MAZMÛN GÜLÜNÜN MAZMÛNUNA BÜLBÜL OLMAK (original) (raw)
Related papers
MALZEMENİN GİZİL GÜÇLERİNİN MİMARİYE KATKISI
Son günlerde malzeme tasarım ve teknolojilerinin geliştirilmesi mimari ve iç mimaride tasarım olanaklarına çok yönlü yeni katkıların katılımını sağlamaktadır. Malzeme mimari tasarımlara performansıyla olduğu kadar doğasıyla, doğadaki gelişim süreci ve davranışıyla, varoluş metabolizmaları, formları, yüzey dokuları, içyapıları, strüktür özellikleri, akışkanlıkları, kendini organize etme yetenekleriyle mimari kavramların çıkış felsefelerini, mimari biçemleri ve biçimleri etkilemektedir. Günümüzde birçok eğitim kurumunda disiplinlerarası çalışma yapan araştırmacılar, mimar ve tasarımcılar doğayı, doğanın doğal malzemesini, doğa ile malzeme arasındaki ilişkiyi, yapay malzemenin davranışlarındaki değişkenliklerin oluşum süreçlerini, sonuçlarını ve tepkilerini incelemekte, elde ettikleri çıkarımları mimari tasarımlara ve tasarım kavramlarına aktarma yollarını araştırmaktadır. Bu makalede, malzeme üzerinde oluşan bu ayrıcalıklı durum, çeşitli katmanlarıyla ele alınmakta ve çağdaş tasarımlardaki açık ya da gizli anlamları üzerine ilişkilendirmeler yapılmaktadır. Anahtar sözcükler: Malzeme, tasarım olasılıkları, çağdaş mimari ABSTRACT Nowadays, the development of technologies and design of materials bring forth new and multi-directional contributions to the architectural and design possibilities. Materials affect architectural design, philosophical base of architectural concepts, architectural styles and forms with its inherent nature, its evolotion and behaviour in nature, its existential metabolism, its form, its surface texture, its inner structure, structural properities, its fluidity and its ability of self-organisation in addition to its performance. At the present time, the researchers working interdisciplinary, architects and designers are interested in the nature, the natural material of nature, the relationship among them and the alteration process, result and reaction of behaviours of artificial materials in order to translate their conclusions to architectural design and concepts of design. In this article, the exceptional cases related to materials are discussed and some connections between their hidden and bare meanings in contemporary design are established.
MAZLÛM’UN YÛSUF U ZÜLEYHÂSI’NDA CİNSELLİK.pdf
MAZLÛM’UN YÛSUF U ZÜLEYHÂSI’NDA CİNSELLİK, 2018
Divan şairleri çoğu zaman, mazmunlardan yararlanarak cinselliğe temas etmişlerdir. Böylece hayal güçlerini sergileyerek zengin edebî anlatım örnekleri vermişlerdir. Tasvirler en müstehcen noktalara kadar ulaşırsa da bunların tümüyle benzetmelerin arkasına gizlendiği, estetik yönün ön plana çıkarıldığı ve böylece estetik bir anlayışla pornografik öğelerin erotik öğelere dönüştürüldüğü görülür. Divan şiirinde insanların hikâye, roman ihtiyacını karşılayan anlatılar mesnevilerdir. Bu mesnevilerin büyük çoğunluğu çift kahramanlı aşk mesnevileridir. Bu çift kahramanlı aşk mesnevilerinden bazıları Yûsuf u Züleyhâ kıssasına dayanılarak yazılmıştır. Bunlardan bir tanesi de 18. yüzyıl şairlerinden Mazlûm mahlaslı bir şaire aittir. Bu şair İran’ın Sebzevar şehrindendir. Mesnevisini Câmî’nin aynı adlı eserinden serbest tercüme yöntemiyle hazırlamıştır. Eseri 3518 beyit tutarındadır. Mazlûm’un Yûsuf u Züleyhâ mesnevisinde cinselliğe mazmunlar aracılığıyla temas edilmiştir. Şem, gül, gonca, boncuk, turunc, yel, şeker, tûtî, mühr, mum, kufl, nar, hokka, âb-ı zindegânî, süt, hurma, dür-dâne, hedef, sadef, ok, güher, seher yeli ve bağ gibi kelime ile tamlamalar gerçek anlamlarının dışında kullanılarak cinselliğin ifadesinde kullanılmıştır. Cinselliğe temas edilen sahnelerin tespiti mazmunların kullanımına göre değil konunun akışına göre yapılacaktır. Örneğin şem’ mazmununun kullanımı bütün mesnevi boyunca geçtiği yerlerden kesilip ele alınmayacak konunun içerisinde sunulacaktır. Çift kahramanlı bir aşk mesnevisi olan bu mesnevide gerek Yûsuf ile Züleyhâ arasında gerekse de Yûsuf ile mesnevideki diğer kadınlar arasında geçen cinsel içerikli ve çağrışımlı sahneler ele alınıp incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Klasik Türk edebiyatı, 18. yüzyıl, Mazlûm, Yûsuf u Züleyhâ, cinsellik.
