciences, Turkey.