EKO-EKONOMİ YAKLAŞIMI, KYOTO PROTOKOLÜ SÜRECİ VE TÜRKİYE (original) (raw)
ÖZET Ekonomi ve çevrebilim arasında gerek teorik gerekse politik düzlemde gerçekleşen yakınlaşmanın, son yıllarda giderek genişleyen bir ortak payda yaratarak; ekonomi ve çevre arasındaki karşılıklı bağımlılığı güçlendirdiği görülmektedir. Bu çerçevede gündeme gelen " eko-ekonomi " kavramı, büyük ölçüde küresel iklim değişimi gerçeğinden hareketle, ekolojik sistemin devamlılığını ve dengesini koruyacak olan sürdürülebilir reel politika önerileri gündeme getirerek; aynı zamanda " sürdürülebilir kalkınma " yaklaşımının hayata geçirilmesine de hizmet etmektedir. Ekonomi-çevre etkileşiminin geçirdiği evrim sürecini tarihsel bir perspektifle değerlendirdiğimiz bu çalışmada, eko-ekonomi yaklaşımı çerçevesinde öngörülen iktisadi yapılanma ile ilgili temel dönüşümlere yer verilmekte olup; Türkiye'nin Kyoto Protokolü sürecindeki mevcut konumu ve Protokol'e taraf olması durumunda karşılaşabileceği ekonomik-çevresel avantaj ve dezavantajlar değerlendirilmektedir. Anahtar Sözcükler: Eko-Ekonomi, Küresel İklim Değişimi, Türkiye GİRİŞ Ekonomik kalkınmanın, ekosistemin devamlılığını güvence altına alan çevre dostu üretim ve tüketim biçimleri hakim kılınarak gerçekleştirilmesi; geleneksel ekonomik kalkınma anlayışının, ekolojik kalkınmayı ifade eden " eko-ekonomi " yaklaşımına doğru evrilmesini de beraberinde getirmektedir. Bu süreçte elde edilmesi beklenen kazanımların başında, geri dönüşüm süreci yüzyılları bulan su, toprak ve orman tahribatının önlenmesi gelmekte; atmosferde sera gazı emilimini güçleştiren unsurların kontrolü ile orantılı olarak da, küresel iklim değişikliğinin hız kaybetmesi amaçlanmaktadır. Aynı zamanda, enerjide dışa bağımlılığının azaltılması, enerji arz güvenliğinin sağlanması, enerji maliyetlerinin –ekonomik ve ekolojik açıdan-azaltılması, gelecek nesillere sağlıklı yaşam olanaklarının sunulması, yeni çalışma ve uzmanlık alanlarının ortaya çıkması; elde edilmesi beklenen diğer kazanımlar olarak sıralanabilir. Türkiye, " ekonomik büyüme potansiyelinin olumsuz etkileneceği ve önemli bir mali yük getireceği " endişesi taşıyarak, Kyoto Protokol'ünü onaylamayan ülkeler arasında yer almasına karşın, 1990–2004 dönemi itibariyle " dünyada karbondioksit salınımı en hızlı artan ülke " konumuna sahip olarak; ekonomi ve çevre etkileşimi geniş perspektifte değerlendirilmeye ihtiyaç gösteren bir örnektir. Ekonomi ve çevre ilişkisinin geçirdiği tarihsel evrim süreci içinde bugün gelinen nokta, " eko-ekonomi " olarak anılan ve önemli bir sosyo-ekonomik dönüşümü ifade eden, ekolojik ekonomi anlayışıdır. Çevre ve ekonomik kalkınma ilişkisinin evrimine ilişkin teorik yaklaşımları da kapsayan çalışmamızda; Türkiye'nin –çerçevesi Kyoto Protokolü ile çizilen-küresel çevresel yükümlülükleri üstlenmesi noktasında karşılaşabileceği avantaj ve dezavantajlar değerlendirilmektedir.