ÇALMANIN MAHREMİYETİNDEN MÜZENİN MASUMİYETİNE
kitap-lık, 2018
Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi romanı; Kemal'in Füsun'a olan takıntılı aşkının, bu aşkın ardında kalan "şey"lerle kurulan bir müzenin, birlikte ya da ayrı ayrı yaşanmış, parçalanmış, tekrar toplanmaya çalışılmış bir hayatın katalogudur. Orhan Pamuk'a bir hikâyenin anlatılmasıyla kurulan romanda "biten şeylerin korkusunu" yaşayan birinin varlığı, bütün bir hayatın şeyler vasıtasıyla biriktirilmesi ve kalıcı hâle getirilmesiyle imlenir. Orhan Pamuk'a hikâyesini anlatan Kemal Basmacı, Füsun'la kesişen yollarının JC marka bir çanta ile başlayıp bitmesini istemediği için hikâyesinden önce hayatını kurgular. Füsun'u tekrar görmek için yaptığı planlar sonucunda Kemal başarıya ulaşır, Merhamet Apartmanı'ndaki dairenin kilidi açılır. Kapının ardında yaşanacak şeyler ise çantadan sonra yine eşya ile devam edecek ve eşyanın konuşmaya başladığı mekâna, müzeye doğru gidilecektir. Bundan sonra kurgulanmış bu hayat, şey'in parça parça hayatın içine yerleştirilmesiyle devam edecek ve sonunda hikâyenin eşya tarafından anlatıldığı müzeye dönüşecektir.
MÜSLÜMAN OLMA BİLİNCİ ve GÜVEN DUYGUSU
İslam yaratıcının kullarından razı olduğunu beyan ettiği 1 hayat nizamıdır. Bu nizamı hayat anlayışı olarak kabul eden kişiye dilimizde müslüman denir. İslâm kişiye birçok özellik kazandırır veya kazandırmalıdır. Bilinç insanın varlığında önemli bir boyuttur. Kişinin kendini görüş ve algılayış biçimi olarak ifade edilebilecek bilinç, kişinin davranışlarını önemli ölçüde etkileyen ve belirleyen psiko-dinamik bir yapıdır. 2 Bu açıdan müslümanın kendini algılayış şekli önem arzetmektedir. Biz bu çalışmamızda günümüz müslümanının içinde bulunduğu açmazları göz önünde bulundurarak ideal müslümanlığın kişiye kazandıracağı güven duygusunu inceleyip dikkatlere arzetmeye çalışacağız. En genel anlamıyla din insanın temel güvensizliğini aşması için toplumda yerleşmiş bir kurumdur. 3 Din insan hayatının her yönünü kuşatır. Bu yönüyle İslâm dini, insanın hayatta karşılaştığı durumlara cevaplar sunan ve ona nasıl yaşaması gerektiği hususunda yol gösteren ilâhi bir sistemdir. Müslümanlık, insanın yaratılış gayesine uygun olarak Allah'ın emir ve hükümlerine teslim olmayı gerektirir. Bu teslimiyet başka hiçbir din ve sistemde bulunmayacak bir güven ve emniyet duygusunu inanıp teslim olan kişiye sağlar. Çünkü o kendisini en iyi bilen 4 ve alemlerin Rabb'i olan 5 yaratıcısına inanıp, sığınmıştır ve O'na sığınanın kurtulacağını 6 bilmektedir. Şuurlu müslüman iç dünyasının farkında olmaya özen gösterir. Farkında olduğu her şeyi hesaba katarak, niyetinin doğrultusunda stratejik olarak hareket eder. Müslümanların misyonu fevkalade önemlidir. Kur'an bu misyonu şöyle ifade eder "Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz." 7 Hayırlı ümmet olmanın önemli gerekleri söz konusudur. Şimdi makalemizin ismini oluşturan kilit kelimeleri inceleyerek hayırlı ümmetliğin gereği olan bilinçli müslüman tipini ön plana çıkarmaya gayret edeceğiz. Müslüman kelimesi; Arapça "zahiri ve batıni felaketlerden uzak olmak" manasına gelen "slm" kökünün 8 if'al babının ismî faili olan müslim kelimesine Farsça "an" sıfat eki getirilerek yapılan "müslîmân"dan dilimize geçmiştir. 