Paris kaldırımlarında Ermeni çocuklar (original) (raw)
Related papers
Tarih Okulu, 2019
I. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yanında yer alan Osmanlı Devleti, İtilaf devletlerine karşı birçok cephede mücadele etmişti. 4 yıl süren savaş sonrasında mağlubiyet yaşayan devlet, Mondros Mütarekesi’ni imzalayarak savaştan çekilmişti. Son derece ağır hükümler içeren mütareke, bir ateşkesten ziyade teslimiyet belgesi şeklindeydi. Mütareke maddeleri incelendiğinde Osmanlı Devleti’nin olası bir saldırı karşısında tamamen savunmasız bırakılmak istendiği fikri oluşmaktaydı. Mütareke’nin imzasından sonra İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerine asker çıkaran İtilaf devletleri, asıl hedeflerine ulaşmak için Paris’te bir konferans toplamaya karar vermişlerdi. Konferans’ta Osmanlı Devleti’ne ait toprakların taksimi edilmesi ve Anadolu’da büyük devletlerin himayesinde yeni devletlerin kurulması planlanmıştı. Ermeni taleplerinin ön plana çıktığı konferansta, Doğu’da Karadeniz ve Akdeniz’e açılımı olan büyük bir Ermenistan kurulması kararlaştırılmıştı. Fakat Ermeni Devleti’nin kurulması kadar önemli olan bir diğer konu, bu devletin hangi Batılı devlet himayesinde olacağıydı. İngiltere ve Fransa, Ermenistan için Amerika’nın mandater devlet olmasında ısrarcıydı ancak Amerika’nın Ermeni iddiaları konusunda kaygıları vardı. Diğer taraftan mandaterlik konusunda Amerikan kamuoyu da görmezden gelinemezdi. Bu çalışmada, Ermeni Devleti’nin kurulması yolunda Paris Konferansı döneminde ortaya atılan Ermeni iddiaları ile konferansa katılan devletlerin Ermenilere yaklaşımı aktarılmaya çalışılacaktır. **************** The Ottoman Empire, which take sides with Germany during World War I, fought against the Allied Powers on many fronts. After the war that lasted for four years, the state signed the Mondros Armistice and withdrew from the war. The armistice, which contained extremely heavy clauses, was in the form of a document of surrender rather than an armistice. When the armistice articles were examined, the idea was that the Ottoman Empire was wanted to be left completely vulnerable to a possible attack. After the armistice’s signature, the Allied Powers, which deployed troops to Istanbul and various regions of Anatolia, decided to convene a conference in Paris in order to achieve their primary purpose. At the conference, it was planned to divide the lands belonging to the Ottoman Empire and to establish new states under the auspices of the great states in Anatolia. At the conference, where Armenian demands came to the forefront, it was decided to establish a large Armenia in the East with an opening to the Black Sea and the Mediterranean. But another issue as important as the establishment of the Armenian State was which Western state would be under the protection of this state. Britain and France insisted that the United States be the mandatory state for Armenia, but America was concerned about Armenian claims. On the other hand, the American public opinion could not be ignored about the mandate. In this study, the Armenian claims made during the Paris Conference on the way to the establishment of the Armenian State and the approach of the participating states to the Armenians will be tried to be explained.
"Ermeni Kızı" Türküsü ve Almanca Paraleli
Milli Folklor, 1993
Halk edebiyatının değişik türlerinde rastladığımız ortak konulardan biri de, aşkı yüzünden dinini değiştiren güzellerdir. Halk arasında bir Türk askeri ile kral kızı arasında, geçtiği anlatılan, «Ermeni kızı» türküsü buna güzel bir örnek teşkil eder. Bu türkümüz, konusu ve yapısı bakımından, Almanların «Güzel Yahudi kızı» (Schöne Jüdin) türküsüyle benzerlik arz ederken, baş kişilerin davranışları ve dolayısıyla konunun işlenişi bakımından ayrılmaktadır.