9 Müslüman; Allah'ın emir ve hükümlerini teslim, kabul, inkıyad ve içten doğan bir bağlanma ile kibir ve inadı terk ederek Allah'ın kazasına teslimiyet gösteren kimsedir. Müslüman olmak demek, İslâmiyet'in inanç, ahlâk ve yaşayışa ait esaslarının tam olarak tatbik edilmesi demektir. Müslüman olduğunu söyleyen kişinin, dinin esaslarına göre algılayıp, düşünüp, hareket etmesi gerekir. İnsanı daima salih amele teşvik eden Kur'an-ı Ker'im, kurtuluşun salih amel işlemeye bağlı olduğunu sıkça vurgulamaktadır. "Her kim benliğini arındırıp tezkiye ederse, kesinlikle kurtuluşa erecektir. Onu karanlığa gömen ise, hüsrandadır, kaybetmiştir." 10 İslâmi hayat prensiplerinin temsilcisi olmak durumundaki müslüman, İslâm inanç ve hayat anlayışına tam olarak uymadıkça yalnız müslümanlığını itiraf etmesi, ona fazla birşey kazandırmaz. 11
MAZLÛM VE YÛSUF U ZÜLEYHÂSI.pdf
MAZLÛM VE YÛSUF U ZÜLEYHÂSI, 2018
Klasik edebiyatta şairlerin hayatları hakkında bilgi sahibi olabilmek için başta tezkireler olmak üzere birçok biyografik kaynağa başvurulmaktadır. Bu kaynaklarda bilgi bulunamadığı zaman ise edebî eserin kendisi biyografik bilgi kaynağı olmaktadır. Klasik şiir her ne kadar gelenek çerçevesinde meydana gelmiş olsa da her temasın iz bırakması gibi ortaya konan eserlerde kişisel izler bulmak mümkündür. Bu ilkeden hareketle, kaynaklarda kendisi hakkında bilgi bulunmayan Mazlûm mahlaslı şair hakkında elde bulunan tek eseri Yûsuf u Züleyhâ adlı mesnevisinden hareketle hayat hikâyesi ortaya konulmaya çalışıldı. Eserden elde edilen bilgilere göre Mazlûm’un adının Kerîm Mîr Alî/Kerîm Mîr Mihralî, memleketinin İran’ın Sebzevar şehri olduğu; eseri 45 yaşında kaleme aldığı, İran’da bulunan Hâbûşân, Çenârân, Zûrım ve İstahr gibi yerleşim yerlerinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Yine mesnevideki bilgilerden hareketle Mazlûm’un Şii mezhebinden olduğu tespit edilmiştir. Mesnevide açık bir şekilde belirtilmemiş olsa da eserin İranlı şair Mollâ Câmî’nin aynı adlı mesnevisinin bazı farklarla serbest bir çevirisi olduğu ortaya konulmuştur. Eserden hareketle şairin biyografisi oluşturulduktan sonra eserin adı, beyit sayısı, sunulduğu kimse, telif ve istinsah tarihi, nüshaları ile düzenleniş şekli hakkında bilgi verildi. Bu çalışmada kaynaklarda kendisi hakkında bilgi bulunmayan Mazlûm mahlaslı şairin ve eseri Yûsuf u Züleyhâ adlı mesnevinin Türk edebiyatına tanıtılması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Klasik Türk edebiyatı, mesnevi, Mazlûm, Yûsuf u Züleyhâ.