ULUSLARARASI KARAMANOĞLU MEHMETBEY EĞİTİM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2019
Araştırmanın amacını, Mardin ilinde temel eğitim kademesindeki Suriyeli öğrencilerin eğitim sürecine ilişkin ebeveyn görüşlerinin değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Mardin il merkezinde yaşayan 26 tane Suriye'den göç etmiş ebeveyn oluşturmuştur. Verileri toplama aracı olarak, konu ile ilgili literatür taranarak kuramsal temel oluşturulmuş ve literatür bilgilerinden yararlanılarak yarı yapılandırılmış bir görüşme formu uygulanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre genel olarak geçici eğitim merkezinde Arapça konuşulmasından dolayı problem yaşamadıklarını ve bu açıdan Türk devlet okulunda sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerle olan ilişkiler hususunda ise her iki okulun öğretmenleri ile de problemleri olmadığını belirtmişlerdir. Eğitime devam etmek istedikleri yer olarak ise Türk devlet okulunu seçmişlerdir. Araştırma sonucunda ebeveynlerin genel olarak Türk devlet okullarından ve öğretmenlerinden memnun oldukları belirlenmiştir. Başlarda yaşadıkları sorunları artık yaşamadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Abstract The aim of the study is to evaluate the parental views of the Syrian students in the basic education level in Mardin province. A case study pattern, one of the qualitative research methods, was used in the study. The study group consisted of 26 immigrants from Syria living in Mardin city center. As a means of collecting the data, a theoretical basis was formed by analyzing the literature about the subject and a semi-structured interview form was applied by using literature information. Content analysis was used to analyze the data. According to the findings of the study, they stated that they did not have any problems due to Arabic speaking in the temporary education center and they experienced problems in Turkish public school. Regarding the relations with the teachers, they stated that both schools had no problems with their teachers. They chose Turkish public school as the place they want to continue their education. At the end of the research, it was determined that parents were generally satisfied with Turkish public schools and teachers. The problems they experienced at the beginning were no longer lived.
Tari̇h Ders Ki̇taplarinda “Ermeni̇ler” Cumhuri̇yet’Ten Günümüze
2016
Tarih, kimliklerimizin onemli bir parcasidir. Ozellikle kolektif kimlikler insa ederken tarihe sik sik referanslar veririz. Bunu o kadar sik yapariz ki tarih, ulus gibi kolektif kimliklerimizin insa alani olmanin otesinde onun yaratildigi bir alana donusur. Modern dunyada tarih araciligiyla ulusal kimlikler insa etmenin en kestirme ve en cok basvurulan yollarindan birisi, “biz” ve “oteki” karsitligindan yararlanmaktir. Otekine yuklenen (cogunlukla olumsuz) anlamlar uzerinden hem “biz” kutsanir hem de sinirlari belirginlestirilir. Bir baska deyisle “biz” adina oteki kurban edilir. Butun bu surec icerisinde tarih dersleri ise, insa edilen biz ve oteki kimliklerinin mesrulastirilmasi ve yayginlastirilmasina hizmet eder. Turkiye’de tarih derslerinin ve ders kitaplarinin gelisimi incelendiginde, bu durumun en belirgin orneklerinden bir oldugu anlasilir.
Selcukluların Kurulus Doneminde Turk Ermeni Iliskileri
Selçukluların Kuruluş Döneminde Türk Ermeni İliskileri, 2023
Öz: Selçuklularla Ermenilerin ilişkileri 1018 yılında Çağrı Bey'in Doğu Anadolu Seferi ile başlamaktadır. Bizans egemenliği ve baskısı altında bulunan Ermeniler, bu dönemde Orta Anadolu'ya tehcir edilmişlerdir. Türklerin Anadolu'ya gelmesiyle de rahat bir nefes alan Ermeniler, Türklere kurtarıcı gözüyle bakmışlardır. Fakat buna rağmen Ermeniler kurtarıcı olarak karşıladıkları Selçuklulara karşı daha sonra farklı ittifaklarda yer almışlardır. Hatta Türklere karşı katliamlarda rol üstlendikleri görülmektedir.