SÖZÜN TÖZÜ ŞİİRİN CEVHERİ: MAZMÛN
Genel anlamda düşünce dünyâsı, varlık alanında yer alan cisim sâhibi her şey hakkında olduğu gibi, san'at eserlerinin de ilk özü yani cevherine dâir bazı fikir ve teoriler ortaya koymuştur. Anlam dünyâsı ile kurduğu ilişkilerin niteliğine bağlı olarak, ses ve söz san'atları arasında önemli bir yer tutan şiirin oluşum sürecinin ilk noktasındaki özün niteliği ya da şiirin nasıl bir cevherden türediği hakkında çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. İslâm şiir geleneğinin şuûraltı temelinde de geniş bir yer tutan tasavvuf nazariyâtına göre, genel olarak varlığın en temel ilk cevheri, Allâh'ın kendi zâtından yaratmış olduğu Hakîkat-ı Muhammediyye'dir; sonraki süreçte ma'nâ ve şekil bilgileri sâbitlenerek Levh-i Mahfûz'a kaydedilmiş olan her varlığın ondan türediği kabûl edilmiştir. Bu minvâlde, şiirin lafzî/sözel cisminin aslî cevherinin Levh-i Mahfûz'da saklı olduğunu kabûl eden dîvân edebiyâtı geleneği, cevher terimini farklı kelimelerle oluşturduğu terkîb ve kombinasyonlarda dile getirmekle birlikte, sözün özü ya da tözü bağlamında mazmûn kelimesi ile de bir arada kullanmaktadır. Bu makâle, " Dîvân şiiri dünyâsında A'yân-ı Sâbite'si (değişmez sâbit görüntüler) Levh-i Mahfûz'da yer alan kelâm/şiir cevherlerine mazmûn denir. " temel fikir ve iddiâsı üzerine kurulmuştur. Ana fikir, çoğunluğu tasavvuf literatürünün klâsik kaynaklarından ve dîvân şiirinden yapılan örnek metin alıntıları ile desteklenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, iddiâyı destekleyeceği düşüncesiyle, son dönem şâirlere âit manzûm ve mensûr metin örneklerine yer verilerek gelenekle bir bağ kurulmuştur.
Kültürün ayrılmaz parçaları olan dil ve müzik, birbirinden bağımsız olarak düşünülemez. Müziğin yapı taşlarından biri olan ses, dil gelişim sisteminde ilk sırada yer alır. Bu araştırmanın amacı, dil gelişiminde müziğin yerini incelemektir. “Dil gelişimi” ve “müzik” alanları ayrı ayrı incelendiğinde, ülkemizde yeterli düzeyde çalışmalar bulunmasına rağmen, dil gelişimi ve müzik arasındaki bağlantıyı araştıran çalışmalar yok denecek kadar azdır. Müziğin, dil gelişim dönemlerinden ve dil gelişimini etkileyen faktörlerden hangilerinde, nasıl ve ne şekilde yer aldığı düşüncesiyle, araştırmanın problemi “dil gelişiminde müziğin yeri nedir?” olarak belirlenmiştir. Araştırma literatür taramaya dayalı betimsel bir çalışmadır.
MAHALLE MUHTARLARININ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI
Memleketimizde; İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy olmak üzere üç ana tür yer yönünden "mahallî idare" bulunmaktadır 1 . Bu mahallî idareler arasında yer alan köy idaresinin başı olan kişinin sıfatına kanun koyucu "muhtar" ismini vermiştir 2 . Dolayısıyla, köy idaresinin başı olan kişinin görev unvanı "muhtar"dır.
İMAM GAZÂLÎ DÜŞÜNCESİNDE AHLAKLI OLMANIN ANLAMI
2021
✓ To be able to make a meeting online, login via https://zoom.us/join site, enter ID instead of "Meeting ID or Personal Link Name" and solidify the session. ✓ The Zoom application is free and no need to create an account. ✓ The Zoom application can be used without registration. ✓ The application works on tablets, phones and PCs. ✓ Speakers must be connected to the session 10 minutes before the presentation time. ✓ All congress participants can connect live and listen to all sessions. ✓ During the session, your camera should be turned on at least %70 of session period ✓ Moderator is responsible for the presentation and scientific discussion (question-answer) section of the session. TECHNICAL INFORMATION ✓ Make sure your computer has a microphone and is working. ✓ You should be able to use screen sharing feature in Zoom. ✓ Attendance certificates will be sent to you as pdf at the end of the congress. ✓ Moderator is responsible for the presentation and scientific discussion (question-answer) section of the session.